peevish
647 (ferrarisini satan yazar)
üçüncü nesil yazar 5 takipçi 36.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    murat seçkin

    6.
  1. bugün ikinci sınıflara ilk dersinde, yaklaşık 46. dakikasında, herkes nefesinin tutmuşken, her kelimesinde desibeli azaltarak şöyle demiş harikuladenin fevkinde şahıs.:

    aslında, içinizden bazıları, gizli gizli, ya da açık seçik,
    entelektüel olmak istiyorsunuz..
    1 ...
  2. algıda seçicilik

    32.
  3. biriyle konuşmayı bile önemli ölçüde riskli hale getirir, düşününce.

    kurduğum cümlelerdeki kelimeleri karşımdaki kişinin hayatında kaç kez ve hangi durumlarda gördüğü ve nasıl algılayacağı kaygısı yaratır ki, evlerden ırak.
    1 ...
  4. kafa karışıklığı

    11.
  5. farkedene tatildir bu. suistimal edilmeden, iyi niyetli ihtimalle.
    bildiğin, 'hocam kendimi iyi hissetmiyorum, yüzümü yıkayıp gelebilir miyim?'.
    hüzne vakit kalmaz, gözyaşı sıkıştıramazsın geceye (iyi ihtimalle).

    sağımdan solumdan iri canavarlar gibi geçen iett otobüsleri, karşıdan yürüyen adam tükürüyor yola. adamın hayatını kuruyorum kafamda, karısını dövmüş müdür hiç acaba. aynı anda özlediğim arkadaşımı aramak için elim çantama gidiyor, o gün girmediğim derslerin vicdan azabı takıntı gibi. takık gibi. takılmış.
    aklı meşgul etmeye çalışırken, akıl gerçekten meşgule alıyor. kafa karışıyor. bilerek anahtarı almadan evden çıkar gibi. ya da tebeşir tozu yutarsın. öyle.
    yürüyorsun ama, nereye? nasıl gidiyorsun. kaza olmuş dönüp bakmıyorsun. hızdan oldum olası ürkerim. ama böyle 'öğlen içilen üç bira kafasıyla araç kullanılmaz salak' diyorum. bir şeyler yanlış ama, müdahale etmekten çekiniyorum. sonra sorgulamalar. normali böyle mi acaba? anormal olduğunu sandığım, aslında olması gerekenmiş meğersem. 'sana biz şaka yaptık?!'. kamerayı bi tarafınıza sokup gidin mesela. el sallarım arkalarından ama işte. ssssssssaf.

    kafa karışıklığı bence iyidir, dinleme-görme-okuma-duyma-anlama molası. okuduğumuzu anlayalım molası.
    1 ...
  6. astrophel and stella

    1.
  7. 1580lerde philip sidney tarafından yazılmış ünlü ingiliz soneler dizisi. 108 sone ve 11 şarkıdan oluşur.

    astrophel'in isim hikayesi şöyledir;
    star, yunancadan gelir ve aslı "aster"dir. "phil" ise aşık, seven manasında.
    astrophel, yıldızı seven, yıldıza aşık.

    latinceden gelen stella ise star, yani yıldız demektir.

    bu durumda astrophel yıldıza aşık, stella ise yıldız.

    evet şimdi metaforlara bağlanıyoruz. (...)
    1 ...
  8. thomas betterton

    1.
  9. 17. yüzyılın son 40 yılında, hem trajik hem de komik rollerdeki başarısı ile bilinen, devrin en önemli shakespeare oyuncusu.

    (bkz: william shakespeare)
    0 ...
  10. when your mind s up

    1.
  11. once'ın soundtrack'i, glen hansard şarkısı. akıllara zarardır. sözleri şöyle;

    So, if you want something
    And you call, call
    Then'll come running
    To fight, and I'll be at your door
    When there's something worth running for

    When your mind's made up
    When your mind's made up
    There's no point trying to change it
    When your mind's made up
    When your mind's made up
    There's no point trying to stop it

    You see, you're just like everyone
    When the shit falls all you want to do is run, away
    And hide all by yourself
    When you're far from me, there's nothing else

    When your mind's made up
    When your mind's made up
    There's no point trying to change it
    When your mind's made up
    When your mind's made up
    There's no point even talking
    When your mind's made up
    When your mind's made up
    There's no point trying to fight it

    So, if you ever want something
    And you call, call
    Then I'll come running.
    0 ...
  12. resonate

    ?.
  13. ingilizce; uzun soluklu, derin, temiz bir ses yapmak, çıkarmak.
    ikinci anlamı ise birini ya da birşeyi hatırlatmak, bağdaştırmak.

    bu komplike kelimeyi en güzel muse kullanmıştır, blisste.

