uieat
928 (frontman)
üçüncü nesil yazar 2 takipçi 88.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    30 kasım 2012 doğalgaz zammı

    1.
  1. elektrik santrallerine verilen doğalgaza zam yapılmıştır. gelecek ay elektrik faturası ele alındığında anüs bölgesinde bir acı, sızı hissedilirse akıllara gelsin efendim.
    1 ...
  2. blake griffin

    31.
  3. ligi domine edebilecek bir potansiyele sahiptir kendisi. patlayıcılığı, ribaund yeteneğinin yanı sıra pas yeteneği de sıra dışı. yalnız gençken atlamalar zıplamalar güzel tabi de oyun stili çok sakatlanmaya müsait. geçen seneyi zaten kenarda geçirdi sakatlanmamaya dikkat etmeli. aman nazar değmesin hellboy'uma. serbest ve orta mesafe atışlarını da çalışarak belli bir düzeye getirebilirse dadından yinmeyecektir bu zıplak oğlan.

    ayrıca beyaz değil melezdir;
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/93766/+
    4 ...
  4. özlediğiniz kişi şu an başkasıyla uyuyor

    22.
  5. the person you have missed, is sleeping with someone else at the moment. please never try again. ardından da bob marley çıkıp "everything is gonna be alright" dese yeni bir hayattan önceki son uykusuna gönül rahatlığıyla dalabilir insan.
    8 ...
  6. kürtleri sempatik göstermek için söylenen yalanlar

    6.
  7. efendim kürtler şöyle, fransızlar böyle, tarzı genellemelerin alayının fason, çakma, kolpa olduğunu zaten herkes bilmektedir. mesele o değildir. mesele en basitinden "nelerimize ortak olmuşlar" cümlesinde beliren "biz" ve "onlar" ayrımıdır. bu ülkede bu ayrım devam ettiği sürece ne azınlıklar haklarına kavuşabilirler ne de rahat edebilirler.

    kürtler azınlık sayılmıyor misal. bir de bununla övünürüz biz "bizden sayıyoyuruz işte" mantığı vardır. ulan zaten senden. en az 700-800 yıldır o coğrafyada seninle birlikte yaşamış. lozan'da yeni kurulacak olan ulus-devlet problem yaşamasın diye sadece gayrımüslimler azınlık sayılmış, kürtlere azınlık hakları verilmemiştir. oysa ki bir ülkede kimin azınlık olduğuna o ülkenin devleti karar veremez. türkiye'nin de üye olduğu birleşmiş milletler'in bir azınlık tanımı vardır, bir topluluğun çoğunluktan farklı olan özellikleri o topluluk için vazgeçilmez, hayati derecede önemli ise o topluluk azınlıktır. adamın kendine has dili var ulan daha ne olsun? mustafa kemal atatürk'ün, zamanında yeni kurulan devletin dinamiklerinin zarar görebileceğini hesaba katarak-haklılığı tartışılır olsa da-zekice uyguladığı bir politikayı üstünden 80 yıl geçtikten sonra değişen konjonktüre rağmen hala sürdüren, statükoculuktan başka hiçbir planı, stratejisi olmayan bugünkü çakma atatürkçüler yüzünden bu insanlar yıllarca dillerini konuşamadılar. dillerinde eğitim göremediler. müzik yapamadılar, gazete okuyamadılar.

    ayrıca şu kuruluş savaşında omuz omuza vuruşma konusuna gelelim. türk solu "allah bir" dese şüphe ederim bir kere. ayrıca bir etnisitenin vatanına sadakatini verdiği şehit sayısıyla mı ölçüyoruz? en çok şehidi bursa vermiş en sadık il bursa olsun mesela. güneydoğu bölgesinden 1000 kişi gelmiş savaşmış işte ulan ne bekliyorsun? o dönem oradaki nüfusu biliyor musun? peki kaç tanesinin askerlik yapabilecek durumda olduğunu? bunun belli bir sınırı mı var? o sınırdan daha az sayıda şehit verince ihanet mi etmiş olunuyor yani nedir?

    bizden olanı ötekileştirdiğimiz sürece başımız daha çok ağrıyacaktır. devlet için en sorun çıkarmayacak vatandaş, devletten haklarını alan vatandaştır. sen insanlara haklarını vermezsen, o insanlar sana sorun çıkarır. en basitinden yukarıda bir yazarın dikkat çektiği gibi "benim kürt arkadaşlarım da var"*, "bize ihanet ettiler" gibi ötekileştirici söylemler bu yaraya tuz basmayacak, yarayı daha da derinleştirecektir. bu mantık sadece bu konu için geçerli değil. başörtü takıyor diye yüksek öğrenim hakkını vermemenin, müslüman diye azınlıktan saymayıp insanların konuştukları dillerini yok saymaktan hiçbir farkı yok.

    faşizm çirkin bir şeydir. her türk asker doğmaz, her diyarbakırspor taraftarı terörist değildir, her başörtülü rejim karşıtı değildir, her milliyetçi ırkçı değildir, bu hariç tüm genellemeler yanlıştır, dayatmadır, faşizmdir.
    4 ...
  8. mükremin çıtır

    20.
  9. giovanni trapattoni

    4.
  10. an itibariyle türk milli takımının başına geçeceği dedikoduları dolaşmaya başlayan adam. avrupa'nın farklı liglerinde şampiyonluklar yaşamış, irlanda gibi yetenek yoksunu bir milli takımı taş gibi takım yapmış hoca. hücum pres istiyorum ayağına umut bulut'u milli takıma çağırma ihtimalinden korksam da çok isterim görevin ona verilmesini. bekleyelim görelim.
    0 ...
  11. harry kewell

    758.
  12. her takımda bazı özel oyuncular vardır. ben bunlara kardeşim derim. kardeşim kategorisine sokmak için genelde o takımın başarısındaki payına ve mental olgunluğuna bakarım. örneğin liverpool - gerrard, barcelona - xavi, fenerbahçe - alex de souza, milan - pirlo vs...

