bugün

rec

çok merak ederek izlediğim, ve de verdiğim zamanın da, paranın da fazlasını hak etmiş, ispanyol yapımı -korku- değil, gerim gerim gerilim filmi.

aslında, son zamanlarda ispanyolların bu işi ne kadar iyi yapabildiklerinin de bir göstergesi olsa gerek. birkaç uzak doğu filminde bayatlayan, sudan çıkan saç, kıl, tüy, yün numaralarından sonra, hemen böyle bir filme atlayan, bol bol makyaj dışında da elinde hiç bir artı yön bulunmayan hollywood un aksine, son zamanlarda yaptıkları hemen hemen tüm korku ve gerilim filmlerinde (bkz: the orphanage), (bkz: fragiles), (bkz: darkness), (bkz: the others) dikiş tutturan ispanyolları hem kutlamak hem de, izlemeye devam etmek lazım.

filme gelince, az biraz da olsa, konusunu filan okuyanlar bilirler, şeker mi şeker spiker bir kızımız, almış pablo* sunu yanına, itfaiyecileri ziyarete gidiyorlar, biraz muhabbet, biraz hayatlarından bahsetmek derken, şu malum evin haberi geliyor, yaşlı teyzeyi de gördükten sonra olay başlıyor zaten.

biraz sıkıyor gibi görünse de, yavaş yavaş ısındıran; içine sokan olay örgüsü ve yokmuş gibi görünmesine rağmen, tam aksine mükemmel kurgusu ile sizi tam bir gerilim yumağının ortasına alıveriyor film.

bir de, klasik bayatlaşmış zombi filmlerinden hoşlananlar, biraz ters köşeye yatabilir, öyle bir film değil zannımca; hikaye bilindik ama, yine de, bir yerlerde farklılığın olduğunu biliyorsunuz, ki çoğu zombi filmindeki olay bilindiktir; zombiler ısırır, kokoreç yaparlar milleti, arkasından da esas oğlanımız, ya da zeki hatun fişlerini çekiverir; ama bu film öyle değil.

bir de, ispanyol abimiz olayın çoğunluğunun da atmosfer olduğunu, izleyiciye hazmettirmiş olacak ki, özellikle o son on dakikada, korkmaktan çok öyle bir geriliyorsunuz ki, bir de o kameranın gerçekçi oluşu, diyaloglar, tipler, kaçış olmaması, çaresizlik, ve öyle ya da böyle yakalanacak olunuşun da bilinci* *, gerçekten filmi diğerlerinden ayırıyor.

--spoiler--
bu arada senaristte olan yönetmen abimiz, jaume balaguero bu filmde senaryonun yarısını çekmiş ki, film de öyle bir yerde bitti ki, o son on dakikadaki olan bitenler, üst katın gizemi, kıza ne olduğu sorusu, ikinci filmde açıklanacak herhalde.

bir de, çok uzun olmasa da, şu pablo yu çok merak ettim, insan bir kere gösterir suratını yahu! aynı zamanda da, ben de öyle şirinlik muskası ispanyol abla istiyorum. var mı bilen yerini?

--spoiler--

izledikten sonra, ikinci filmin gelmesi iple çekilir olmuştur.

eğer ki, bol makyajlı efektli filmlerin yerine, yavaş yavaş tırmanıp, sonlarında, izleyiciye yumruğu çakan filmlerden hoşlanıyor, ses efektleriyle gerkem yerine, atmosferin ön planda tutulduğu, küçük çekim açılarına gizlenmiş filmlerden hoşlanıyorsanız, -ki çok da örneği yoktur herhalde- izlenmesi gereken bir filmdir.

ha bir de;

(bkz: rec 2)