bugün

edgar cayce

" uyuyan kâhin " olarak tanınan ve çeşitli konulardaki kehanetleriyle bilinen kişi.

çok küçük yaşlardayken altıncı his filmindeki ufaklığın "i see dead people" cümlesinden hallice bir durumla, ölmüş akrabalarıyla iletişim kurabildiğini söyleyen cayce, derslerde uykuya dalıp, uyandığında tüm kitabı ezbere anlatabiliyordu.

yirmili yaşların başında geçirdiği gırtlak kanseri nedeniyle sesini kaybetti. hastalığa çare bulunamayınca -neden bilmem- hipnoz yoluna gidildi. işte bu, onun hayatındaki dönüm noktası oldu. hipnoz esnasında, tedavi yöntemini ve neyin nasıl uygulanması gerektiğini olduğu gibi söylemiş ve dedikleri işte yaramıştı çünkü.

cayce, psişik güçlerini insanlara yardım etmek amacıyla kullanmaya karar verdi. sıkıntısı olan insanlar da dört bir yandan ona gelmeye başladılar.

kâhinin kehanetleri genellikle atlantis üzerineydi. mısır uygarlığını atlantis'in bir kolonisi olarak görüyor ve piramitleri de atlantislilerin yaptığını söylüyordu.

her ne kadar yukarıda söylediğim gibi, birtakım şeyleri tutturduğu ve hâlâ bazı kehanetlerinin gerçekleşmekte olduğu söylense de, günümüzde birçok bilim insanı, cayce'in tüm bu kehanetlerini okuduğu kitaplardan, yani başkalarının bilgilerinden etkilenerek ve kendi hayal dünyasıyla harmanlayarak yaptığını söylüyor. cayce, insanlara ya da kendine bazı tedaviler uygulatmışsa da, tüm bunların aslında oldukça yanlış yöntemler olduğu biliniyor. üstelik bebekken ölen kendi oğlunu ve kuzenini de kurtaramamış ve birçok yanlış kehanette bulunmuştu.

özetle, cayce'in tahminde bulunup isabetli şeyler söylediği olayların yanı sıra, çok sayıda tutturamadığı konu var. yani durum, bozuk saatin günde 2 kez doğruyu göstermesinden çok da farklı değil.