bugün

bekleme odası

izlerken özellikle feritli sahnelerde hayli eğlendiğim leziz zeki demirkubuz filmi. 2003 yapımı. masumiyet 'i bir kenara bırakırsak -ki bırakalım- hayli nitelikli bir çalışma.
demirkubuz'un itiraf biraz da yüzleşme geleneğinden doğan zaman zaman fazlaca kişisel ama sıkmayan bir yapımı bekleme odası. filmde dikkati çeken en temel olgu yönetmenin dünyasına imrenilmesi fakat yönetmenin kibirli, vurdumduymaz sanat jargonu içinde aslında hayli içi boş bir yaşam tarzı sürmesi. bayanlarda inanılmaz bir imrenme söz konusu. fakat elif'inde söylediği gibi bir şekilde bu tavırlarıyla yalnızlığı hak ediyor yönetmenimiz. önce sanem midir nedirler az sonra tamam canımlara dönüşüyor. bu dönüşüm pekte zaman almıyor.
kerem'le yönetmenin konuşma tarzında kerem'in yüklenmeleri filmin aslında sağlam bir diyalog filmi olduğunu da göze sokuyor. bu sahne hayli başarılı. gene yaşlı teyzenin yönetmeni kovuşu. doğal. olması gerektiği gibi. bir de ferit karakteri hayli iyi oturmuş filme. cuk diye. sokağın dili bu olsa gerek.
edit: şu yönetmenim burnum havada jargonunu ressamlarımızda müzisyenlerimizde de görmek olasıdır. nedir o hayata dışarıdan imrenilir gıptayla bakılır pekii iç dünya böyle midir? işin bu kısmına ışık tutuyor bu film sade ve özgün anlatımıyla.
10 üzerinden 7!