bugün

iplerle yaptığım sanatsal çalışma

şimdi bundan sanatsal bir çalışma olur, ama yazar yaptığında değil..

mesela bu atılan iplerde ben ne görüyorum? jackson pollock'un "sanat nerede başlar, tesadüf öğesinin sınırı ne, sanatçının tesadüfü sanat haline getiren katkısı nedir" sorgulamaları, diyebilirdim.. ama 1950'lerde olsaydık... o adamlar zaten kendilerinden önceki plastik sanat enstrümanlarını yiyip yutmuşlardı, bir felsefenin peşindeydiler..

ama onlar o yolu açtı, taklit edildiler, taklit edenler de taklit edildi.. bu kaldı, suyunun suyu...

yoksa, 2000 yılı istanbul bienali miydi, herhalde o zamandı.. barbaros hayrettin parkı'nın orada bir müze, devasa bir sergi salonu gibi bir şey vardı, ben fil b.kundan sanat eseri gördüm.. adam anlatmış da anlatmış.. altında bir düşünce var, doğru ya da yanlış...

bunda, bir şey yok...

olsaydı, sanat olurdu..