Barış Manço'nun şarkı sözlerinde ağırlıkla kullandığı, gerçekten inanılırsa insanı hayal kırıklığından kurtarma gücüne sahip söz öbeği.
"kul ahmet erken kalkar haydi ya nasip derdi,
kimseler anlamazdı, ya nasip, ne demekti."
"bir gün bir yoksul öldü, üzüldü mahalleli
ama bir kefen parasi, bulamadi mahalleli
kul ahmet dedi yalan dünya
çikardi ceketini
örttü garibin üstüne
kaldirdi cenazeyi
sonunda herkes anladi
ya nasip ya kismeti"
dinleyen kaç kişi kalmıştır diye merak ettiğim grup.
Bir ben kaldım gibi hatırlayan, beri gelebilir dinleyen.
Hayır her şarkısını ayrı seviyorum, her klibi halen çok etkili üzerimde. Bu adamlar Clint Eastwood tarafından bir araya getirilmiş dört ünlü müzisyen, yine bir rivayete göre kimlikleri belli olmasın diye şarkılarında seslerini değiştiren aletler kullanıyorlarmış.
Elektronik müziğin öncüsü oldukları gibi, başka bir rivayete göre ilk defa üç boyutlu canlandırma tekniğiyle * konser vermeyi denemişlerdir. Kendileri paravanın arkasında kliplerinde tasvirlendikleri animasyon karakterlerinin canlandırılmaya çalışıldığı bir konser.
Bence çağının çok ötesinde, tabi bence tabi.
Sürekli kendimi çakı çakı çakı çakı aaaa auv derken buluyorum.
Çayı nasıl içersiniz? açık açık kaçıkaçık aaaa auv.
edit1: Damon Albarn kendini ele vermiştir. Yeni albüm ve hikayeleri pek datlu olmuş efenim.
Aslında yapması gerekenler tam olarak şunlardır;
Zaten sabaha karşı yattığı halde, erken kalkıp çalışırım dememelidir.
Çalışacağı varsa çalışmalıdır, çalışacağı yoksa bilgisayardan uzak kalmalı, vurup kafayı uyumalıdır.
Kaldı ki internetten bari uzak durursa, benim gibi başarıyı yakalayabilir.
Tamam tanım tanıdım; bireyin sürdürmek istediği ilişki tarzının içeriğidir.
--spoiler--
Bir ilişki Nasıl Olmalıdır Birinci Manifesto
1. Bir ilişki ilişmekle yetinmemelidir. Kıyıya, köşeye, ucuna veya kenarına oturmakla, oturuyormuş gibi yapmakla gemi yürütülmez. Üzerine oturulacak şey süngü bile olsa, tam anlamıyla oturmak şarttır.
2. Islak olmayan bir ilişki düşünülemez.
3. Aslında ilişki diye bir şey yoktur; her şey palavradır. iki insan ancak birbirlerine ilişmedikleri sürece birbirlerini yaşatabilir. Birlikte değişim bir ortaçağ yalanıdır.
4. Olmuyorsa olmuyor kuralı: kelek kavuna şeker serpmek kadar anlamsız bir hareket daha bulunabilir, ama bu zor olacaktır.
5. Herkesin kavun yerine ayva yemeye hakkı vardır.
6. Duvar çentiklerinin gölgesinin derin olacağı unutulmamalıdır.
7. Söylenmeyen söz ağırlaşır.
8. Herkesin kendine ait bir karanlığı olması gerektiği, tartışılmaz bir gerçektir.
9. Bir ilişkide gerçek diye bir şey yoktur. Dolayısıyla kaç kilo ettiği bilinemez.
11. Bedenlerin birbirine alışması söz konusudur. Bu, beyinler için de geçerlidir. Bu konuyla küçük mavi cinler ilgilenecektir.
12. Acı çektirme sanatı gün geçtikçe ilerlemektedir.her ilişkinin amacı, bu sanatı kusursuzluğa ulaştırmak için çabalamaktır.
