bugün

entry'ler (8512)

ayetullah hamaney in mini etekli torunu

mini gibi değil de, modern bir genç kız kıyafeti esasen..
umarım ülkesindeki tüm kadınlara örnek olabilir..

gürültü yaptılar diye 5 kişilik aileyi öldürn cani

Çok fazla suçlamadım..

Millet picine dur demiyor, sen idare et diyor.

Skerim idaresini, iyi yapmış.

72 yaşındaki eşini çok masraflı olduğu için öldüdü

Bence o kadını o adam değil, sağlık sistemi yani kendi devleti öldürdü.. ben bu haberi 3-4 kaynakta takip etti, çünkü olay fazla zalimce geldi..

Adam, tedavi parasına yatırmak için g.tü hariç her şeyi satmış. “Yapsaymış” demesi kolay, “masraf çıkardığı için öldürdü” diye haber yapmak rating çekiyor ama öyle değil.. bu adam cezaevinden çıksa hayata 80 yaşında sıfırdan başlayacak.. onu geçtim, kadını öldürmese zaten kıvrana kıvrana ölecek.. yani ne yapsın? Dünyanım tüm kaynaklarını sömüren, ayı ipoteklemeye çalışan, güney kutbundan toprak isteyen, grönland’ı isteyen, akdeniz’i isteyen, mars’a gitmeye çalışan bir devlet, 70 yaşında hasta bir kadına bakamıyor ama asam suçlu..

zall beceremiyorsan bırak git

30 tane aktif üyesi olan sözlükte bu kadar bağlantı sorunu yaşanıyorsa gerçekten de ortada bir kepazelik vardır. Bu bir saat, bir gün değil, bir haftadır çözülemeyen bir salaklık…

beceremiyorsanız kapatın sözlüğü, ya da satın gitsin, zaten yapmadığınız şey değil..

Böyle, “gönülsüz s.kmeden çüksüz oğlan doğarmış” gibi iş mi olur, kardeşim.. ne yapıyorsunuz anlamadım, özel şirketin bilgi işlemine torpille mi adam alıyorsunuz?

lezzet fakiri diye restaurant açmak

kallavi bir isimle şişe suya 30 lira yazan "eh işte" restoranlardansa, yan siparişlerden geçirmeye kalkmayan lezzet fakirinin kapısında kuyruk olur.

erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz

Ne kadar ayıp bir düşünce…
Sevgililerimizin de arkadaşları oluyor, usulü dairesinde arkadaşlık ediyoruz. Oraya mı gidiyor yani, kafamız.

mühendis vs hemşire

Hakim de mühendisin iki katı kazanıyor. Sınav konusunda da, mühendisten hiç bir farkı olmadan.

ücreti tek tipleştireceksek bu da var.

arkadaşlar bakar mısınız bi

Bence güzel.

ömer baba

deli hikmet, ömer baba, histerik nazife anne gibi karakterlerin sahnelerini direkt ileri alırdım..

çok geyik ve lüzumsuz dört beş, insan vardı dizide..

niyetin ciddi mi klişesi

bence ilişkiye belli bir niyetle başlanmaz.. mesela tanıştırmalı ilişkiye de karşıyım..

herkes, bir takvimin işlediğinin farkında oluyor ve oscar'lık oyuculuklar sergiliyor.

3-5 ay için herkes prens ve prenses.. evin içine giriyorsun, süne zararlısı..

ama "bununla evlenilmez" diyeceğin biriyle birliktelik yaşamak da hem kıza ayıp, hem kendine saygısızlıktır bana göre..

şu da var, genç insansın, rahat duramıyorsun, bu da normal.. ama bu demek değil ki, kadını "bundan olmaz" diye görüyorum..

"o" başka, bu başka..

hz adem in çocuklarının cinsel hayatı

hazret-i adem ve havva'nın 20 çift çocuğu vardır ve menkıbelerde hep, insan neslinin habil ve kabil'in evlatları yoluyla ilerlediği anlatılır..

belki de diğer 18 çiftin çocuklarında genetik sıkıntılar, infertilite gibi sorunlar oldu ve en fazla nuh tufanı itibariyle o nesiller dünya üzerinden silindi.. hatta, bir sonraki nesilde bu uygulamadan söz edilmiyor. belki habil ve kabil'in çocukları da kendi kardeşleri değil, amca çocukları ile evlendi ve üçüncü nesilden itibaren zaten akrabalık bağı iyice zayıfladı..

kuran, bu ilişki türünü desteklemiyor, net haram kılıyor..

mecburiyet karşısında böyle bir şey bir nesil için uygulanmış, mecburiyet dediğim de insan ırkının dünyaya yayılması, daha önemsiz bir sebep de değil, sonrasında bütün toplumlarda haram ilan edilmiş.

parmağınızdaki pırlantanın maliyeti

o iş öyle değil..

konunun profesyoneli olarak ben bilgi vereyim..

taş işinde rapaport vardır.. bu bir nevi ücret skalası..

görsel

burada, renk, boyut ve temizlik üzerinde kaba bir fiyat verilir ve bu fiyat, pırlanta büyüklüğü ile çarpılır, dolar fiyatı elde edilir..

tabii bu da kesin rakam değildir..
taşın üç kriteri vardır,

cilasının güzelliği, taşın boyu oranları (taş fazla derin ya da fazla sığ kesilirse ışığı güzel yansıtmaz), kesim şekli (mesela siz genelde round kesimi görüyorsunuz, ama aslında princess, heart, emerald falan filan diye 100 tane kesim şekli var).. bunu geçtim, taşın flouresance'nın olup olmadığı önemlidir. yani floresan ışık altında renk değiştirip değiştirmediği..

