hayatımda tanıdığım en tuhaf insan olduğu, yanımda olduğu için; hayatımın bir yerinde kocaman bir yer kapladığı için ve en çokta ne yaparsa yapsın "özgün" olduğu için sevdiğim insan, oğlum, dostum ya da her neyiysem farketmez. *
köy enstitüleri bu ülkeye en zor koşullarda bile yaratıcı, özgürleştirici, ülkenin standartlarına uygun, akılcı eğitim yapılabilen; sorumluluk sahibi, topluma faydalı bireyler yetiştirebilen; evrensel ve toplumsal kültüre sahip çıkıp, bunu yeni kuşaklara öğreten, aktaran; yurt ve çevre sevgisi ile bunları koruma duygusu aşılayan; özgürlükçü bir toplum için, özgürlükçü bireyler yetiştiren bir sistem göstermişti.
Gelin görün ki ülkemdeki her güzel şey gibi o da yok edildi. Toprak ağaları, demokrat parti * ve pek çok çevre tarafından komünistlik, ahlaksızlık yuvası vb. uydurma söylemlerle aslında sırf köylünün, halkın bilinçlendiğini, seslerini duyurmaya başladığını görerek onları yeniden sindirmek için yani her zamanki gibi yurttaşların susturulması adına yapılmış bir cinayetti köy enstitülerinin kapatılması.
(bkz: hasan ali yücel)
(bkz: ismail hakkı tonguç)
(bkz: ferit oğuz bayır)
özlediğimiz bakkal amcalardır. Kapitalist sistemin içinde, süpermarket, hipermarket gibi daha geniş kapsamlı ve şirketleşmiş yapıların artmasıyla bakkal kültürü yok olmaktadır. Ancak bazı mahalle aralarında görebildiğimiz bu amcalardan para üzeri yerine sakız alınca mutlu bile oluyor insan, artık.
önemli olan şövenist bir görüş doğrultusunda yüce ve iyi olan liderin o ırkın mensubu olması mıdır yoksa bir halkın, bir ulusun bağımsızlığı adına, gerçekte ırksal bir bağlılığı bulunmasa dahi, o ulusun en milliyetçi bireyinden daha çok o ulusa hizmet edip, ona bağlı olması mıdır? Ya da diğer bir deyişle Atatürk ermeni, kürt, rum, çerkez olsa da ne değişirdi?
asık yüzüne ehemmiyet vermeden daha ilk dersinde dahi konuşmalarıyla, tavırlarıyla insanı kendine çekmeyi başarabilen ve öğrencilerin sevgisini kazanabilen mülkiye'nin saygıdeğer hocasıdır.
18. yy yönetim anlayışının 19. yy' daki en büyük temsilcisidir. Tek hedefi varolan statükonun korunması ve her türlü yenilikçi, liberal harekete karşı koyarak onları bastırmak olmuştur.
Metternich okulunun bir temsilcisi olarak sayabileceğimiz 1848 yılı sonlarında Avusturya imparatoru olmuş ve iktidarını birinci dünya savaşına kadar sürdürmüş kişidir kendisi.
bizzat şahit olduğum eylemdir. tam olarak benim o dakikaları ölümsüzleştirmek adına videoya alışım sırasında,cranium boş boş masa üzerindeki broşürlere cebeci underground yazarken kutupsal form'dan bilinçsizce çıkan orijinal bir buluştur. ama yazarlarımızdan beklenebilecek bir eylemdir, ne de olsa sağlam yazılmış her yazı ve sahibi takdire şayandır
bazen gerçekten sıkıntı verici bir durum yaratmasına karşın akılda şu soruları uyandıran durumdur:
-beşimizde insanız cinsiyet neyi değiştirir?
-siz mi insan değilsiniz ben mi?
-Hepimiz insan olmayı bilen insanlarsak bu başlık niye?
-bir yerlerde bir hata mı var ne?
bunu ne kadar düşünerek yapmıştır ya da bu yaptığı eylemin böyle platformlara taşınabilecek kadar değerli olduğunu ne kadar farkındadır bilinmez ama takdir edilesi sinir bozucu bir davranışıdır kardeşimizin.
genellikle yaz aylarında kana susamış bir şekilde gezen tiplerdir bunlar. balkon keyfi yapmak isterseniz burnunuzdan getirirler, iki hava alalım yürüyüş yapalım dersiniz zehrederler. ama yine de lazımdırlar bu ekosisteme işte, tıpkı bazen bu kardeşlerimizden çok daha fazla zararlı olabilen insanlar gibi.
ankara siyasal bilgiler fakültesi hocalarındandır. dersine ilk girdiği andan itibaren insanın kafasını allak bullak eden, ürktüğün ama sevdiğin ve dersini mütamadiyen takip ettiğin, bilgili, insana çok şey kazandırabilecek saygı değer bir insandır kendisi.
okuması da bitirmesi de zor olacağa benzeyen okuldur. çok şey kazandıracağı, önce allak bullak da etse pek çok şey öğreteceği bellidir. ağır ama güzeldir her şeye rağmen sevilesidir.
hiç nedensiz huzurla dolmasıdır insanın, hiç nedensiz mutlu olmasıdır. yerin ve zamanın önemini yitirdiği sadece tebessümün mana kazandığı dakikadır. bazen peşi sıra tüyleri diken diken edip ağlatır bu an, bazen bedenine sığmaz eder ruhu, bazen dile gelir akar sözcüklerden ve bazen susmak olur sakince. o tebessümü kaybetmeden yaşayabilmektir belki de hayat, kim bilir. belki de yaşamın en ufak bir güzellikte saklı olduğunu hatırlatandır.
ilk düşünüldüğünde iyi, ideal bir erkektir ama zamanla kadının yaptıklarına karışır, mutfağa müdahale eder duruma gelirse yemek yapmayı seven bir kadın için çekilmez olabilir.