13. Her insanın duvarları vardır. Her duvarın gedikleri vardır. ilişkide dürüstlük, insanların birbirlerine verdiği ve bu gedikleri gösteren haritaların doğruluk derecesiyle orantılıdır. Orantı sabiti 1.7dir.
14. Duvarlara işemeyiniz.
15. Her insanın paspas olmaktan sıkılmaya hakkı vardır.
16. Beklemek erdem değil, çaresizliktir.
17. insan temelde yalnızdır. Üst katlar için kesin bir şey söylenemez.
19. Erken kalkanın kahvaltıyı hazırlaması, uzun vadede bir ütopyadan ibarettir.
20. In the long run we are all alive.
21. insan tek başına da sıkılabiliyorsa bu becerisini geliştirmelidir.
22. Aslıda ilişki diye bir şey vardır. Her şeyin palavra olması hiçbir şeyi değiştirmez. Aşk her ilişkide bir olasılıktır. Yaşam da her ilişkide bir olasılıktır. Dolayısıyla aşkın ne olduğu bilinmemekle birlikte yaşam aşktır. Bu madde, 3. maddeyle çelişmez.
23. Diğerinin pisligini temizlemek, aşkın varlığını kanıtlamaz. Diğerinin aşkını temizlemek, pisligin varlığını kanıtlar.
24. Metal yorgunluğu, uzun süre sıkılı kalan bir vidanın ya da bükülü duran bir levhanın yorulup kırılması gibi bir şeydir. Aynı paralelde ilişki yorgunluğundan söz edilebilir.
25. ilişki, il-iŞ-ki değildir. Fazla mesai ücrete tabi değildir. Görev bilincinizi munasip bir yerinize sokunuz.
26. ilişkilerde eşzamanlılık olanaksızdır. Herkesin zamanı kendine göre işler. Ortada tek bir dağın olması, değişik açılardan bakıldığında değişik şeyleri görüldüğü gerçeğini değiştirmez.
27. Rüyalar, anılar kadar önemlidir. Tabiri caizdir.
28. Herkes kendi efsanesini kurmak ve yaşatmakla yükümlüdür. Ancak bireysel efsaneler var olduğunda ortak bir efsane oluşturulabilir.
29. Dil, iletişim kurmak için başvurulacak son amaçlardan biri olmalıdır. Bir çelişki gibi görünse de konuşmak şarttır. Bu, koklaşmanın ve telepatinin önemini hiçbir şekilde yadsımaz.
30. Yolların uzun ve ince olması, üzerlerinde gündüz-gece gidilmesini gerektirmez.
31. Her sonun nasıl olacağı en başından bellidir.
32. Eğer bir ilişkinin bitmesi mümkünse bitecektir.
33. Bunun birinci manifesto olması, ikinci bir manifestonun olmayacağı anlamına gelmez.
isveçli kendisi hoş, sesi bir ayrı hoş indie, folk müzik yapan müzisyendir. Kadife seslidir, sesi ve tarzı için birazcık eddie vedder, birazcık tom waits, birazcık bob dylan denilebileceği gibi kendine hoş güzelce de bir tarzı vardır. Ayrıca yakışıklı da bir çocuğumuzdur kendileri.
albüm kaydını basit bir kaset çalarla yapmıştır, dinlenesi bu insan 2008 yılında çıkış yapmıştır.
gerçek ismi kristian matsson; kendisi için modern hayatın bob dylan'ı denilmiş.
fakat bir röportajında kendisine yöneltilen "tarzınız bob dylan a çok benzetiliyor bunun hakkında ne söyleyeceksiniz?" sorusuna,
"eğer insanlar bob dylan dinlemek istiyorlarsa dinleyebilecekleri 30 dan fazla albüm var" diyerek cevabı da yapıştırmıştır.
sol kolunda güzel bir hayvan olan at'ın güzel bir dövmesi vardır. boyu ise 1.70 civarlarında dolanır. fakat tanrım özene bezene maşallah denilesidir.
koşuyolu'ndan çıkıp acıbadem'e girerken board'larda görüp, 'beirut geliyormuş, beirut geliyormuş, beirut geliyormuş, beirut geliyorm.. ' şeklinde takılmış bir plak gibi tekrarlayışlarıma üç kişinin aynı anda bana bakıp 'yeteeeeeer!' diyişine sebebiyet verendir. biletimi aldığım, sabırsızlıkla eylül sonunu beklemek zorunda olduğumdur.
edit: 20.09.12 : biletimi sattım. Mecbur kaldım. Sebebim mi;
murpy kanun bir : "Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir."
