sevgili hemşerilerim bu arkadaş kepekli ekmeği savunuyor, bense beyaz ekmek savunuyorum. siz hangi ekmeği istiyorsanız ona oy verin, ikisini de sevmiyorsanız bile oy verin çünkü vermezseniz söz hakkınız geçersiz sayılır geçerli oylar üzerinden değerlendirme yapılacak ve bundan sonra sadece o ekmek satışa çıkacak.
seçim sonucuna göre beyaz ekmek geçerli oyların yüzde 51'ine sahip oldu. yani halk beni seçti. halkın önünde duramazsanız.. bütün boğazdaki yalıları kendi sarayım ilan ediyorum. bana hemen izmirli kızlardan bir harem kurun.. dolmabahçe sarayını yazlık evim yapıyorum, topkayı da kışlık evim. ne demek kararlarımı protesto etmek, seçimle geldim ben halkın desteği var arkamda bu atanmış hakimlere ne oluyor.. çıkarın cübbenizi seçimde karşıma gelin. seçimin konusu ekmeğin ne tür olacağıydı şimdi orada beni desteklediler diye her yaptığımın arkasında halk desteği vardır demek değil mi?? nasıl olur..
1- adam ben anayasada belirtilen yetkilerle cumhurbaşkanı olacağım diye seçime girip, seçimden çıkınca ben halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak fiilen başkan sayılırım derken iyiydi.. he başkanlık sistemini oylasaydık çıkmayacak bir karar için arkamda halk desteği var derken itiraz etmiyordun bana mı itiraz ediyorsun..
2- adam atatürk orman çiftliğini kesip 20 milyara ortasına saray dikip, protesto edenlere sıkıysa çıkın seçimde karşıma halkın istediğine karşı çıkamazsanız demokrasi burası derken iyiydi.. sanki gidip referandum yapmış.. elimizde 20 milyar lira var. ya 80 milyonun hepsine havadan 250 lira olarak bu parayı dağıtacağım ya da cumhurbaşkanlığı için saray yapacağım diye referandum yapmış, halk da bunu seçmiş gibi halk bunu istiyor diyor. yapsaydın böle bir referandum bakalım yüzde kaç oy alıyordu.. he alsaydın %51i helali hoş olsun benim payıma düşen 250.. ama seçildiğin sebep başka saray yaptırıyorsun o kadar parayla protesto ettiğimizde halkın seçimi böle laf söyleyemezsin demek bambaşka..
3- adam ben türkiye partisi olacağım, barış istiyorum, silahları bırakacağız diyerek oy alıp, barajı geçtikten sonra özyönetim istiyoruz gerekirse hendekler kazıp direneceğiz halk bunu istiyor diyor.. seçime girerken söyledikleri ile alakasız 14 madde ile çıkmış.. buranın halkı bunun için bize oy verdi özyönetim istiyor bu halkın istedikleri için savaşacağız diyor. sen seçime girerken gerekirse sehrin ortasına hendekler açıp savaşacağız, özyönetim için deseydin ya bakalım yüzde kaç oy alıyordun..
not: yorum yapmayacağım diyordum ama dayanamadım artık..
a) hdpnin ne bok olduğunu bildiğimiz için ona oy vermiyorduk ama selonun konuşmalarını beğeniyordum seçim öncesi açıkçası.. bu saatten sonra politik kariyerini bitirmiştir.
b) hükümetin surda yaptığı politika mantıklıdır. kim olsa kendi kendine özyönetim ilan eden silahlı gruplara karşı yapılabilecek başka birşey yok. zamanında o yığınakları yapmasına göz yumması ise hatalarıdır.
c)asgari ücret artışı, emeklilere yapılan zam, iş kuracaklara yapılacak destek gibi sosyal politikalarını destekliyorum. doğru yaparsa doğruyu söylemek gerekir.
d) can dündarı casus diyerek hapse atmak en iyi ifade ile salaklıktır. bunun özgür mahkemelerin vermiş olduğu bir karar olduğuna inanmak ve hükümetin bir etkisi olmadığına inanmak baya baya zorlayacak bir iyimser ifade ile saflıktır.
e) he neden bu kadar iyimser ifade etmek zorunda olduğun an itibari ile türkiyedeyim.. sosyal paylaşım sitelerinden aklımdan geçenleri yazamıyor olmak... ee üzücü diyeyim..
kim diyecek biz vazgeçtik bilimden, çağdaşlıktan, döndük yine dini eğitime, bütün okulları imam hatibe çevirdik.
madenleri, limanları, tersaneleri mi?!.. he.. biz sattık onları yine ya.. ama çok güzel saray yaptık yerine 1000 odalı..
valla çıkıp gelse benim kafamı kaldırıp da yüzüne bakacak yüzüm yok.. ben olmayan iki kişiden diğeri anlatsın kurduğu cumhuriyetin son halini..
- amerika butun dunyaya dolar basar.. dolar bollugu olur dolar duser.. butun gelismekte olan ulkeler guney koresi, brazilyasi bizden geri iken sanayiye egitime parayi basar... tayyip yola, insaata ve saraya basar parayi.. bollugun ekonomik ferahin tek sorumlusu tayyiptir, her gun cikar tvlerde borsa sole yukseldi, dolar bole dustu 2002 de boleydi bakin 2007 de bole oldu hepsini ben yaptim.. sadece ben degerimi bilin der..
- amerika dolarlari toplar.. guney kore, brazilya ekonomisi saglam durur, dolar biraz tirmanir ama saglam kalir.. biz de fabrikalar iscilere adam gibi para veremez duruma gelir, isciler sokaklara cikar, 1,2 tl olan dolar 3 tlyi asar, borsa dibin dibini gorur.. sorumlu tabiki faiz lobisidir.. tayyiple ne alakasi vardir.. dolarin yukselmesinde ekonominin cokmesinde tayyipin hic bir sucu sorunlulugu yoktur ki.. ah su kendi atadigi merkez bankasi baskani yok mu butun sorumlu odur..
-tayyip kimsenin detayini bilmedigi bir cozum sureci yurutur.. artik toprak mi vaad etmistir federasyon mu bir mit baskani bir kendisi bir de sevgili aposu ile kandil bilir.. detayini bilmeye ne hacet analar aglamiyordur.. tayyip sayesinde huzur bulunmustur.. butun sorumluluk tayyiptedir..
