ilkokulda öğle arasında yemek için eve gitmiş, yemeğimi yedikten hemen sonra evden çıkış yapmış ve pembe simli terliklerimle okulun önüne kadar gelmiştim.
Okulun önünde giydiğim terklikleri fark etmiş ve eve doğru depar atmıştım.
Lise zamanında "psikolojik roman" adı altında bulunan bütün kitapları okumaya çalışırdım.
Bu kitapla tanıştıktan hemen sonra, kitabı daha detaylı öğrenmeyi amaçlamış ve amacıma ulaşmıştım.
Kitap bittiğinde oldukça etkilenmiş ve bir süre bu etkiden çıkamamıştım.
Yıllar geçtikten sonra, bu kitabı tekrar okudum ve pek bir şey hissedemedim.
Lise zamanında bu başlığa entry giriyor olsaydım, entry sonunda ağlıyor olabilirdiniz fakat şu an bu entryi sadece okuyup geçeceksiniz.
Kıssadan hisse; bazı kitaplar, bazı yaşlarda daha güzel...
ilk şeklimiz;
Sosyal medyada ilgi göremeyen ve bu durumdan rahatsız olan sığırcığımız, sosyal medyayı yererek ilgi bulmayı amaçlar fakat çelişkisinde boğulduğunu bir türlü kavrayamaz.
ikinci şeklimiz;
Sorulmadığı müddetçe sosyal hesap kullanmadığını belirtmeyen, yediği her bok püsrü sosyal mecralarda paylaşmak istemeyen ve bir şekilde gündemden kopmayan kişilerimiz...
Bunlara saygım sonsuz.
Zaten fark ettiyseniz birine sığır dedim, diğerine kişi...
Neyse.
Herkesin sosyal medyasına kimse karışamaz. Evet.
Bunun üzerine uzun uzun yazabilirim fakat gerek yok.
Nedeni ise şu; https://galeri.uludagsozluk.com/r/1480165/+
Bu ne?
Ne bu?
Hadi fatoş'u bi nebze daha anlarım da fatih sana ne oluyor aq?
O önlük ne?
O önlükte yazılan ne?
insanlar fazla garip.
Neyse.
fotoğraftaki gibi önlük giyebilecek beyler eqlesin.
Çünkü; menüde aşk var. Ehe ehe.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1478832/+
Metin hara, türk erkeğinin acısını çıkarıyor tamam da adriana'ya ne oluyor?
Şahsen "sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?" demesini beklerdim.
Cıks cıks. Olmamış bu.
Bir de haber başlığı fazla yaratıcı değil mi?
'hara'ret basmış. Hani metin hara? Anladınız mı? Hani soyadı hara? Bravo.
Hll spr dvm.
Yazarın başlıkta belirttiği gibi sürekli duyar kasma eğiliminde olan yazarlardan sıkıldım.
Fakat duyar kasan yazarlara bok atıp, duyar kasan yazarlandan da fazlasıyla sıkıldım.
Kısacası; hepinizden iğreniyorum.
(Bu entrymde istemeden duyar kasmış olabilirim.)
1 gününüzü sırf bu aktivite için ayırsaydınız, gün sonunda 576 bardak su içmiş olacaktınız.
içemeyecektiniz fakat bu durum, bu hesaplamayı yapmam için bir engel oluşturmadı.
Çünkü Neden oluştursun?
Not: ağır işsiz ve geri zekalıyım.
Bir de hava çok sıcak.
Bazı insanlar, boş zamanlarını değerlendirmek için film izler.
Bazıları ise film izlemek için boş zaman yaratır.
Ben genellikle boş zamanlarında film izleyen biriyken, bu adamdan sonra film izlemek için boş zaman yaratmaya başladım.
Hatta "Bu adamın filmlerini izlemek için boş zaman yaratmaya başladım." desem daha doğru olur.
Zira "film yapmak için film yapan" bir yönetmen için boş zamanımı bile boşa harcayamam.
Eğer ki boş zamanlarınızı dolu geçirmek istiyorsanız, bu adamın filmlerine bakın derim.
Filmlerine baktıktan sonra, filmlere ayırdığınız sürenin saniyesinin bile dolu geçtiğini görecek ve hemen ardından gelip bana teşekkürlerinizi sunacaksınız.
Yani umarım sunarsınız.
"Bi kenefe gideyim" deyip salonu terk eden, geri döndüğünde "rahatladım" diyen bir akrabaya sahiptim.
O akraba yüzünden, "kenef" adlı yeri çok farklı bi yer olarak hayal ettim.
Hatta merakıma yenik düşüp, babama "baba kenefte ne yapılır?" diye soru yönelttiğimi bile hatırlıyorum.
Ben çok masumdum.
Beni siz kirlettiniz.
Düşünsenize, Tam şu an calhawi bu adamın yanına yaklaşıyor ve "iyi akaşamlar delikanlı. Güneşi görmek ister misin?" diye soruyor.
Güzel olmaz mıydı?
Bence olurdu.
