daha 2. veya 3. sınıftayım. 8 katlı binanın 7.katında oturuyoruz ve asansör yok. merdivenlere de çevremdeki herkes derece diyordu. bende her akşam hava durumlarını izleyip diyarbakır kaç derece olacak acaba yarın fazla mı merdiven çıkacağım diye düşünürdüm.
bizim burda temel reis otel vardı, onu temel reisin sanardım. bide teyzemin evinin ordaki mezarlıkta ağaç var devası büyük onu Allah sanardım. bilinçaltı böyle bişe demekki.
insanları iyi sanıyordum, kötülük sadece bazılarının içine girmiş ve onlar kötülük yapıyor sanıyordum.
sonra büyüdükçe kötülüğün herkeste olduğunu ancak bazılarının içindekileri bastırabildiğini öğrendim. belki haberleşme teknolojilerinin gelişmesi ve sosyal meydanın etkileriyle kötülüğü daha fazla gördüğümüz içindir. belki de küçükken sahip olmadığım koruma içgüdüsünün çocuklarımla beraber daha fazla yerleşmesindendir.
Yüksek bir yerden koşup yere atlayınca çizgifilmlerdeki gibi havada belirli bir süre durabileceğimi sanırdım. Çekyattan zıplayarak havada durma denemeleri yapardım. Bir kere namaz kılan babaannemin yanında denemelerimi yaparken dengemi kaybedip secdede olan kadının üzerine yuvarlanmıştım. Babaannem tokat atıp namaza devam etmişti.
Cocukken ingilizceyi kelimelerin tersten okunusu olarak algilardim bir kelimeti tersten okdugumda anne bak ingilizce ogrendim ben demisligim var bu da boyle bir animdir.
bulutların yenilebilir olduğunu sanırdım.
çok canım isterdi ama uzaklığından ötürü bulutların pahalı olabileceğini düşünüp babama hiç konusunu açmamıştım.