- bir yerden sonra o cozum sureci patlar.. o cozum sureci boyunca pkknin her yere bomba dosedigi anlasilir.. bir kac ay icinde yuzlerce askerimiz sehit olur.. baskentin gobeginde bomba patlar.. istihbarat uyur, asker biz 290 kere operasyon yapalim adamlari durduralim adamlar bomba dosuyor diye izin istedik vermediler der.. tayyipin hic bir sorumlulugu sucu yoktur.. ah o kahrolasi kendi atadigi valiler yok mu hepsi onlarin ve pkknin sucudur..
feto memleketi orumcek agi gibi doser.. egitime girer belediyeler arazileri peskes ceker.. polis teskilatina girer, hukuk sistemine girmek ister giremez tayyip hsyk kanunlarini degistirir hukuk sisteminin icine sokar.. butun turk subaylarini genelkurmay baskanindan tegmenine hapse tikar.. tayyip bizzat kendi zirhli mercedesini tahsis eder savciyi kozmik odaya sokar.. uyaran chpyi darbeci posta yalayici olarak suclar.. sonra feto patlar.. butun suc paralel yapidir.. fetoyu oralara sokup yerlestiren de barolar birligi ve chpdir!!? bi sekilde tayyipin ne sucu vardir ne de sorumlulugu ah o aydin dogan yok mu hepsi onun sucudur..
gelismis insan tartismasi: seni dinledim ne soylemek istedigini anladim.. senin bakis acinda onemini anladim hatta su su konularda sana katiliyorum da ancak olaya benim acimdan bakinca su su konular onemli seninle su su maddelerde anlasamiyoruz anlasamadigimiz noktalarda orta yol bulmaya calisalim..
az gelismis insan tartismasi: benim solediklerim tek dogru gerisi onemsiz senin icin onemli olan seyler benim umrumda bile degil..
ampul kafali insan tartismasi: bunu zaten daha onceden dovmemiz gerekirdi.. kasimpasanin yandan yemis mafyavari gencleriysek biz.. bize yakisani yapalim ve evinin onunde buna pusu kuralim 4 kisi bir anda dalalim tek basina olan adama.. hulooogggh..
(#10235685)4 tl lik benzine isyan eden arkadaşın isyanlarına rağmen bu millet %50 si yetmez ama evet daha çok istiyorum dediği için artık 5 tl lik benzine isyan etmeye başlayan kişinin sözleridir.
sadece ortadoğunun değil, sadece asya ve avrupanın değil.. dünyanın en pahalı benzini kullanan devletin vatandaşıdır.
maaşının %35 i daha eline geçemeden devlet tarafından kesilir bana kalır %65.
hesaplarıma göre kalan yıllık maaşın %10 u ile babadan kalan ev ve arabanın vergisi olarak verir. bana kalır yıllık maaşımın %55'i.
kalan %55 ile de anca araca benzin, sigara telefon faturamı ödedim mi bunlara verilen ortalama %65 vergi ile bakacak olursak. bana kalır yıllık maaşımın %19'u. yani ben bütün sene çalışıp toplam kazandığım brüt ücretimin %81 ini devlete vermiş oldum.
geri kalan maaşı devlete vermediğimi sanıyorsunuz değil mi. yok o kadar kolay değil. geri kalan param ile devletin benden topladığı vergilerim karşılarında bana vermeyi taahüt ettiği yol,su,elektrik faturalarımı öderim. he onları verirken de onlar için ayrıca ötv, kdv, trt bedeli öderim. bana yıllık çalışmamdan vergiler düştükten sonra net ürün olarak harcayabildiğim %5 gibi bir rakam kalır ki bu da yetmez ama evet.. devlet bu şekilde garibanı hortumlayarak krizleri teğet geçer ama asgari ücret bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının yarısı civarında kalır.. bu halk bu şekilde yerden yere sürter ama bir yerden sonra tecavüzden zevk almaya başladığı için "yetmioo yetmioo yetmez ama evet" demeye başlar.
sonunda ne mi olur.
* benzin 5 tl olur dünyanın en pahalı benzini olur. ama ağa babaları "petrol dışa bağımlı fiyatı bizim elimizde değil" dediğinde damarlarındaki koyun kanından dolayı bunu kabullenir.. bir tanesi de çıkıp "bütün dünya ırak mı dünyada kaç tane ülke opec
(petrol ihraç eden ülke) üyesi ama en pahalısını biz kullanıyoruz.. bir de petrol fiyatını sen yönetemiyorsunda %70 vergiyi de mi sen yönetemiyorsun. 1,25 tllik benzini 5 tlye bana satıyorsun. tamam sen benzini aldığın fiyat kadar üstüne vergi koy 2,5 tlye sat bana benzini sorun kalmıyor zaten.
* ortadoğu da olup suriye, rusya, iran, ırak, azerbaycanla iç içe olup da en pahalı benzini kullanmasının yanı sıra dünyanın bu konuda en zengin olduğu cografya da bulunmasına rağmen avrupanın 3 katı fiyattan doğalgazı alır.
* üstüne üstlük bu doğalgaz ile de elektrik santralleri kurup elektriğini de hatırı sayılır bir meblaya çeker.
* he sadece hayat pahalılığı mıdır? tabiki değil bu arada ülkenin genelkurmay başkanından teğmenine kadar ordunun subay kadrosunun yarısına yakınını fuhuş, ajan, darbeci, balyoz, ergenekon, vb sebeplerle içeri atar.
* hizbullahçıları, tecavüzcüleri, katilleri dışarı salar..
* harçlar kaldırılsın pankartı açtığı için ve bu talep zamanında dhkpc tarafından slogan olarak kullanıldığı için bu pankartı açan gençler suçlu bulunur ve sekiz sene!! (rakamla 8) hapse tıkılır. işin garibi sonrasında üniversiteden harçları kendisi kaldırır.
* ülkenin yolları, köprüleri,telekomu, bankaları, piyangosu, tekeli,limanları, tersaneleri, havaalanları,madenleri,tüpraşı yabancılara 3 kuruşa peşkeş çekilirken kendileri kuyumcu zincirleri, hastane zincirleri, gemicik filoları, likit yumurta fabrikaları, pastane cafe zincirleri kurarak zenginleşirler..
* he tabiki kurdukları bu kuyumcu zincirleri için (atasay) o bahsettiğimiz vergiler yoktur. sütte %18 olan vergi pırlantada %0 dır (yazıyla sıfır)
* özel hastanelere giden hastaların ücretleri devlet tarafından karşılanır. tabi bütün özel hastaneler bu paraları devletten almakta sorun yaşasa da medical park hastaneler zinciri tıkır tıkır 15 günde bir ödemelerle bu ücretlerini alırlar.
