bugün
- evlilik yaşı kaç olmalıdır13
- anın görüntüsü19
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları14
- icardi19059
- doğum gününde hatırlanmamak14
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması18
- bik bik için diktiğim şort17
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması14
sevdiği entry'ler
görsel
Ya bu nasıl bir propagandadır. Gülüyorum gülüyorum sonra tövbe çekiyorum. Mizah desen değil bunu yapanın amacı ne?
Bunu gördükten sonra evet'e basmaya ikna oldum ben mesela.
Ya bu nasıl bir propagandadır. Gülüyorum gülüyorum sonra tövbe çekiyorum. Mizah desen değil bunu yapanın amacı ne?
Bunu gördükten sonra evet'e basmaya ikna oldum ben mesela.
Dünyadaki pek çok eğitim uzmanı tarafından örnek gösterilen kurumlardır.
hatta başarsaydık dünyanın en harika ve en kusursuz devrimini yapmış olacaktık.
Bazı köpek başlılar konuyu ekonomik sistem (komunizm) ile karıştırmakta hatta o kadar salakça şeyler demekteler ki yukarıdan bakınca bina orak çekiçmiş..
Lan müzik binası yamuk olur akustik için. Bir de neden adam gizli emelini böyle beyan etsin ?!?! Mal işte.
Biri çıkmış ideoloji pompalaması demiş. izninizle alnını karışlamak vazife oldu...
Antalyadaki köy ensitütüsünün çatı katından 5 adet stradivarius keman çıkartılmıştır 90 ların sonunda. Seni tüm ak parti ve yolları yapan tüm işçiler 10 sene s.kseler o değerli kemanı eline alamazsın.
ilk mezunlarının kilometrelerce ray üstünde kalas kaydırarak ikinci binayı yaptığını biliyor musunuz?
ya da yukarıda gavatın dedelerinin hiç bir üretim yapmadığı yere atanan bir mezunun roma sulama kanalını tekrar işler hale getirmeye çalıştığını, köyün yerlilerinin dalga geçtiğini, adamın bunu başarıp köylülerin hayatında hiç görmediği tarım ürünlerini alması ile heyecan ve hezeyana kapılıp bize de öğret diye döndükleri olaylar da yaşanmıştır.
Köpek olan bir halka, aslan olmayı öğretiyorlardı kolay mı?
hatta başarsaydık dünyanın en harika ve en kusursuz devrimini yapmış olacaktık.
Bazı köpek başlılar konuyu ekonomik sistem (komunizm) ile karıştırmakta hatta o kadar salakça şeyler demekteler ki yukarıdan bakınca bina orak çekiçmiş..
Lan müzik binası yamuk olur akustik için. Bir de neden adam gizli emelini böyle beyan etsin ?!?! Mal işte.
Biri çıkmış ideoloji pompalaması demiş. izninizle alnını karışlamak vazife oldu...
Antalyadaki köy ensitütüsünün çatı katından 5 adet stradivarius keman çıkartılmıştır 90 ların sonunda. Seni tüm ak parti ve yolları yapan tüm işçiler 10 sene s.kseler o değerli kemanı eline alamazsın.
ilk mezunlarının kilometrelerce ray üstünde kalas kaydırarak ikinci binayı yaptığını biliyor musunuz?
ya da yukarıda gavatın dedelerinin hiç bir üretim yapmadığı yere atanan bir mezunun roma sulama kanalını tekrar işler hale getirmeye çalıştığını, köyün yerlilerinin dalga geçtiğini, adamın bunu başarıp köylülerin hayatında hiç görmediği tarım ürünlerini alması ile heyecan ve hezeyana kapılıp bize de öğret diye döndükleri olaylar da yaşanmıştır.
Köpek olan bir halka, aslan olmayı öğretiyorlardı kolay mı?
profiline orak ve çekiç koyan solculardır. sorsan eline hayatında orak almamışlardır. ne işe yaradığınıda bilmezler.
