Merhaba, ben gidiyorum. Sizlere hoşçakalın demek istedim.
Iki üç sene oldu burayı keşfedeli. Bazen derdimi anlattım, bazen dert dinledim. Çok şey öğrendim hayat hakkında, insan davranışları hakkında, yapılan hataların sonuçları hakkında, hatta ve hatta gelecekte beni bekleyen şeyler hakkında..
Sürç-i lisan eylediysem affola. Gergin bi tip oldum her zaman. mizaç işte.
Kimseye haber vermeden gidiyorum. Onun için de üzgünüm. Zaten burada bulunduğum her zaman diliminde silik atayım kendime diye düşünüyorum. Bugüne nasipmiş. size değer vermediği düşünmeyin lütfen. gerçekten etrafımda olan pek çok insandan daha fazla destek oldunuz bana. ama vedalar hoş değil.. affedin.
Küçükken bitirdiğim günlükleri yakardım. Hayatımda en pişman olduğum hareketti. O yüzden entrylerim kalsın. Belki bir gün çocuklarım olursa büyüdüklerinde okuturum onlara.
Hepiniz güzel insanlarsınız, biraz da ilginç tiplersiniz ne yalan söyleyeyim.* kendinize iyi bakın. çay kahve içmeye buyurun diyeceğim ama tanımıyorum kimseyi. kimsenin de beni tanımadığı gibi.
Bir gün her şey güzel olacak. Bir gün her şeyi çok güzel yapın. Hoşçakalın..
not: küçük bir son istek. bu, bu başlıktaki son entry olsun.
ya yemin ediyorum şu hayatta beni, düşünmeye sevk edecek metinleri okumaktan daha çok mutlu eden bir şey yok.
yemek yok mesela. o kadar mutlu eden müzik yok. o kadar uzun süre kafamı kurcalayacak aktivite yok. 22 yaşımdayım, tanıdığım insanların %80 i okuduğun en basit kitap kadar bir şeyler katmıyorlar insana. aksine iliğine kadar sömürüyorlar. elinde olanı da kaybediyorsun.
çocukken hep terzi olsaydım diye düşünürdüm ama keşke sahaf olsaymışım be sözlük. düşünsene geçinecek kadar kazanıyorsun ve istediğin kadar okuyorsun. muazzam! emekli olunca kitap severler için cennet olabilecek bir mekan kuracağım bakın görürsünüz. her yerde de şubesi olacak. isimleri bile belli. 1071,1453, 1789, 1923*.. diye gidecek böyle. eğer yaşarsam bi otuz kırk sene daha dersiniz belki üçünüz beşiniz "oha lan, ben okumuştum!" diye.
"ya senin karıcığım diyen dillerini ayrı, peki diyen dillerini ayrı yirim ^^" diyebilecek bir kadınla evlenin. aşık olun genşler, ve size aşık biri ile evlenin. ama iyi tartın, anlık heves olmasın, akıllı mantıklı bir insanın aşkını kabul edin. o zaman bunlar sorun olmayacak, size karşı da kullanılmayacaktır.
ulan el kadar sabi iyiyi bilmez, kötüyü bilmez.
yedirmezsen yiyemez masum. temizlemezsen pişik olur her tarafı.
o kadar temiz, o kadar masum, o kadar muhtaçlar ki..
bi de dövüyor orospu çocukları. sonuna kadar desteklediğim fikirdir. hiçbir insana acımam, başına gelenlerde mutlaka payı vardır ama bebekler başına gelecekleri hak edebilecek kadar yaşamış olmuyorlar bile..
okumadım, çok güzel bir kitap olduğuna da eminim ancak şu popülarite kendisini itici yapıyor.
sahi kürk mantolu madonna da öldü galiba.. bu ne zaman ölecek acaba?
şöyle bir tanesini biliyordum. adamın saçlarını kazıyıp hangi deri idi hatırlamıyorum, bir deriyi sıkıca bone gibi gerip üzerine şıp şıp su damlatıyorlarmış. kişi de zamanla hem o sesten hem de kafasından çıkan kılların geri dönüp ete batması ise delirip ölüyormuş.
dandik kitaplar okuyarak değil, öğrenerek, zorlanarak, pes etmeyerek kazanılabilir.
ben o kitaplardan çok okudum, bi halta yaramıyor.
öğrenin arkadaşlar. işten kaçmayın. yılmayın. bulunabildiğiniz kadar farklı ortamlarda bulunup konuşabildiğiniz kadar çok insanla konuşun, bilgi paylaşın. bundan bana ne demeyin. ne işime yarayacak demeyin herşeyi öğrenin. insan bilmediklerinden korkar
Bizim oralarda haşhaşla yapılır. Haşhaşı dövüp yağ ile karştırırsınız. Sonra kalınca bir mayalı hamur açar üzerine karışımı sıvarsınız. Sonra o hamuru şerit şerit keser salyangoza benzeyecek şekilde yuvarlarsınız. O yumakları tekrar açar ve sacda pişirirsiniz. Kat kat açılır, ef sa ne!
- Valeria, sence yanlış mı yapıyoruz?
+ yok be bro. Herkes aynı noktayı gösteriyorsa büyük ihtimal yanlış noktadır orası. Kendin düşün kendin bul doğrusunu.
- Di mi ya, ver bi yanak.
