Herman Hesse'nin edebi eserlerinin konusu...
Arada bir buradayım deyip yüreğinizi ağzınıza getireen...
Hayatın fonu. Tüm kahkahaların soldurucusu...
Bir anda atmosferi ağırlaştıran düşünce..
son gerçek realite..
tüm gerçeklerin yalanlayıcısı...
en yakınlarınıza uğramadıkça varlığını anlayamadığınız...
bazen verilen selalarla düşündüğünüz...
hiç gelmeyecekmiş gibi yaşadığınız...
geldiğinde hiç yaşamamış gibi olduğunuz...
sonrası var mı diye tüm filozofların kafayıı patlattığı konu..
tüm sonraların bittiği an..
dehrin bitmesi...
koca bir üç nokta..
nasıl tarif edilir bilmem ama anılarının çok olduğu bir insanın bir daha dönmemek üzere hayatından çıkıp gitmesi koyar..mezarına ziyarete gittiğinde sanki ona ihanet edermiş gibi hissedersin kendini.üzerine toprak atmak ona yaptığın en büyük adilik gibi gelir.bazen sesini unutursun acaba nasıl bir ses tonuydu diye düşünürsün, kurduğun bütün cümleler yalanmış gibi olur..sanki yıllarca birbirinize hikaye anlatmışsınız bir varmış bir yokmuş her şey..seni çok sevdiği aklına gelir bir an bir daha kimseyi çok fazla sevmemeye yemin edersin kendi kendine..en acı veren de gülüşü tebessümleri canlanıverir hayalinde acaba şuanda gülüyor mu mutlu mu diye düşünürsün işte o zaman kahrolursun.gözlerinden yaşlar süzülürken aslında anılarından bir kısmını kaybedersin boşlukta..zamanla alışırsın belki yüzü de silinir hafızandan ama asla unutmazsın..bilmem..
ölen ya da ölecek olan açısından bakacak olursak, çok abartılan olay. ölmemişsen yaşıyorsun demektir, iyiliklerini, güzelliklerini yapmaya çalış. ölmüşsen de hiçbir şeyin anlamı yok. nefesin tıkanmaya başladığında, o asır gibi gelecek olan kısa sürede, sevdiklerinden ayrıldığın için üzüleceksin elbette ama artık öbür dünyanın var olmasını dilemekten başka çare yok. bilinç yaşamak ve bilmek ister. öbür dünya da varsa, bence güzel bir şey. bence söylendiğinden ve sanılandan daha güzel bir hal, durum, varoluş bekliyor bizi.
fakat, ölenin yakınları ve dostları için ise iş bambaşka. allah onları çaresiz ve yalnız bırakmasın.
20 yaşında ki gencecik ablamın kan kanseri sonucu vefat etmesiyle tanıştığım dünya da ki sanırım ki tek gerçek olan yaşamın sona ermesi hali..2 sene önce en yakın arkadaşımın babası nın vefatıyla aynı acıyı tekrar yaşayıp..Artık olmaması için dua ederken ..biraz önce başka bir arkadaşımın babası nın vefat haberi ile beni yıkan olaydır..her şey boş be sözlük.din dil ırk mezhep renkler her şey boş be ölüm olduğun da..
uyudun uyanamadın olmak diye anlatmış şair. ertesi gün uyanamayacağını düşünmeden gözlerini kapatıyorsun açamıyorsun bir daha. annen ağlıyor en çok arkandan, baban, kardeşlerin, varsa sevgilin.. 3 gün 5 gün ağlıyorlar sonra akıllarına geldiğince. ama annen her gün ağlıyor. yapılan o kavgalar, dökülen gözyaşları yalan oluyor. uğruna ağladığın herkes unutuyor seni sadece uğruna ağlayan kadın kalıyor. annen...
mart 2010 ayında o kadar çok etrafımda gezmiş, sevdiğim en değerlim iki kişi başta olmak üzere etrafımdaki bir çok insanın ailesinden birilerini alıp götürmüştür ki, sıra bana geliyor dediğimdir. gelsindir. *
henüz 6 yaşındayken sırtıma oksijen tüpü takarak yenebileceğimi düşündüğüm hede. gel gör ki büyüyünce hayaller de küçülüyormuş filmde dediği gibi. tatmamız şart olmuş doğa kanunu.