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım?
Yok.
Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size: “Nasıl?” Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Kelimeler… Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.
Yok.
Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size: “Nasıl?” Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Kelimeler… Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.
büyük türk başbuğu timur'un, araptan çok arapçılara küsküyü vermesi olayıdır.
Sıfırdan kendi kurduğu "Büyük Timur imparatorluğu" ile dünyanın 4'de 3'üne hükmetmiş, 27 Sultana diz çöktürmüş, 20 büyük seferin tamamını kazanmış, yaptığı yüzlerce savaşın hiçbirini kaybetmeyerek tarihe adını"Yenilmez Hakan" olarak yazdıran, Sahipkıran Emir Timur yerine arapçı gay osmanlı padişahlarına (hepsi değil) atam diyorsanız kendi mallığınız al o kınayı götüne sok.
Sıfırdan kendi kurduğu "Büyük Timur imparatorluğu" ile dünyanın 4'de 3'üne hükmetmiş, 27 Sultana diz çöktürmüş, 20 büyük seferin tamamını kazanmış, yaptığı yüzlerce savaşın hiçbirini kaybetmeyerek tarihe adını"Yenilmez Hakan" olarak yazdıran, Sahipkıran Emir Timur yerine arapçı gay osmanlı padişahlarına (hepsi değil) atam diyorsanız kendi mallığınız al o kınayı götüne sok.
Meclis tutanaklarına göre 24 Mart 2011 günü TBMM'de 696 Sıra Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı ele alınırken bekir bozdağ'ın sarfettiği sözlerdir.
Tam metin şöyle:
BEKiR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sataşma vesilesiyle söz aldım. (…) Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor, her şeyi de açık.
Devletin denetimi, gözetimi altında açık, her şeyi göz önünde olan…
Yapılan hizmetlere baktığınızda siz bunu, hakkında herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini ‘Çete' diye itham ederseniz ona karşı da büyük bir haksızlık yaparsınız.
Kendisi burada yok ama çeteden yargılananları çete iddiasıyla soruşturulanları, kovuşturulanları, demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla yargılananları milletvekili olmak için Meclis'e taşıma gayreti içerisinde olurken, temiz insanları ‘Çete' diye suçlamak kabul edilemez.” (AK PARTi sıralarından alkışlar.)
http://www.sozcu.com.tr/2...ugunun-dusmanlari-729262/
Tam metin şöyle:
BEKiR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sataşma vesilesiyle söz aldım. (…) Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor, her şeyi de açık.
Devletin denetimi, gözetimi altında açık, her şeyi göz önünde olan…
Yapılan hizmetlere baktığınızda siz bunu, hakkında herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini ‘Çete' diye itham ederseniz ona karşı da büyük bir haksızlık yaparsınız.
Kendisi burada yok ama çeteden yargılananları çete iddiasıyla soruşturulanları, kovuşturulanları, demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla yargılananları milletvekili olmak için Meclis'e taşıma gayreti içerisinde olurken, temiz insanları ‘Çete' diye suçlamak kabul edilemez.” (AK PARTi sıralarından alkışlar.)
http://www.sozcu.com.tr/2...ugunun-dusmanlari-729262/
ergenekon ve balyoz kumpaslarında dörtte üçü ele geçirilen silahlı kuvvetlerin tamamen hükümet kontrolüne geçmesini sağlayan mevzudur. artık özgürlükleri muhafaza edebilecek bir kurum kalmadı. anayasa mahkemesi içinde aynı senaryoları izleyeceğiz sadece bekleyin ve görün..
Baştan belirteyim öyle her dükkandaki tütünler size denildiği gibi adıyaman(çelikhan) veya ege tütünü değildir.