    bu oyuncuların ortak özelliği neredeyse hiçbir pozisyonda haklarında "ulan oraya değil de buraya atsaydın ya o topu" veya "orada şut çekilir mi sağdan adam yardırmış" türü cümleler kuramazsınız. çünkü o kadar futbolu bilirler ki hep en doğru tercihi yaparlar, topu hep en iyi kullanılabileceği şekilde kullanırlar. hatta çoğu zaman izleyicinin göremediği bir boşluğu görüp oraya atarlar topu siz şaşakalırsınız. bunların maçlarını izlerken verdiğim tepkiler aynıdır. liverpool yeniliyor mu "atar gerrard kardeşim bi tane şimdi" der geçerim. nitekim atar da... ya da alex'in bir arapasına bakar fenerbahçe'nin golü bulması.

    bugüne kadar galatasaray'da kardeşim statüsüne getirebildiğim bir oyuncu olmamıştı. tugay kerimoğlu'nu galatasaray'dayken doğru dürüst izleyemedik yaş itibariyle. izledik ama o zamanlarda futbol bizim için okocha'nın atacağı bir iki çalımdan ibaretti. hagi vardı büyük topçuydu ama profosyonel değildi, sorumsuzdu. daha sonra harry kewell denen adam geldi galatasaray'a. cm01/02'nin radebe'li, viduka'lı, ferdinand'lı efsane leeds united'ından bilirdik arkadaşı. raket gibi solunu bilirdik. liverpool'da oynamıştı. galatasaray'daki topa ilk dokunuşu gol oldu yamulmuyorsam harry neler yapacağının sinyallerini veriyordu daha topa ilk dokunuşunda.

    işte bu harry kewell denen adam artık galatasaray'daki kardeşimdir. o nasıl bir futbol bilgisidir, o nasıl bir mental olgunluktur, o nasıl bir klastır yarabbi. tuhaf şeyler söylendi hakkında. sakat, kondisyonu yok, 60 dakikalık oyuncu, 3 maç üst üste oynayamaz gibi abuk yorumlar yapıldı hakkında sanki bu yorumları yapanlar harry'nin antrenmalarını, sağlığını düzenli takip ediyormuşlar gibi. yeri geldi stoper oynadı, bordeaux'ya çocuğu koydu derken elano ve keita alındı takıma. bu abuk yorumları yapanlar aynen devam ettiler "rotasyon oyuncusu olur" yorumları yapıldı harry kewell hakkında. bu sezon tavan yapan performansıyla en güzel cevabı verdi kendini bilmezlere kewell kardeşim. saha dışında da kendine çok iyi bakan, futbolunu kötü etkileyecek bir hayatı olmayan efendi bir aile babası harry kewell. gençlere örnek oluyor sürekli çalışmalarını tembih ediyormuş.*

    şimdi de gidiyor yorumları yapılıyor. hayır niye gidecek anlamıyorum. galatasaray taraftarı tapıyor kendisine. ne leeds united'da ne liverpool'da ne de gideceği herhangi bir takımda böylesine bir ilgiyi görmedi göremez. o da taraftarı ve türkiye'yi seviyor. karısı da harry ne isterse o olur demiş. e bu adam bu sene galatasaray'ın lokomotifi. o olmasaydı galatasaray en az 5 puan gerideydi şimdi. ben fenerbahçeliyim ve bu adamın galatasaray'dan gitmesini istemiyorum/isteyemiyorum. 3 aydan sonra bana entry girdirttin ya helal olsun diyorum sana herim kivılım.
    7 ...
  13. başlık entry ve nick uyumu

    267.
  14. 3 yıldır sözlükte gördüğüm en iyisi;

    (#6170008)
    0 ...
  15. bendeniz

    46.
  16. bu baharda ve kırmızı biber şarkıları dinlenesi insan. ayrıca californication dizisinde marcy runkle karakterini canlandırdığı konusunda şüphelerim var.*
    0 ...
  17. geniş aile

    208.
  18. türkiye standartları için fazla kaliteli bir dizi. reklamını ilk gördüğümde önyargılara gark olup "siktriboktan bir mahalle dizisi daha" tabirini kullanmıştım ama yanıldığımı anlamış bulunmaktayım. her bölüm bir hikaye geyiği de iyi gidiyor elleşmemek lazım. kanal d'ye sesleniyorum 40 yılda bir kaliteli bir yapım çıkardınız ağzına sıçmayın dizinin.

    ayrıyetten;

    (bkz: deportivo la konya)
    4 ...
  19. metalci selamı

    4.
  20. kenan evren

    387.
  21. eserlerinden kan kokusu eksik olmayan türkiye'nin en faşist ressamıdır. sibel can'ı resmetmek istediğini söyleyip gündeme gelirdi bir aralar. en son leyla zana'nın eyalet talebine destek olmasıyla gündem olmuştu. ölmüş ölmemiş kimin umrunda bu dünyada hesabını vermedikten sonra. ama şimdi;

    (bkz: hasat zamanı)
    5 ...
  22. juan figer

    15.
  23. luxemburgo milli takım hocasıyken bazı oyuncularını luxemburgo ile anlaşıp milli takıma aldırıp piyasa yaptırdığı iddia edilen çakal. sözleşmesinin bitmesine 6 ay kalan oyuncularını kirli ilişkiler içinde olduğu uruguay ikinci lig takımı atletico rentitas'a imza attırıp bonservis bedeli adı altında açıktan para ister bu. allah düşmanımı pazarlıkta aynı masaya oturtmasın bununla adamın kanını emer vallahi.

    (bkz: işte o çakal)
    http://4.bp.blogspot.com/...ygL17g/s320/juanfiger.jpg
    1 ...
  24. sigarayı bırakmak

    308.
  25. sanırım alkolü ve kahveyi bırakmayı da yanında getiren eylem. en azından benim için öyle olucak gibi...

