bugün
- şu an hissedilen duygu18
- bir erkeği cezbeden şeyler17
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları15
- türkiye den soğuma sebepleri16
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- cami tuvaletinin paralı olması12
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler12
- niyetin ciddi mi klişesi13
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar19
- uludağ sözlük kapatılacak11
- okul müdürü nasıl korunabilirdi15
- yorgun mermi8
- anın görüntüsü16
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- ismet gurbuz 20248
- beni özlediniz mi doğru söyleyin13
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız16
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması21
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne19
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek17
- erkeklerin sadakatsiz olması11
- sözlüğe kız getirmek9
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim8
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü10
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- tamirciye veren kadın12
- karşı cinse giyim önerileri13
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- psikolog fiyatları16
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- flörtü eleme sebepleri8
insanın karşısına, yaşadığı ömür boyunca, zamanlı ya da zamansız ama sadece bir kez çıkan, aynı dili konuştuğu, bazen konuşmadan anlaştığı, diğer yarısı;
Tüm dünyevi varlıkların dışında kalan bir şey vardı zihnimde ; hiçbir canlıya benzemeyen, hiç bir tanıma uymayan, doğduğumdan beri bıkmadan usanmadan gölgem gibi beni takip eden bir şey. Adını koyamadım. Kader karşıma çıkaracak elbet dedim, sustum. Tek yapabildiğim onu düşünmek, ve içimde günden güne büyüyen varlığına alışmak oldu.
Zamanlar geçti, büyüdük belki. Masumiyetimizi kaybettik, acılar, göz yaşları, haksızlıklar geçti üstümüzden, becerdi ikimizi. Kalbin cayır cayır yanmasına, durup durup ağlamaya, çaresizlikten kıvranmaya alıştık. Bedenimizden ruhumuza işleyip ele geçirdi bütün sevinçlerimizi. Ama ne olursa olsun elimden tuttu, tüm gidenlere inat yalnız bırakmadı, bir tek "O" terk etmedi beni. Acıdan kanayan kalbime ilaç oldu, yüzümden düşen bin parçalardan şikayet etmedi hiç. Her sessizlik anında karşıma geçip kulağıma fısıldadı mutluluğun reçetesini. Ama ben derin denizlere hapsolmuş bir balıktım o zamanlar, bitmek bilmeyen sefer özlemlerim vardı sıcak sulara. Dinlemedim, görmezden geldim yüzünü. Yok dedim , yok öyle bir adam. varlığını, kalbime söz geçirmeye çalışan zihnimin bir oyunu, kendimi avutmak için uydurduğum son umudum sandım.
Günler geçti, unuttum onu, yalnızlığımla kaldım. kalan son umudumu da rakıya meze yaptım ve azıcık nefes katabilmek için soluksuz günlerime, yaralarıma tuz basmak için, yorgun bedenimi bir deniz kenarına attım. Varlığını biliyordum hep, hayalimde çizdiğim yüzü eninde sonunda bir gün bulacağımı da ama hayat bir türlü fırsat vermedi karşılaşmamıza. birbirimizi aramaya çalışmaktan yorulduk ve başka sevgiler, sevgililer aldık hayatlarımıza.
Bir gece, son sigaramı içmek için doğru zamanı bulmaya çabalarken, çıktı geldi. Ayak seslerini duydum gecemde. Çizdiğim yüz, karşımda gözlerimin içine bakıyordu. inanmak istemedim önce, sonra Kulağıma doğru fısıldayan o güzel sesini duydum; "sonsuza dek, seni ellerim üstünde taşımak, gözyaşlarını avuçlarıma doldurup yüreğine su serpmek için geldim, sakın bırakma beni!"
Bırakmadım. Her gece güzel yüzünü karşıma alıp saatlerce dinledim, ağladım, güldüm. Etraftaki onca kalabalığa rağmen, zehir zemberek yalnızlığı iliklerine kadar hisseder ya insan; bir tek o gelince iki kişi oldum ben. Bir tek onun varlığı yalnızlığımı soyabildi üzerimden. Gerisi yok. Başlangıcı meçhul, sonu olmayan bir ibadet biçimiydi bu. Sözleri sözlerim, bedeni bedenim, elleri ellerim oldu. Her gecenin sonunda son bir sigara bıraktım geriye, varlığının kıymetini daha iyi anlayabilmek için. eğer gerçekten o bense, sonsuza dek sürmezdi, giderdi bir gün, biliyordum. bu yüzden her gecenin sonunda yaşadığıma pişman oldum.
ömrümün en güzel zamanlarını yaşadığımı ve giderek sona yaklaştığımızı hissediyordum. sevmek zamanı doldu ve gideceğini söyledi bir gün. kızamadım; gerçekten diğer yarım olduğu için, ruhu bana ait olduğu için, gideceğini bilerek yaşadığım için kızamadım.
