Sonunda ucuncu ve son cildini de bitirmis biri olarak artik her yerde kitap hakkinda yazilmis yorumlari — karakterler hakkinda yapilan mbti tahminleri de dahil — okuyabilirim. benim icin kitap okumanin en heyecanli yonlerinden birisi bu.
Kendi yorumuma gelecek olursak bi ustteki yorumuma ek olarak cok begendim. Surukleyici bir seruvendi. Bilhassa ilk kitabin sonlarina dogru suruklemeye basliyor, ve ikinci kitapta heyecanin dozu artiyor.
Bu murakami’nin norwegian wood’dan sonra okudugum ikinci romani, ve Dedigim gibi murakami dayi cinsellikle fazlasiyla kafayi bosmus bir yazar. ama guzel bir ask hikayesi var ortada. Cocukluklarindan beri birbirini aramis ve sonunda, romanin son sayfalarinda nihayet birbirlerini bulmus ve birlikte gecirdikleri ilk saatlerine sahit oldugumuz bir cift. Aomame otel odasinda tengo’ya icini dokerken benim de gozlerim doldu. Vicik vicik olmayan bir ask hikayesi, en sevdigim turden.
Ne tesaduftur ki bu romana baslamadan hemen once okudugum roman cold mountain’di. Orda da yine benzer sekilde birbirine ulasmaya calisan iki gencle karsilasiyoruz. Yine 1q84’te oldugu gibi sirasiyla bir genc adamin acisindan dinliyoruz hikayeyi, bir genc kadinin acisindan. Birbirlerine karsi besledikleri duygulari yuzlerce sayfa sonra ogreniyoruz orda da (genc kadininkileri en azindan). anlatilirken de yine vicik vicikliktan uzak, gayet “akli basinda” bir bicimde anlatiliyor. Bu acidan filmiyle biraz ters dusuyor cold mountain. Film, seyredenleri tarafindan “cok buyuk bir ask hikayesi” olarak tarif edilen bir yapim. Halbuki kitapta yazarin bundan ozellikle kacindigi cok net anlasiliyor. Amerikan ic savasi ve savasin getirdigi sefalet daha on planda, ask hikayesi buna gore yan hikaye gibi kaliyor biraz. Filmini cok sevememistim o yuzden. Bunda bir etken de romanda kara gozlu bir kumral guzeli olan ada’nin filmde nicole kidman tarafindan canlandirilmasiydi. Afrika/kizilderili melezi olan ruby’yi ise renee zellweger canlandiriyor, kitabin sonunda evlendigi kizilderili karakteri ise ay beyazi teniyle erkek guzeli jack white canlandiriyor. White washing’in dibine vurulmus yani anlayacaginiz.
Murakami’nin Su siralar okudugum ve bitirmek uzere oldugum romani. Gecen gece yatagima uzanmis okurken hikayenin birden bire fantastiklesmesiyle baya sasirtti, gece gece korkuttu diyebilirim hatta. Boyle surprizler guzel ama biraz “weird”’di o kisim. Karakterlerin hikayelerini merak ettigim icin ikinci ve ucuncu kitabi da okumayi dusunuyorum hemen.
Bu adamin tarzini seviyorum ama cinsellikle cok kafayi bozmus bir insan. Bu kitapta da cok fazla gereksiz cinsellik var. Oralari atlaya atlaya okuyorum sahsen. Hikaye icine cekiyor.
21. yüzyılın en çok zevk alarak okuduğum kitaplarından biri.
okuduğum ilk harukami kitabıydı.
popüler kültür öğelerini japon kültürüyle harmanlayıp detaylı detaylı anlatması, post modernizmden büyülü gerçekciliğe farklı akımları kullanması hoşuma gitti.
ben ingilizce çevirisini okudum. bazı romanların türkçe çevirisini başarılı bulmuyorum. yani beğenmeyenlerden imkanı olanlar farklı dillerde de deneyip bir şans vermeli.