* kurdukları gemicik filolarını unutmazlar tabi ki gemiler için kullanılan mazottan alınan vergi çiftçinin kullandığı mazottan alınan vergiden azdır..
* likit yumurtanın kdvsinin %0 olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde.
* daha bitmedi.. bütün bunların yanında 10 senede hiç mi bişi yapmadı derseniz.. tabiki yapmışlardır.. mesala 10 sene bitmiş olan terör artık aylık ortalama 50 askerimizin şehit olduğu bir aşamaya gelmiştir.
* Irak, suriye, iran, bulgaristan,yunanistan ile orta şekerli olan, azerbaycan ile tek millet iki devlet olan, israil ile kanka olan ilişkilerimiz, 10 sene sonunda hepsi ile düşman hale getirilmeyi başarılmıştır.
* artık kürt federasyonu veya özerk kürt bölgesi kurulumu günlük olarak duymaya alıştığımız bir konu olmuştur. çok geçmeden gerçekleşir de.
* içki yasaklanmıştır. içki satışı yapan yerler şehir dışına taşıtılmıştır. taksim beyoğluna giremezler dediğin yerlerin hepsinin masaları toplatılmış kaldırılmıştır. boşalan yerlere de 500000 kişilik caminin planı ortaya çıkarılmıştır.
insanın bağırası gelir.. internetin takip edilmesi, telefonların dinlenmesi, basın özgürlüğü gibi konulara girilerse ardı arkası gelmeyecek isyandır..
o yüzden yetmez ama evet denerek cümlesini bitiren isyankarın sözleridir.
akepenin yaptığı uygulamalardan beğenmediklerini eleştirememe durumudur. eleştiri getirdiğin zaman ya darbeci, ya bölücü, ya da terörist sıfatı ile adlandırılmaktır en iyi ihtimalle halkın oyu ile geldi başkasını seçin gelsin o yapsın o zaman şeklinde cevaplarla karşılaşırsınız..
arkadaşım ben akepenin her yaptığını beğenmek zorunda mıyım veya beğenmiyorsam kendi partimi kurup yüzde 50 oy mu alması gerekir veya akepenin yaptığını beğenmediğimi söylediğimde chp ne yaptı ki gibi bir söylemle bana niye karşılık veriyorsun ben sana chp iyi parti akepe kotu mu dedim..
benim akepenin yaptığı işlere eleştirim var arkadaş.. chp mhp veya bdp olsa daha iyi yapardı demiyorum.. akepnin yaptığı uygulamaların kafama yatmadığını uygun olmadığını düşünüyorum ve bu düşüncemi ortaya paylaşıyorum.
örnek ben "b" akepe taraftarı "a"
1)
b - 5 tl ye geldi benzin fiyatı bu ne arkadaş bu kadar vergi olur mu, yaktı bizi akepe!!
a - ama o yurt dışı kaynaklı akepe ne yapsın
b - ne yurt dışı kaynaklı ya bütün dünyada bir bizde mi petrol çıkmıyor, açık ara farkla dünyadaki en pahalı benzini kullanıyoruz hem de dünyanın petrol kaynağı ortadoğunun göbeğindeyiz. bu kadar yüksek vergiler yüzünden bu kadar pahalı bu benzin, yalan yanlış konuşma
a - o zaman chp gelsin 1 tl yapsın..
b - !!!
2)
b- olm 5 yaşındaki cocugun ilkokula gitmesi ne demek ya.. o cocugu nasıl sırada oturtacaksın eğitim vereceksin o cocugun oyun zamanı bu yasları.. dunyanın neresınde gorulmus 5 yasında ılkokula baslama yası.. hangı pedagog onay vermıs 5 yasında okula gıdılır dıye.. sırf 9 yasında cocugun basını kapatacaz dıye 5 yasında okula baslatıyorlar 4+4+4 ile de 9 yasında kız cocuklarının basını kapatacaklar.. olur mu bu kadar ya..
a - yaparsa yapar ne olcak yani darbe mi yapacaksın..
b - !!!
3)
b- nerde bu kpss ve oss sınav sorularını calan cete ne oldu abı sumen altı ettıler
a- chp sankı vermıyordu sınav sorularını
b- !!
4)
b- deniz fenerine bakan savcıları davadan aldılar mahkemeye verdiler durusma hakkında basına bilgi sızdı diye yerine getirilen savcılar da suc unsuru bulamı, serbest bıraktı hepsini.. balyoz, ergenekon durusmaları ise basında canlı olarak yayınlanıyor resmen iddianameleri ama onlara tık yok yıllardır gazeteciler, profesorler, generaller alayı ıcerde yatıyor subayların cep telefonun sehven polis tarafından rehberler kaydedılıyor, imzası olmayan bır word dosyasında adı gecıyor dıye komutanlar tutuklanıyor, sahte oldugu yurt ıcınden yurt dısından onlarca bilirkişi tarafından kanıtlanmış cdlerle dava surduruluyor ama seneler gectı hala hakımler delıllerın somutlugunu ınceleme asamasına gecmek ıstemıyor ne iş..
a- zamanında hep sizin hakimler vardı artık güc bizde bizim hakimlerimiz olucak siz yuzde 50 oy alın sizin dediğiniz olsun
b- biz kimiz? ben ve kuzenler mi iş arkadaşlarım mı!!
5)
b- olm adam mit baskanına dava acıldı mı kanunu degistirdi bana sorulmadan dava acılamaz dedi.. ihalelerde yolsuzluk yapıldıgı ortaya cıkarsa ve ıhale mahkeme kararıyla gecersız sayılırsa son kararı bakanlar kurulu verır dedı ülkeyi somurmek ıcın resmen kafasına gore kanunlar getırdı yuzde 50 cogunlugu buldum dıye padısahlık yapmaya basladı resmen.
a - e o zaman sız yapın adam gıbı bır partı onlar dogrusunu yapsın..