Öncelikle işe bir tütüncü ile tanışmakla başlıyoruz. Tütüncü abimizle tanıştıktan sonra ona 1.kalite tütün çeşitlerini denemek istediğimizi söylüyoruz. o da size büyük ihtimal sarılmış olan tütünlerden bir paket-denemelik-verir. Verdiği tütünlerin içimine, tadına bakıyoruz.Diyelim ki verdiği orta ağırlıkta olan tütün size ağır geldi ve siz daha hafif istiyorsunuz ama hafif olanda çok hafif geldi ama içimi gayet güzel. O zaman 75 gram 1.sınıf orta ağırlıkta, 25 gram 1.sınıf hafif ağırlıkta tütünü alıyorsunuz ve hava almayacak bir pakete koyuyorsunuz. Burada önemli olan nokta tütünün nemlenmemesi. ilk kez deneyenler için hazır filtreler vardır onları öneriyorum ama daha önceden içmiş arkadaşlar için yani keyfin dorukları için ince arap dediğimiz çarşafı almalarını öneriyorum.
Aroma konusuna gelirsek, tütünün içine saf vanilya atabilirsiniz, elma kabuklarıyla karıştırabilir tabi sonradan kurutmak şartıyla.
yine bunları denemiş ancak tatmin olmayan tiryakiler içinde filtreyi kahve içinde bekletebilirsiniz-harika oluyor-.
Tütünün avantajları saymakla bitmez arkadaşlar, Yani ağırlığını ayarlayabilirsiniz,aromasını ayarlayabilirsiniz, nakitten de inanılmaz derecede tasarruf sağlayabilirsiniz.Mesela bir camel içicisi günlük bir paket içse diyelim bir ayda ödeyeceği para 240 liradır ki bunun otlakçıları olacaktır yani ortalama aylık 300 lira gibi bir para ödeyecektir.
Ama 20 liralık tütünle bir hafta çok çok rahat idare edebilirsiniz ayrıca otlakçılarınızda gözle görülür derecede azalacaktır.
Onun haricinde adıyaman,ege, konya tütünlerinin içimini beğenmediyseniz hazır gramajlı tütünler bulunuyor. Golden virginia ,drum dunkel blau,van nelle gibiler.bunlar arasından en beğendiğim, golden virginadır.Ankarada oturanlar için karanfil sokak, limon bazaarda rahatlıkla bulunabilir.
Öncelikle işe bir tütüncü ile tanışmakla başlıyoruz. Tütüncü abimizle tanıştıktan sonra ona 1.kalite tütün çeşitlerini denemek istediğimizi söylüyoruz. o da size büyük ihtimal sarılmış olan tütünlerden bir paket-denemelik-verir. Verdiği tütünlerin içimine, tadına bakıyoruz.Diyelim ki verdiği orta ağırlıkta olan tütün size ağır geldi ve siz daha hafif istiyorsunuz ama hafif olanda çok hafif geldi ama içimi gayet güzel. O zaman 75 gram 1.sınıf orta ağırlıkta, 25 gram 1.sınıf hafif ağırlıkta tütünü alıyorsunuz ve hava almayacak bir pakete koyuyorsunuz. Burada önemli olan nokta tütünün nemlenmemesi. ilk kez deneyenler için hazır filtreler vardır onları öneriyorum ama daha önceden içmiş arkadaşlar için yani keyfin dorukları için ince arap dediğimiz çarşafı almalarını öneriyorum.
Aroma konusuna gelirsek, tütünün içine saf vanilya atabilirsiniz, elma kabuklarıyla karıştırabilir tabi sonradan kurutmak şartıyla.
yine bunları denemiş ancak tatmin olmayan tiryakiler içinde filtreyi kahve içinde bekletebilirsiniz-harika oluyor-.
Tütünün avantajları saymakla bitmez arkadaşlar, Yani ağırlığını ayarlayabilirsiniz,aromasını ayarlayabilirsiniz, nakitten de inanılmaz derecede tasarruf sağlayabilirsiniz.Mesela bir camel içicisi günlük bir paket içse diyelim bir ayda ödeyeceği para 240 liradır ki bunun otlakçıları olacaktır yani ortalama aylık 300 lira gibi bir para ödeyecektir.