insanoğlunun varoluşundan bu yana nedenini, niçinini, nasılını, çaresini ve bilhassa sonrasını merak ettiği, hayatsal fonksiyonların sona erme durumu. her beşerin içini ürperten; "bir gün ben de öleceğim" düşüncesini aklından çıkarmasına fırsat vermeyen; mezarlıkları ürkütücü, ruhani varlıkları inandırıcı kılan "yaşam" karşıtı kelimedir aynı zamanda. yaşayan her varlık hayatının çoğu anında ölümü kendisine uğramayacak bir yabancı gibi görür. ancak hiç beklemediği, ummadığı bir anda karşılaştığında ölümle, ancak o zaman herkes gibi bu dünyanın kendisine de kalmayacağı ve nihayetinde hesap vermesi gerekeceği gerçeğiyle karşılaşır. hayyam'dan bir alıntı bu entry'nin altına pek yakışacaktır kanımca:
"Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler."
insanın üzerinde odaklanması gereken yegane "araçtır".
Yaşam ölüme doğru akar , yaradılış ve dünya serüveni hep ölüm ve sonrası içindir.
Ölümün önemini unutup , mümkün olduğunca uzun yaşamayı istemek aptallıktan da öte bir arzudur.Çünkü "son" kaçınılmazsa , sondan önceki sürenin uzunluğu da alınacak hazzı arttırmaz aksine içten içe bir elem sizi kemirir durur.
Madem ki insanın çocukluk ve gençlikten getirdiği özelliklerini değiştirmesi oldukça zordur , madem ki yaşanılacak her zorluğa karşı sabır göstermek ne kadar sevap olsa da , gösterilecek herhangi bir isyan tüm amellleri tehlikeye atabilecektir ; öyleyse mümkün olan en kısa sürede ölümle kucaklaşmak , bu boyutu terk edebilmek en güzelidir.
uyarı : intihardan değil , ölümün çabuk gelmesinden bahsediyorum.
Ölüm kimileri için herşeyin bittiği kimileri içinse herşeyin daha yeni başladığı dönüm noktasıdır. Ölüm dünya denen sınav mekanından kurtulup sonuca varıcağımız yoldaki ilk adımdır.
en güzel hüzünlü gözler seninkisi
en güzel mavi gözler seninkisi
ve ölüm, ölüm en çok sen de güzel ve değerli...
hadi ayağa kalk savaşçı kız!
hayata karşı durmaya çalış...
biliyorum, başaramayacaksın..
ama söylüyorum işte
belki de vicdanımı rahatlatmaya çalşıyorum
üzgünüm...
ve şimdi ise gerçekleri hissettiklerimi söylüyorum;
bu gece o güzel gözlerini kapat
ve hiçbir şeyi düşünmeden uyu, ölüme ve gerçek var oluşa...
o güzel gözlerinden yaşların akmasını istemiyorum
buna izin vermek istemiyorum..
en güzeli ölüm!
en güzeli gözlerin!
bugün ilk sorumsuz davranışını gerçekleştir
bırak, kimseyi düşünme!!
bugün ilk defa insanları üz!
ve bırak git,
git ama içindekileri söyle
yeter ki hissettiklerini söyle!
her şeyden değerli olan hissettiklerin..
saklanma, sevdiğin karanlık köşene çekilme!
o güzel parlak yüzünü saklama
seni iyi tanıyorum
çünkü sen bensin, en yakınımsın, en güzelisin ve en safısın
artık güvenme şu insanlara
bırak lütfen ve üz onları seni üzdükleri gibi
üz ki sen öldüğünde onlar üzülmesin
senden nefret etsinler, sevmesinler
ve onlar üzülmesinler
'sen nasıl birisin?'
ölüm bile gelmişken yanına
neden şu insanları düşünürsün?!
neden şu insanlara değer verirsin!?
ölüm sana yakışıyor
o hüzünlü bakışlarına..
en çok da buna üzülüyorum
o mavi gözlerini bir daha göremeyeceğimden
ama sen yeter ki mutlu ol!
ve git...
ölüm sana yakışıyor
o saf ve temiz yaralı kalbine
en çok buna üzülüyorum
kalbini kırdığıma...
ve ölüm en çok sana yakışıyor...
bu şehirde, bu gece sessiz çığlıklar yükselecek
dev feryadlar inleyecek ve duyulacak
sen, sen kanatsız melek!!
sakın arkana bakma ve üzülme..
sadece git!
bu insanlardan uzağa, çok uzağa!!
ve ölüm en çok bu kıza yakışıyor,
hüzünlü bakışlarına ve yaralı kalbine!!