katil, faşist ve artık korku saçan halk cephesi ile hdp'nin arasındaki stand kavgasından kaynaklanan tartışma; polisin de olaya biber gazı ve tomasıyla dahil olmasıyla Gazi mahallesinde 16 yaşında bir can daha aldı. ibrahim öksüz de o candır.
daha berkinim canım varken, ibrahim arasımız varken onların acıları dinmemişken şimdi buna nasıl katlanalım. günlerdir boku bokuna olayları körükleyen lanet cephenin kadına dayaktan, küfürden; faşistliğinden, stand devirmesinden sonraki icraatı bu olacakmış demek. binlerce kere yazık. binlerce kere size de yazık. nasıl bir duyarsızlaşmaktır sizinki, bu çocukların öldürüldüğü ülkede ?
alıntı:
istanbul'da, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın seçim standına Halk Cephesi üyelerinin saldırmasıyla başlayan gerginlik bu gece silahlı çatışmaya dönüştü. Gazi Mahallesi'nde, iki grup arasında çıkan çatışmada, çalıştığı tekstil atölyesinden evine giden tekstil işçisi ibrahim Öksüz, vücuduna isabet eden kurşunlarla hayatını kaybetti.
HDP, Kağıthane Nurtepe'de, önceki gün Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş için seçim standı açtı. Halk Cephesi üyeleri standa giderek, bölgede hiç bir partinin seçim standı açamayacağını bildirdi. Standı kaldırmaları istendi. HDP'liler bu talebi kabul etmedi. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Her iki taraftan yaralananlar oldu. Buradaki kavga Sarıgazi ve Gazi Mahallesi'ne sıçradı.
iŞiNDEN EViNE GiDiYORDU
Bu akşam saatlerinde, HDP ve Halk Cephesi üyeleri arasında Gazi Mahallesi'nde kavga tekrar alevlendi. Polisin TOMA ve gaz bombalarıyla müdahale ettiği olay, silahlı çatışmaya dönüştü. Molotof kokteyllerinin de kullanıldığı olaylarda, çıkan silahlı çatışmada, iki ateş arasında kalan 16 yaşındaki tekstil işçisi ibrahim Öksüz, vücuduna isabet eden kurşunlarla hayatını kaybetti. Öksüz'ün çalıştığı tekstil atölyesinden çıkarak evine gitmek istediği sırada iki ateş arasında kaldığı belirlendi. Çatışmada olaya müdahale eden polis araçlarına da mermilerin isabet etti. Öksüz'ün cesedinin hastane morgundan otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu'na götürüleceği belirtildi.
12 HALK CEPHELi GÖZALTINDA
istanbul Emniyeti, önceki gün Nurtepe'deki olaylara karışan 12 Halk Cephesi üyesini gözaltına alırken, yapılan aramalarda 2 tabanca ele geçti. istihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, olaylara karışan iki grup üyelerini belirlemek için çalışmalarını sürdürüyor.
1970 doğumlu, boğaziçi üniversitesi psikoloji mezunu bir garip kadın yazardır efendim. currently, okumakta olduğum kitap onun kitabıdır. ismi de, gertrude 2'ye nasıl bölündü ? dür. gertrude'nin iç dünyasını, karakter çalkanlanmalarını belki biraz bilinç akışı tekniği kullanarak anlatmaktadır. daha önce hiçbir türk yazarda görmediğim bir yazış şekli, biçimi, taktiği uyguluyor. etkilendiği şahıslar muhakkak vardır lakin bir kaç kitabını daha okumadan bir şey diyemeceğim. sadece soy ismi gibi öncü, yenilikçi ve yaratıcı olduğu kesin !
twitter'ın son bomba fenomani alper sarı'nın başlattığı 5-10 saniyelik komedi bir vine serisi. boğaziçili diye demiyorum ama alper sarı gördüğüm en komik, en iyi fenomen lan resmen. attığı tweetlerin yüzde doksanına, attığı videoların yüzde yüzüne gülüyorum abartısız. özellikle bu secret diary of ece sue'yu resmen video çekip atsın diye bekliyorum. tamam kabul işsizleştim ama resmen sesli sesli gülüyorum amk fenomenine. en azından orijinal.
henüz keşfettiğim, kaliforniyalı bir rock grubu. amaçları daha çok 60'ları yansıtmakmış. pek bir sevimliler ve müzikleri çok sağlam.
alenen, underrated.
ayrıldıktan sonra, aşk acısı çekmekten ölürken pekala bir teselli olarak kullanılabilir. pek çok yakın arkadaşımdan da duymuşumdur. adete zihinsel bir orgazm yaşıyorlar bunu söylerken, ilişki süresince tatmin olamamanın acısını çıkartıyorlar. aynı zamanda ayrılıklarını güzel gösterecek bir ayrıntı yakalamış oluyorlar.
aşk acısını hafifletecek yegane cümle de diyebiliriz belki. belki.
ayrıca, genellikle kadınlar kullanır.
flört cevabına ulaşılması gereken sorunsal.