Şimdilerde, sesine alışan kulaklarım, cümlelerini birer birer zihnime kazıyan gözlerim ve umutsuzca göğe doğru uzanıp Allah a isyan eden ellerim var; "Neden diğer yarımı kesip alırken onu yeniden bulacağım zamanın karşısına ömrümün bu demini yazdın, şimdi; hayatlarımız karmakarışık ve başkalarıyla doluyken, çok geç değil mi, elimden kayıp gitmesi için çok erken ama benim olması için çok geç değil mi?"
Tüm dünyevi varlıkların dışında kalan bir şey vardı zihnimde ; hiçbir canlıya benzemeyen, hiç bir tanıma uymayan, doğduğumdan beri bıkmadan usanmadan gölgem gibi beni takip eden bir şey. Adını koyamadım. Kader karşıma çıkaracak elbet dedim, sustum. Tek yapabildiğim onu düşünmek, ve içimde günden güne büyüyen varlığına alışmak oldu.
Zamanlar geçti, büyüdük belki. Masumiyetimizi kaybettik, acılar, göz yaşları, haksızlıklar geçti üstümüzden, becerdi ikimizi. Kalbin cayır cayır yanmasına, durup durup ağlamaya, çaresizlikten kıvranmaya alıştık. Bedenimizden ruhumuza işleyip ele geçirdi bütün sevinçlerimizi. Ama ne olursa olsun elimden tuttu, tüm gidenlere inat yalnız bırakmadı, bir tek "O" terk etmedi beni. Acıdan kanayan kalbime ilaç oldu, yüzümden düşen bin parçalardan şikayet etmedi hiç. Her sessizlik anında karşıma geçip kulağıma fısıldadı mutluluğun reçetesini. Ama ben derin denizlere hapsolmuş bir balıktım o zamanlar, bitmek bilmeyen sefer özlemlerim vardı sıcak sulara. Dinlemedim, görmezden geldim yüzünü. Yok dedim , yok öyle bir adam. varlığını, kalbime söz geçirmeye çalışan zihnimin bir oyunu, kendimi avutmak için uydurduğum son umudum sandım.
Günler geçti, unuttum onu, yalnızlığımla kaldım. kalan son umudumu da rakıya meze yaptım ve azıcık nefes katabilmek için soluksuz günlerime, yaralarıma tuz basmak için, yorgun bedenimi bir deniz kenarına attım. Varlığını biliyordum hep, hayalimde çizdiğim yüzü eninde sonunda bir gün bulacağımı da ama hayat bir türlü fırsat vermedi karşılaşmamıza. birbirimizi aramaya çalışmaktan yorulduk ve başka sevgiler, sevgililer aldık hayatlarımıza.
Bir gece, son sigaramı içmek için doğru zamanı bulmaya çabalarken, çıktı geldi. Ayak seslerini duydum gecemde. Çizdiğim yüz, karşımda gözlerimin içine bakıyordu. inanmak istemedim önce, sonra Kulağıma doğru fısıldayan o güzel sesini duydum; "sonsuza dek, seni ellerim üstünde taşımak, gözyaşlarını avuçlarıma doldurup yüreğine su serpmek için geldim, sakın bırakma beni!"
Bırakmadım. Her gece güzel yüzünü karşıma alıp saatlerce dinledim, ağladım, güldüm. Etraftaki onca kalabalığa rağmen, zehir zemberek yalnızlığı iliklerine kadar hisseder ya insan; bir tek o gelince iki kişi oldum ben. Bir tek onun varlığı yalnızlığımı soyabildi üzerimden. Gerisi yok. Başlangıcı meçhul, sonu olmayan bir ibadet biçimiydi bu. Sözleri sözlerim, bedeni bedenim, elleri ellerim oldu. Her gecenin sonunda son bir sigara bıraktım geriye, varlığının kıymetini daha iyi anlayabilmek için. eğer gerçekten o bense, sonsuza dek sürmezdi, giderdi bir gün, biliyordum. bu yüzden her gecenin sonunda yaşadığıma pişman oldum.
ömrümün en güzel zamanlarını yaşadığımı ve giderek sona yaklaştığımızı hissediyordum. sevmek zamanı doldu ve gideceğini söyledi bir gün. kızamadım; gerçekten diğer yarım olduğu için, ruhu bana ait olduğu için, gideceğini bilerek yaşadığım için kızamadım.
Şimdilerde, sesine alışan kulaklarım, cümlelerini birer birer zihnime kazıyan gözlerim ve umutsuzca göğe doğru uzanıp Allah a isyan eden ellerim var; "Neden diğer yarımı kesip alırken onu yeniden bulacağım zamanın karşısına ömrümün bu demini yazdın, şimdi; hayatlarımız karmakarışık ve başkalarıyla doluyken, çok geç değil mi, elimden kayıp gitmesi için çok erken ama benim olması için çok geç değil mi?"
güncel Önemli Başlıklar