tavuktan yapıldığını öğrendiğimde ciddi anlamda şok yaşadığım tatlı. bugün de yemekhanede çıktı, inceleye inceleye yedik ama 10 tane adamdan birisi çözemedi onun tavukgöğsü olduğunu, orası ayrı.
ayın 3'ü itibariyle öğrencisi olduğum üniversite. o değil de göztepe kampüsündeki yeni, mis gibi iktisat fakültesinin binası ne öyle lan? süper ötesi. net.
şimdi kılıksızım,fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken,
süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana şimdiki kadar kıymet vereceğim?
ona verdiğim kıymet her geçen gün azalmakta sözlük. sevgim azalmıyor, bağlılığım da. fakat verdiğim kıymet, verdiğim değer eksilere yaklaştı. ben itiraf ediyorum; bunu söyleyebileceğime hiç bir zaman ihtimal vermemiştim. ''böyle bir şey asla olmayacak.'' demiştim.
o gitti. ben de arkasından izledim. uzun süre. geri dönüp bakmadı. geri de dönmedi. gitti sadece. en son bakmayı bıraktığımda hala gidiyordu. ve hala bana bakmıyordu.
bugün 8 haziran 2012. bugün ben, eski ben değilim. bugün, benim dönüm noktamdır.
herkes tek tek gidecek, onu bekleyen bir ben kalacağım sözlük. ama sadece bu. sadece beklemek olacak, bundan sonra tek yapacağım şey. gelmesini sağlamak değil. tutup yanıma çekmeye çalışmak da değil. sadece olduğum yerde kalmak. neden mi önüme bakmıyorum, yoluma devam etmiyorum? ben artık aşık olamam sözlük. ondan. sadece beklerim. aynı kişiyi. bilmediğim kadar uzun bir süre. sadece beklerim.
-sen yola benimle çıktın, şimdi yolda beni indirip tek başına devam etmek kolay mı?
-yola kimseyle devam etmeyeceğim, yola devam etmeyeceğim zaten. rahat ol.
ya böyle bir şeyin olacabileceğini sanmıyorum ben. bir insanın kalbinin her saniye zoraki atmasının, her saniye boğazına oturmuş bir yumrukla yaşamasının mümkün olabileceğini sanmıyorum.
18-19 ayını birlikte geçirdiğin, yeri gelip annenden babandan daha fazla gördüğün, en iyi anında da en boktan anında da yanında olduğun bir insan var, tam karşında. sen bunu ne hakla ona yapabilirsin? sen ne hakla bok parçası kadar değeri yokmuş gibi davranabilirsin onun kalbine? nasıl bunu söyleyebilirsin, bilmem kaçıncı kez? bu nasıl bir yüzsüzlüktür ki, yine bilmem kaçıncı kez ağzına sıçabilirsin onun? utanmadan, sıkılmadan... dümdüz.. bir an bile düşünmeden.. hadi daha önceleri acemilik vardı, tamam; ulan insaf, 1.5 hatta neredeyse 2 seneden bahsediyorum. sen hayatına böylesine sokup böylesine sahiplendiğin bir insanın ağzına birincinin, ikincinin üzerine dördüncü, beşinci altıncı kez sıçabilirsin? sana bu güveni kim verebilir?
tamam, kalpsizliğini bir kenara bırakalım; onunla yaşadığın her anın üzerine dök benzini, yak çakmağı. peki ya insanlığın? peki ya bizleri insan yapan düşünme özelliğin? insan da mı değilsin yoksa sen? nesin?
ilk öptüğün anı da mı unuttun? ilk elimi tuttuğun anı? ilk defa kokumu ciğerlerine doldurduğun anı? gitmesin, o koku bitmesin diye koklamaktan çekindiğini? ulan o deniz karşısında ilk kez oturup, kollarında beni sardığın o an... o zamanın durduğu an, bana söylediklerini? bana ilk kez dünya beni yutmadıkça seni asla bırakmam deyişini? bitmeyecek, hep yanındayım deyişini? sen bana bunları bir gün ikimizde unuturuz nasılsa diyerek mi söyledin? bu mu lan senin erkekliğin? bu mu adamlığın? utanmadın mı lan? bana yalancısın sen derken, yapmadığım, aklıma bile getirmediğim şeylerle beni yargılarken; yalanlarına yalanlar eklemekten utanmadın mı?
daha önce de gidiyorum deyip ceketini aldığında, kapıları üstüne kitlemiştim ben. zorla, ısrarla belki ama; sonradan seni de ikna ederek, kalmanı sağlamıştım. 'iyi ki kaldım' bile dedirtmiştim sana. yaşacayacak daha çok hikayemiz olduğunu biliyordun çünkü sende. Peki ya şimdi? sence şimdi de tüm bunları yapmaya gücüm kaldı mı? bu senaryoyu 4-5 kez canlandırmadık mı? ve sence ne kadar çok oynarsak, o kadar bıkmadık mı? Gitmekten bıkmadın mı sen? sana gitme dememden bıkmadın mı be adam? o başını alıp, göğsüme gömmemi, orada yatarken kokumu ciğerlerinin en ücra köşelerine kadar doldurmayı köpekler gibi istediğini biliyorken, kendini bunun tam tersine inandırmaya çalışmaktan bıkmadın mı?