6)
b- olm adam chpye dyp, dsp, anap hukumetının yaptıklarından dolayı yuklenıyor. donuyor ulkeyı yunandan kurtaran ataturke laf atıyor.. 600 sene boyunca serıatla yonetılmıs bır ımparatorluktan cumhurıyetı kurmus ve bunu oturtmaya calısan ataturku ve ınonunun 1930 -40 larda yaptıgı uygulamaları bugunle kıyaslıyor ve onları elestırıyor.
a - diyecek tabı yalan mı.
b- olm adam ınonuyu ıkıncı dunya savasından once hıtlerle musolını ıle mektuplastı dıye sucluyor.. adam nerden bılsın o zaman o dıktatorlerın bu kadar buyuk kıyım yapacagını o zaman fasızm butun avrupadaydı.. hem sormazlar mı adama yarın obur gun bırısı cıkar da tayyip de esad ile kaddafi ile içli dıslı gorusmeler yapıyordu diye o zaman ne olacak..
a- ee sımdı o farklı..
b- neresi farklı!!
basılmadan toplatılan bir kitabı, düzeneği kurulmakta olan bir bombaya... nükleer santrali ise tüpgaza benzeten bir adam türkiyenin başbakanı bilmem farkında mısınız?
yeni açılan 10 numara bir site. konser, tiyatro vb. etkinlik biletlerini %50 indirimli alma imkanı sunuyor. bu siteye bakmadan eğlenmeye çıkmayın derim.
1tl ye bilet mi olurmuş, oluyormuş...
(bkz: http://www.kapaligise.com)
yurt dışından gelenlerin özellikle amerikalıların kıçları ile bizlere gülmesine sebep olan durum... adamlar benzin bu kadar pahalı iken arabayı nasıl kullanıyorsunuz, ben senin yerinde olsam araba ile gittiğim her km bana kabus olurdu aklımdan benzin maliyetini çıkaramazdım diyo..
ben sanki çıkarıyorum aq.. araba daha az benzin yaksın diye yarım derece eğim gördüğümde arabayı salmaktan araba bi hal oldu.. gidecegim her yere ulan şimdi ne kadar benzin yakacak diye gidiyorum.. bütün türkiye bu şekilde gidiyor..
hala şakirtler bu adamları korumuyorlar mı edecek laf bulamıyorum.. adamlar bir de isyan eden hamile kadını tekmeleyerek çocugunu öldürdüler hala daha terörist diyo ya hala daha konusuyor.. ananı da al git ampül...
bundan 200 yıl sonra basılacak olan kitaptır.. içinde;
türkiyenin nasıl dış güçlerin baskısı, kışkırtması ve oyunları ile nasıl parçalara ayrılıp bölündüğü... kıbrısı yunanlara verilmiş, doğu anadolusu ermenistana katılmış, güneydoğu anadolusu ırak kürt devletine katılmış ve batı kıyılarında batı türkiye cumhuriyeti ve orta kısımlarında türk islam devletlerinin nasıl kurulduğu ve sonrasında abd ve israil tarafından nasıl kontrol edildiğini, nasıl böl parçala ve yönet politikasının izlendiğini bugün nasıl osmanlı için kitaplardan okuyorsak 200 yıl sonrasında da eğer hala türk kanı taşıyan insanlar kalırsa okuyacaklardır..
ülkenin 90 lar boyunca nasıl kötü yönetildiği.. bu kötü yönetimlerin sonucunda amerikadan izin alarak 2001 yılında ampül kafalıların nasıl ülkeye giriş yaptığı, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını, maden ocaklarını, iletişim ve ulaşım kaynaklarını, tersanelerini, limanlarını nasıl yabancılara sattıp ülkenin elini kolunu bağladığını, terör örgütüne destek verip onları davul zurna ile karşılarken ve onları 10 sene içerisinde tahmin bile edemeyecekleri şekilde açık seçik federasyon isteyebilecek hale nasıl getirdiklerini, bu sırada ülkedeki komutanlarını, yazarlarını, aydınlarını nasıl hapishanelerde çürüttüklerini.. sonrasında ülkedeki yargı kurumunu nasıl ele geçirdiklerini de tarih kitaplarında yazacaklar.. o tarih kitaplarında 12 eylül 2010 tarihi de önemli bir tarih olarak yer alacaktır..
daha da açık anlatmak gerekirse şu an okuduğunuz tarih kitaplarında nazi almanyası şu şekilde anlatılıyor..
"1929 dünya ekonomik bunalımı en fazla etkilediği ülkelerden biriside almanyadır. Zaten ağır savaş borçlarını ödemekte olan ihracat a dayalı alman ekonomisi çok ağır zararlar görmüş, işsizlik oldukça artmıştır. Halkın ilgisi ise her değişen hükümetle birlikte daha radikal yönelimlere kayıyordu."
burada 1929 yılını 1990 lar diye değiştirin, almanya yerine de türkiye koyun.
"önceki seçimdeki oylarını artırarak çıktığı seçimlerden sonra Hitler parlemento'da Machtergreifung'u ilan etti ve bütün güçleri elinde toplayarak başbakanlık makamında güçler birliği (Güçler Ayrılığı ilkesi'nin zıttı) oluşturdu."
burada hitler yerine tayyipi koyup machtergreifung yerine de yeni anayasa referamdumu koyun.. *
"hitler 1933'te başbakanlığa atandıktan sonra ilk işi reichstag'ı feshedip erken seçime gitti. bu arada, 1933 şubat ayında, reichstag binasının bir gece esrarlı şartlar altında yanması üzerine, bunun suçunu komünistlere yükleyerek komünistlere karşı gayet sert tedbirler aldı."
burada reichstag yerine ülkesini seven türkler diyin ve "bunun sucunu koministlere yüklerek komünistlere karşı gayet sert tedbirler aldı" kısmını da, ergenekon olarak düzenleyin.. *
"hitler elinde güçler birliğini topladıktan sonra öncelikle diğer partileri kapattırdı.Daha sonra ise kendi partisi içindeki kendine muhalefet olabilecek örgütleri ve sa'nın sol kesimini tutuklatma kararı aldı. Bunun için kendisinin çok güvendiği ss subayları ve birlikleri tarafından birlikler oluşturarak operasyon sinekkuşunu başlattı. bir gecede (30 haziran - 1 temmuz 1934) bütün sanin sol grubunu tutuklattırdı."
ampül henüz anca güçler birliğini elinde toplattı.. ama kendisine karşı görüşte olanların hepsini çoktan içeri çıkmıştı.. geri kalan bir kaç tanesini de yargıtaya itiraz ettikleri için serbest kalmıştı.. artık yargıtay da kalmadığına göre onları da içeri atmasında bir sakınca yok..
