Süryanice, Pers imparatorluğunun resmi dillerinden biri olan Aramcanın bir lehçesidir. Bu dil Kuzey Mezopotamyada ve eski Antakya çevresinde konuşulurdu. Birinci yüzyılda bu bölgelerde birçok kişi Hristiyanlığa ve isa Peygamber'e iman etti. Süryanice yazı dili olarak ikinci veya üçüncü yüzyılda geniş çapta kullanılmaya başlandı.
isa peygamber zamanında Antakya surlarının içinde kullanılan yaygın dil Yunanca olsa da surların dışında yaşayan insanlar genelde Süryanice konuşurdu. Bu dönemde, isa'nın havarileri onlara vaaz etti ve Hristiyanlığı kabul ettiler.
Elçilerin işleri 11:20, 21
Kutsal kitabı kopyalayarak, korunmasına yardımcı olmuşlardır. Peşitta da denilen bu Süryanice kopya, Kutsal Kitap metninin kopyalarının en eski ve en önemli örneklerinden biridir. Kutsal kitabı ayırmamış, 4ünü de birleştirmişlerdir.
Günümüze kadar ulaşan diğer el yazmaları Sina ve Cureto mukaddes kitabın Süryanice kopyalarıdır ve M.S 5. yüzyıla tarihlenirler.
Çalışanlarına asabiye kontrolü kursu vermesi gereken yayın organı.
Reklam satışı için arayıp da görüşme talepleri reddedilince sinirlenip "siz bizim gibi kos koca bir holdingi, başkanı, genel başkanı... nasıl reddedersiniz!!??!!" diye telefonda meşgul ediyor.
Tevrat, zebur ve incil'de yaklaşık 7000 kez adı geçen "Ne olmayı istersem Ben O olurum (Tevrat - (Mısır'dan)Çıkış 3:14) manasına gelen ve ilk kez Musa peygambere bildirilmiş allah'ın özel ismidir.
Mukaddes Kitapta Rabbin ismi ve sıfatlarından bazılarının kaç defa geçtiğine bakalım:
Yehova6.973 defa
Allah veya Tanrıyaklaşık 2.600 defa
Kadîr48 defa
Rab40 defa
Yaratan25 defa
Yaratıcı7 defa
Baba7 defa
Günleri Eski Olan3 defa
Yüce Eğitmen [Muallim]2 defa
* Yah, Tanrının ismi olan Yehovanın kısaltılmış, şiirsel şekilde ifade edilmiş halidir (işaya 42:8).
Şiir şeklinde yazılan MEzmurlar ya da bazı isimlerde bu şekilde kullanılır.
Bazı peygamber isimlerinde bu kısaltılmış hali görülür:
YoannaYehova inayetle Davrandı
YoelYehova Tanrıdır
ZekeriyaYehova Hatırladı
YahyaYehova Lütuf Gösterdi
YonatanYehova Verdi
YusufYah Artırsın*
isaYehova Kurtuluştur
* "Bilginler, Tanrının ismi Yehovanın anlamı konusunda tam bir görüş birliğinde değildir. Ancak konu üzerinde kapsamlı bir araştırma yaptıktan sonra birçoğu bu ismin, ibranice haveh (olmak) fiilinin bir şekli olduğuna ve O Olmasını Sağlar anlamına geldiğine inanıyor."
* Diğer taraftan da, Yehova, Yahveh vb. okunuşlarının sebebi de Arkaik ibranice'de sesli harflerin yazıya dökülmemesidir. tetragrammaton (sözcük anlamıyla, Dört harfli) olarak bilinen, sesli harfleri çıkarılmış kısaltması da "YHVH" şeklindedir.
tetragrammaton haliyle birçok eski yazıtta, kitabede ve hatta kapı alınlıkları ve sunaklarda oyulmuş haliyle arkeolojik değere sahip olarak hala görülebilir.
Günümüzde Yaratıcının bu özel adını kullanan tek din ise Yehova'nın Şahitleri'dir.
*kardeş: hahaaa sakarya tv'de film var
parfe: kimin filmi?
k: cüneyt arkın'ın filmi. kadin dedi ki: "senin güclü oldugunu ilk görüste anlamistim."
p: ee adam ne dedi?
k: cüneyt arkin da dedi ki "ben de senin orospu oldugunu ilk görüste anlamistim :d" hahaha
p: ahahaa
kız kardeşle pet society'de:
kardeş: ablaa bahçeme yeni ektiğim dikenli ağaç fındık ağacıymış.
parfe: sen de fındıksın, o da fındık. bir evde iki fındık olmaz. sen artık mustafa fındıksın.