    30 haziran'dan beri içmiyorum bu zıkkımı halimden de çok memnundum. duman kokmuyorsun, iştahın açılmış, uykun düzene girmiş, kiloyu dengeli almak için spora başlamışsın, dişler ayrı bir beyaz görünüyor süper gidiyor hayat. ta ki bu geceye kadar. sahilde denize karşı şu boğazdan geçen ilk bira yudumunda deliler gibi sigara aradı bu gönül. nalet tekel bayi de iki adım ötedeydi gitmek için yerimden kalktım sonra aklım başıma geldi. "napıyorsun lan?" dedim kendime 10 günlük sağlıklı yaşam maceram boşa gitmemeliydi. frenledim kendimi.

    gerçek şu ki bir sonraki alkol alışımda kendimi frenleyebilecek miyim emin değilim. hatta frenleyemeyeceğimden eminim diyebilirim. ayrıca bu hissin geçeceğini de hiç sanmıyorum 1 yıl içmesem şu sigarayı denize karşı soğuk bir bira yudumlarken "sigara" diye bağıracak bu bünye biliyorum. 10 gün öncesine kadar ota boka sigara yakan biriydim. sabah kalk kahvaltı üstüne bi sigara, evden çıkmadan bi tane, otobüsün gelmesine daha var yak bi tane, derse girmeden yak bi tane, ders ara verdi yak bi tane, ders bitti yak bi tane senin anlayacağın sözlük günde 25-30 sigara içiyordum. canım sigara istediği için içmiyordum bu 30 sigaranın çoğunu. zaman geçsin diye bazen sırf yapacak bir şey bulamadığım için, bazen elim boş kalmasın diye... "ulan böyle sebep mi olur sigara içmek için?" dememiştim kendime 5 yıldır.

    anlayacağın sözlük sağlıklı yaşıyorum ama ne içtiğim kahveden, ne de yudumladığım biradan gram zevk almıyorum. ama sırf bira ya da kahve içmek için sigaraya başlamayacağım. başlarsam bu hayatımda yaptığım en büyük mallık olur. ya alkol ve kahve bırakılacak ya da sigarasız da olsa arada bir iki bira çakılacak*sözlük. ama kesinlikle üçüncü ihtimal olmayacak.

    son olarak sigarayı bırakmak isteyenler ve yeni bırakmış olanlar bu başlığı pek okumasalar daha iyi olacaktır onlar için. zira içinde bi sigara yakmayı tetikleyen bir çok entry var misal bu entry. okuyanlar varsa da tavsiyem sigarayı bırakın ama duman avcısı olmayın. sabaha karşı televizyonlarda rezil olmanın bir alemi yok değil mi efendim?

    edit : yukarıda yazılanların benimle hiç bir alakası yoktur. sarhoş kafayla yazılmıştır, ciddiye almayınız. *
    3 ...
  26. mehmet topuz

    176.
  27. bir kere bu "doğuştan xliyim", "50 milyon verseler olmaz" geyiklerini bırakmak lazım. böyle düşünen adam "ya fener'e gidicem ya beşiktaş'a" diye demeç vermezdi. diğer yandan bir fenerbahçe taraftarı olarak mehmet topuz'u kesinlikle takımda görmek istemiyorum. sadede gelelim;

    olan şudur ki fenerbahçe mehmet topuz transferi için kayserispor'la maddi konularda anlaşmaya varıyor ve kayserispor, fenerbahçe'ye mehmet topuz'la anlaşması için pazartesi'ye kadar süre tanıyor.

    fenerbahçe-kayserispor anlaştıktan sonra, beşiktaş kayserispor'a haber bile vermeden mehmet topuz'a imzayı attırıyor. beşiktaş kulüple görüşmeden oyuncuya imza attırıyor ki bunun cezası var. ardından fenerbahçe resmi sitesinden mehmet topuz'u transfer ettiğini duyuruyor. fenerbahçe'nin tek yanlış hamlesi bu ve bu yüzden ceza alabilir fenerbahçe.

    diğer yandan fenerbahçe, mehmet topuz'un bonservisini almış durumda değil. kulüple anlaşırsın, oyuncuyla anlaşırsın, anlaşma yürürlüğe girer ve maddi yükümlülükler doğar. mehmet topuz istemediği sürece fenerbahçe ya da başka bir takım oyuncunun bonservisini alamaz. m.city 130 milyon verdi kaka için milan'a milan kabul etti. kaka "gitmiyorum" diyince milan'da kaldı. fenerbahçe'nin sadece öncelik hakkı vardır bu transferde o da kulüple önceden görüşüp anlaştığı için. beşiktaş'ın yapması gereken fenerbahçe'nin oyuncuyla görüşmesini beklemek ve anlaşamazlarsa 1- kayserispor, 2- mehmet topuz sırasıyla harekete geçmekti.

    peki ne olacak? bu mehmet topuz bu beşiktaş'a bir şekilde transfer olacak. fenerbahçe mehmet topuz'la anlaşamazsa-ki sanmıyorum fenerbahçe'nin mehmet topuz'u artık istediğini-fenerbahçe'nin kayserispor'la yaptığı anlaşma iptal olacak. bu aaşamadan sonra kayserispor'un tutumu önemli. kayserispor ya beşiktaş aleyhine dava açacak "sözleşmeli futbolcumuz ayartıldı" hesabı ya da beşiktaş ile anlaşıp beşiktaş'ın mehmet topuz ile anlaşmasını bekleyecek. beşiktaş oyuncuyla anlaşırsa transfer olacak.

    kayserispor ilk opsiyona karar verir ve beşiktaş aleyhine dava açarsa delil sıkıntısı çekmeyecek. mehmet topuz'un beşiktaş formalı fotoğrafları, imzaladığı sözleşme, televizyonlara çıkıp yaptığı açıklamalar hep beşiktaş aleyhine delil. topuz'un kontratı korumada olduğu için dava açılması durumunda beşiktaş transfer yapamama cezası alabilir. tazminata mahkum edilebilir. bu tazminat çok komik bir rakam olursa 3 büyüklere istedikleri oyuncuları kuralları çiğneyerek alma kapısı açılır ki fenerbahçe bütçesiyle bu durumdan ençok nemalanan taraf olacaktır. kayseri tazminatını alır. mehmet topuz 1 yıl kayseri'de kalır yıllık parasını çatır çatır alır. sene sonu beşiktaş'a bonservissiz gider.

