frances ha ile dikkat çeken yönetmen noah baumbach'ın filmi. orta yaşlarında evlilikleriyle ve kendi yaşamlarıyla ilgili problemler yaşayan belgesel yapımcısı josh ve cornelia, genç bir çift olan darby ve jamie ile tanışıyor ve kaybettikleri enerjiyi bu çiftte buluyorlar. ancak bir süre sonra işler değişiyor.
belgeselcilik, etik, gençlik, yaşlılık, başarı nosyonu ve takdir edilme üzerine kendi içinde küçük küçük sorular barındıran film, kolay izlenen, eğlenceli bir yapım.
kendini "bana gerçekten ünlü olup da basılmamış herhangi bir eser gösterebilir misiniz?" diye savunan bir yayıncıdan söz eden, ve bu durum yayıncı paradoksu olarak anılan zat. ulus baker bahseder.
ismi praksis, otonomi, entelektüellik, düş, tutku, arayış kelimelerinin baş harflerinden oluşan; felsefe, sosyoloji, edebiyat, sinema gibi kültürel alanlarda etkinlikler düzenleyen bir gençlik oluşumudur. topluluk aynı zamanda aynı isimde bir mevsimlik dergi çıkarmaktadır. ayrıntılı bilgi adreste:
entelektüel, akademide, entelektüel dünyada sözel ve düşünsel becerileriyle kazandığı değeri gündelikte bulamaz. zira kapitalizmin liyakat ölçüsü ekonomik katkıdır. bu yüzden entelektüel kapitalizme karşıdır. galiba.
londra merkezli, üyeleri iranlı alternatif müzik grubu. Ashkan Kooshanejad ve negar Shaghaghi tarafından kurulmuş. bahman ghobadi'nin no one knows about persian cats isimli filminin merkezinde yer almışlardır.
2009 yapımı bahman ghobadi filmi. belgesel - kurgu tarzındaki film, iran'da yasak enstrümanlarla yasak müzikler yapmaya çalışan grupları konu alıyor. filmin merkezinde take it easy hospital isimli indie müzik yapan grup var ve müzisyenler kendilerini canlandırıyorlar. oldukça lezzetli bir soundtrack albümü de mevcut dolayısıyla. ghobadi'nin kaplumbağalar da uçar'ı ve sarhoş atlar zamanı'yla şiirsel ismi yönüyle benzeşiyor, ancak film bu sefer tahran'da, büyük bir kentte geçiyor ve biraz daha umutlu. yine de eser miktarda acı içeriyor.
orijinal ismi klama dayîka min olan, 2014 yapımı, 103 dakikalık erol mintaş filmi.
mintaş'ın yaptığı ayrıma göre 2000'li yıllarda metropollerdeki kürt meselesini işleyen film, istanbul'a göçen, ancak kentsel dönüşüm yüzünden tarlabaşı'ndan toplu konutlara taşınmak zorunda kalan öğretmen ali ve annesi nigar hanım'ı konu alıyor. doğduğu topraklara tükenmez bir özlem duyan nigar hanım için bu şehir yaşantısına alışmak oldukça zor oluyor tabii. film saraybosna'da bela tarr başkanlığındaki bir jüri tarafından en iyi film seçilmiş, ve feyyaz duman en iyi erkek oyuncu ödülünü almış. aynı zamanda 2014 altın portakal'dan da dört ödülle dönmüş.
didaktik olmadan, derdini öylece anlatabilen; görsel açıdan da doyuran bir film.
bora abdo'nun beni unutma dörtlemesi'nin ilk kitabı olan ve 61. sait faik hikaye armağanını kazanan kitabı. nisan 2014'te doğan kitap'tan çıkmıştır.
"Bizi Çağanoz Diye Biri Öldürdü, yazarın önceki çalışmalarında da olduğu gibi, okuru alabildiğine özgün bir dil eşliğinde gerçeküstünün atmosferine sokan, karanlık kahramanların karanlık dünyalarda soluk alıp verdiği ya da son nefeslerini verdiği öykülerden oluşan bir kitap. Bora Abdo, edebiyatımızda örneğine pek rastlanmayan zorlu bir kurguyla, olaylar, nesneler ve canlılar arasında sıra dışı bir yolculuğa çıkıyor. Hayli sarsıntılı, herkesin kolayca göze alamayacağı, uçurumu bol bir yolculuk bu."
