kapitalizmin kukla iktisatçılarının osuruklarından biri olsa gerek. halk kapitalist olsa zaten o sistem kapitalizm olmaz, sosyalizm'dir o. ama hakkını vermeli kavram gayet narodnik, gayet gazlayıcı. başına halk koyunca sömürmüyorlar sanki. sanki sarı çizmeli memet ağanın hisse senedi alacak parası var. önce halk nedir onu müdrik olmalı.
vor der kaserne
bei dem großen tor
stand eine laterne
und steht sie noch davor
so wollen wir uns wieder seh'n
bei der laterne wollen wir steh'n
wie einst lili marlen'.
unsere beide schatten
sah'n wie einer aus
daß wir so lieb uns hatten
das sah gleich man daraus
und alle leute soll'n es seh'n
wenn wir bei der laterne steh'n
wie einst lili marlen.
schon rief der posten,
sie blasen zapfenstreich
es kann drei tage kosten
kam'rad, ich komm so gleich
da sagten wir auf wiedersehen
wie gerne wollt ich mit dir geh'n
mit dir lili marlen'.
deine schritte kennt sie,
deine zieren gang
alle abend brennt sie,
doch mich vergaß sie lang
und sollten mir ein leids gescheh'n
wer wird bei der laterne stehen
mit dir lili marlen'?
aus dem stillen raume,
aus der erden grund
küßt mich wie im traume
dein verliebter mund
wenn sich die späten nebel drehn
werd' ich bei der laterne steh'n
wie einst lili marlen'.
akşam olur
mektuplar hasretlik söyler
zagrep radyosunda lili marlen türküsü
siperden sipere ateş tokuşturanlar
karanlıkta dem tutan
ishak kuşu
bu civarlarda benim
bir cennetmekânım olacak
aslan sıfatlı johnny hisarboylu silahşör
arkasında mısır el kahire
ehramlar cana can katan nil
cüzamlı dilenci trahomlu insan
sağında mavi gözlü dilber akdeniz
solunda çöl
ve balta girmemiş orman
biz dünyalılar yemin içtik
imanımız var
hürriyet için hürriyet aşkına
savulacak döne'm savulacak düşman
dehrin cefasını çektik
safasını süreceğiz
biz sudanlılar
kıbleye karşı namaza duranlar
aragon'dan bıçak gibi çekilmiş yedi mısra
sydney'den bir muhalif rüzgâr
akşam olur
mektuplar hasretlik söyler
zagrep radyosunda lili marlen türküsü
dost ağlar karanfilim dost ağlar
marş söylemeden ölmek bize yakışmaz
ve biz yine yıldızlara bakarız
ve yine yıldızlar bize bakar
duâdır
güneşbaht olasın civan oğlum
hürriyet için dipçik tutan el dert görmesin
aydın doğan'ın radikalinden farkı ne olacaktır? hiç! meselâ yazmayacaktır, aydın doğan ve kankilerinin vurgunlarını. ama nedir, çoluk çocuğa eğlence olsun, "aa sezen aksuuu, pırraavuuu..." desinler, oyalansın, oynatsınlar...
"itü sözlük yazarlarından özlü sözler" adlı başlığa,
- buraya bir kelime daha yazan olursa 10 ay çaylak ediyorum.
(wondrous, 06.01.2007 17:58)
@1032162
böyle bir entry girmiş moderatörü. bunun üzerine kendisine şöyle bir eleştirel entry girildi:
- wondrous -
ssg'ye özenip çeşitli aktivitelerle yazarların sabrını zorlayan itü sözlük admini. bir söz vardı, dur aklıma gelecek şimdi... ha. eğitim cehaleti alır, eşeklik bâki kalır diye. ne güzel sözmüş lan.
(steve harris, 06.01.2007 19:25)
@1032503
ve 20 sn sonra steve harris adlı yazar uçuruldu. hazımsızlığın bu kadarı, keyfiyetin bu kadarı...
ilginç ya. steve harris'e geçmiş olsun, kimdir nedir diye 'giri'lerini inceleyeyim derken uçurulduğunu gördüm.
bu yardımların kampanyaları filan oluyor hani reklamını da yapıyorlar, "şu kadar para verdik bak" gibi. bak diyor ya, bakıyorsun 40 saniyelik reklamın 30 saniyesi holdingin arması sembolü ne bokuysa onu gösteriyor. bir bardak bağışlasalar üstüne holdingin ya da şirketin etiketini yapıştırıyorlar. böyle de görgüsüzler hani...
eskiden böyle yardımları, "hepsini biz yemiyoruz size de veriyoruz" gibi yapıyorlardı. şimdi onu da aştılar artık, "hepsini biz yiyoruz var mı lan! alın bu da size kapak, bize de reklam olsun." olarak yapıyorlar.
bir zamanlar en sevdiğim krakerdi. ilkokula yeni başladığımız zamanlar, fişleri okuyoruz, kaya'ya kıl oluyoruz, oya'yı kesiyoruz filan. bir yandan da fişleri bu krakerlerle yazardık, ne eğlenceli olurdu. sonraları benzer tadı köpeköldüren içerken almıştım, ama aynısı değildi. bu entry hiç açıklayıcı olmadı ya, bkz verecek ümit besen filmi de yok.
bazen haklı da olabilen teyzedir. nedir kardeşim, otobüste, dolmuşta yiyişmek? tamam özgürsün, özgürsün ama özgürlük ahlâksızlık demek değil ki. abazanın biri çıkarsa, haldur huldur otuzbire sarılsa olur mu? yani yapılacak yer var, yapılmayacak. toplumun belli değerleri var, onları zorlarsan ayarı yersin.