    fenerbahçe'nin buradaki tutumu tamamen beşiktaş'ın illegal girişiminin cezasını bulmasına yöneliktir. mehmet topuz'u bu noktadan sonra ne aziz yıldırım, ne de fenerbahçe taraftarı takımda görmek istemeyecektir. biraz araştırma yapıldığında görüleceği üzere fenerbahçe'nin bu işi uzatmasındaki tek amaç beşiktaş'ın kuralları hiçe sayışına sessiz kalmamaktır. nihayetinde mehmet topuz beşiktaş'ta futbol oynayacaktır. her türlü karlı çıkacak olan taraf ise kayserispor oldu. dava açarlarsa kazanmaları kesin gibi görünüyor. bu kozu kullanarak beşiktaş'ın teklifini yukarı çekmek isteyeceklerdir. bekleyip göreceğiz neler olacağını.
    4 ...
  28. 28 mayıs 2009 orlando magic cleveland cavs

    15.
  29. orlando rafer alston'a rağmen farkı bire kadar indirdi. lebron çok top kaybetmeye başladı daha çok west'i ve bu maç yüzdeli atan williams'ı görmeye çalışsa daha iyi olucak. ilgauskas ve varejao da üçlediler. maç orlando tarafına döndü seride 6.maç olmayacak gibi görünüyor.
    0 ...
  30. how i met your mother

    355.
  31. beni benden alan bir final bölümüyle öncekilere nazaran daha sönük geçen 4.sezonuna nokta koymuş dizi. o değil de bir yaz nasıl bekliyecez ulan?

    ----ağır spoiler içerir----

    4x24 ile lily'nin dizideki rolünün ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır en azından benim için öyle. önceki bölümlere göndermeler çok iyiydi. sven olsun, "i can jump there" olsun, ilk bölüm olsun, "murder train" olsun hepsi anlık gülümsetti.

    barney-robin ilişkisinin ucu belli ki açık bırakılmış. bu konuda ne olacağı hiç belli olmaz senaristler izleyicinin nabzına göre şerbet verirler diye düşünüyorum. öte yandan bu ikilinin diyalogları müthişti.

    annenin kim olduğunu öğrenemedik ama çok önemli bir tüyo öğrendik. 5.sezon profesör olacak olan ted'in sınıfından biri olacak anne. 5.sezon boyu o sınıftaki her hatunu harıl harıl inceleyeceğim anlamına geliyor bu. eğlenceli olacak. sezon boyu çeşitli hatunlarla yakınlaşmalar, barney'in o sınıfa el atması gibi ihtimaller olabilir. senaristler bu iş değişimi ile işlerini oldukça kolaylaştırdılar bence ilginç hikaye bulmakta zorlanmayacaklardır. ellerinde içine kimi isterlerse koyabilecekleri kalabalık bir sınıfları var artık.

    bir de aga aklıma bir şey takıldı. dikkatli izleyiciler annenin adının tracy olduğu teorisini bilirler. ilk sezon şükran günü bölümünde ted striptiz kulübünde tracy adında bir fahişe ile tanışmasını anlatırken çocuklarına "işte ananızla böyle tanıştım" diyor çocuklar "what?" repliğiyle şaşırırken ted "i just kidding" diye taşak geçiyordu. çocuklar tracy adına şaşırıyorlardı yani. 4x24'te de barney tracy diye bi hatun çıkardı ortaya. çok da gerekli bir sahne değildi kıllandım lan.

    ----ağır spoiler içerir----
    2 ...
  32. ersun yanal

    104.
  33. tez zamanda fenerbahçe'nin başında görmek istediğim adamdır.

    trabzon'un yönetimi de, istifa diye çığıran taraftarı da, saçma sapan başlıkları ve haberleriyle trabzon yerel basını da, fotomaç'ta oturduğu yerden ahkam kesen şirin berber adlı futbol cahili de bu adamı çok arayacaklar. bu adamın değeri neden gittiği hiçbir takımda bilinmiyor ona yanıyorum. denizliyle üst sıralara oynadı, uefa'da lyon'u yenmişti yamulmuyorsam. ankaragücü ile ligde 4. olmuştu. gençlerbirliği ile ligde üçüncü olmuştu. uefa'da sanırım 4.turda o senenin şampiyonu valencia'ya elendiler. hatta valencia'ya uefa'daki tek yenilgisini tattırmışlardı. vestel manisa'da ilk yarıyı lider kapadı. ağır sakatlıklar ve kadro darlığı ile ikinci yarı takım düşüş gösterdi. sanırım birkaç önemli oyuncusu da devre arası transfer olmuştu.

    gelelim trabzon macerasına. trabzonspor son 8-9 yılda lazaroni'den halilhodziç'e, briegel'den samet aybaba'ya birçok saçma sapan adam getirdi takımın başına. 2007-2008 sezonunun ikinci yarısı trabzon'u devraldı ersun yanal. ilk yarı alınan başarısız sonuçlar zaten o senenin kaybolmasına yol açmıştı. yeni sezona yamulmuyorsam 23 yeni transferle girdi trabzonspor. gelen adamların çoğu kaliteli oyunculardı fakat bu kadar syeni bir takımın ligde sadece üst sıralara oynayabileceğini düşünüyordum. ben değil herkes aynı kanıdaydı. yepyeni takımla ilk senede şampiyonluk hayaldi. sistem kurulur eksikler görülür ve bir sene sonra şampiyonluk yolunda iddialı bir takım olurdu trabzonspor.

    ama gittiği her takımda olduğu gibi lige çok iyi başladı ersun yanal. arka arkaya özellikle zor deplasmanlardan alınan galibiyetler kente şampiyonluk havasını getirdi. sonra ilk yarıdaki galatasaray maçı... galatasaray'ın vurduğu gol oldu, trabzonspor 19 şut attığı ve çok üstün oynadığı maçta tek gol atamadı. fenerbahçe maçı... kadıköy'de rakibini her açıdan ezen bir takım fakat dünyanın en beceriksiz forvetleri umut ve gökhan'ın kaçırdığı goller... her zamanki gibi taraftarın takımda yarattığı baskı sonucu avni aker'de kaybedilen puanlar ve umut-gökhan ikilisinin sürekli kaçırdığı pozisyonlar... bütün bunlar trabzonspor yönetimi için bir sınavdı ve yönetim bu sınavı geçemedi.