    "everything about you resonates happiness."
    1 ...
  14. kedi kumu temizlemek

    1.
  15. (sadece ama sadece) kedinize karşı 'kutsal annelik içgüdüleri' besliyorsanız direnç gösterebileceğiniz bir eylem. koku, görüntü, pişkin pişkin 'e ne bekliyosun temizlesene?' bakışları. gerçekten çekilecek iş değil.

    eğer evinizde zorunlulukla baktığınız bir kedi varsa, ya da aslında sorumluluğu başka bir kişideyse ve o an sizin yapmanız icab ediyorsa, mümkünatı yok. muhtelemen kediyi ve kumunu kapının önüne koyarsınız, hatta üstüne de ayaklarınız uzatıp televizyon filan seyredersiniz huşuyla.

    bu yüzden kedi kumu temizleyebilmek aslında başlı başına hayvan sevgisi hakkında çok şey gösterir.
    0 ...
  16. yureksizlik

    ?.
  17. yüreksizlik,
    *senin zor durumunda kendisinin de güçlük çekeceğini anlayan arkadaşın arkasını dönüp gitmesidir,

    *acıyı paylaşmaya çekinen sevgilidir.

    *hatayı kabul edememek, yüzsüzce utanca sığınmaktır.

    *yaptıklarını inkar edip paçayı sıyırmaya çalışmaktır (ve sonra çekinmeden rahatlamak).

    *mutsuzluğunun bile arkasında duramamaktır.
    1 ...
  18. yureklilik

    ?.
  19. cesur, kararlı, kendinden emin olma durumu.
    herhangi biri cesur olabilir ama aynı anda kendinden emin olmak zordur, ya da kararların, söylenenlerin yapılanların arkasında başı dik durmak.

    bunların toplamı, eşittiri, herkeste kolay kolay bulunamayan vasıftır.
    0 ...
  20. walk in the sky

    1.
  21. çok iyi bir bonobo şarkısı. eldeki şarap kadehiyle hafif sallanarak söylenirse etkisi artar. sözleri için;

    they walk in the sky
    so near and so high

    they're stopping for none
    and when the day is done
    they agree that the sea
    is the best place to be
    wondrously free
    they live happily
    they know from the past
    life simply doesn't last
    so they live for today
    for tomorrow they may
    not be able to walk in the sky
    sun slips into horizon
    moon reaches for the stars
    music is the healer
    no matter who you are
    2 ...
  22. eyer

    1.
  23. eğer sözcüğünün yanlış yazılmış ya da telaffuz edilmiş hali.
    sıklıkça yapılan bir hatadır. tıpkı çünki, herkez, şarz gibi gibi.
    2 ...
  24. ehemmiyet arz etmek

    1.
  25. genellikle 60 yaş ve üstünün tercih ettiği 'önemli olma' durumu.
    fonetik olarak çok "klas" duyulur.
    0 ...
  26. an ace up your sleeve

    1.
  27. rakiplerden ve düşmanlardan gizli bir avantajın, gizli bir bilginin bulunması, bunu kullanmaya her an hazır olmak anlamına gelen ingilizce informal bir idiom*.

    sınav soruları bir şekilde eline geçmiş, sınıf birinciliğini gözlüklü inek arkadaşa bırakmayacak arkadaş söyleyebilir.

    "haha! i have an ace up my sleeve... "
    1 ...
  28. penisilin alerjisi

    1.
  29. zamanında müdahale edilmezse hastayı tereddüt etmeden ölüme götürebilecek, yüksek dozda tehlikeli bir alerji türü. ağız yoluyla alınırsa seyri şöyle;

    ilk olarak hastanın tansiyonu çıkıyor, şiddetli çarpıntı başlıyor. yavaş yavaş tüm vücut şişmeye başlıyor. şişen ve büyüyen dil, nefes alımını imkansız hale getiriyor. kısa bir süre içinde vücutta kızarıklıklar oluşuyor.
    bu esnada hastayı kusturmak iyi bi' yöntem olabilir. acilen doktor müdahalesi gerektirir. penisilin dünyanın en büyük buluşlarından biri olup; hayatı kurtarabildiği gibi 15 dakika içinde kişiyi öldürebilir.
    4 ...
  30. cyphochilus

    ?.
  31. bembeyaz bir böcek türü.
    abartmadım; uzmanlar bu böceğin tüm hayvanlar arasında en beyazı olabileceğini söylüyor. kar gibi parlamasının tek açıklaması pigmentler değil, bedeninin ışığı nasıl yönlendirdiğiyle de alakalı.
    kendisini güneydoğu asya'da bulabilirsiniz.
    1 ...
  32. deniz gergedanı

    1.
  33. ortaçağ zamanlarında dişleri, tek boynuzlu at boynuzu diye satılan; yüzeyde nefes alıp yiyecek aramak için dibe yönelen bir canlı.