Ama 20 liralık tütünle bir hafta çok çok rahat idare edebilirsiniz ayrıca otlakçılarınızda gözle görülür derecede azalacaktır.
Onun haricinde adıyaman,ege, konya tütünlerinin içimini beğenmediyseniz hazır gramajlı tütünler bulunuyor. Golden virginia ,drum dunkel blau,van nelle gibiler.bunlar arasından en beğendiğim, golden virginadır.Ankarada oturanlar için karanfil sokak, limon bazaarda rahatlıkla bulunabilir.
çok anlamlı mustafa cihat parçalarından.
geceye katran çal..
acıya hüsran..
ah... edersem tutmasın elim..
tutulsun dilim..
ey kemankeş! durma vur;
nasıl sa bu sîne vurgun;
nûru düşsün düşlerin, kor olsun...
seni görmesin, kör olsun;
taş bassın yerime dedi gönlüne;
emri olur, başım gözüm üstüne;
bakmasın demiş bir daha yüzüme..
emri olur, inansın bu sözüme;
Almasın demiş adımı diline...
Vay ben ölem atın toprak üstüme...
Üstüme aman aman, üstüme aman;.
------------------------------
'Uzaktan sevmek nedir? Gidin Hz. Vahşi (r.a)'ye sorun.
Görmeden sevmekten başka bir şey bu;
Görmek fakat yaklaşamamak,
Bakmak ama konuşamamak;
Sadece uzaktan seyretmek ve ağlamak,
Zor olan budur.
Görmek ama dokunamamak...'
MUSTAFA CiHAT'IN MAHCUBUZ ALBÜMÜNDEKi EMRi OLUR PARÇASI HZ. VAHŞi'DEN EFENDiMiZ'E HiTABEN DiLE GETiRiLMiŞ;
HZ. HAMZA'YI ŞEHiT EDEN HZ.VAHŞi, EFENDiMiZ (S.A.V) iN YANINA GELiR VE TABi MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERiR
EFENDiMiZ (S.A.V) ONU AFFEDER FAKAT ONU GÖRMEK iSTEMEDiĞiNi SÖYLER; ÇÜNKÜ ONU GÖRÜNCE AMCASINI HATIRLAR;
VAHŞi YILLARCA EFENDiMiZ(S.A.V) iN SOHBETLERiNE KATILAMAZ VE ONUN HASRETiNDEN YANIP TUTUŞUR..
iŞTE BU EZGi; VAHŞi'NiN DiLiNDEN YAZILMIŞTIR.
------------------------------
-Vahşi'nin Hz.Vahşi Oluşu
Vahşî, Hz. Hamza'nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme'nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim'in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki:
Hamza'yı öldürürsen seni azat ederim!
Daha o zamanlar müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan'ın hanımı Hind de, babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî'ye mükâfat vâd etmişti.
-niçin lanet etmiyorsunuz?
Vahşî, Uhud'da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza'yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind'e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî'ye verdi. Daha da vereceğini söyledi.
Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. ''Vahşî'ye niçin lanet etmiyorsun'' dediklerinde, buyurdu ki:
Mirac'da, Hamza ile Vahşî'yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm.
Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke'den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine'de mescide gelip, selam verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:
- Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir?
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- iman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.
- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü herşeyden çok seviyorum. Ben Vahşî'yim.
Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamza'nın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı.
Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî,
''Son nefesimi alıyorum'' derken,
Herkes, ''Öldürün!'' emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Kardeşinizi çağırınız!
Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî'ye, ''affolunduğunu'' müjdeleyerek buyurdu ki:
- Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.
Hz.Vahşi müslüman olmuştu ama peygamber efendimizle yüz yüze gelemiyordu; Amcasını şehit etmişti. Nasıl bakardı yüzüne! Mahcup, başı önünde yaşadı.
