bugün

dejavu

Dejavu

Dejavu, tam olarak "ben bu anı daha önce yaşamıştım" hissi.
Kavram olarak 19. YY da literatüre girmiş olsa da aslında varlığının keşfedilişi antik çağlara kadar dayanır küçük bir araştırma sonucu bunu görebiliriz.
Ama nerden gelir, nasıl gerçekleşir, aslında tam anlamıyla nedir bunu çok bilmiyoruz.
Öncelikle bu zihinsel durumu açıklayabilmek için birkaç teori öne atılabilir, tıpkı önceleri de yapıldığı gibi.

Bunları incelersek şu şekildedirler:

1.Mitler, toplum inanışları, dini anlayışlar

Bu başlık aslında biraz daha metafizik
alanda açıklanabilirliği olan bir konu ayrıca görece içerir.

Eğer örneklerle açıklayacak olursak: mitleri ele alalım. Bize antik çağdan miras kalmış bir görüşe göre insan ruhu kendini yenileyebilir bir bedende öldükten sonra başka bir şekilde var olabilir argümanıdır.
Bu reenkarne bir anlayıştır. Yani sizin ruhunuz aslında bir önceki hayatta bir başkasının ruhuydu ve o bir hatta birçok olay yaşadı, sonrasında bir bedende öldü.
Tekrardan başka bir bedende yaşaması gerekiyordu, bu beden siz veya bir başkasının bedeniydi ve bir şekilde ona birileri sahip oldu. Yani belki de siz ikinci el bir ruha sahip oldunuz.

Bu anlayışla dejavuyu açıklayanlar şunu öne sürer: "bedenin yaşamadığını ruhun yaşamış olması." Yani anlatılmak istenen daha önceki hayatta kullandığınız ikinci el ruhun, bedeninizin yaşamamış olduğu deneyimleri yaşaması ve siz bedeninizle buna benzer veya aynı bir aktivite içerisindeyken o andaki tanınmışlık hissi.

Toplumsal inanışlarsa bu ve benzeri şekildedir.

Dini inanışları açıklayacak olursak:
islam dinine tabii müslümanlığı ele alalım.
Bu inanışta ruhların bedenden önce yaratıldığı ve bu sayede kaderimizin azami derecede şekillenmiş oluşturulmuş olduğuna inanılır. Önce ruhlar yaşamış sonra bedenlere üflenmiştir. Yani ruhlarınız sizden daha eskidir.
Reenkarne anlayıştakine benzer bir şekilde bu da açıklanır. Yalnız buradaki tanınmışlık hissi kavramı biraz farklılıkla kendini gösterir.
Bu da şu demektir: ruhlarınızın çok önceden yaşadığını yaşıyor ve yine de çoğu yerde özgürce kararlar alabiliyorsunuz. (Burada biraz daha düşünmek ve araştırma yapmak gerekiyor)

Diğer bir teori ise tamamen sinirsel ve psikolojik araştırmalarla açıklanmıştır.

2.Nöropsikolojik araştırmalar

Bu görüşte insan beyni üzerinde birçok araştırma, deney yapılmış ve beynin bu olaylarla ilgilenen eş iki lob arasındaki etkileşimin anlık fonksiyonel kopukluklar yaşamasıyla açıklanmıştır.
Bu kısa süre de dejavunun gerçekleşme süresidir. Aslında bu anda beyin gerçeğin şüphesine düşecek zayıflıktadır, ve şizofrenik hastaların karşılaştığı halüsinasyon durumlarıyla benzerlik gösterir.

3.Psikolojik (psikanalitik) Yaklaşım

Psikolojik yaklaşım daha önceki başlıkta bahsettiğimiz verilerden yararlanarak bu anlamdaki görüşün temelini psikanaliz kuramın kurucusu freud atmış ve psikanalizle açıklamıştır.

Freud'a göre bu da tıpkı rüyalarımız da olduğu gibi çeşitli anlamlara gelmektedir ve burada da bastırılmış duygular, travmatik nedenler ön plandadır.
Aslında tanınan ve bilinenin bir süreliğine ayırt edilememesi durumudur. Ve bu beynin sinirsel etkileşim sırasında o birkaç saniyelik kopuklukla dışavurur.
Ama tabi ki asıl önemli olan freud'un tüm bunların temelinde yatanı açıklama şeklidir.
Geçmişte yaşanılan bir olayın detayları sonraları başka bir olayda benzerlikler içeriyorsa kişi dejavu hissine kapılır.

Örneğin: kısa süre önce bir konsere gitmiş bir genç, orada çoşku ve heyecan içindedir. Bu sevdiği bir müzik grubuysa çok eğlenir mutlu ve zevkli hisseder.
Bu duygular düşünceler mekanın her bir detayıyla ve zamanla özdeşleşir, bir tür kodlama yapılır. Akabinde onun farkında olamadığı bir algı oluşmuştur.
Bu genç bir süre sonra sevdiği başka bir grubun konserine gittiğinde o günki duyguların benzerini hisseder ise bir dejavu yaşayabilir.
Tanınan ve bilinen de bu şekilde açıklanır.