şüphesiz ilişkilerin en güzel evresidir kendisi.yavaş yavaş tanımak böyle onu, özelliklerini yavaş yavaş öğrenmek. arzulamak ancak bir şey yapamamak. dokunmak istemek çok ama dokunamamak. bir mesaj gelince deli gibi heyecanlanmak ve uyumadan önce onunla ilgili hayaller kurmak. buluşmak için can atmak.
bunların pek çoğu sevgili olduktan sonra azalarak bitiyor. geriye iyi anlaşabiliyorsanız ortak paylaşımlar kalıyor. beraber gülebilmek, eğlenebilmek ve beraber olmak vs. eski heyecanlar kalmıyor yani. buluşmak bile sıkıcı gelmeye başlıyor. öyle diyim.
yeni zelanda'da çekilen, Jane Campion tarafından yaratılan gizemli dizi. yavaş akıyor dizi, yavaş ilerliyor. konudan daha çok durum içeriyor. diziye peter mullan gerçekten renk katmış. elisabeth moss'u da geçemem. büyüleyici. güzel bir yapım.
yamulmuyorsam, sensibio marka vücut kreminin yada duş jelinin artık neyse sinir bozucu reklamında geçen sözler. ulan bir reklam şarkısı bu kadar mı gıcık olur ya. hiç mi kulak yok efenim bu reklamcılarda. bu sese insan gıcık olur, siktir edelim şunu diyemediler mi? yazık vallahi yazık. ama bi' yandan da ne oldu? akılda kaldı öyle yada böyle. kazındı ulan beynime. mind fucker oğlum bu reklam.
iminofortisin ne olduğunu bilmeyenler için, pek bir anlam ifade etmeyen bebek maması reklamı sloganıdır. Amk, ne ulan bu iminofortis ? Anne olsaydım almazdım ulan resmen. Başlarım havanıza derdim.
artık o bir tel toka değildir. Ucu koptuktan sonra, o güzel, o çok işe yarayan, kötü gün dostu tel toka işlevsizleşir. Kullanmaya devam edilir, diş sıkılır. Belli bir süre sonra şerefsizleşir, çok afedersiniz nankörleşir. Kafa dersine ha jilet at, ha bu yumuşak ucu kopmuş tel tokayı tak. Nankör oğlum nankör işte.
Tel toka değil misiniz, hepiniz aynısınız.
lisede genç kızların birbirlerine yıl boyunca en çok sarfettikleri cümle. Bunun ardından çorabı kaçan kızı bir telaş sarar, arkadaşlarıyla hummalı bir çorap arama çalışmasına girişirler. Bulabilirse ne ala. Bulamazsa çıkışta sevgilisiyle buluşmaya kaçmış çorapla gider. Sevgilisi seksi buluyorsa kaçmış çorabı, alanın alası.
leman'daki mantık hatası şudur: Hepimizce bilinen bir gerçektir ki; sosyalist, komünist çizerlerin-yazarların ağırlıkta olduğu bir dergidir. Ancak leman dergisinin 'leman kültür' adıyla, türkiye'nin dört bir yerinde açtığı cafeler, buram buram kapitalizm kokan mekanlardır. Mekanlar, normal standartların üstünde fiyatlara sahipir. Mekan ziyaretçileri ise 15 yaşında, elinde canon-nikon fotoğraf makinesi ile koşan (pardon topukluyla koşamayan) kızlar, markasız yapamayan veletlerdir çoğunlukla. Kimse de kusura bakmasın.
Not: bir kez olsun gitmedim. Yazdıklarım gözlem içerir.
ekşi elmaları nesne olarak alırsak uygulanabilecek eylemdir.
yeşil yeşil, ekşi ekşi yaz elmaları tuzlanmadan yenirse o elmara ayıp olur. en azından ben böyle düşünüyorum sözlük.
ilginç besteleri olan, tarzlarını bir tanıma sokamadığım gruptur. enstrümantal müzik yaparlar. ancak kitap okurken müthiş dinlenilesi. adeta okuduğunuz kitaba uyuyorlar.