şu an için bu durumdayız.. geri kalan kısmı 2210 daki tarih kitaplarından okuruz artık..
teröristleri sınırda kurdurduğu ayarlanmış hakimlerle beraat ettiren ammmmmpuuulün, aponun yakalanmasında görev alan bütün askerleri aponun talimatı ile hapse tıkması..
alıntı bilin bakalım nereden..
--spoiler--
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
--spoiler--
--spoiler--
Yolları Apo'da kesişti...
Ergenekon ve Balyoz iddiaları kapsamında tutuklanan ya da gözaltına alınan komutanların yolları, Öcalan operasyonunda kesişiyor. Geçmişte TSK;nın en gözde komutanları arasında bulunan ve Yüzyılın operasyonu; Öcalan olayı ile yakından ilgilenen bu isimler, şimdi;Ergenekon ve Balyoz ile gündeme oturdu. Son isim de Engin Alan oldu.
Ergenekon ve Balyoz iddiaları kapsamında tutuklanan ya da gözaltına alınan emekli askerlerin yolları Abdullah Öcalan operasyonunda kesişti.
Geçmişte TSK nın en gözde komutanları arasından bulunan ve Yüzyılın operasyonu Öcalan olayı ile yakından ilgilenen bu isimler, şimdi Ergenekon ve Balyoz ile gündeme oturdu. Son dalgada gözaltına alınan emekli Korgeneral Engin Alan da 1999 da bizzat yürüttüğü Öcalanın Kenya operasyonunda, Özel Kuvvetler Komutanı olarak görev yapmıştı.
Ergenekon olayına adı karışan Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Emekli Albaylar Levent Göktaş ile Atilla Uğurun yolları da görev yaptıkları dönemde teröristbaşı Öcalan ile kesişmişti. Bu isimler şöyle: Hurşit TOLON (Emekli Orgeneral): Korgeneral ve 15. Kolordu Komutanı olarak imralı adası Tolona bağlıydı. Öcalanın yargılanması safhasında, imralıdaki düzeni sağladı ve önlemleri denetledi. 30 Ağustos 2004de Orgeneral rütbesinden ve 1'nci Ordu Komutanlığından emekli oldu. Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklandı, daha sonra tahliye edildi.
Engin ALAN (Emekli Korgeneral) : Öcalan'ın Kenya'dan getirildiği 1999da Tümgeneral rütbesiyle Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı olarak görev yaptı. MiT ve bordo berelilerin yürüttüğü Kenya operasyonunu yönetti. Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanıyken 2005de Korgeneral rütbesinden emekli oldu. 2 ve 8. Kolordu Komutanlıkları da yaptı.
Levent ERSÖZ (Emekli Tuğgeneral): Öcalan'ın Kenyada yakalandıktan sonra getirildiği imralı adasında komutanlık yaptı. 2003de Jandarma istihbarat Başkanı oldu. Yasa dışı telefon dinlemeleri yaptırdığı iddiası ile gündeme geldi. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandı.
Atilla UĞUR (Emekli Albay): Öcalan'ı 1999da imralı adasında sorgulayan ekibin içinde yer aldı. Daha sonra Jandarma istihbarat Başkanlığında Teknik Takip Şube Müdürü oldu. Tuğgeneral Levent Ersözün yardımcısıydı. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunuyor.
Levent GÖKTAŞ (Emekli Albay): Öcalan'ı Kenyadan getiren ekibin içinde, MiT mensupları ile birlikte yer aldı. Yüksek irtifa paraşütçüsü ve su altı komandosuydu. Kuzey Irak'ta da önemli operasyonlara katıldı. Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde kurulan Muharebe Arama Kurtarma Birliği Komutanlığı da yaptı.
Cemal TEMiZÖZ (Jandarma Albay): Yüzbaşı ve Binbaşı rütbesindeyken görev yaptığı Cizredeki faili meçhul olaylarla ilgili iddialar konusunda, tutuklandı. 1999da, Öcalanı imralı adasında sorgulayan ekipte yer aldı. Kuzey Irakda yakalanan Şemdin Sakık’ın sorgusuna da katıldı. Sakık ile Öcalanın ifadeleri arasındaki çelişkilerin değerlendirmesini yaptı.
--spoiler--
akepenin başarılı olduğunu düşünen insanlardır. tabi bu kime göre başarıdır, oayrıca bir tartışma modelidir. eğer amerikalı birisi olsa idim ben de akepe başarılı bulurdum büyük ihtimalle ancak bir türk olduğu varsayılır ise kendisine şu sorular sorulası insandır...
tayyipin oğlunun 8 sene önce bursla amerikaya okumaya giderken, şimdi 8 tane gemisi olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
tayyipin eşinin kaç tane hastanenin yarısına ortak olduğunu biliyor musunuz?
tüpraşın, tekelin, ülkenin bütün ulaşım, enerji ve iletişim kanallarını, bütün limanlarının, bütün maden ocaklarının, tersanelerinin, köprülerinin yabancılara peşkeş çekilmesini başarılı buluyorsunuz?
kendilerine çıkardıkları kanunla 4 senede emekli olmayı ve maaş olarak da 4 milyar civarında bir emeklilik maaşı alırken bize çıkardıkları yasa ile 65 yaşında emekliliği ve asgeri ücret civarında bir emekli maaşını hak görmelerini başarılı buluyorsunuz??
bir savcının başsavcıyı sorgulayıp hapse tıkmasına ses etmezken bu yaptığından ötürü savcının yetkilerini aştığını belirtip yetkilerini alan hsyk ya ateş püskürmesini nasıl değerlendirirsiniz?
pırlantanın, likit yumurtanın vergisinin %0 olmasını buna karşın çiftçinin, üreticinin kullanmak zorunda olduğu mazottaki vergi oranının %80 civarında olmasını başarılı buluyorsunuz?