(tanıtım bülteninden)
birkaç güzel cümle:
"istiyordum ki biri bana benim iklimimden bir rüzgârı sorsun, öteleri nasıl duyuyorum anlatayım sussun, kalbime ve dilime uzak bir sözcüğü söylesin ben düşünmeden."
"paçasından tuttuğum kendimi tamamlamak için bir başkasına ihtiyacım vardı."
reha erdem sineması kosmos ile ayrı bir biçim alıyor gibi. gündeliğin içinde sorulmaya çalışılan sorular kosmos ile birlikte daha tiyatral ve abartılı bir dille, daha olağanüstü olaylar ve karakterlerle ve çeşitli dinsel/mitik göndermelerle ortaya çıkmaya başlıyor. insan-insan, insan-hayvan, insan-hayvan-doğa, insan-inanç ilişkileri bu biçimlerde ele alınıyor artık ve erdem'in belki de en büyük sorusu "insan nedir ki?" üzerine duruluyor hep. kosmos ile birlikte aslında bir yandan da film ile seyircinin arasındaki mesafe biraz büyüyor gibi. kosmos'ta da, jîn'de de, şarkı söyleyen kadınlar'da da izleyici bazı şeyleri sezebiliyor ancak. öteye gidemiyor sanki bu. gitmeli mi bilmiyorum ama gitmesine ihtiyaç duyuyorum bense. şarkı söyleyen kadınlar, belki de tüm reha erdem filmlerinin bir resmî geçidi. reha erdem'in arayışının başka bir noktası öte yandan. bu yüzden kıymetli. reha erdem özelinde değil ama, türk sineması içinde özgün bir iş, diyebiliriz, bence.
kımıldanır mahallemin daralan ruhu
basma perdelerimde gün batarken
atıp saatler süren uykusunu
odama uzanır akasyam pencereden
kırmızı uzak damlarda bir serinleme
uyanır gündüz uykusundan evler
kapılarda işleri ellerinde
kadınlar giyinip kocalarını bekler
iyi insanların ruhudur yakınlaşır
takunya sesleri gelir evlerden
yalnız bu dem rahat bir dünya taşır
bin mihnet dolu kafasında yorgun beden
her şeyin geliş saatidir akşam
mahallede ömürler akşamüstü başlar
hepsi burda buluşmaya gelir akşam
başka dünyalardan ayaklar, başlar.
genel anlamda başarılı bulmadığım kitap.
bu öykü işi cidden çok hassas bi' iş. yalandan bi dünya yaratıyorsunuz ve okuyucuyu buna inandırmaya çalışıyorsunuz.
öykünün yoğunluğundan ve sarkma lüksünün olmayışından söz edilir. bu durumda her cümlenin ayrı ehemmiyeti var.
öykülerin çoğu kahraman anlatıcıyla yazılmış. bu hassasiyeti artıyor. PEKi NASIL?
misal, 16 yaşında bir çocuk bir öykünün ana karakteri ve başından geçeni anlatıyor diyelim.
yazılan cümleler, o çocuğun ağzından çıkabilmesi muhtemel cümleler mi?
bence, karakterlerinin boylarından büyük cümleler kurduğu öykülerin gerçekliği zedeleniyor.
tabii, gerçekliği zedelenmesin diye edebî dilden uzaklaşıp fiil çekimlerinin yalan samimiyetine kapılınca da öykü eksik oluyor.
"bir merak düşüyor içime, okuyorum" ya da "aklımda dün gördüğüm rüya dolanıp duruyor" üzerinde çok düşünülmüş cümleler değil, bence.
"her şey tarih oluyor" isimli öyküde bir cümle VS. ile bitiyor yahu. vesaire bile değil. VS.
sonra, karakterlerin ayrı paragraflarda söz aldıkları bi tekniği birden fazla öyküde uygulamış. aynı numara. ı-ıh.
başkalarının değinmekten çekindiği konulara değinmek iyi güzel ama gerçekliğe de dikkat etmek lâzım.
beni en çok etkileyen metin ölüler uzar oldu. yüklem oldukça az. her şeyi apaçık ortaya koyma kaygısı yok.