Öyle bir amel işlemem lazım ki beni affetsin, yüzüne bakabilsem derdi...
Ve bir gün peygamber olduğunu iddia eden Müseyleme adında birine karşı savaşa çıkılıyordu... Vahşi(r.a.) ''onu ben öldürmeliyim böylece Resulullah'a karşı mahçupluğum kalmaz ''diye düşünüyordu... Bu savaş çıktığında Peygamberimiz(s.a.v.)vefat etmişti...
Nihayet sefere çıkılmıştı. Hiç kimsenin yaklaşamadığı Müseyleme'ye Vahşi çok yaklaşmıştı...
Sahabeler 'Vahşi biraz geri gel' diyorlardı... Ama Vahşi Onu öldürmeye kararlıydı...
Müseyleme'ye bir hayli yaklaştı ve mızrağını fırlattı... Müseyleme bir anda yere düştü...
Hz.Vahşi sevinmeye başladı;
Vurdum Onu...Vurdum onu...artık peygamberimi görebilecem...o gül yüzü görebilecem diye seviniyordu...
Bir anda ; 'gördüm onu' diye haykırıp yere düştü...
Sahabeler başına toplandılar 'kimi gördün, Vahşi' diyorlardı;
Vahşi de ses yok...
Bir zaman sonra vahşi kendine geldi ve koşmaya başladı... Bir yandan da 'gördüm onu o gül yüzü gördüm' diye haykırıyordu... Sahabelerde arkasından koşuyor 'nereye ya Vahşi' diyorlardı...
Bir an durdu...
'Peygamberimizi gördüm ...O gül yüzü gördüm...yanında da...yanında da amcası Hamza vardı...bana tebessüm ettiler..beni affetmiş 'dedi...
Koşup Medine'ye gitmek istiyordu... bir an önce kabrine gitmek istiyordu...hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve Medine'ye koşuyordu...
Evet gelmişti artık kabrin önüne... içeri girdi ve artık o gül yüze bakabileceğimdedi..
Ağlıyordu... hemde ne ağlama...arkadaşları onu yalnız bırakmışlardı...
Vahşi kabrine bile giremezdi... 'O gül yüze layık olmadan giremem' derdi...
artık layıktı... bakabilecekti yüzüne...
Alıntıdır.
geceye katran çal..
acıya hüsran..
ah... edersem tutmasın elim..
tutulsun dilim..
ey kemankeş! durma vur;
nasıl sa bu sîne vurgun;
nûru düşsün düşlerin, kor olsun...
seni görmesin, kör olsun;
taş bassın yerime dedi gönlüne;
emri olur, başım gözüm üstüne;
bakmasın demiş bir daha yüzüme..
emri olur, inansın bu sözüme;
Almasın demiş adımı diline...
Vay ben ölem atın toprak üstüme...
Üstüme aman aman, üstüme aman;.
------------------------------
'Uzaktan sevmek nedir? Gidin Hz. Vahşi (r.a)'ye sorun.
Görmeden sevmekten başka bir şey bu;
Görmek fakat yaklaşamamak,
Bakmak ama konuşamamak;
Sadece uzaktan seyretmek ve ağlamak,
Zor olan budur.
Görmek ama dokunamamak...'
MUSTAFA CiHAT'IN MAHCUBUZ ALBÜMÜNDEKi EMRi OLUR PARÇASI HZ. VAHŞi'DEN EFENDiMiZ'E HiTABEN DiLE GETiRiLMiŞ;
HZ. HAMZA'YI ŞEHiT EDEN HZ.VAHŞi, EFENDiMiZ (S.A.V) iN YANINA GELiR VE TABi MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERiR
EFENDiMiZ (S.A.V) ONU AFFEDER FAKAT ONU GÖRMEK iSTEMEDiĞiNi SÖYLER; ÇÜNKÜ ONU GÖRÜNCE AMCASINI HATIRLAR;
VAHŞi YILLARCA EFENDiMiZ(S.A.V) iN SOHBETLERiNE KATILAMAZ VE ONUN HASRETiNDEN YANIP TUTUŞUR..
iŞTE BU EZGi; VAHŞi'NiN DiLiNDEN YAZILMIŞTIR.