    trabzonspor belli ki son 9 seneden hiçbir ders çıkarmamış. ayaklarına kapanıp sözleşmesini uzatmaya çalışmaları gereken ersun yanal'ın sözleşmesini uzatmayacaklarını açıkladılar ve adam istifa etti. şimdi gönül rahatlığıyla şenol güneş-ziya doğan ve türevlerini takımın başına getirebilirler. bakalım seneye lig üçüncülüğünü rüyalarında görebilecekler mi? sanmıyorum. sadri şener ve ersun yanal'ın bu takımı düzlüğe çıkaracaklarına inanıyordum fakat sadri şener klasik, sabırsız eski kafalı yönetici prototipinden uzak olmadığını ersun yanal'ı istifaya zorlayarak göstermiştir. daha da bu takımın beli doğrulmaz. gelecek sene 3-4 nokta transferle rahatça şampiyonluğa oynardı bu takım. dediğim gibi trabzonspor ayağına gelen fırsatı tepti ve kaybeden taraf oldu. temennim odur ki aziz yıldırım ersun yanal riskini alır ve seneye bambaşka bir fenerbahçe izleyebiliriz.

    edit : bir hata yapmışız denizli uefa'da ilerlerken rıza çalımbay denizli'nin başındaymış.*
    5 ...
  34. 94 lü sözlük yazarları

    45.
  35. öncelikle akıl yaşta değil başt... şaka lan yazmıycam bunu zaten 7312 kez yazılmış atasözünden soğudum şerefsizim. polemiğe girmiyorum direkt konuya giriyorum.

    başlıktaki "94'lü" sınırlamasına takıldım aslında ben. 93'lü ya da 95'li sözlük yazarlarından çok mu farklıdır bu arkadaşlar bilemiyorum. ufak bi kişisel mesele kokusu da almadım değil. neyse uzamasın... bu yaş civarı yazarların sözlükteki varlıkları kendileri için müthiştir onu söyleyeyim. kabul edelim ki bu yaşlardaki gençlerin çoğu kitap-gazete okumayı, herhangi bir konuyu araştırmayı, en basitinden televizyonda haberleri seyretmeyi sıkıcı bulurlar. sağda solda gözlemleyebildiğim kadarıyla erkek olanları silkroad türevi online oyunlarda cenk ederlerken xx kromozomlu versiyonları da çoğunlukla karşı cinsle ilişkiler üzerinde çalışmalarda bulunuyorlar. istisnalar vardır fakat kaid...*

    ben bu sözlüğün yazarlarından çok fazla şey öğrendim 2.5 sene içerisinde ve diğer yandan bilgi ve fikir sahibi olduğum konularda sözlüğe birşeyler katmaya çalıştım. onlar da sözlükle ilişkilerini bu doğrultuda sürdürürlerse bu sözlük-liseli yazar ilişkisi iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracaktır. ha bu arkadaşlar arasında sözlüğü karşı cins kaldırma aracı olarak görenler varsa bu işler için bir çok sanal ortam var buralarda heba olmalarını istemem. burayı heba etmelerini de... karşı cins kaldırmayın demiyorum buraya dikkat... kaldırın ama bu amaç için yaratılmış olduğu aşikar yerlerde yapın bunu. sözlükte nick altlarında uçuşan sevgi dolu entrylerin %90'ının amacının ne olduğunu bunları okuyan ortalama zekada biri bile anlayabilir. yapacak bir şey yok buradan çok itici duruyor bilmem siz ne düşünüyorsunuz.

    bir de tavsiyem var kendilerine herhangi bir fikre sahip olmadıkları konularda lütfen yazmasınlar. aslında bu tavsiye tüm yazarlar için geçerlidir fakat bu yaş grubunda fazlaca rastladığım bir hata bu. sonra biri mesajla uyarmak yerine entry girip çatır çatır ayar verince komik duruma düşmeler yaşanıyor. yazsın abi x lisesinden 15 yaşındaki ahmet gelsin burda silkroad hakkında bildiklerini yazsın illa ki birilerinin işine yarayacaktır yazdıkları. ama 14 yaşında olduğunu ve konu hakkında bir bok bilmediğini 200 metreden belli eden bir şekilde entry giriyorsan ben buna uyuz oluyorum.

    sözün özü sözlük yaratılma amaçları doğrultusunda kullanıldığında bu yazarların kendilerini geliştirmeleri açısından muazzam bir ortamdır. ha diğer amaçlar için de belki ideal bir ortamdır ama böyle kullanılması sözlüğe zarar verir. sözlüğü yaratılış amacı doğrultusunda kullanan yazarlara da...
    18 ...
  36. türkan saylan

    116.
  37. cüzzam ile ilgili araştırmaları vardır, doğrudur. binlerce öğrenciye burs veriyormuş, doğrudur. sezen aksu'nun da içinde olduğu kız çocuklarımızı okula gönderme amaçlı projelerde yer almıştır doğrudur. hepsi doğrudur ve yararlı işlerdir ama...

    evet bir ama sözkonusu burda. ne kadar toplumsal yaşama yararlı çalışmalar yapmış olursa olsun türkan saylan darbeci bir zihniyettir. 1-2 sene oldu sanırım söylediği bazı sözler sözlükte olay olmuştu. tam hatırlayamıyorum ama çocuk korosunu yöneten çocuğun adının muhammed olmasına takmıştı. bir de namaz-bale durumu var. yaptığı açıklamalarla 1923-1945 arası demokrasinin olmadığı*türkiye'nin özlemini duyduğu açıktır. insanların inançlarını iç dünyalarında yaşamalarını savunur, inançları doğrultusunda yaşayabilme özgürlüklerinden hiç bahsetmez*. suçu ispatlanana kadar tabi ki her zanlı suçsuzdur ama ben türkan saylan'ın görüşlerine şöyle bir baktığımda klasik chp çizgisinden, boş ulusalcılıktan başka bir şey göremiyorum. türkan saylan'ın sürekli propagandasını yaptığı siyasi görüşleriyle bu ülke insanına ne özgürlük alanında, ne demokrasi alanında, ne de ekonomik olarak bir şey katamayacağına inanıyorum. 74 yaşında olmasından, kanser hastası olmasınden dem vuruluyor da bu kadın herhalde silahlanıp meclisi basmayacak. ergenekonla ancak fikir ve belki propaganda bazında bir ortaklığı olabileceği çok açık. boş konuşup laf heba etmeyelim. bekleyip göreceğiz neler olacağını.
    10 ...
  38. semih şentürk