şimdi, şarapçı dedin mi köpeköldüren akla gelir. petrus filan şarapçı işi değildir. köpeköldüren şarapçının sevgilisidir. önemli köpeköldüren çeşitleri, "rıhtım, mattepe, evin, çal karası..."dır. köpeköldüren deyip geçme onun da bir usulu var.
*evvelâ köpeköldüren'i açınca sakın saflık yapıp koklamaya kalkma, bu bir hatadır; zira fenâ çarpar içemezsin, ağzının burnunun nörotransmiterlerini hacamat eder.
*bardaktan içilmez köpeköldüren, şişesiyle içeceksin, "eeeaahhh, bu ne beee, sirke a.g.!" diyerekten dikeceksin kafaya.
*sonra baktın, şişe yarım daha, senin içme isteğin var, ama içemiyorsun, mide filan fesat oldu. ne yapacaksın, varsa yanında bira mira içen birileri, birasından arada bir iki yudum alacaksın meze niyetine. o da yoksa, ekmek mekmek bir şeyler geveceksin.
*zaten köpeköldüren içen adamın etten, biftekten mezesi olmaz. köpeköldüren'in mezesi olmaz, meze alacağın parayla üç beş tane köpeköldüren alırsın zaten. gerek yok, ki zaten para da yok.
yasal uyarı: sabah ayılınca bacak kemiklerinde ağrı-sızı neyim gözlenebilir. bu bir yan etkidir, telâşa lüzum yok. akşama geçer.
yanlış hatırlamıyorsam bir filminde de hem erkek hem hatundu. yani filme erkek başlayıp hatun bitiriyordu. babası bunu evlâtlıktan reddiyordu filan; 'benim oğlum dönemez, dönecekse köşeyi dönsün bak şu halimize aç sefiliz, sen neyin derdindesin' gibi.
"Yazmak beynin kendine yönelttiği hırslı dikkatinden doğan güçlü bir boşalma isteğidir."
"Yazmaya kalkışmak, suç işlemenin eşiğinde, önyargılı, tedirgin adımlarla gezinmekti; yazarak herkesi yargılayacaktı. Bu da bir anlamda suç değil miydi?"
"Her yazar bir anlamda hem katil, hem yaratıcı değil midir? Bazen Tanrı, bazen de cellat olma ayrıcalığına sahip olmaktır yazmak."
"Yazıyorsunuz, çünkü anormalliğinizi bir anormallik olarak yaşayabileceğiniz ve ardına gizlenebileceğiniz bir kimlik edinme peşindesiniz."
"Acıyı ve özlemi sona erdirecek sırrı bulduğunu biliyordu: Sır, risk ve kararlılıktı."
"Asla sizi bütünüyle tatmin edecek bir kadının peşine düşmeyin, bu sizi tüketir. Hem tükenirsiniz, hem de henüz tanımadığınız öteki kadınları yitirirsiniz."
"Mutsuzluk mıknatıs gibidir. Her zaman birbirini çeker. Kadınlar genellikle mutsuzluğa karşı duyarlıdır."
"Kadınları onlarda bulduklarımız için değil, bulamadıklarımız için severiz."
"Biz kez insan öldürürseniz öteki insanoğulları hemen anlar bunu. Kokusunu alırlar; unutmayın, insan soyu bu gezegenin üstündeki içgüdüleri ve korkuları en gelişmiş türdür."
"Kişilik ancak tutarlılığın çelikleştirebileceği bir pamuk ipliğidir. Kişiliğin rengi, diğer bütün renkleri içinde eriten siyahtır. Kişilik aynadaki görüntü gibidir. Orada olduğunu bilir ve görürüz, ama asla ulaşamayız."
"Biz insanlar, üstünde yaşadığımız bu gezegen gibi aslında yıldıztozlarından doğduk. insanların geceleri yıldızları büyülenmiş gibi seyredip ürpermelerinin ardında, bence bu mucizevi yaratılışın içgüdüsel şaşkınlığı ve hayranlığı var."
'az ama derin' bir okuyucu kitlesine sahiptir, kendi deyimiyle; okuyanların %90'ı bütün romanlarını okumuştur, okumaktadır, okuyacaktır. son romanı belleğin kış uykusu geçen ay çıktı yanılmıyorsam. milliyet roman ödülünü orhan pamuk denilen romancı ile paylaşmıştır.
hacı murad'la olduk eski kafkasya'da
ihtiyar çuvaşgili santur çalıyordu
ne çaldığı zaten anlaşılmıyordu
oğlu belki o saat asılıyordu
şarap patlak vermişti isyan masada
atlas gömlekleri boyundan ilikli
sabahlara kadar hançer dokuyanlar
mezmur okuyarak duvar duvar
dudaklarında karanlık ilkbahar
gözbebekleri çelik çekirdekli
çalarak getirdiği korkak tatarların
bakunin yazması kitaplarından
dinamitler yürür bakü sokaklarından
siyah bir toz olur doru kısraklarından
öfkeli kazakları II'nci nikola'nin
ölmek fısıldadıkça son semaveri
bulutlanır çay kristal fincanda
ıslıklar gizlice bilenir zindanda
bir ustura çizgisi azerbeycan'da
hacı murad'ın üzengileri