------------------------------
-Vahşi'nin Hz.Vahşi Oluşu
Vahşî, Hz. Hamza'nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme'nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim'in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki:
Hamza'yı öldürürsen seni azat ederim!
Daha o zamanlar müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan'ın hanımı Hind de, babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî'ye mükâfat vâd etmişti.
-niçin lanet etmiyorsunuz?
Vahşî, Uhud'da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza'yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind'e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî'ye verdi. Daha da vereceğini söyledi.
Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. ''Vahşî'ye niçin lanet etmiyorsun'' dediklerinde, buyurdu ki:
Mirac'da, Hamza ile Vahşî'yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm.
Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke'den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine'de mescide gelip, selam verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:
- Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir?
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- iman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.
- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü herşeyden çok seviyorum. Ben Vahşî'yim.
Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamza'nın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı.
Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî,
''Son nefesimi alıyorum'' derken,
Herkes, ''Öldürün!'' emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Kardeşinizi çağırınız!
Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî'ye, ''affolunduğunu'' müjdeleyerek buyurdu ki:
- Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.
Hz.Vahşi müslüman olmuştu ama peygamber efendimizle yüz yüze gelemiyordu; Amcasını şehit etmişti. Nasıl bakardı yüzüne! Mahcup, başı önünde yaşadı.
Öyle bir amel işlemem lazım ki beni affetsin, yüzüne bakabilsem derdi...
Ve bir gün peygamber olduğunu iddia eden Müseyleme adında birine karşı savaşa çıkılıyordu... Vahşi(r.a.) ''onu ben öldürmeliyim böylece Resulullah'a karşı mahçupluğum kalmaz ''diye düşünüyordu... Bu savaş çıktığında Peygamberimiz(s.a.v.)vefat etmişti...
Nihayet sefere çıkılmıştı. Hiç kimsenin yaklaşamadığı Müseyleme'ye Vahşi çok yaklaşmıştı...
Sahabeler 'Vahşi biraz geri gel' diyorlardı... Ama Vahşi Onu öldürmeye kararlıydı...
Müseyleme'ye bir hayli yaklaştı ve mızrağını fırlattı... Müseyleme bir anda yere düştü...
Hz.Vahşi sevinmeye başladı;
Vurdum Onu...Vurdum onu...artık peygamberimi görebilecem...o gül yüzü görebilecem diye seviniyordu...
Bir anda ; 'gördüm onu' diye haykırıp yere düştü...
Sahabeler başına toplandılar 'kimi gördün, Vahşi' diyorlardı;
Vahşi de ses yok...
Bir zaman sonra vahşi kendine geldi ve koşmaya başladı... Bir yandan da 'gördüm onu o gül yüzü gördüm' diye haykırıyordu... Sahabelerde arkasından koşuyor 'nereye ya Vahşi' diyorlardı...
Bir an durdu...
'Peygamberimizi gördüm ...O gül yüzü gördüm...yanında da...yanında da amcası Hamza vardı...bana tebessüm ettiler..beni affetmiş 'dedi...
Koşup Medine'ye gitmek istiyordu... bir an önce kabrine gitmek istiyordu...hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve Medine'ye koşuyordu...
Evet gelmişti artık kabrin önüne... içeri girdi ve artık o gül yüze bakabileceğimdedi..
Ağlıyordu... hemde ne ağlama...arkadaşları onu yalnız bırakmışlardı...
Vahşi kabrine bile giremezdi... 'O gül yüze layık olmadan giremem' derdi...
artık layıktı... bakabilecekti yüzüne...
Alıntıdır.