    430.
  39. ben yıllardır neredeyse her maçını izlediğim bu adamın iyi niyetinden zerre şüphe etmiyorum. bence gerçekten ayırmaya gitti, arda onu yanlış anladı ve ortamın hararetiyle sert tepki verdi. bu geceden sonra semih'e "topçu değil", "hödük" deniliyor onu anlamıyorum. yazın taşakları öpülmüyormuydu bu adamın? bu adam ki efendi kelimesinin futboldaki karşılığıdır. bugün semih'e arda'ya söversek yarın milli takımda attıkları gollere nasıl sevinebiliriz? harcamak değil kazanmak önemlidir ve zordur. biz hep kolayına kaçıyoruz.
    4 ...
  40. 12 nisan 2009 galatasaray fenerbahçe maçı

    335.
  41. ayaklar ve beyinler çalışmayınca, futbol oynanmayınca ellerin kolların çalıştığı maç. diğer taraftan son dakikadaki kırmızı kartlarla iki takımda ciddi yaralar aldı en az ikişer maçtan başlayacak cezalar ilerideki maçlar için iki takıma da büyük sorunlar çıkaracaktır.

    biraz futbol yazayım. aslında bu maç için futbol yazmak zor. iki takım da beklenen kadrolarla çıktılar maça. her yerde yazılıyor selçuk şahin stoperlerin arasına gömülen, önde basamayan, çok pas hatası yapan çağdışı bir orta saha oyuncusu. ilk yarı o varken fenerbahçe santra yuvarlağını geçemedi. diğer yandan fenerbahçe'nin hücumlarında büyük rol oynayan gökhan gönül bindirmeleri de gökhan sakatlanınca haliyle gerçekleşmedi. ayhan ve barış'ın gömülmeden önde basmalarıyla galatasaray topu ileride kazanarak daha baskılı oynadı. özellikle galatasaray'ın sene başından beri iyi çalışan soldaki hakan balta-arda-ayhan üçgeni yine iyi çalıştı. oyunu sola yığıp sağdaki kewell'a ters toplar denediler. ama roberto carlos'un bir hatasında kewell'ın çıkardığı şut dışında pozisyon görmedi bu gözler.

    ikinci yarı deniz barış'ın oyuna girmesiyle fenerbahçe biraz canlandı. galatasaray orta sahası da maçın başından beri çok koştuğu için yorgunluk sinyalleri gösterdi. emre belözoğlu'nun da oyuna ağırlığını koymasıyla oyun dengelendi. değinmeden geçemeyeceğim uğur boral diye bir adam var sol kanatta oynuyor. isabetli bir kısa pasını bile hatırlamıyorum. oyun zekası bu kadar sıfır olan, kademesi olmayan oyuncuyu deparla geçmeye çalışmaktan başka futbol hakkında bir şey bilmeyen bu adam nasıl fenerbahçe'de alternatifsiz aklım almıyor. deivid tam oynamaya başlamıştı, fenerbahçe kıpırdanıyordu, uğur boral yerine deivid'i çıkardı aragones.

    özellikle son 20 dakika iki taraf da risk aldı ve orta sahalar oyundan düştü. orta alan iki pasta ve birkaç saniyede geçilmeye başlandı. bu dakikalarda fenerbahçe de tek pozisyonunu buldu semih deivid'e çıkarablseydi gol olması işten bile değildi. galatasaray'da ise sene başından beri hiç bir şey yapmayan ve standart performansına bu gece de devam eden ümit karan çıktı lincoln girdi. orta sahalar bu kadar düşmüşken lincoln'ün şov yapmasını bekliyordum ama lugano pis yapıştı brezilyalıya. 4-5 yerinde müdahale ve top aldırmama hareketinden sonra cassio koptu oyundan. evet zaten isteksiz olan brezilyalıyı oyundan soğutmak bu kadar kolaydı.

    iki takımda da savunmalar iyi, orta saha ve hücum oyuncuları kötü oynadılar. emre aşık, mehmet topal, lugano, yasin, önder iyi oynadılar. fenerbahçe'de emre ve deniz barış iyiydi. semih ve guiza gerçekten çok kötüydüler özellikle semih'i tanıyamadım. neredeyse aldığı her topu ayağında ezdi. kalitesinden dolayı attığı bir iki kritik pas vardı onları da guiza ve kazım değerlendiremediler. arda turan yine istekliydi, birşeyler yapmaya çalıştı ama ayak uyduran yoktu. bana göre maçın en iyi performansı hakan balta'dan geldi. tek hatasını görmedim. vuramadığı bir hava topunu, kaçırdığı bir adamı vs...

    olaylara gelirsek türk futbolu için utanç verici. her takımdan her futbolcu tribünlerin gazına geliyor ve sahada terör estirebiliyor. sabri bunun en güzel örneğidir. maç boyu emre'nin üzerine oynadı. önce sert girdi emre kafasını reklam panolarına vurdu. daha sonra bir hava topu mücadelesinde boğasından tutarak çekti yere indirdi. dalaştı, dalaştı sonunda ikisi de sarı kart gördü. lugano zaten bu tip gerilimli maçlarda kendisini tutamaz kafa göz dalar, yine yaptı. emre 3. kez ayağına basınca dayanamamış öyle diyor kendisi. selçuk şahin'in her yerden müdahalesi neredeyse kartlıktı. stuttgart istiyor yalanına kendisi inanıyor mu bilmiyorum. emre aşık'ın sabıka kaydı büyüktür zaten. 6-0'lık maçta tuncay'a yaptığı hareket, nobre'ye yaptığı hareket hemen akla geliveriyor. bu adam da yıllardor aynı.

