bugün

şarkılar

beşinci şarkıdan..

tutunamayanların destanıdır bu şarkı,
dostum süleyman kargı...
eller boşta kalıyor, tutunamıyorlar toprağa
anlatamıyorlar anlatılamayanı...
anlatmak gerek: düşman sarmış her yanı
oysa, mesela selim ışık
anlatmadan anlaşılmaya aşık...
böyle adama
(darılma ama)
yaklaşmaz hiçbir güzellik,
doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
almak için bütün sızıları içine...
her zaman utanmıştır başkaları yerine...
elim varmıyor yazmaya, inmeyelim derine...
taş devri, sabri devri, nihat devri, tunç devri
aşık oldu - söyleyemez - utanç devri...
hep utandı hayatı boyunca,
(annesi yıkamak için soyunca)
sınıfta birinci olduğu gün , eve geç kaldım, diye üzüldü...
canı sıkıldı güldü, kalbi incindi güldü...
allah'ı ya da ona engel olan gizli kuvvetleri
hiç bir zaman kızdırmak istemedi...
küçük pazarlıklar yaptığı,
camide korkarak taptığı
zamanlarda sürdürdü bu uzlaşımcı varlığı...
annesinin yün fanilasına taktığı nazarlığı
çıkaramadı yıllar boyunca...ilk defa domuz eti yerken,
arkadaşlarını ısrarıyla geneleve giderken,
hep onunla (o kimdi?) bozmamaya çalıştı arayı,
iki gün oruç tuttu bir ramazan ayı...
(sapı silik ve tutuk bir tabancaydı...)
bir gün ölürse, ona bu vatan bir mezarlık yer verecek,
oturdu bir destan yazdı; kendini yerecek...
sazını ve cesaretini aldı eline (bütün cesareti,
daha kötü şeyler olması korkusundadır...)
canını dişine takarak,
yazılmış eski destanlara bakarak,
sözü uzattı durdu...