300 bin tl'ye ulaştığımızı düşünmüştük ancak bir yanlış anlaşılma üzerine 120 bin tl geri çekildi. her şeye rağmen umut kaybetmemek lazım da o büyük hayal kırıklığı nasıl geçecek? biraz daha yaklaştığını sanıp yaklaşamamak kadar kötü ne var?
o mavişin güzelliğine, tatlılığına, her şeyden habersiz mutluluğuna şahit olsaydı birçoğumuz her şey ne kadar farklı olurdu. bir de annesini, babasını, dedelerini, nenelerini taklit ederken attığı kahkahalarına...
ankara bahceli'de bulunan acayip, guzel, sessiz, sakin, egzantirik, megzantirik, egzotik her neyse cok iyi olan mekan. sahibi ise gercekten tatli bir adamdir. arkadas grubuyla, tek veya sevgiliyle gidilebilir, fark etmez. gidip bir kitap okuyayim derseniz, calismamiz lazim sakin bir yer bulalim derseniz (sikintidan patlama noktanizda bir anda gelen ikramlar cay, sicak cikolata, kahve, bitki cayi vs. ile ayrica sevklenebilirsiniz.), kafa dinleyeyim derseniz gidebileceginiz bir yer. ola ki giderseniz kucuk bir tavsiye her masayi inceleyin.
ankara kitap fuari'nda * dalgindi sanirsam. imza alirken "x" e dedim. "x" mi dedi? sasirdi, sok oldu, mutsuz oldu sanki. uzuldum ama oyle guzel bir kafa cizdi ki -imzasiydi- baktikca keyifleniyorum.
Okuduğumuz hikayelerden başka hikayelerde olur ya bu kitapta, başkalarının hayatları, o sanırım bizi çeken. Başka hayatlara dokunmak gibi. Gerçekten başka.
Bir çıkıyor gibi olup, azıcık ucundan kendini gösteriyormuş, uzun bir dinlenme döneminden sonra da geri dönüşü muhteşem oluyormuş. Eşin, dostun yalancısıyım ama başıma da gelmedi değil hani.
Dünkü boktu bugün koktu hesabı gibi olmasın ama sakın lys yi iki aya bırakmayın. Sonra adamın birileri gibi (bkz: ruhsenamcaninoglusedat) matematik sınavına 1, fen sınavına 1 hafta kala konu eksiklerinizi tamamlamak için tutuşursunuz. Güzel günleri düşünerek azıcık dişlerinizi sıkın. Hatta en iyisi hiçbir tavsiyeyi okumayın ki zaten karışacak olan kafanız karışmasın.
gönlünden geçen yere kavuşmuş olup, bizleri de mutlu eden güzel insan. doğruyu söylemek gerekirse aynı yerlere düşme hayalleri vardı aklımda, dualarımda ama olmadı diyerek azcık mutsuzluğumu dile getireyim. tek tesellim istediği yeri alması. tabi ya gerisi yalan ama biliyorum bir gün birlikte oturup saatlerce sohbet edeceğiz. umarım bana açılan yada açacağım bir dava hakkında olmaz. yani dileğim o. konuştuğumuz "çete"lere katılmamak dileğiyle. son olarak ekleyeyim seviniz efenim bu insanı.
hiç beklenmeyen bir anda açıklanmış olup, hepimizi dumura uğratan sonuçlar olmuştur. ösym küçük sürprizler yaparak bizleri şımartıyor.
(bkz: ona küçük sürprizler yapın)
ve facebook denen oluşum eğitim bilgilerini güncellemeler ile dolup taşmaktadır. X yeri kazanmış olup, facebook profilimi güncellememekte ısrarlıyım.
Tedavisinde o kadar çok ilaç kullanılır ki piyasada kullanmadiğiniz ilaç kalmaz. Pek çok kişi tarafindan nasıl oluyor, tarif et gibi birçok soruya maruz kalırsınız. Sürekli hapşırır, burnunuz durmadan akar ve dayak yemiş bir ifadeyle gezersiniz. Bu hastalikta doktorların en büyük yalanı; "15 yaşından sonra geçecek"tir. Tüm yaşamınız -abartma gibi olmasın- bir iki ilaca bağlıdır. Sonuç olarak nefes almanın ne kadar kıymetli olduğunu anlarsınız.
çay toplamanın zorluğunu bilen insan için aslında kolaydır ancak bu sıcakta, ramazan da oldukça zorlar. toprakla, böceklerle, sineklerle, örümceklerle, solucanlarla, osuruk böcekleriyle (fındıklıkta osuruk böceği bereket demektir) haşır neşir olmak ise her ne kadar sinirleri bozsa da bir süre sonra tüm bunlara alışırsınız ve artık sürünerek toplamaya başlarsınız. iki büklüm çalıştığınız dakikalar ise ayrı işkencedir. her şeye rağmen zevklidir(tabi 1-2 günlük çalışanlar için). ve sonuç olarak bir ailenin geçim kaynağıdır.