Neyse.
Bir yazar.
"Umarım dertlerin biter ve güneşli günler görürsün." yazarı...
Büyük bir ciddiyetle, kendisi kadar tatlı çikolota eppeğini yiyen ve yine kendisi kadar soğuk sütünü içen yazarın yaptığıdır.
Ama ne var biliyor musunuz dostlar?
Sorgulanmaya değmeyecek bir hayat yaşıyormuşum. Onu fark ettim...
(üç nokta koyayım da "derin düşüncelere daldı" sansınlar.)
Neyse. Sanırım olmadı bu. Kendinize iyi bakın. Ben güneşi selamlamaya gidiyorum.
"Forrest gump" gibi sevecek birini bulursam nikahı basacağım.
Hatta nikahı basacağım bu adamla "forrest gump" filmini izleyecek ve filmden sonra salonda koşmaya başlayacağım.
Neyse.
Zeki olmayan ama sevmeyi bilen beyler eqlesin.
Az önce bu yazarın açtığı başlığı okudum. Yaşadığım aydınlanmadan Hemen sonra
sözlükten sıkıldığımı fark edip, youtube'a geçiş yaptım.
Saçma video izleme alışkanlığımdan dolayı saçma bir video açtım ve izlemeye başladım. izlediğim Videoyu yarıda kesip, videoya gelen yorumları okumaya karar verdim.
Tam yorumların olduğu yere geldim ve şununla karşılaştım; https://galeri.uludagsozluk.com/r/1468433/+
Yani şakaysa hiç komik degil. ciddiyse de komik değil. Hiçbir türlü komik değil.
Bunları hak edecek ne yaptım?
Evren bana niye böyle bir mesaj yolluyor?
Neyse. Bir yazar.
Girdiğim her sitede beni bulan, bir yazar.
Bu yazar kendi deyimiyle erotik gifler paylaşmakta ne kadar özgürse, ben de bu yazarı eleştirmekte o kadar özgürüm.
Sözlük burası.
O yazıyor, ben okuyorum.
Ben yazıyorum, o okuyor.
Herkes kendi yazdığından sorumlu.
Her yazılan onaylanmadığı için başkaldırılar elbette olacaktır.
Yaptığımız eleştirilere karşı "rahatsız oluyorsan, eksile geç" diye bir tutum sergilemek oldukça saçma.
Zira Bu yazara yapılan eleştirilerden rahatsız oluyorsanız, bu yazarı savunmak yerine siz de eksileyip geçebilirsiniz.
Her erkek, her kadın cinsellik hakkında konuşabilir. Buna itirazım yok. Fakat ortada aşırıya kaçma, sınırı bilmeden hareket etme varsa bu beni rahatsız eder. E haliyle tepki vermem kaçınılmaz olur. Bu sadece bu yazarla da alakalı değil, aşırıya kaçtığını düşündüğüm her yazara tepkimi koymaya çalışıyorum. Bu tepkiler işe yarıyor mu?
Elbette yaramıyor.
Yaramasını isterdim.
Neyse. Bir yazar.
"insanlar umrunda olsun" yazarı...
Güldürürken düşündüğü ve düşündürdüğü için;
(bkz: etuuu)
Şu an için bu makbuldür.
O güzel troller, o güzel atlara binip gittiler.
Başlıkta yazılan nickler arasında, oytunkaran ve aydinoglu ikilisinin azimli olmaları beni çokça güldürüyor. Bunun dışında pek bir vasıfları yok. Evet.
Yalnız ve ayı olan bir sözlük erkeğiyle konuşuyorsunuzdur.
Bu sözlük erkeği en saçma ve gereksiz mesajında bile gülücük emojisini kullanıyordur.
Karşı tarafın neden bu kadar fazla emoji kullandığını sorgularken, birden bire "neden hiç gülmüyorsun?" sorusuna maruz kalırsınız.
Bu mesaja en güzel cevabın bir gülücük olacağını düşündükten sonra, karşı tarafa gülücük dolu bir mesaj atarsınız.
Attığınız mesajdan sonra, beklenmedik bir şekilde karşı taraftan mesaj gelmediğini görür ve üzülürsünüz.
Bu tür gecikmeleri sevmediğinizden bir daha hiçbir sözlük erkeğine gülücük dolu mesaj atmamaya karar verirsiniz.
Mutlu son.
Kusura bakmayın ama Gerçek kadın erkek eşitligi bu değil. Olmamalı da...
Beraber yapılması gereken daha hoş şeyler varken neden sıçmak?
Gerçi "tuvaletlerin cinsiyetsizleştirilmesi" adı altında sıçmanın dışında daha farklı şeylerin amaçlandığını düşünüyorum.
"Daha rahat sevişmek" gibi mesela...
Bir de farklı amaçlarla bu kampanyanın altına imza atan erkeklerimiz, umarım pişman olmaz. Zira kızlarımız pembe dışında farklı renklerde de sıçabiliyor.
Ahahaha. Neyse.
Eyyorlamam bu kadar.