Dizinin yarım saatini rahatlıkla kaplayan bakışmalardır. Uzun yakın çekimler, kim kime bakıyor belli değil, gergin havalar, firdevs hanımın gözleri...arkadan da gök gürültüsü efekti vermişler, tam olmuş.
Panda dondurma rekalamındaki sevimli panda'nın level atlamış haline söylenen söz öbeği. Çocuk resmen reklamda pandaya 'çok çılgınsın panda' dedi. Tam olduk bence.
sanat müziğiyle ciddi anlamda uğraşan, sanat müziğine gerçekten hakettiği değeri gösteren sanatçıların; sıklıkla yakındıkları konudur. gerçekten bulunduğu konumun hakkını veren bir kaç koro şefiyle yaptığım sohbete dayanarak söylüyorum.
türk sanat müziğinin özellikle herkesçe bilinen, popüler parçaları için bu durum daha kötüdür: fikrimin ince gülü, veda busesi gibi.. şeflerin söylediklerine göre, kıyı kesimlerde bu daha çok görülüyor. türk sanat müziği sanki; sadece içerken dinlenebilecek bir müzik haline geliyor, getiriliyor. sanat olmaktan çıkartılıp, çoğu yerde rakı masasına meze yapılıyor.
elbette ki rakı masaları kurulur, şarkılar söylenir, yenilir içilir. ancak bir insana 'klasik türk müziği sever misin ?' diye sorulduğunda verdiği tek yanıt, 'severim tabii, rakının yanında da ne güzel gider'se o insanın türk sanat müziğinden hiçbir şey anlamadığını rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
not: klasik türk müziği konusunda pek etkin değilim, ancak ona hakettiği değerin hiçbir şekilde gösterilmediğini söyleyebilirim. hakiki sanat müziği parçalarının hiçbiriyle boy ölçüşemeyecek, batı müziği parçaları olduğu bir gerçek. işte, onları masamıza bol bol meze edebiliriz. ancak sanat müziğine bu saygısızlığı yapmamalıyız zannımca.
üşüdüm diyen kıza ceketini vermekten daha orjinaldir, bir o kadar da romantiktir. yakılan ceketin ateşinde kız ellerini ısıtır. ayrıca, burada ceketin maddi değeri konuşulmaz bile.
bu olayın en güzel örneğini yaratıcı fikirlerin adamı, leyla ile mecnun'un senaristi burak aksak gözler önüne sermiştir:
çoğunlukla cool görünmek amaçlı gerçekleştirilen eylemdir. genellikle -hemcinslerim lakin- kadın kullanıcılar tarafından gerçekleştirilir.
fotoğraflarını gizlemenin yanında; duvarlarını kapatırlar, kapatmazlarsa bir şey paylaşmazlar, sürekli online görünmelerine rağmen facebook'larına en son aylar önce girmiş havası vermeye çalışırlar, haftalar öncesinde bir şarkı paylaşıp o şarkıyı öylece bırakırlar filan filan..
hayır madem bir şey yapmıyorsun facebook'unda, kapat facebook'u değil mi ? neden girmemiş havası vermeye çalışıyorsun, amaç nedir ? ama amaç nedir olur mu ? amaç 'bak bu kız hiç face'e girmiyor' havası vermek. bitsin artık bu trip, gerçekler. özellikle tumblr'ın yalnızlık kafasında olan hatunları, sizlere sesleniyorum. gına geldi.
--spoiler--
s: ben hiç zihnimi kullanmadım. engin niye bunu bana önceden söylemedin ?
e: ben kullandım ama şey, az.
s: az.
e: az.
s: ben zihnimi otel odasına bırakıp sete geliyordum. aslına bakarsan ben film boyunca hep yürüyorum. yürümek de zihinsel bir faaliyet değil malum.
e: ama bir şey bir düşünceli haliniz vardı orada yürürken.
--spoiler--
Bu listedekilerin tamamı, 24 saat içerisinde gerçekleşti:
- Polise astımlı olduğunu söylemesine rağmen biber gazı yiyerek ölen gencin hastane önünde eylem yapan ailesine de biber gazı sıkıldı.
