bugün

mustafa necati sepetçioğlu

kilit, anahtar, kapı, çatı, konak, üçler yediler kırklar, bu atlı geçide gider, karanlıkta mum ışığı, darağacı, ebemkuşağı, sabır, cevahir ile sadık çavuşun buğday kamyonu, geçitteki ülke, ve çanakkale-geldiler, ve çanakkale-gördüler, ve (bkz: çanakkale)-döndüler, kutsal mahpus, sonsuza uyanan taşlar, dedem korkut un kitabı yazarın eserlerindendir. tarihimizi, dünümüzü
(bkz: selçuklular)dan başlayarak (bkz: anadolu selçuklu)lara oradan (bkz: osmanlı)ya ve günümüz (bkz: türkiye)sine kadar uzanan geniş bir yelpazede anlatır. uslubu akıcıdır, su gibidir; sıkmaz insanı, alır götürür o eski zamanlara adeta. yarattığı karakterler içimizden biridirler, sıcaktırlar. somuncu dede, akça kız, küpeli hafız gibi...ne yazık ki bu usta yazar yaşadığı süre zarfında onlarca eser vermesine rağmen hakettiği değeri görmemiştir. bu durum akıllara değerlerimizi, tarihimizi, bizi yücelten yazarların neden ikinci plana itildiklerini getiriyor, soru işaretleri oluşturuyor.