    benim şaşırdığım nokta ise kulüplerinin bayrak adamları, efsaneleri olabilecek iki yıldız semih şentürk ve arda turan'ın kavgalarıydı. bu iki adam tribünlerin gazıyla orada kavga ederken, roberto carlos'la lincoln canciğer kuzu sarmasıydı. ne yazık ki doğru olan bu iki efsane adayının değil, carlos ve lincoln'ün yaptığıydı. evet tüm suçu futbol teröristlerini kahraman ilan eden lümpen zihniyete atıyorum. geçen sene sami yen'deki kupa maçından sonra volkan demirel'i kahraman eden zihniyet... "sabri fener'in anasını s.k" diye bağıran zihniyet... suçlu sizsiniz ve sizin yarattığınız bu karmaşada semih'ler, arda'lar eziliyor. birkaç gün önce beraber açılışa katılırken maçta yumruk yumruğa geliyorlar. gidemediği maçları kahvede izlerken çirkefliği göklere çıkarıp alkışlayan, gittiği maçlarda rakibin kafasına eline ne geçiylorsa atan beyinsiz lümpenlerden de nefret ediyorum.
    6 ...
  42. avrupa topluluğu ilk derece mahkemesi

    1.
  43. 1988 yılında avrupa topluluğu adalet divanı(atad)na yardımcı olması amacıyla kurulan mahkeme. kısaca atidm.

    27 yargıçtan oluşur. hiyerarşik olarak atad ve abkhm arasında yer alır. iptal, hareketsizlik, personel, tahkim, ön karar, tam yargı, temyiz davaları yetkisi içindedir.
    0 ...
  44. 4 temmuz 2009 dream theater istanbul konseri

    15.
  45. istanbul'a ne zaman gideceğimi bilmiyordum bu konser iyi bir fırsat oldu. bir şekilde o tarihe işleri ayarlayıp gitmek lazım. malum dünya gözüyle adamları görme, finally free'yi canlı dinleme fırsatı her zaman gelmez. değerlendirmek lazım.
    2 ...
  46. 8 nisan 2009 barcelona bayern münih maçı

    12.
  47. ilk yarısında barcelona 4 gol atmış, 3 yüzde yüz gol pozisyonunu harcamış, messi'ye yapılan çok net bir penaltı es geçilmiştir. yani ilk yarının 8-0 bitmesi gibi bir durum olabilirdi. hakem ikinci yarıyı oynatmazsa bayern için en iyisi olur çünkü barcelona duracağa benzemiyor. bu arada guardiola verilmeyen penaltıya aşırı tepki gösterince tribüne gönderildi.
    0 ...
  48. kibar feyzo

    44.
  49. 28 mart 2009 ispanya türkiye maçı

    208.
  50. xabi alonso'nun topu kontrol etmediği maç. tek top tek top yeter lan bir kere de pas hatası yap bi top kaptır be allahsız. ayrıca o kadar hızlı, sert paslar atıyor ki kamera yakalayamıyor topu.

    fatih terim'e ne diyeceğimi bilmiyorum. bu takım euro 2008'de kazanırken de sürekli hatalar yaptı. hala yapıyor. ispanya gibi pas trafiği olmayan, soldan lahm'ı çıkarıp kanat organizasyonu ile gol arayan almanya'ya karşı orta sahayı hamit-aurelio-ayhan yapıyorsun, baş döndürücü şekilde topu gezdiren ispanya'ya 4-4-2 çıkıp orta sahayı onlara veriyorsun. xavi-xabi alonso-senna üçlüsüne emre-aurelio ikilisiyle cevap veriyorsun. nihat yerine ayhan başlasaydı bu ispanya bu topu böyle oynayamazdı. ispanya ile baş edecek orta sahamız vardı terim kullanmadı. ayrıca nihat euro 2008'den sonra 3 ay sakatlandı, iyileşti tekrar 1.5 ay sakatlandı. bu adamı bu maçta kullanmak saçmaydı. ayrıca şu entrymde de belirtmişimdir bunu;(#4924890)

    diğer yandan hakan balta neden stoper başlar biri bana açıklasın. ibrahim üzülmez'e yer açmak için mi? ibrahim'e bir şey demiyorum elinden geleni yaptı ama bu hakan takımında adam eksikliğinden stoper oynuyor anladık milli takımda da mı adam yok. eren'i, sedat'ı, ibrahim kaş'ı neden aldın kadroya fatih terim? santrafor mu bu adamlar? aynı anda ibrahim üzülmez-sabri ikilisiyle barnabeu'da oynamak neden? çok lüks değil mi?

    arda başlarda ramos'un çıkışlarını durdurmasına ve o bölgeye yardım etmesiyle fazla hücuma katılamadı. emre belözoğlu birkaç pozisyonda topu ileriye taşıyabilen tek oyuncumuzdu. tuncay ve gökhan gönül de takımın iyilerindendi. ibrahim üzülmez'e özellikle ikinci yarı çok iş düştü at koşturdu ramos o kanatta. ramos ile bizim futbolcuların arasındaki kondisyon farkı da ortaya çıkmış oldu. sabri'nin oyuna girmesine anlam verebilen kişi beri gelsin bana da anlatsın.

    ayrıca neden 60. dakikada semih çıkar onu anlamadım. maç sonu semih "ciddi sakatlığım yoktu hocanın takdiri. özellikle ben çıktıktan sonra çok geriye yaslandık." gibilerinden bir şey söyledi. bunu görmek için profesör olmaya gerek yok herkes söylemiş zaten ama fatih terim nihat'ı oyunda tutarak ne düşündü anlayamadım. sene başından beri 4.5 ay sakatlık geçirmiş nihat'ı oyunda tutup sahadaki tek gol umudun semih'i çıkartıyorsun, yiyince de semih'le oynaman gereken dakikaları konya'ya, denizli'ye boş kaleye atamayan gökhan ünal kazmasıyla oynuyorsun. sonra maç sonu demeç veriyorsun.şöyle bir şeyler dedi arkadaş; "bu seviyede çift forvet, tek forvet öyle dışardan göründüğü gibi basit değil fizik olarak iyi durumda değildik. ayhan hamlesiyle fizik direncimizi artırmaya çalıştık." gibilerinden bir şeyler. iyi de sen o ayhan'ı oyuna alırken semih'i çıkardın topu hiç ileri taşıyamadın. 4.5 ay sakatlık geçirmiş nihat'ın bulunduğu hücum nasıl dirençli olabilir? zorlayamadı bile rakip defansı.