- Sağlık Bakanı Tecavüze uğrayan kadının bebeğine devlet bakar dedi.
- Kürtajı yasaklayacak kanunun Haziranda meclise sunulacağı açıklandı.
- Havayolu çalışanlarına grev yasağı getiren yasa Meclisten geçti.
- 150 THY çalışanı grev yaptığı için işten çıkarıldı.
- Emniyet güçlerinin copları demire çevrildi.
- KCK davasında avukatlık yapan 103 avukat hakkında soruşturma başlatıldı.
- 16 yıllık Yeni Şafak yazarı Ali Akel, hükümetin Uluderedeki tutumunu eleştirdiği için gazetesinden kovuldu.
- RTÜK üyelerinden gelen tavsiye kararının ardından, 1 Kadın, 1 Erkek dizisindeki çiftin yeni bölümde evlendirilmesine karar verildi.
- Tütün ve alkole %15 zam geldi
- 3. köprü ihalesi yapıldı
- Milli Eğitim Bakanlığının okullarda sağladığı internet hizmetinde Googlea girilmediği ortaya çıktı. Googlea, kendilerine verilen şifre ile internete bağlanıp girmek isteyen öğretmenlerin karşısına Bu siteye erişim, sakıncalı içeriğinden dolayı Milli Eğitim Bakanlığı isteğiyle, Türk Telekom A.Ş. tarafından engellenmiştir. yazısı çıkıyor.
samimiyetine inanılmaması gereken insan vol2'dir.
çay ki toplumun her kesiminde çılgınlar gibi tüketilen gelmiş geçmiş en samimi içeçek, sen nasıl olur da onu zaten cebinde 5 lirası olan öğrenciye 3 liraya satarsın be adam ? çay dediğin 50 kuruş olur arkadaş. taş çatlasa 1 lira olur. ayıptır, günahtır.
vice city'de kadınları kendine aşık etmek için kullanılan şifre. bir tür sihir, büyü. oyunda para kazanmak için mükemmel bir yol.
toplayın tüm hatunları meydana, sopayla öldürün, paralarını alın.
vice city'nin revaçta olduğu dönemlerden kalma, vice city anılarındandır.
tank şifresi yazardık, tank düşerdi. denizde yüzme şifresi yazardık, denizde yüzerdik. adamları öldürüp öldürüp, paralarını alıp alıp, peşimize polisleri takıp takıp; polisten kurtulma şifresini yazar, polisten kurtulurduk. hiç durmadan aralıksız silah şifreleri yazar, mermileri sonsuz yapardık.
ama bunların arasında en sevdiğim şifre 'fannymagnet'ti benim. bir baktım, sıkılıyorum biraz. yazardım direk fannymagnet'i, oh gelsin hatunlar. bazen çirkinleri gelirdi, onları yumruklardım, paralarını alırdım. hatta bazen aksiyon katardım olaya: polisleri önce peşime takardım, sonra fannymagnet yazardım, hatunları da takardım peşime. polislerin etrafını kadınlar sarardı, çok eğlenirdim. sonra polislerin yanından, ortamdan bir hatunu arabaya alıp plaja filan götürürdüm.
bu teyzelerimiz misafirlikte olsun, akraba ziyaretinde olsun ellerini öptükten sonra 'nasılsın evladım/yavrum/hanım kızım/bey oğlum' diye sorarlar.
halimizi hatırımızı soruyorlar, buraya kadar her şey güzel. lakin sonrasında verilen cevabı takmazlar. daha cevap gelmeden kafalarını sallayarak verilen cevabı, aslında daha verilmeyen cevabı onaylamaya başlarlar. bir de tatlı olurlar böyle, bir şey diyemezsiniz. 'iyiyiz teyze, sizler nasılsınız ?' sorusunu bile yöneltemezsiniz.
çünkü teyze kendi üstüne düşen vazifeyi yaptıktan sonra cevap gelmeden baş sallama hareketiyle olayı bitirir.
deneme sınavından çıkan öğrencinin klişe feryadıdır. bu şahıs her nedense tüm soruları önce doğru yapıp sonra değiştirmiştir. çevresinden 'ben de ben de' desteği görmesi az da olsa yüzünü güldürür bu şahsın.
genç liselilerden lmfao'ya sert, adeta gönderme niteliğinde bir cümledir. şimdi insanda her şey biraz ölçülü olacak. bu kadar özgüvenle barındırmazlar sizi ey lmfao !