70 yaşındaki kanser bir bayanın evinde silah aramak için baskın yapmasını nasıl değerlendirirsiniz?
askerlik yaptınız mı? (bayanlar için oğlunuz, babanız, eşiniz askerlik yaptı mı? yaptı ise ben de askerlik yaptım. ve sizin de benim de askerlik görevimizi yaptığımız türk ordusundaki askerleri öldüren teröristleri pişman olmadıklarını söyledikleri halde hakimi ayarlayarak serbest bırakmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
hakim ne kadar ayarlanmış da olsa, son anda ettiği yeminleri edip geri dönebilir diyerek bu türk askerinin kanını akıtan teröristlere sınırda mahkemeye çıkarması (hakim eğer beraat vermez ise adamlar sınırı geçmediği için herhangi bir müdahale yapılamayacak adamlar geldikleri dağa geri çıkacaktı) hakkında ne düşünüyorsunuz?
bu pkklıların davul zurna eşliğinde türk kanı ile sulanmış topraklarda halay çekmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
7 tane askerin öldürülmesi eylemini kendisinin yaptığını pkk bile üstlenirken akepenin çıkıp bunu yapan ergenekon subaylarıdır, bu askerleri öldüren türk ordusudur diye dolaşması hakkında yorumlarınız nelerdir?..
başka ülkelerde var mıdır? varsa da bizimkisi kadar mıdır bilmiyorum ama ülkemizde kıza ve erkeğe bakış açısı konusunda çok bariz bir şekilde fark bulunmaktadır. başlıklara baktıkça da bu durumun sözlüğe yansımalarını görebilmekteyiz.
örnek olarak (bkz: üniversitedeki ilk gününde sevgili bulan erkek) (taktir edilesi erkektir, şanslı günündedir,evrenin ona geçtiği kıyağın farkında olmayan erkek,on brad pitt yakışıklılığı, 7 tom cruise çekiciliği varsa mümkün olabilir, vb.) ile (bkz: üniversitedeki ilk gününde sevgili bulan kız) (üniversiteden mezun olurken bekaret iki bacak arasında değildir diyecek olan kızdır, mayasında, peynir mayası olan kızdır, üniversiteye cinsel eğitim görmeye gelen kız, vb.) başlıkları arasındaki yorumları okuduğunuzda aradaki farkı anlayabilirsiniz.
demek istediğim şu ki 20 ,21 yaşındaki bütün erkek arkadaşlarınıza sorun onlarca kızla beraber olmuştur * aynı yaşlardaki bütün kız arkadaşlarınıza sorun ya hiç kimse ile beraber olmadığını söyleyecektir ya da sen ne biçim şeyler soruyorsun diye çantasını kafanıza indirmeye başlamıştır. Gerçek şu ki günümüz türkiyesinin bakış açısına göre erkekler cinsel ilişkiye girdiği kız sayısı arttıkça prim yapar, iltifatlar alır, namı yürür, kızlar ise cinsel ilişkiye girdiği erkek sayısı arttıkça değeri düşer, adı çıkar, motor olur!!
veya bambaşka bir bakış açısı ile kız erkek iki kardeş düşünün. erkek olan baba ben kız arkadaşımla başbaşa tatile gidecem diyebilir, gayet de sakin karşılanır en fazla "dikkatli ol dede olmayayım bu yaşta" gibi bir tepki gelir, hatta bazıları "yürü be koçum, yakışır oğluma, erkek adam tabi gezecek" bile der. aynı olayı aynı babaya kız çocuğun söylediğinde verilecek tepkiyi sanırım burada yazmama gereke yok.
demek istediğim eğer evlenmeden cinsel ilişkiye karşıysanız hem erkeğe hem kıza tepki gösterin. veya bilmem kaç yaşına girip de * cinsel ilişkiye girmedi diye bir erkekle dalga geçilebiliyorken, aynı yaşta cinsel ilişkiye giren kıza neden hayat kadını muamelesi yapılır onu anlamam.
burada bunu mantık çerçevesi için anlatabilecek olanın da ellerinden öperim.
4. seneye gelip de hala ilk dönemin dersini alan bünye profesörle kapışmaya kalkar sonucunda tahmin edebileceğiniz gibi hoca takır takır ispatları sıralamaya başlar. artık cevap yetiştiremeyip sinmenizin ardından son lafını da dan diye sokar.
- olum sen daha suya buu diyorken ben h2o diyodum sen kiminle aşık atıyon...
istanbul un üsküdar ilçesinde bulunmakta olan, yeşillikler içinde, çağdaş, modern bir okul.
daha detaylı bilgiyi kendi sayfasından bulunabilmektedir.
ilk Yıllar
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, 1876 yılında Bahçecik’te kuruldu. Okul bugün izmir, Tarsus’taki Amerikan okulları ve Gaziantep’teki Amerikan Hastanesi gibi Sağlık ve Eğitim Vakfı yönetimi altındadır.
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, Bahçecik'ten Adapazarı’na 1920 yıllarının başında da Bağlarbaşı’ndaki kampüse taşındı. Genç Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi Bağlarbaşı kampüsünde çağdaş Türkiye’nin genç kızlarını yetiştirmeye başladı.
Okulun o yıllarını bizlere en iyi aktaranlardan bir isim de 1928 mezunu olan ve mezuniyetinin ardından tam 37 yıl boyunca okulda Türk Müdür Baş Yardımcısı olarak görev yapan Semiha Malatyalıoğlu idi. Malatyalıoğlu’nun ilk izlenimleri, “okuldaki öğrenciler ve öğretmenlerin birbirine ne kadar yakın olduklarını” yansıtır.
1925 yılına gelindiğinde okuldaki eğitim Barton Hall ve Bowker Hall’da veriliyordu. Round House tam bugün bulunduğu noktada idi. Emir Konak’ın yerinde ise siyah ahşap bir bina yer alıyordu.
Günümüzde Kinney Cottage binasının bulunduğu yer bu dönemde ahır olarak kullanılıyordu. Ahır daha sonraları yıkıldı ve son sınıflar için ev ekonomisi ve alıştırma amacıyla kullanılmak üzere Kinney Cottage inşa edildi. Binaya, okul Adapazarı’ndan taşındığı sırada müdürlüğünü üstlenen Mary Kinney’in anısına “Kinney Cottage” adı verildi.
1931-1961 yılları arasında resim öğretmeni ve yazar olarak çalışan Dorothy Blatter, Çalıdere Cottage'ı 1950 yılının sonbaharında yaptırdı ve tam 21 Aralık 1950’de “zaman kapsülü” nü binanın köşe taşlarından birinin ardına sakladı. Evin yapıldığı alan günümüzde de Üsküdar Amerikan Lisesi kampüsü içindedir.
