"ne kadınlar sevdim zaten yoktular" lafının postmodernist bir şekilde sözlük formatında yoğrulması, ele yüze bulaştırılarak hoşafının çıkarılmasıdır. peki bu sözlükler biz kendilerini sevmeye çalışırken hangi uuserların kucağına kaçmaktadır, işte orası daha da büyük bir komplo, muamma, soru, yumak öbeği, göbek pamuğu.
pek çok insanın hafızasında silinemez yaralara yol açmış, kendim gibi televizyonu senede birkaç kez izleyen bünyelerde kelimenin tam anlamıyla şok etkisi yaratmış kişidir. eğer bu adam gerçek ise, biz neye karşılık geliyoruz? veya o programda sergilenen hareket ve sözler rol icabı değilse şimdiye kadar kendilerini yok etmemiş olmamaları mucize değil de nedir? sorular sorular..
oğuz atay'ın efsanevi romanı tutunamayanlar için bir ömüre bin dilek adadıktan sonra sonsuzdan geriye saymaya başlamış sözlük yazarıdır. nitekim kendi adına başlık açarak tam da kendine yakışanı yapmış, soğukkanlılığını ayaklar altına almıştır. böyledir bu.
eski mısırın bir çeşit kutsal kitabıdır. eski dönemlerde mu kıtasında yaşayan atalarının büyük bir doğal afet ile yok olmasından sonra buradaki ölü ruhlara ağıt niteliğinde yazılmıştır.
bugüne dek elde edilen yazılı kaynaklarla da bütün bir dünya tarihçileri tarafından günümüzde hararetle tartışılmakta olan konudur. nitekim bu teoriyi destekleyen pek çok su götürmez kanıtın olmasına karşın, binlerce yıldır inanılmakta olan dinlerin asılsız çıkma ihtimalinin olduğunu insanlara anlatmak kolay değildir.