tabii bir de görünmeyen faktörler var.. bunlar zurnanın zırt dediği noktalar:
1. sertifikası nedir? dünyadaki en prestijli sertifika gia, ikincisi hrd'dir.. bunlar tam güvenilir. ama egl dediğimizde, işler biraz sarpa sarıyor.. onun aşağısında, bilmem hangi marka oturup sertifika yazdırabilir, benim nazarımda bu sertifikanın bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
2. taş işinde sahte çok.. sizin anlamanız mümkün değil ama sıkıştırılmış pırlanta tozu satılıyor, pırlanta niyetine.. herif bana yumruk kadar taş getiriyor, 1000 dolara almış... yahu, yürü git bir zahmet.. 1 ct'lık adam gibi bir taşın 6000 dolardan aşağı alındığı nerede görülmüş? burada loose taştan bahsediyorum, yani çıplak taş.. montür dışı taş.. zaten profesyonel adam niye yüzüğe para versin ki? taş alır.. yüzüğün üstüne taşı kakmak büyük bir masraf, yüzüğün kendisi zaten işçilikli altın.. sinek pisliği kadar taşın zaten bir kıymeti yok.. sıkıştırılmış toz olsa ne olur, gerçek pırlanta kırığı olsa ne olur..
3. kırpıntı taşlara gelince.. anneme ekseriyetle elimize düşen kaliteli ya da eski, sanat değeri olan altın-pırlanta mücevherleri hediye ediyoruz, "satılmasın, bari o taksın" düşüncesiyle..

geçen elime düzgün bir montür geçti, yandaki kırpıntı taşlarda eksik vardı.. arkadaşım tanesini 150 liraya taktı.. o kadar gözünüzde büyütmeyin, "tektaşsız evlenmem" falan diye.. gidin güzel, işçiliksiz, ağır bir tek parça mal alın.. her iki tarafın da parasız, genç zamanında aldığı beş para etmeyecek bir yüzüktense, evladiyelik bir takınız olur. ileride durumunuzu toparlarsınız, 0.60-0.70 ct taşlardan oluşan bir beş taş yaptırırsınız, tam 45 yaşında kadın işi, verirsiniz 3000 doları, yüzüğünüz bütün şehri aydınlatır.

dünya bandırmalılar günü

bu arada bandırma aslında bir yemek adıdır..
"banduma " olarak, şiveli bir biçimde kabul görmüş bir, balıkesir değil, kastamonu yemeğidir..

görsel
tabii kastamonu biraz fakir bir vilayet..

yemeği de anca bu kadar oluyor zahir..

dünya bandırmalılar günü

görülen o ki, içimizdeki bandırma kıskançlığı artık saklanamaz boyutlarda..
aslında tam kıskanmak da değil; bandırma olamadığımız, bandırmalı olamadığımız için üzülüyoruz.

tam da bu yüzden, sadece cesurların işi değil midir, bandırma...

eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak

allah'ın vermediği aklı biz nereden verelim?

zeka başka bir şey, o kesin var ama hani başlıklara falan bakınca insan bir üzülüyor..

erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar

seray kardeş, inşallah g.tün güzeldir; zira pastaya bakarsak 65 yaşında kedilerle dolu bir dairede yalnız yaşıyorsun.

dünya bandırmalılar günü

dünya biraz yetersiz olmamış mı?
bence kainat ölçeğinde kutlanmalıydı..
neticede söz konusu olan yerleşim birimi bandırma..

platonik aşkın kalp kıran davranışları

bunu bilemem, fakat yeni filizlenen ilişkide hayal kırıklığı için bir zaman aralığına yer verilmeli.. insanlar ilk iki buluşmada falsolu hareket görmüşse, çok uzatmadan sonlandırma hakkına sahip olmalı..

karşı cinse giyim önerileri

kendi cinsime tavsiye vereyim:

abi yazın bol, dize kadar, cepli şort giymeyin..

60 yaşında mısınız, diyeceğim ama o zaman da giymeyin..

bir de, body'ci tshirtü, yani siyah atlet dediğimiz şey kimseye yakışmaz..

onun için bir kere vücut olacak, ayrıca devran çağlar ve kaptan mağara adamı arasındaki dengeyi tutturacak bir lazer epilasyon programı düşünülecek...

ayrıca başına bere veya benzeri bir b.k taktın diye sofistike, ne istediğini bilen, tarz falan olmuyorsun... salaksan hala salaksın, tarzsan çuval da giysen tarzsındır.

sandaletin-terliğin içine çorap giymeyin nolursunuz..

kadınlara gelinceeeee...

zayıf ya da kilolu, vücudun bozuksa tayt giyme... fazla kilon olabilir ama biçimlisindir, eyvallah, giy... ama çöp gibi olmana rağmen bacak kemiklerin eğri, halk arasında "o bacak" (o harfi) denilen bir durumun varsa, ki kadınlar buna "bacak kemiklerinin arasından tren geçiyor" diyor, giyme kardeşim..

bir de, snead o'connor (tahta) bir durumun varsa, olmayan şeyi balenli sütyenle elde etmeye çalışıp hem milleti kandırma, hem kendi üstüne güldürme..

keza, natır gibi ayakları olan kardeşlerimizin açık ayakkabı, ayak yüzüğü ve halhal sevdası da lüzumsuz bir özgüven gösterisinden başka bir şey değil, bana kalırsa..

bir de, kadınlarda oxford ayakkabıya, uygun hava durumunda giyilmeyen çizmeye aşırı uyuz oluyorum.

erkek, kadın, gay, trans, kim varsa:

babet çorap sevmiyorum ben..

okul müdürü nasıl korunabilirdi

sınırlar korunabilirdi...