k: ya öe be :D ahaha
p: ahaha
sizi yattığınız yerde yatırmayan, durduğunuz yerde durdurmayan tiksinç bir hastalık migren. her zaman yattığınız yatağınız, migreniniz tuttuğunda size eğik/yamuk gelebilir. zaten mideniz de bulanıyordur ve yatamaz ayağa kalkarsınız. dehşet bir baş ağrınız olduğundan yıldızlı görürsünüz ve ayakta da duramazsınız çünkü başınız da dönüyordur. çareyi, yorganı yere atarak yerde yatmakta bulursunuz. az sonra gözünüze gün ışığı gelecektir, ışık baş ağrınızı azdırır, bu sefer de yorganı kafanıza çekersiniz. yorganın içi fazla sıcak olur ve içiniz daha da bulanır, bu sefer yorganı yalnızca kafanıza örtersiniz, üstünüz açık kalır. sadece uyumak istersiniz, sadece uyumak.. ama insanlar rahat bırakmaz. tiz ve bas sesler baş ağrınızı daha da arttırmaktadır, sinirlenirsiniz ama konuşunca daha da ağrır başınız. başkaları konuşunca da ağrır. lanet edersiniz. sadece uyumak istersiniz. migreni uyku geçirir çünkü, ne bir ilaç ne bir merhem, sadece uyumak..
önce depoda son bulur, okulun deposunda. eski haritalarla birlikte unutulan şemsiyeler, hırkalar.. orda başlayan bir diğer akıbeti ise ya yazın yapılan temizlikle birlikte çöplükte ya da düşünceli bir müdürle kızılayda son bulur, olmadı çocuk esirgeme kurumunda.
cevap vermemeniz gereken mesaj türüdür, rahatsız eden nitelikteyse tabi. cevap verilmemesi gerekenlere örnek verelim:
"gözlerimi;
gün ışığını, bir bebeğin yüzünü, bir kadının gözlerindeki sevgiyi görmemiş bir adama verin.
kalbimi;
kendi kalbi ona acı vermekten başka bir şeye yaramayan birine verin.
sızınle tanısmak ıcın bana bır sans verın msn zystemofadown_mes@windowzlive.com* eklersn sevinirm"
-cevap verilmemiştir. belli olduğu üzre, şiir kısmı kopyala yapıştır, alttaki iki satır kendi yazısı. çok şey söylemek isteyebilirsiniz ama kendinizi yormayın...
daha beter bir başkası için;
"bana huzur verecek tek şey o iki bacağının arasındaki et parçası"
-buna da cevap verilmemiştir. ne cevap vereceksiniz ki buna? küfür mü edeceksiniz? gereksiz...
bir de cevap vermeyi deneyelim bakalım:
"merhaba bahar gozlu nasılsın nasıl gidiyor hayat" (soru işareti bile yok. ama biz yine de cevap veriyoruz. acaba ne olacak?)
"merhaba,
iyiyim, teşekkürler. siz nasılsınız?" bakalım cevabımızdaki ciddiyeti anlayacak mı?
"tsk ederim bahar gozlu senden her mesaj geldigin bahara calar her mevsim" (hı hı evet..) devamında cevap verilmez tabi.
bir de inatla cevap vermediğimiz mesaja örnek verelim:
1. mesaj: "slm"
-cevap verilmez.
2. mesaj: "merhaba nasılsın"
-cevap verilmez
3. mesaj: "ii geceler needen bi cvp atmıyosun ya hayalet gibisin amk "
- ahah cevap verilmemeye devam.
4. mesaj: "merhaba nasılsınn" (başa sardı)
-amk dedikten sonra tekrar merhaba diyene cevap verilmez tabi
5. mesaj: "ii geceler nasılsınn" (inatçı çıktı)
- cevap verilmez.
6. mesaj: "merhaba hayatımm nasılsın" (oha!)
- bundan sonra cevap versen de ayıp olur zaten. (ignore)
kendisine yazılan entry ve mesajlara kibarca teşekkür eden ve isterse eski istanbul beyfendisi ağzıyla da konuşabilen bir yazardır.
edit: asıl yazacağımı unutmuşum (başımı döndürdün otör ah ah*). şimdi efenim, otör hakkında iyi bir şey yazamıyorsunuz çünkü hemen kötüleniyor. bunun iki sebebi var:
1- onu sevenlerin kafasındaki otör kalıbı ki bu kalıp; kadın düşmanı, seks düşkünü ve ağzı bozuk bir yazar kalıbıdır ve siz bu kalıbın dışında bir adamı anlatan bir şeyler yazdığınızda entryiniz kötülenir.
2- onu sevmeyenlerin onun hakkında yazılan iyi herhangi bir şeyi doğru mu yanlış mı önemsemeden kötülemesidir. bu 2. klasmandakilere göre otör sürekli kötülenmelidir.
yalansa yalan deyin, hadi!
bence bu iki seçeneğe girenler de bi silkelenmeli azizim.
kelimenin kökü "ul" dur. "ulaştırmak" kelimesiyle aynı köke sahiptir. "ul" kök sözcüğü şimdi yalın haliyle kullanılmasa da yerine yetiştirmek, teslim etmek anlamları taşımakta.