    zamanında dişlerinin her şeyi iyileştirebildiği, zehirlenmeye karşı koruma sağladığı düşünülürmüş. haliyle özel bir organizma. ilgileneler için;

    http://www.ntvmsnbc.com/news/266117.jpg
    0 ...
  34. peevishness

    ?.
  35. küçük şeylerden irite olma durumu. rahatsızlık, kolay sinirlenebilirlik.
    isim halim. *
    0 ...
  36. gece balikcili

    ?.
  37. isminden de anlaşılacağı üzre bu balıkçıl türü daha çok geceleri aktiftir.*

    baş ve sırt bölgesinin siyah renkte olmasıyla dikkat çeker; diğer balıkçıllar ve bilimum hayvanlar gibi ilginç bir damak tadına sahip olup kurbağa ve balıkla beslenirler.
    0 ...
  38. alaca balıkçıl

    1.
  39. su kenarlarında ya da su üzerindeki yabani otların üstünde öne eğilmiş vaziyette vaktini geçiren; adını tüylerindeki renklerden alan ama nedense uçarken renkli kanatları beyaza dönen ilginç bir canlı.
    bir balıkçıl türü.
    3 ...
  40. jean leon gerome

    1.
  41. oryantalist fransız ressam. heykelciliğe olan merakıyla da bilinir.
    1824-1904 tarihleri arasında yaşamış; osmanlı harem hamamlarına da ilgi duymuştur.
    1876 tarihli harem hamamını betimleyen tablosu da hemen aşağıdaki linktedir.

    http://imagecache2.allpos...em-circa-1876-Posters.jpg
    1 ...
  42. ben de bir insanim

    1.
  43. cahit sıtkı tarancı'nın sosyo-psikolojik* bir şiiri.

    şaşacak ne var bunda bilmem,
    pijamayla başka adamsam,
    elbiseyle başka birisi,
    tıraş da beni değiştirir,
    ayakkabı boyası bile.
    ya hava, ya günün saati;
    ya kahvesini içtiğim dost?
    hepsinin hakkı yok mu bende,
    geçen kadının gülüşünden,
    elimdeki mektupa kadar?
    icabetmez mi hoş görünmek
    üsküdar'daki akrabaya,
    ayda yılda bir uğradığım.
    ben de bir insanım nihayet.
    3 ...
  44. convenient

    1.
  45. kolay, portatif, çabuk kelimelerinin hepsinin ingilizce bir sözcükte buluşması.
    1 ...
  46. mac taylor

    ?.
  47. mac taylor, cnbc-e sayesinde izlediğimiz csi:ny adlı başarılı dizinin baş kahramanı, müthiş yetenekli dedektifidir. karakteri gary sinise canlandırır; çok da iyi yapar, rolün hakkını verir. mac taylor'ın o karizmatikliği sadece gary sinise'nin kendi yeteneklerinden ileri gelmektedir.

    edit: demek istediğim; gary sinise'ın senaristlerin kafasında var olan mac taylor'ı çok daha nitelikli ve başarılı yaptığıdır. o bakış, o kararlılık, o profesyonellik. muhteşem.
    4 ...
  48. juicy

    1.
  49. fırından yeni çıkmış, 27 entry'li tazecik sözlük yazarıdır. hoşgelmiş.
    0 ...
  50. cok eskiden rastlasacaktik

    1.
  51. vesikalı yarim filminde sadece siyah ve beyaz renkli türkan şoray'ın ağzından dökülüveren cümle.

    orhan pamuk, kara kitapında, bu vurucu kelimeler bütününü layıkıyla kullanmıştır.
    1 ...
  52. oya gibi kiz

    1.
  53. kişideki duru güzelliği, biblo misali suratı, narin yapıyı ifade eden söz öbeğidir. ilham kaynağı oya gibi işlenmiş görünümündendir.
    kanımca en cuk oturan örneği natalie portmandır.
    0 ...
  54. kucakta uyuyan yavru kedi

    1.
  55. sanki beş dakika önce gökten inmiş taze melek kedidir. suratını ısırmayı çok istersiniz, ama sadizminizden korkup vazgeçersiniz. arada bir "grrrr"lar, boynunu kaşırsınız, daha çok gırlar. 8 saat kıpırmadan oturabilirsiniz, bebek gibi bişeydir.
    4 ...
  56. favourite three

    ?.
  57. bir ısırık almanız durumunda evrenin ve insanoğlunun yaradılış sebeplerini tekrar düşündürtme potansiyelli muhteşem domino s pizza pizzası. domates sosu ve kararında hamur kalınlığı dahiyane bilimsel buluşlara parmak ısırtabilir.

    ya da ben acıktığım için mübalağa ediyorum. kusuruma bakmayın.
    0 ...
  58. figure out

    1.
  59. ingilizcede anlamak, kavramak manasına gelmiş ve gelen phrasal verbdur.
    çok kinayeli örnek veriyorum, üstüne alınanlardan korkuyorum:*

    -hey george, have you figured out that this dictionary is gettin' worse in quality day by day ?
    4 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük