bugün

andrey tarkovski

arayış içinde olan yönetmenlerin büyük kaynağıdır.

benim görüşüme göre kesinlikle şiirsel bir anlatımı yoktur filmlerinin. şiirsel film derseniz benim aklıma kore ve japon sineması gelir.

şöyle bir sahne mesela tarkovski filmlerinin ana hatlarını gösterir,

--spoiler--
2 adam kırık dökük bir garın bekleme odasındaki masada karşılıklı oturup bir savaşın tam olarak ne zaman başladığını tartışmaktadırlar, dakikalarca konuşurlar konuşurlar konuşurlar, bu sırada kimilerinin dikkati dağılır, kimileri (özellikle ikinici defa aynı filmi izleyenler) savaşın başlama tarihinin çok önemli bişey olduğunu idrak ederler... velhasıl konuşmanın belkide ortasında bi yerlerde dışarıdaki tren canhıraş bir şekilde düdüğünü öttürür, ve gürültülü bir şekilde kalkış yapar, adamlar konuşmasına devam etmektedirler, lakn biz trenin sesinden ne konuştuklarını anlayamayız. trenin olay mahalini terketmesi de bir kaç dakika sürer.

herşey normale döndüğünde, adamlar masadan kalkarlar, dışarı çıkıp yürürler, adamlardan birisi elindeki kağıdı buruşturup çöpe atar, uzaklaşırlar gitgide, bi noktadan sonra konuştuklarını duyamayız, son tren kalkmış ve ölüm sessizliği vardır geride.

görüntü kararır, kilisenin bahcesinde bir köpeğin kameraya havlamasıyla yeni bir sahne başlar, bu arada uzaklardan bir tren gelmektedir.
--spoiler--