    hep söylüyorum fatih terim bu oyunculara motivasyondan fazlasını katamıyor. takım sahaya iyi yayılamıyor, belli bir oyun şablonu, sıklıkla gol attığımız bir organizasyon yok. guus hiddink sene sonu chelsea'yi bırakıyor. eğer başka bir takımla şimdiden anlaşmamışsa kesinlikle bu fırsat kaçırılmamalı diyorum. bunun olması durumunda takımın oynayacağı topu düşünüyorum da git artık be fatih terim. çıkın oynayınla bir yere kadar.
    2 ...
  51. faithful lover

    33.
  52. aha lan yaşıyormuş yazarı. kendisi okulu fiilen bitirdiği için ben de gitmiyorum okula artık. tadı da kalmadı zaten bu adam yokken. zaten okul da uzadı. adam iş hayatına başlayıp evlenip çoluk çocuk sahibi olmuş olucak biz hala kpss, kpds, ödsm yok artık ali sami...*
    0 ...
  53. güneşi gördüm

    79.
  54. tam da beklediğim gibi çok etkileyici ve halkın önyargı ile baktığı konularda bilgilendirici olmuş mahsun kırmızıgül filmi. mahsun'un bu işi kıvırdığını itiraf etmek artık zor olmasa gerek.

    ------izlemeyen okumasın------

    memleketinden koparılmış ramo ile sudan çıkan balığın aynı anda yerde debelenmesi, altan erkekli'nin ölen oğluna ve şehitlere ağıtı, kado'nun son sahnesi gerçekten müthiş sahnelerdi. ayrıca al oscar'ı otistik kızı oynayan oyuncuya ver. için sızlamaz sözlük.

    diğer yandan muhteşem bir ilk yarıdan sonra ikinci yarıdaki sahnelerin çoğunda müzik olması, hafiften bir duygu sömürüsü imajı katmıştır filme. bence o kadar müziğe gerek yoktu mahsun elindeki oyuncuların kalitesiyle, oyunculuğuyla rahatça anlatabilirdi istediklerini seyirciye. öte yandan filmde kör gözüne parmak şeklinde verilen sosyal mesajlar ciddi rahatsız etti beni. tamam kardeşim dediklerin doğrudur ama seyircinin de zekası var sonuçta böyle sosyal mesaj verilmez. bir yazarın dediği gibi çocuklar duymasın'daki saçma sapan sosyal mesaj geyiğiyle aynı tad yakalanmış.

    bu tür konuları anlatıp devlete laf koyan filmlere hasta oluyorum cidden. misal filmdeki ailenin kötü giden macerasında devletin çok büyük suçu var. insanlar topraklarından, ekmek yedikleri yerden göçe zorlanıyor ve başlarının çaresine bakmaları isteniyor. hiçbir güvence yok keşmekeşin içine atılıyor insanlar. norveç'e giden aile ise orada devlet güvencesiyle yaşıyor. işleri, evleri oluyor sakat oğullarına protez bacak takılıyor. ayrıca jüri önünde de devleti kötülemiyorlar. dediklerinde tek yalan yok o topraklar cehenneme çevrildi. insanlar topraklarından göçe zorlandı ve bu durum atıyorum norveç'te atıyorum kanada'da atıyorum herhangi başka bir ülkede sığınmacı olarak kabul edilebilmeniz için geçerli bir sebep. bir insan hakları ihlali.

    "hiç birşeye muhalif değil, başına bela almak istememiş" diyenlere*ise anlam veremiyorum. dağa çıkmış adama ağıt yakılıyor filmde lan. eşcinsellerle ilgili önyargıyı kırıyor film daha ne yapsın? bu ülkede bir el daha ne kadar taşın altına girebilir? güneydoğuda olanlarla ilgili halkı bilinçlendirmek adına hiçbir şey yapmamış insanlar nasıl mahsun'a çemkirme yüzü buluyorlar merak ediyorum.

    ayrıca kado'nun hikayesi ile ilgili kişisel görüşlerimi de aradan çıkartayım efendim. eşcinselliğe kesinlikle saygım var ama travestiliğe saygım yok. eşcinsel gay clublara, barlara gidip herkese her türlü muameleyi yapacak diye bir şey yok. kadının orospu olması gibi bir şey bu. eşcinsel olsun da işi orospuluk olmasın abi. avukat olsun, memur olsun, hakkıyla doğru düzgün parasını kazansın cinsel tercihinden bana ne? yargılamak bana mı düşmüş? ama travestilik? öyle değil.

    mahsun kırmızıgül bu tür filmlere devam etmeli kesinlikle. belki de 1999'da ahmet kaya'nın yanında olmadığı için vicdanı sızlıyor, belki de bunlar aklının kıyısından geçmiyor ama olsun, devam etsin. bu ülkenin gerçeklerini bu ülkede cesurca, bilinçlendirici şekilde anlatsın biz de izleyelim.

    ------izlemeyen okumasın------

    nihayetinde tavsiyem "bu filme gidin bu filmi izleyin" şeklindedir. çünkü konusu ve işlenişi itibariyle bu ülkede yapılmış cesur işlerden biridir güneşi gördüm. pek olası bulmasam da izlenme rekorları kıra inşallah.
    3 ...
  55. ergenekon un 12 eylül darbesine bulaşmaması

    3.
  56. yüksek askeri şura kararlarına yargı yolunun kapalı olmasıyla kolayca açıklanabilecek durum.

    edit : ayrıca anayasa değişikliği olsa hatta yaş tüzüğünde değişikliğe gidilse bile "karar geriye yürür mü?" tartışmaları olur ve o adam yargılanmaz arkadaş. o imam hatip okullarını da süleyman demirel'e sormak lazım.
    0 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük