bugün

kafa karışıklığı

farkedene tatildir bu. suistimal edilmeden, iyi niyetli ihtimalle.
bildiğin, 'hocam kendimi iyi hissetmiyorum, yüzümü yıkayıp gelebilir miyim?'.
hüzne vakit kalmaz, gözyaşı sıkıştıramazsın geceye (iyi ihtimalle).

sağımdan solumdan iri canavarlar gibi geçen iett otobüsleri, karşıdan yürüyen adam tükürüyor yola. adamın hayatını kuruyorum kafamda, karısını dövmüş müdür hiç acaba. aynı anda özlediğim arkadaşımı aramak için elim çantama gidiyor, o gün girmediğim derslerin vicdan azabı takıntı gibi. takık gibi. takılmış.
aklı meşgul etmeye çalışırken, akıl gerçekten meşgule alıyor. kafa karışıyor. bilerek anahtarı almadan evden çıkar gibi. ya da tebeşir tozu yutarsın. öyle.
yürüyorsun ama, nereye? nasıl gidiyorsun. kaza olmuş dönüp bakmıyorsun. hızdan oldum olası ürkerim. ama böyle 'öğlen içilen üç bira kafasıyla araç kullanılmaz salak' diyorum. bir şeyler yanlış ama, müdahale etmekten çekiniyorum. sonra sorgulamalar. normali böyle mi acaba? anormal olduğunu sandığım, aslında olması gerekenmiş meğersem. 'sana biz şaka yaptık?!'. kamerayı bi tarafınıza sokup gidin mesela. el sallarım arkalarından ama işte. ssssssssaf.

kafa karışıklığı bence iyidir, dinleme-görme-okuma-duyma-anlama molası. okuduğumuzu anlayalım molası.