Tum dunyada ozellikle medya ve universitede koseleri tutan, iş dünyasinda paranın başını tutan, tüm ülke parlementolarında belirli bir etkiye sahip guctur. Bu nedenle israil in gotu bir türlü yere inmez, yahudi dunyasinin isimleri her zaman ön plana cikar ve pohpohlanır bu lobi tarafindan.
KEdi ve kopek sahiplerinin evlerinde bulunan, esek yüküyle para verip satin aldıkları bir tur mama.
Birer sanayi ürünü olan bu meretler hayvancagiza tek beslenme alternatifi olarak verilmemeli, zaman zaman sebze, et ve balik gibi dogal urunlerle bu kuru mama dieti desteklenmelidir. Hatta gozu yiyenlerin kuru mamadan vazgecip barfa gecmeleri onerilmektedir.
tavuk, kuzu gibi kasaplık hayvanların , eti sıyrılmıs olan kemiklerine verilen isim.
Atsan yazik olur bari corba yap mantıgıyla kasaplarda ve marketlerde satılır bu kemikler. Corba yapmak icin alanlardan cok kopek sahiplerine yonelik satılır
(bkz: Barf)
Bone and raw food kelimelerinin kısaltılmışı. Evet kemik ve cig sebze den oluşan kopek dietine verilen isim.
Bu ekole göre kuru mama denilen illet, bolca kimyasal iceren bir sanayi ürünüdürü, hayvanın sagligi icin onun dogal ortaminda yedigi cig kemik ve cig sebzenin onemli oldugu iddia edilir. Bundan kasit bildigimiz ev yemegi degil kopek icin ozel hazırlanan bir menudur.
Genelde cig kuzu ya da tavuk corbaliklarinin yanina, blenderdan gecirilmis havuc, kabak ve brokoli karisimidir
Bu yontemle beslenen kopeklerde, kemiklerin tartarları temizlemesinden dolayı dişlerde sararma gorunmedigi tespit edilmistir.
Kuru mama yemedikleri icin bütün besinler tam sindirilir ve cok az dışkı çıkar ortaya.
Gerekli olan vitaminler dogrudan rendelenmis cig sebze yoluyla verilmis olur.
Tüyler daha parlak olur barf ile beslenen hayvanda.
Kanserojen madde iceren kuru mamadan uzak kaldiklari icin de omurleri daha uzun oluyor seklinde gozlemler de mevcuttur.
Varolan tüm kimlik ve tanımlardan sıyrılıp bir hiç haline gelmek. (bkz: hic aslinda her seydir)
Hiçliğe varmak insanın kendi yüzüne bir ayna tutması ve o aynada ne gormek istiyorsa oraya onu koymasi icin bir firsattir.
(bkz: bdsm)
Şu an ölüm orucunun 247. gununde olan ve malesef yakında hepimiz icin olecek olan degerli avukat behic asci nin , ölüm orucu na baslama oykusunu anlattıgı ve kamuoyuna ve avukatlarına biraktigi mektuptur.
"adım Av. Behiç Aşcı. istanbul Barosu;nun 20560 sicil numarasında kayıtlı Avukatım. 1994 yılından bu yana Avukatlık yapmaktayım. Avukatlık yapmaya Halkın Hukuk Bürosunda başladım ve aynı büroda devam ediyorum.
Avukatlığı ticari bir faaliyet olarak ele almadım. Mesleğime para kazanma amaçlı bakmadım. Mesleğimizin doğası gereği hukuktan, adaletten; bahsetmek zorundayız. Dolayısıyla da Avukatlık mesleğinin toplumsal bir yönü vardır. Bu toplumsal yön bizi Halkımıza karşı sorumlu yapar.
Ben de bu perspektifle ele aldığım mesleğimi Haklar ve Özgürlükler mücadelesinin hizmetinde kullanmaya çalıştım. Mesleği icra alanım olarak mahkeme salonlarını görmedim. Kendimi dava dosyalarına hapsetmedim. Ülkemizin her karışı benim meslek icra alanım oldu. Gecekondu direnişlerinde, faşist saldırılara karşı direnişlerde, işyeri direnişleri ve grevlerde, katliam ve infaz davalarında hep yerimizi aldık. Ve illa ki hapishanelerde yaşanan tüm hak ihlallerinde biz saldırıya uğrayanların yanında yerimizi aldık.
