Bir insanın yüreğine dokunamayacaksanız, karşınızdaki insanla saygı çerçevesi içinde iletişim kuramayacaksanız, kendi içinizdeki savaşların faturasını çocuğunuzdan/eşinizden çıkarmaya çalışacaksanız siktir olun gidin evlenmeyin. Kimse sizin höthötlüğünüzü ömrü boyunca çekmek zorunda değil.
bence en güzel aşk tanımını nate ruess abimiz (bkz: fun) yapmıştır.
''My heart is breaking for my sister
And the con that she called "love"
And then I look into my nephew's eyes
Man, you wouldn't believe the most amazing things
That can come from
Some terrible nights''
alerjik rinitim var. normal şartlarda bahar aylarında, gezegenin mevsimsel dengesi kaydığı için hemen hemen her ayda polenler, polenler dışında mantarlar ve hayvansal tüyler hapşuruk hapşuruktan daha fenası burun yanması ve kaşıntı yaptığından dolayı doktorumun 2021'e kadar astım raporuna işlediği hayvan gibi uyutan ilaç. insomnia'dan dert yanıyorsanız ilacınız desmont arkadaşlar. çünkü 10 saate kadar uyutabilecek kadar ağır bir sakinleştirici etkisi de mevcut.
Bir mesaj yazdım, ama göndermeli miyim bilmiyorum ve bu da beni geriyor. Gerginken uyuyamam.
Edit: günlerdir beni rahatsız ediyor, biraz da onu rahatsız etsin diyerekten gönderdim. Umarım sabah uyandığımda pişman olmam. Lütfen olmayayım çünkü.
seninle mutlu olabilirdik, kimi zaman olduk da. ama ben seninle sadece mutlu olmak için değil her duyguyu birlikte yaşamak istemiştim. ben seninle mutsuz da olmak istiyorum biliyor musun? bilmiyorsun çünkü benden uzaklaşmak istedin. ben bana seni seviyorum diyip de gideni ilk defa görüyorum. hoş bir çok ilk duyguyu da seninle yaşadım ama konumuz bu değil. olaya baştan başlamak istiyorum çünkü seninle ilgili olan detayları şu an canımı çok yaksa bile çok seviyorum, saçma ama hoş bir rastlantı mesela aynı gün doğduğun bir insanla tanışıp ondan hoşlanıp belki ilk konuşmadan sonra aşık olman. evet belki o gün yanımızda olan insanlar gereksiz ayrıntılardı ama onlar sayesinde tanıştığımız için önemliydiler. ya da sadece ben öyle hissettim. şu ara ne doğru ne yanlış kestiremiyorum. bir motosiklet kaza/intiharı geçirmiş 4 ay komada kalmış, 1, 5 ay tekerlekli sandalye ile gezdikten sonra, koltuk değnekleriyle yürümeye başlamıştım. işte koltuk değneğiyle yürümeye başladığım zamanlarda tanışıp yakınlaşmıştık. şimdi yazarken bile içim acıyor bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şeyi aile denilen toplumun en küçük yapısı yüzünden yaşadığın için çok üzgünüm, keşke o zamana gidip yaşadığın bütün kötü olayların olmamasını sağlayabilsem ama elimden böyle bir şey gelmiyor. yaralarımızı birbirimize açtığımız için mi bu kadar bağlandım sana yoksa bağlandığım için mi kendimi sana açtım inan bilmiyorum sadece aşık olduğum içindi sanırım. ama seni annemle tanıştırdım burdan hem bağlandığımı hem de aşık olduğum gerçeğinin sağlamasını yapmış oluyoruz. annem pek beğenmedi içinde olduğumuz ilişkiyi ama sesini de çıkarmadı. - evet yanipsonenmodemisigi burdan bu ilişkinin doğru bir karar olmadığını anlayabiliriz ama anlayamayız çünkü neden anlayalım dimi?