+ Canım ben ^^
Ama şöyle de bir durum var ki ota boka atlamakla girişken olmayı karıştırmamak lazım.
Şahsen beni ilgilendirmeyen bir işe neden girişeyim? ilgilendiren bir işi bir panter gibi uzaktan izleyip en uygun anda üzerine atlarım ama. ancak bu işler fazla çıkmaz. Bence bu beni girişken olamayan insan yapmaz.
Abimin ilk defa beni tek başıma kantine göndermesi.
Daha doğrusu şöyle, bir milyon ya da elli bin mi ne, hatta 25 bin bile olabilir. Verip buna tam bi tane açma ile meyve suyu oluyor. Git al demesi.
Çok ayrıntılı hatırlamıyorum ama çocukların arasına karışmamı sağdan soldan uzanan kolları hatırlıyorum.
Bi de okulun karşısında market vardı. Naci abi diyorlardı. Adam bi koliye şeker falan doldurup okulun parmaklıklarından satardı. Oradan aldığım bi şekerlemeyi hatırlıyorum. Tadı çilekli aspirin gibiydi.
Aynı yerden yine abimin bana salçalı tost alması.
Kare kare geliyor hafızama.
Bir arkadaşımla beraber ve yürüyüşümüz.. yarı yolda onun evine varıp karşıya geçmesi.
Araba çarpan bir kedi.
Aşı olup hayatımda ilk defa bayılmam.
Yine okul çıkışında biz küçüğüz diye erken bırakmaları ama benim gitmeyip abimi beklemem.
Insanın kardeşi ile aynı okulda olması çok güzel.
Hahah, bi kere de öğretmenimiz sınıfta fındık dağıtmıştı üçer beşer. ben birini yeyip kalanı eve götürmüştüm. Birin abime birini anneme birinide babama vermiştim.
bugün 4. filmini* de izlediğim seridir. imdb si filmin kalitesinden ötürü düşük sanırım. ben çok beğenerek izledim. tavsiye ederim. umarım daha kaliteli olan yeni çekimleri de eskileri kadar güzel olur.
Size bir immünglobinin fab kısmının ki amino ucu da denir, değişken olabilirken, fc kısmının ki karboksil ucu da denir, hücre zarına tutunduğu için sabit kaldığını anlatmak isterim bir kahve eşliğinde. Hem belki kafeinin pozitif inotrop etkileri ile devam ederiz.
Edit: evrimden de bahsedebiliriz. Hem "maymumdan mı geliyos .s" ön yargınızı da kırmış olursunuz.
Ya bence ben yanlış yapmıyorum sözlük. Yani öyle hissediyorum. Din konusunda, sevgili konusunda, ders çalışma konusunda, arkadaşlara tavır konusunda..
Mesela hep kafama takardım, üniversite öğrencisiyim ama çok arkadaşım yok. Ama gidip millete yavşaklık yapasım da yok. Sonradan biraz sorguladım da üniversiteden sonra kopuyorMuş herkes. bir tane insan görmedim aaa ben çoğuyla görüşürüm diyen. Max bir iki..
Sevgili konusunda bugün aklında hiç yokken biraz anne baskıya evlenmiş Bir sene olmadan boşanmış bir abimle vakit geçirdim. annesi hala bakın edin bi kız bulun diyor. Adam ben bi daha evlenmem diyor. Üst komşum da aile ısrarı ile evlendi, bir sene içinde boşandı, kızının büyüyüşünü göremiyor. Yani olması için sevgilim olursa yüzüme tükürsünler. Yine işler kötü giderse de seviyordum derim en azından kendime. Diyorlar ki çabalamıyorsun. Çabalarsam yüzüme tükürsünler. Aşık olmadan evlenmeyeceğim de sevgilim de olmayacak. Aşk da çabayla olmaz.
Din konusunda ne kadar muhafazakar arkadaşım varsa beni inandırmak için uğraşıyor. Biraz.da küstah bir şekilde. Ama ben bu anlattıklarına gerçekten inanmalarına şaşırıyorum. Ne yapabilirim, ben de buna inandım. Mutlu muyum? çok..
Bazen düşünüyorum, "valeria ya yanılıyorsan?" diyorum bu konularda. Sonra içimdeki ses "bence yanlış yapmıyorsun." diyor. Hep derler kalbinin sesini dinle diye. Dinleyince de hoşlarına gitmiyor. Ne yalancılar ya..
Edit: ders konusunda da yırtınasım gelmiyor. Benim bi ayarım var. Yok yani ben günde sekiz saat ders çalışsam.bi halta yaramaz ki.
Ben yine bildiğimi okuyacağım. Çakılırsam da kendi burnumun dikine çakılırım.
Öncelikle yanma hissinin idrar yollarından mı yoksa vajenden mi kaynaklandığı ayırt edilmeli. Her iki durumda da doktora girmelisiniz. Çünkü bir tahriş durumu yoksa yanmaması gerek.
Enfeksiyon mantar vs ye dair akıntı olup olmaması, varsa kokusu, rengi, köpüklenmesi vs incelenmeli.
Yani doktora gidin.
Vajinal şampuan vs kullanmayın. Vajinanın kendi florası yani normal şartlarda orada olması gereken, asiditeyi sağlayıp sizi koruyan mo lar var. Bu ürünleri kullandığınızda floranızı bozmuş oluyorsunuz.