bugün

toplu taşımada kitap okumanın şov olması

kimileri için geçerliliği olabilir şaka bi yana*
o değil de kent yaşantısının akışkanlığı, hızı, kalabalığı, iç içeliği falanını filanını hesaba katarsak herkesin metrobüs aşkları, bulvar, cadde aşkları oluyordur herhalde. aşk yakıştırması işin espirisi tabii, hoşlantı diyelim. öyle bir hoşlantı ki yanınızdan geçip gidene kadar sürer ya da metrobüs cevizlibağ'da kapılarını açana kadar... zalım kent yaşantısı.

neyse durun konuyu kitaba bağlayacağım.
geçenlerde yine okula mı ne gidiyordum sanırsam, metronun arka dörtlü koltuğunda aşağı yukarı benimle aynı yaşlarda minyon, sevimli mi sevimli bir kadın var. Elinde de 300-400 sayfa kalınlığında bir kitap. Tabii ki bakışma pek olmuyor, malum karşı taraf kitap okuyor. Ben de her durakta yavaş yavaş bu dörtlü koltuklara doğru ilerliyorum, kitabın ismini öğrenir oradan muhabbet kurarım belki diye.
Neyse benim dörtlü koltuklara ulaşmama tam 1-2 durak kalmışken, kadın kişisi kitabın kapağını kapattı, çantasına doğru koymak için kitabı dik bir şekilde hafifçe havaya kaldırdı. işte o an dostlarım, kabak gibi atsız yazısını gördüm ve öğürerek insanların ayaklarına basa basa kaçtım oradan.

yani kısaca kitap okuma etkinliği tek başına bir şey ifade etmemektedir. önemli olan ne okuduğudur. ayrıca minyonların hemen sevimliliğine kanmayın.*
güncel Önemli Başlıklar