bugün

black swan

aronofsky'nin bende hayranlık uyandıran, yoğun psikolojik çözümlemeler içeren, ancak en önemli yerinde bitirildiğini düşündüğüm filmi. yok sayılan siyah aslında içimizden dışarı çıkmak isteyen, kendini var edememiş gerçek benliğimizdir. gerçek benlik sürekli olarak toplum ve/ veya aile nedenli bastırılmaya çalışıldığından karanlıklarda kalmıştır, aydınlığa çıkamamıştır. ayrıca aile ve /veya toplum tarafından hoş bulunmadığından dolayı karadır, karanlıklardadır. kişiye empoze edilense sanki en doğru ve güzel olandır, yani beyazdır. siyah kuğu ise olmayan, var olamayacak bir yaradılıştır ve bu nedenle eninde sonunda hayatın çeşit türlü iteklemeleriyle yaşanacak iç savaşlar sonrasında gelecekteki beyaz kuğu geçiş evresinde siyah kuğuya dönüşür ve kendini bulduğu noktada artık kendince yaşayabilecek cesareti olan, bu kez kendi beyazlığına ya da özüne doğru yol alan beyazımsı bir kuğudur. gerçek beyazlık kendini bulmak adına atılacak cesur adımlarla elde edilir. tabiyatıyla görünmesi gereken benlik beyaz olan olmalıdır. cesur adımlar atma cesaretinde bulunan insan ise her gün başka bir insandır. filmde gidilmeyen öte diyarlara gitmeye cesaret edersek beyaz kuğu bir süre sonra gözleri kamaştırmaya başlayacağından birçok kişi tarafından görünmezdir. daha da yalnızdır. kendini göremeyenlerin karşısında ışığını karartacak olursa değerini düşürecek ve mutsuzluklar yaşayabilecektir. dayanamayıp tekrar parlamaya başladığında yanında sandığı insanların uzaklara kaçıştığını görerek kahrolacaktır. buradan çıkarılması gereken ders ise varlığımızın özünü görme zahmetinde bulunmayan; sevgide, birliktelikte emeğe karşı emek vermekten mutluluk duymayan insanlardan uzak durmaktır.