SEMiHA MALATYALIOĞLU'NUN ÜSKÜDAR AMERiKAN LiSESi ANILARI
Okulun ilk yılları tabii ki bugünkünden çok farklıydı. Örneğin okulun yarısı tüm “study hall”u doldurabiliyordu. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lisedeki toplam öğrenci sayısı 242 idi. ilk yıllarda Türkçe dersleri yoktu. 9. sınıfın ardından eğitim üçe bölünmüştü. “Collegiate”, “Commercial” ve “Home Economics”. “Collegiate”, kızları üniversite eğitimine hazırlıyordu. “Commercial” ticari hayata, “Home Economics” ise ev kadını olmaya yönlendiriyordu. Lise sınıflarında öğrenim gören öğrenciler arasında sadece 3 Müslüman öğrenci vardı. Bu öğrencilerden biri olan Semiha Malatyalıoğlu “Müslüman bir Türk olarak, dini bayramlarını ve yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti, milliyetçilik bilincini, sınıf arkadaşlarıyla tam anlamıyla paylaşamamaktan” yakınırdı. O günler, Osmanlı imparatorluğu’nun Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüştüğü günlerdi. Lozan Antlaşması’nın ardından yeni eğitim yasası çıktı, diğer yabancı okullarda olduğu gibi anaokulu ve ilkokul bölümleri kapatıldı. Okul, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’na orta okul ve lise olarak eğitime devam etti. 1926’dan sonra, okulun kadrosu değişmeye başladı. Ama bunun yanında gerçekleşen en büyük değişiklik eğitim sistemine Türkçe derslerin eklenmesi olmuştur.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında eğitime gösterilen ilginin artmasıyla birlikte, okul giderek Müslüman öğrencilerin de dikkatini çekmeye başladı. Türk öğrencilerin sayısı birden arttı. Okulun ders dışı aktiviteleri de çoğaldı. Tüm öğrencilerin dört gözle beklediği dans ve diğer aktivitelerin yer aldığı Geleneksel “Mayıs Günü” (May Day) kutlanmaya başlandı. Öğrenciler ayrıca ulusal bayram kutlamalarına da katılıyordu. Yıllar geçtikçe okul, Türkiye’nin geçirdiği değişikliklere adapte oldu.
MS. MARTIN VE MS. MORGAN
Jessie Martin, Üsküdar Amerikan Lisesi tarihinin önemli bir parçasıdır. Barton Hall’daki restorasyon 1946’da başladı. Huntington Hall ve Martin Hall’un yapımlarının tamamlanması Üsküdar Amerikan Lisesi’nin Ms. Martin tarafından yönetildiği 1955 yılına rastlar. Jesse Martin’in onuruna, yeni binalardan birine Martin Hall adı verildi.
Helen L Morgan, 1956-1977 yılları arasında ÜAL’nin müdürüydü. Tıpkı Ms. Martin gibi o da ÜAL’ni “Türkiye’nin en iyi okullarından biri” yapmak için uğraştı.Okulun tek laboratuvarı olan fizik laboratuvarına ek bir laboratuvar yapılması için Helen Morgan, sarnıçın kimya laboratuvarına dönüştürülmesini, Fred Shepard ise hamamın biyoloji laboratuvarına dönüştürülmesini sağladı. Okulun modern fen laboratuvarları ve bilgisayar merkezli en yeni binasına Ms. Morgan onuruna Morgan Hall adı verildi.
1990 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi radikal bir değişiklik yaşadı ve okula erkek öğrenci kabulü başladı. Bu değişiklikle “Üsküdar Amerikan Kız Lisesi” tarih oldu ve okulun adı “Üsküdar Amerikan Lisesi” olarak değişti. SEV, USAID bursu, Sabancı Kuruluşu vedestek veren veliler yardımıyla okulda fiziksel değişiklikler de devam etti. Spor salonu yaptırıldı, Bowker Hall, Barton Hall ve Morgan Hall binaları restore edildi.
Üsküdar Amerikan Lisesi, Türk kültürünün hızla değiştiği bu günlerde “eğitimde mükemmeliyet” arayışını sürdürüyor.
Okul, bugün izmir,Tarsus’taki Amerikan okulları ve Gaziantep’teki Amerikan Hastanesi gibi Sağlık ve Eğitim Vakfı yönetimi altındadır. Okul mülkleri SEV’e aittir.
8 yıllık temel eğitim yasasının çıkmasının ardından, diğer yabancı okullar gibi Üsküdar Amerikan Lisesi ortaokulu da kalkmış, Liseye hazırlık sınıfı eklenmiştir. SEV, ortaokulun kapanmasıyla oluşan boşluk karşısında ilköğretim okulunu açmıştır.
Uzun yıllara dayanan gelenek, SEV ve Üsküdar Amerikan Lisesi’nde yaşayacaktır.
reklamda kartın anneler gününe özel fırsatlarını sıraladıktan sonra her reklamda olduğu gibi
-avantajın varsa avantajııınnn var..
denmektedir. ancak bu reklamda bu slogandan önce son cümle olarak şöle bir soru sorulduğu için ilginç bir hal oluşturur.
-ee annenizden daha değerli neyiniz var ki? *
-advantage ın varsa avantajın var *
yani öle bir oturmuşki adam annenizden daha değerli neyiniz var ki diye soruyor cevap olarak da advantage kartınız var ise ahanda o değerlidir diyor.
adamlar saman altından bu mesajı mı vermek istedi, yoksa her reklamda olduğu gibi bu reklamında sonuna aynı jingle ı koydular da öle mi denk geldi ama o zamanda böle bir soru cümlesi ile bitmesi de ilginç, yoksa reklamın iyisi çok konuşulanıdır deyip bu şekilde bir polemik olsunda reklamımız sağda solda konuşulsun diye mi düşündü bilemiyorum ama reklamı her gördüğümde bana (bkz: nasıl yani) dedirten bir reklam olmuş.
direk akp nin ve hükümetin başbakanı olarak ergenekon operasyonunun savcısıyım dedikten sonra "sanmak" diye bir tabirin yanlış olacağı.
zira ergenekon operasyonunda görülmüştürki ne kayıp bir trilyon, ne keriz feneri, ne hamas bağlantıları, ne talibanın elini öpen kişilerin bu örgütle (sözde örgüt) bir ilişkisi vardır.
buna karşın üniversite hocaları ve rektörleri, atatürkçü düşünce dernekleri kurucuları, ordumuzun generalleri, çağdaş yaşamı destekleme vakfı üyeleri, cumhuriyet gazetesi yazarları, diğer atatürkçü gazetelerin yöneticileri ve yazarları ve hatta akp'de parti içi muhalefet yaptığı için akpden ayrılan milletvekilli bile bu "terör" örgütünün üyesidir. he muhalif çıkışları ile bilinen ankara ticaret odası başkanı şofbenine nasıl girdiği belli olmayan o cloak marka tabancıyı baskından iki gün önce şansa şofbeni bozulupta tamir edilirken bulunup "böle böle tabanca bulduk" diye polise teslim etmeseydi. o baskında da o silahı oraya yerleştirenler o silahı koydukları yerde "elleriyle koymuş" gibi bulsa idi. işte o zaman izlemeye doyamazdınız ampülün keyfine..