- tanıştıktan 3 ay sonra bir kavga ettik konuşmamaya başladık. ama kafamın içinde hep "potansiyelinin farkına var" cümlen dolaştı. hep yarım bıraktığım tamamlamayı reddettiğim tedavimi tamamladım bu ufacık cümlen sayesinde. sana şu an bile ne kadar teşekkür etsem az bunun için. demek ki o zaman bile seni içten içe seviyormuşum da farkında değilmişim. çünkü ben kimsenin sözünü dinlemem bilirsin. 4-5 ay sonra bir gün çıkıp "hayatımın en derin yerindesin ama bu duyguyu tek başıma değil seninle yaşamak istiyorum" dedin. yaralarına merhem olamam ama yaralarını unutabileceğin zamanlar yaşatabilirim" demiştim sana hatırlıyor musun, hala arkasındayım bu sözümün sevgilim yaralarını iyileştiremem ama zamanla geçerken yanında olabilirim. buna emin olabilirsin. çok eğlendik beraber, diziler izledik filmlere gittik bazen de hiç bir şey yapmadık. hiç bir şey yapmadan karanlığın içinde kaldık. bu senin için çok büyük bir adımdı çünkü sen karanlıktan korkarsın. bu benim için de çok büyük bir şeydi. evet haklısın son zamanlarda çok depresiftim çünkü tedavim çok zorluyordu ve sende hiç yardımcı olmuyordun. hayatımın en güzel 5 yılını yaşadım seninle. bugün çıkıp arasan yalandan da olsa seni seviyorum desen, seni seviyorum demene bile gerek yok yanımda olduğunu hissetsem seni affederim. çünkü seni seviyorum.
Yan komşularımın çok renkli bir seks dünyası var. Bir gün banyoda sevişiyorlar diğer gün mutfakta diğer gün yatak odalarında. Nerede olduklarını inlemelerin yakınlık ve uzaklığına göre anlayabiliyorum. Acilen yalıtım yaptırmaları gerek.
Yıllar sonra twitter profiline denk geldim. En son tweetin birlikte çekildiğimiz bir fotoğraftı. Yıl 2015 felan. Üstünde yaptığımız muhabbetlerden biri yazıyordu. Seninle oturup saçma sapan muhabbetler çevirmeyi özlemedim diyemem. Bu da böyle bir anımdır.
Ben de baktım. isim soyisim olarak kaydeden var. Bir kaç kişi papaz diye kaydetmiş. (Lisedeyken lakabım papaz idi.) iki kişide de adımın yanında kalp var. Birini biliyorum, sevgilim olur kendisi ama ikincisi platoniğim sanırım. Uygulamanın esprisi bu kadar.
Muhtemelen hiç bir şey. Saat sekiz gibi uyuyup akşam üstü dört beş gibi uyanıyorum son zamanlarda. Hem işsizim hem de ayyaş. En son okulunda işinde gücünde bir insandım ben, ne ara işler bu raddeye geldi anlamadım. Sözlük galiba depresyona girdim.
Ben anlamıyorum misal. Ama benim anlayamamam gayet normal. Neden mi? Çünkü ben dilciyim. ingilizceciyim yani. Başlangıç seviyesinde fransızcam da var. Bir dilci olarak söylüyorum ki matematik çekilecek dert değil arkadaşlar. Lisede 4 yıl ingilizce olarak matematik gördüm. Siz türkçesine katlanamazken ben ingilizce olarak polinom çözüyordum. Daha doğrusu çözemiyordum. Bu hayat beni dilci olmaya itti.
Chuck vardı burada. Chuck izler idik. Sonra breaking bad izlerdik. Sabahları 06:00-12:00 arası çizgi film kuşağı vardı. Süngerbob'tan catdog'a bir sürü çizgi filmi vardı. Sen gittin ve kirlendi dünya sevgili cnbc-e. Özleniyorsun.
Biliyorum. Benimle de etmek istedi. içim kan ağlaya ağlaya reddettim. Çünkü beni çok üzdü. Köpek gibi seviyorum ama yaptıklarını unutmak hiç kolay değil.