bugün

persona

--spoiler--
Benim anlamadığımımı sanıyorsun; var olmak denilen o umutsuz düşü; olur gibi görünmek değil var olmak. Her an bilinçli, tetikte; aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma. Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık. Ele geçirilmek eksiltilmek hatta belki de yok edilmek, her kelime yalan her jest sahte. her gülümseme Yalnızca bir yüz hareketi. Intihar etmek; hayır fazlasıyla iğrenç, insan yapamaz. ama hareketsiz kalabilir susabilir hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip içine dönebilir, o zaman rol yapmaya gerek kalmaz. Birkaç farklı yüz taşımaya ya da sahte dostlara. böyle olduğuna inanır insan ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum elizabeth susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. Isteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın hayranlık duyuyorum. Bitene kadar oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.
--spoiler--