ama işte allahın işi bozulu verdi şofben baskından iki gün önce..
not: olm ben de şofbeni falan arasam mı? sözlüğe de yazdık bu kadar eleştirel yazı. bir de utanmadan atatürk rozeti ile dolaşıyorum ortalıkta.. paketlemesinler beni de.
ağrı da konuşlanmış olan ismindeki mekanizeden de anlaşılabileceği gibi tanklardan ve zptlerle dolu olan tugay. içerisinde askerlik yapanlar için ** işkence olsa da. askerliği bitirdikten sonra şöle dışarıdan bir bakacak olursanız, bir savaş durumunda tugay içindeki tanklar, zptler, towcular ve helikopteri ile tek başına sadece bu tugay ermenistanı alır gelir diyebilirim. ki aynı tugaya bağlı ağrıdaki topçu taburunu hesaba katmıyorum bile..
kısaca çok güçlü bir tugay.. dışarıdan bakınca insana güven verdiyor, gurur duyduruyor.. ama içerisinde çavuş olunca komutanlardan gün boyu emir almak, ve -35 derece gibi bir soğukta bir taraflarınız dona dona emirleri yerine getirirken (bkz: sokarım böle işe) diyorsunuz tabi orası ayrı.. zira askerlik zor meslek anacım..
her izlediğimde sinir krizi geçirmeme sebep olan el sabunu reklamındaki sözcük öbeği. ortalama bir susam sokağı müziği eşliğinde "dur dur" diyerek ekrana doğru 5 parmak dur işareti yapan tipler.. "ellerini yıkamaaalıssıııhınnnnn" diyerek devam eden ve zaten saçmasapan olan müziğe uyduracaz diye türkçeyi katleden "sokak oynadıktan sonra" cümlesinin de gelmesiyle tepemin atması bir olur.
"sokak oynadıktan sonra" nedir ya? kafiye uymuyorsa bari "batak oynadıktan sonra" deseydin en azından bir esprisi olurdu...
ya adam bütün dünya medyasını da peşine takarak geliyor. biz de adamı sulukule, sultanahmet camisi, karaköy vs tarihi ama bir o kadar keşmekeşin olduğu yerlere götürüyoruz. bütün dünyada tv de izledi mi ahanda türkiye böle bir yer hem camiler hacılar hocalar, tipik bir ortadoğu ülkesi olarak görüyor.
bir sefer de moda sahil, bağdat caddesi, bebek, nişantaşı gibi modern olan ilçelerimizi gösterelim de dünyalılar da bunlar uygar insanlar desin. tamam bizim gerçekliğimiz bu olmayabilir yani bütün ülke nişantaşında yaşayacak lükse sahip olmayabilir ama dünyada da bu iş böle yürür. size fransadan bir yer gösterdikleri zaman eyfel kulesini gösteriyorlar, parisin arka sokaklarını değil veya amerikadan bir görüntü verecekleri zaman oranın en ileri olan times meydanından görüntüler veriyorlar dünyada suç oranın en yüksek olduğu newyorkun ara sokaklarını değil.
tanım: fiziksel kavganın uç versiyonudur. kavga ettiğiniz kişiyi tanınmayacak hale getirmektir.
örnek: kadıköyde kız arkadaşı beklerken, kız arkadaşı 30 metre ileride iki tane 18-19 yaşındaki kendisine laf atan velete çemkirirken görmek. bütün kanın beyinde toplanması. aradaki 30 metre mesafede ayakta insan bırakmayacak şekilde yararak ilerlemek. iki tane genç delikanlının yüzünde "şimdi sıçtık" ile "yusuf yusuf" (bkz: 1.80 boyunda 96 kilo olmak)arasında gidip gelen bir ifade görülmesine mütakip allah yarattı demeden vücudun bilumum uzuvları ile (bkz: kafa) (bkz: dirsek) (bkz: yumruk) (bkz: diz) (bkz: tekme) ayırt etmeksizin veletlere girişmek suretiyle elips şeklinde olan kafalarını kare şekline getirmek. çocukların bundan sonraki hayatlarında asla laf atamayacağından emin olmak.
genellikle üniversitelerimizde karşılaştığımız sınav tipidir. sınavda tek soru sorulacak olması sınavın zor olacağının kanıtıdır. soru tek olmasına karşın kesin olarak cevabı en az iki sayfadır. tek soru sorulan sınavlar doğası gereği bütün dönem anlatılan konuları içerir ve soruyu doğru cevaplamak için bütün konuları baştan aşağı bilmeniz gerekmektedir çünkü bütün soru birbirine bağlıdır. hele ki öncelikli bulmanız gereken bilinmeyeni bulmak için gereken formülü unuttuysanız işiniz bitmiştir. dersin diğer konularında hatim indirmiş olsanız da fayda etmez. oradan o bilinmeyini çıkarmadan hiçbir şey yapamayacağınızı da çok iyi bildiğiniz için sınavın geri kalan zamanında "seneye bu dersi hangi hocadan alsam daha iyi olur" diye düşünerek geçirirsiniz.
yapıkredi ile birleşmenin öncesinde koçbankın çağrı merkezi olarak adlandırılan şirket. genel olarak tahmin edilenin aksine fonobank ismi ingilizceden gelen "phone" ve "bank" kelimelerin birleştirilmesi ile türetilmemiş olup, en büyük hedefi fon alım satımı olduğu için fonobank olarak adlandırılmıştır. kuruluş yeri soyak göztepe bloklarının arkasındaki çamluca iş merkeziydi ancak yapıkredi ile birleşmesinin ardından yapıkredinin gebzedeki bankacılık üssüne taşındı. 4440555 telefon numarasına sahip olduğu günlerde devamlı olarak avea müşterilerinin "kontur aldım ama telefona yüklenmiyor" sorunlarıyla ilgilenmiş olan şirket. çalışanları avea hatları konusunda da zamanla tecrübe edinmiş olup ufak tefek sorunlar için avea çağrı merkezini aramaya çalışan avea müşterilerine de yardımcı olmaya başlamıştır. neyseki yapıkredi ile birleşmenin ardından fonobank ile beraber telefon numarası da yürürlülükten kalkmıştır.