Dal'in sadece agacta bulunan, yahut brans anlamina gelmeyen bir sey oldugunu, kiris'in ise sadece insaat yapisinda bulunmayan bir sey oldugunu kavradiginiz derstir ki bolumunuz elektrik muhendisligi ise geliniz gorunuz ki bir sorunun 4 farkli cozum yolunu bir hocadan ayni sorunun 2 farkli cozumunu bir baska hocadan, bir baska cozumunu arkadasinizdan ogrenip soruyu anladiginiz halde bir sonraki soruda hicbir yontemin isinize yaramayacagini gorup kendi yonteminizi gelistirmeniz gereken de bir derstir. Fakat butun zorluklarina ragmen verilmis, oh be 6 kredi rahatladim denilmistir, yogun bir caba gerektirendir, ayni zamanda yeni alacaklara basarilar diledigimdir.
daracık merdivenlerden oluşan bu sokakta merdivenin her iki tarafı cafelerle bezenmiştir. Eğer paranız cebinize çok geldiyse ve taşıyamıyorsanız uğramanız tavsiye edilir. cafe olarak ise Chez vous un gerek müzikleri gerek kendilerine has aromalı şarabı (aynı kadehte kavun, ahududu ve elmanın güzel birleşimi) güzeldir.
Kocaman bir ateş yakacağız
Kağıt paralardan
Tahvillerden
Vasiyetnamelerden
Vergi dosyalarından
Kira kontratlarından
Ve borç senetlerinden
Ve herkes
Kendi cüzdanını da bu ateşin
içine atacak ..
Niye bu kadar sıkıyorsun kendini?
Yeni tanıştığın birine her şeyini anlatmaz mısın?
Ben karşıma çıkan ilk insana, bütün hayatımı anlatabilirim.
Neden?
Nedeni yok. Yani bence yok. Doktora sorarsan, manik döneminde olduğu için der ama palavra. Ben her zaman böyleyim. Bizi samimiyetin hastalık olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. inanınca, herkes gibi olunca, aptallaşınca iyileşiyoruz
Bana bir şeyhler oluyor'daki bir replik çıkmıyor aklımdan; "Yaşamak dedim; tek marifetiniz, biraz özen gösteriniz!" Altan Erkekli'nin sondaki konuşması bütünüyle hiç çıkmaz ya aklımdan her neyse,
Özen gösterme çabalarım hep canımı sıkıyor be sözlük.
iş hayatım olsun istemiyorum, yani düzenli bir işte çalışma mantalitesi bana göre değil biliyorum. Ne istediğimi de iyi biliyorum fakat bu şekilde bir yaşamı ailenin küçük çocuğu olarak kimseye izah edemiyorum. Çello öğrenip, ege'de yaşamak isterdim. Her sabah hafif zeytin yağı kokusuyla uyanmak. Sinirlendiğimde sığınabileceğim bir enstrüman, sevdiğimde çalabileceğim, derdimi tasamı paylaşabildiğim, karın tokluğuna keyif alarak çalabileceğim bir enstrüman ..
Gel gör ki dümdüz bir bölümde okuyorum. Bütün çabalarım, bölümü bitir diplomanı al sonra ne istiyorsan yap'larda. Aynı zihniyettir ki bana üniversiteye geçince rahatlayacaksın diyen.
Sevgi bağıyla bağlı olma konusuna girmiyorum bile, o kat be kat vahim durumda hem de sevdiğim tüm canlılarla ilgili olarak, çıkmaz bir sokak.