çok katmanlı, bol göndermeli, takip etmesi beyni çalıştıran, bir miktar fantastik öğe ve bir miktar polisiyeye ek olarak hoş bir romantizm de içeren okumaya değer bir eser.
En hızlı bitirdiğim kitap olmakla beraber okurken çoğu zaman kendinizi karakterlerin yerine koyup, o heyecanı ve empatiyi yaşayabilirsiniz.çok güzel bir olay örgüsü verilmiş. Ciddi anlamda düşündüren ince işlenmiş bir kurgusu var. Bir tık üstü (bkz: 1984)
--spoiler--
''Çark döndükçe değerler ve duygular azalıp artar. Bir pırıl pırıl parlar, bir karanlığa gömülür. Fakat gerçek aşk, çarkın merkezinde kımıldamadan kalır.''
--spoiler--
3 cilt halinde okuduğum enfes bir roman. sanırım bir kaç gizemli detay içeriyor fakat o kadar dikkatimi veremediğim için pek çakamadım. yine de çok güzeldi.
ilginç bir şekilde, okuduğum süre boyunca depresif bir ruh haline büründüğüm kitaptır. sadece bende mi böyle oldu bilmiyorum ama kitabı okurken pink floyd' un division bell, ummagumma ve animals albümlerini dinlemiş olmamdan da kaynaklanmış olabilir.
Tuğla gibi bir kitap olmasının yanında (sonradan 3 ayrı cilt haline getirmişlerdi- onları endinmeniz daha iyi olabilir) sıkmayan, kolay okunan ve kalınlığıyla ters orantılı şekilde hızlı biten bir kitaptır.
Kitap bitti, depresyon bitti.
Not: Kitap özellikle depresif falan değildir, güvenle okuyabilirsiniz.
romanda, uzun uzun baş karakterlerden tengo'nun yaptığı yemekler anlatılır.
özellikle bir karides tarifi vardı hoşuma gitti. not aldım.
tarif kitapta anlatıldığı şekliyle şöyle:
--spoiler--
Tengo bir sürü zencefili incecik olana kadar kıydı. sonra biraz kereviz ve mantarı ufak ufak doğradı. çin maydanozunu da incecik kıydı. karidesleri soyup evyede yıkadı. bir kağıt havlunun üzerine, sanki askeri bir birlikmişlercesine düzenli sıralar oluşturarak yaydı.
daha sonra büyük bir kızartma tavasını ocakta ısıtıp, üzerine damlattığı susam yağını kenarlara doğru iyice yaydı. önce kıyılmış zencefili kısık ateşte ağır ağır kızarttı.
daha sonra doğranmış kereviz ve mantarları ekledi. ateşi yükseğe alarak ve tavayı hafifçe çevirerek üzerlerine biraz tuz ve kara biber eklediği sebzeleri dikkatlice bambu bir spatulayla karıştırdı. sebzeler henüz pişmeye başlamışken, suyu süzülmüş karidesleri de tavaya attı. biraz daha tuz ve biber ekledikten sonra,tavaya küçük bir bardak da sake kattı. sonra azıcık soya sosu ve son olarak da üzerine gezdirdiği ufalanmış çin maydanozuyla servis yaptı.
bugün alıp okumaya başladığım haruki murakami eseri.
kalınlığını görenler "o ne ya" tepkisi verse de bu hızla gidersem 1 ayda bitip beni tekrar yanlızlığa bırakacağa benziyor.
Okudum bitti.murakaminin daha güzel hikayelerini okumuştum.bu kitap bir şaheser değil.sonlara doğru
verdiği heyecan dalgası azalıyor.aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmasına bir anlam veremedim.hikayenin içindeki aşk empati yapamadığımdan çok saçma geldi.romanın sonuda beni tatmin etmedi.
1256 sayfalık, orwell'ın 1984'üne gönderme yapan ve dilimize hüseyin can erkin (kendisi japon dili üzerine bir profesördür) tarafından çevrilmiştir. kitabevlerindeki raflarda yerini almıştır bu eser. fiyatı 48 tl civarında.