bugün

2014'te vizyona girmesi beklenen reha erdem Filmi.
Merakla ve heycanla bekliyoruz efendim.
dört gözle beklenen filmdir.
bu hafta vizyona girmiş olan film.
fragmanı güzel umarım bi Türk sineması klasiği değildir.
reha erdem filmi. vizyondadır. binnur kaya başrol oyuncusudur.
bursa gibi büyük bir şehir de o kadar sinema salonu olmasına rağmen bir tek koru parkta ve sadece akşam 21:15 te olmasının nasıl mantıklı bir açıklaması olabilir ?
müthiş ötesi bir film!

recep ivedik gibi siktiri boktan filmler bile 5 salonda aynı anda oynatılsın ama " kadını, kadına yapılan şerefsizlikleri " konu alan bu film koskoca şehirde sadece bir sinemada oynatılsın!

izlemeyen kalmasın! son yıllarda izlediğim en iyi film!
Reha Erdem'den A torinoi lo (Bela Tarr) ve Ordet (Carl T. Dreyer ) karışımı bir kıyamet filmi,izleyiniz efendim.
bir reha erdem filmi.
http://berrakyazilar.blog...film-festivali-5-gun.html
kaç para kaç dışında tüm filmlerini izlediğim reha erdem'in şimdilik son filmi.

bana göre genel olarak insanlığın gittiği yol, iyilik- kötülük, ölüm-yaşam, dinsel argümanlar ve varoluş, kadın-erkek dünyası, ahlaki bazı söylemler ve doğa üzerine yaptığı çıkarımlar kosmos'a selam çakıyor. yani külliyat içinde ben en çok kosmos'a yakın buldum bu filmi. yalnız bu filmin aynı zamanda handikabı da oluyor aslında. yani film görünen hikayesinin ardında derinlikli anlatımlar barındırırken, sanki erdem külliyatının tamamını bir film şeridi gibi içeren kopuk bir tavır sergiliyor. mesela kosmos kadar bütünlüklü değil. işin doğa kısmında jin'e uzanıyoruz fakat orada da türkiye kokan son derece realist bir öykü var. zaman gelimi mizahi durumuyla ve baştaki bazı esprileriyle korkuyorum anne 'ye gidiyorum ama o tadı da alamıyorum. sonra yine dönüp dolaşıp kosmos'da kalıyorum. yanına vavien 'i de binnur kaya'nın benzer başarılı oyunculuğuyla anımsayarak koyuyorum. elde var 2. 3.sü filmin sonunda eşimin tam isabetle ifadelediği zaman gelimi karın ağrısı olarak betimlediğim melancholia filmi. ada, deprem yani bir nevi felaket ve ölüm olgusu üzerinden lars von trier sularına da uzanıyoruz.

şarkı söyleyen kadınlar bitti, eksik bir şeyler kaldı bende filme binaen. erdem gene ilginç ve farklı olanı yapmaya çabalarken sanırım bu kez tuzağa düşmüştü. sanki yapay her şeyden az biraz konmuş, serpiştirilmiş gibi yavan bir tat bıraktı.

2. ve maalesef sıkıntılı bir kosmos örneğidir bu yapıt. gerek var mıydı bilemiyorum. yalnız şu var jin'le beraber kotarılması bu anlatımda etkili olmuş olabilir. biraz daha beklenilip jin sonrası üzerine daha da çalışılsaydı biraz daha yap boz şeklinden kurtulabilirdi. tabii bu benim öngörüm ve dolayısıyla fikrim.

erdem sinemasını sevenler kayıtsız kal(a)maz şarkı söyleyen kadınlar 'a. fakat külliyat içinde önlere koyamıyoruz bu çalışmayı.

entry sonu spoileri:

--spoiler--
bundan olsa olsa minimal spoiler şeysi olur.esma ve meryem'in birlikte tekerlemeler neticesinde söyledikleri şarkılar filmin en güzel anlarını oluşturuyordu ve fazlaca neşe ve mutluluk hakimdi. zira avaz avaz bağırmalar ve zaman gelimi garip ses efektleriyle kosmos'a,ikisinin uzandıkları sahneyle hayat var 'a dek uzandık. film boyu hep bir yerlere uzandım ben. bitmek bilmedi bu serbest çağrışımlar.
--spoiler--

10 üzerinden 6,5!
reha erdem sineması kosmos ile ayrı bir biçim alıyor gibi. gündeliğin içinde sorulmaya çalışılan sorular kosmos ile birlikte daha tiyatral ve abartılı bir dille, daha olağanüstü olaylar ve karakterlerle ve çeşitli dinsel/mitik göndermelerle ortaya çıkmaya başlıyor. insan-insan, insan-hayvan, insan-hayvan-doğa, insan-inanç ilişkileri bu biçimlerde ele alınıyor artık ve erdem'in belki de en büyük sorusu "insan nedir ki?" üzerine duruluyor hep. kosmos ile birlikte aslında bir yandan da film ile seyircinin arasındaki mesafe biraz büyüyor gibi. kosmos'ta da, jîn'de de, şarkı söyleyen kadınlar'da da izleyici bazı şeyleri sezebiliyor ancak. öteye gidemiyor sanki bu. gitmeli mi bilmiyorum ama gitmesine ihtiyaç duyuyorum bense. şarkı söyleyen kadınlar, belki de tüm reha erdem filmlerinin bir resmî geçidi. reha erdem'in arayışının başka bir noktası öte yandan. bu yüzden kıymetli. reha erdem özelinde değil ama, türk sineması içinde özgün bir iş, diyebiliriz, bence.