Geçen gün yine durduramadım kendimi, kendi kendimin sinirlerini bozdum sonra, gülmeye başladım sinirlerim bozulunca, üstüne kendimle dalga geçer gibi gülünce öyle, daha da sinirlendim haliyle.
ilk defa da bu kadar açıkça yazıyorum bunları, rahatlatsın diye, rahat battı diye değil.
Ve nefes alıp vermemi durduracak fiziksel bir hareket yapamayacağımı, yani kendi dışımda herkesi rahatlıkla öldürebilecekken intihar edemeyeceğimi anladığım gün, başkalarının ya da hayatın bunu yapmasını isteyeceğim ana kadar düşündüklerimi geldikleri yere geri yollamaya ve orada depolamaya karar verdim. Ama bir arada durmalarının beynimde bir iltihap yaratacağını bilemezdim.
bugün pazartesi. sabahınan güneş açtı. ve ben uyandım. hava güzeldi. dışarı çıktım. sonra birden kar yağmaya başladı. istanbulu hiç böyle görmemiştim. 1 saat içinde heryer bembeyaz. sonra bir türkü tutturdum; 'karı gördüm kaydım, kaymaz olaydım.' keşke sen de buralarda olaydın. kar oynarıdık. ama şunu bilmeni isterim ki; kardan adam olur senden olmaz. ehe.
ncity de gece saat 3 sularında çıkan ve halen süren yangındır. depredemden sonra 5-6 yıl kendine gelememiştir, bu sefer ise sonu gelmiştir. şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden birisi kül olmaktadır ve sebebi belli değildir.
içeride 4 kişi oldugu söylenmekte buna ek olarak pet shoptaki hayvanlardan bazıları duman nedeniyle ölmüş. Sadece belli başlı bir kaçı kurtarılabilmiştir.
Sabah sınavı olan yazardır efendim.
Biraz ara veriyim bi sözlüğe bakiyim sonra devam ederim diyen yazar söylevidir, bakma sözlüğe sakın bakma e mi çocuğum. Çıkamıyacaksın iki saat, söz biz sen yokken entry girmicez buralara; denilse belki işe yarayacaktır. fakat gel gör ki saatlerdir o başlık senin bu entry benim gezinir durur.
Nerden mi biliyorum?
Şimdi benim bir arkadaşım var, o yaşamış böyle yarın devre sınavı olduğu halde bu saatte burlardaymış 3'te az mola vereyim bi'bakiyim sözlüğe demiş saat beş olmuş halen başlayamamış ondan biliyorum.
Yeni yeni gelişen bir sözlüktür. Siteye ilk tıkladığınız da, ' bu ne be ekşi sözlük mü? ' şeklinde gayet yerli bir tepki verebilmeniz muhtemeldir. Fakat sizinde düşündüğünüz gibi ilk sözlük olan ekşi sözlükden esinlenerek hazırlanmış sözlük formatında saygılarını belirtir. Yazar alımlarının herkese açık olmasının haricinde, yazarları pek pişmemiştir ;
Yanlış bir önermedir. Çünkü şirine diğer şirinlerin aksine, sonradan onlara katılmıştır. Gargamel'in diğer şirinleri ele geçirebilmek için yarattığı bir şirindir, gargamele ihanet etmiştir ve şirinlerle yaşamaya başlamıştır. Donnie darko 'da geçtiği gibi şirinler aseksüeldir.
soykırım inkarını cezalandıran fransa'yı, "özgür düşünceye saygısızlık" gerekçesiyle boykot edip, "din saçmalıktır" diyen kendi vatandaşını "özgür düşündüğü" için hapse atan bir ülke düşünün. o derede hede de höde bir ülkenin yaptığı eylemdir.
apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?
hangisini?
otomatik yanan, sensörlü lamba.
hayır.
komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.
önüme baktım.
neden kırdın?
cevap yok.
hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle
kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?
lamba senden değerli mi evladım, lambanın .mına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için.
beni görünce yanmıyordu baba.
nasıl ya?
görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni.
e beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.
hadi ya! sahiden mi?
evet. ucuzundan takmışlar. bizimle bir alakası yok.
babama sarıldım, yıllar sonra.