Bunun için bedel ödedik. Gözaltı, tutuklamalar, tehditler ve ölüm. Bütün bedelleri gördük, yaşadık. Büromuz Avukatlarından Av. Fuat Erdoğan 1994 yılında polis tarafından infaz edildi. işte ödeyebileceğimiz bedellerin en büyüğü
Sadece istanbulda 20 kadar infaz dosyasında ölenlerin yakınlarının Avukatlığını yaptım. Tümünde sanıklar polislerdi ve ölenler de halktan insanlar. Bazı infazlarda görgü tanığı olmasına, bazı ölenlerin vücutlarında 50-60 kadar kurşun girişi olmasına, bazı infazlar bizzat polis telsizi kayıtlarından tespit edilmiş olmasına rağmen tüm davalarda polislerin beraat ettirildiğine tanık oldum. Adeta bu ülkede hakimlerin de bildiği, yazılı olmayan ve bizim görmediğimiz, bilmediğimiz başka bir hukuk-yasa uygulanıyordu. Hapishanelerde kafaları kırılarak öldürülen insanların yargılandığına tanık oldum, öldürenlerin değil.
Ve DGMler. Hakkını arayan herkesi yargılama görevini üstlenmiş özel mahkemeler… burada binlerce müvekkilimi savundum. Hiçbirinin mevcut yasalara göre işledikleri bir suçları yoktu. Ama tümü işkenceli emniyet ifadeleri ile, bu olmazsa polis fezlekeleri ile cezalandırıldıklarına tanık oldum.
Ve elbetteki 19 Aralık HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU. 20 hapishanede aynı anda başlatılan bu operasyona Kıbrıs Savaşından sonraki en büyük silahlı güç katılmıştır. Bilindiği kadarıyla 20000 bomba atılmış, onbinlerce mermi sıkılmıştır. Bazı hapishanelerde ne olduğunu hala bilmediğimiz kimyasal silahlar kullanılması sonucu insanlar yakılarak öldürülmüştür. Sağmalcılar Hapishanesinde 6 kadın diri diri yakılarak öldürülmüştür. Sağmalcılar ve Ümraniye Hapishanelerinde atıldığında insanların etlerini, derilerini yakan ama üzerlerindeki elbiseleri yakmayan gazların kullanıldığını tespit ettik ve bu gazların kimyasal tespitini yaptıramadık. 28 kişinin ölümüyle sonuçlanan operasyondan sonra tutuklu ve hükümlüler F tipi hapishanelerdeki tek ve üç kişilik hücrelere kapatılarak tecrite alındılar. Tecrit koşulları ağırlaştırıldı. Aile, Avukat görüşleri engellendi, yasaklandı. Kitap ve yayın alımı engellendi. Tecrit ve yalnızlık üç kişinin intihar ile ölmesine, yüzlerce kişinin psikolojik sorunlar yaşamasına, yüzlerce kişinin de fiziki hastalıklar yaşamasına yol açmıştır.
Buna rağmen Adalet Bakanlığı tecrit politikasında ısrar etmiş, hatta tecriti ağırlaştıran yeni infaz Kanunu’nu çıkarmıştır. F tiplerinin açılmasından kısa bir süre önce başlayan direniş Ölüm Orucu eylemi biçiminde sürmektedir. Bu eylemde bugüne kadar 122 insan ölmüş olmasına rağmen Bakanlık hiçbir adım atmamıştır. Oysa F tipleri yıkılmadan, içinde tadilat dahi yapmadan tecritin kaldırılması konusunda adımlar atılması mümkündür.
Ben Avukat olarak 6 yıldır elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Suç duyuruları, davalar, şikayetlere rağmen tecritin kaldırılması konusunda hiçbir adım atılmamıştır. işte bu nedenle 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’nde yapabileceğim son şeyi yaparak Ölüm Orucu’na başladım. Kendime ait bir talebim yoktur. Hapishanelerdeki tecritin kaldırılması tek talebimdir. Beni bu eylemi yapmaya iten Adalet Bakanlığı’dır. Eylemime intihar eylemi olarak bakmıyorum. Elbette yaşamayı ben de seviyorum ve istiyorum. Ama müvekkillerimin tecrit koşulları altında tutulduğunu seyrederek yaşamak istemiyorum. Her gün eriyip yok olmalarını izleyerek yaşamak istemiyorum. Onlara karşı bir vicdan borcum var ve bunu ödemeliyim.
Tecrit çözülebilecek bir sorundur. Siz; sayın meslektaşlarım tecritin kaldırılmasını sağlayabilirsiniz. Adalet Bakanlığı sizin sesinize sessiz kalamaz… Size rağmen tecrit politikalarını uygulayamaz…
Av. Behiç AŞCI"
kaynak: http://www.tecritekarsi.com
skilo yunancada kopek demektir, yunan arabeskcileri de muzikhollerde ellerinde mikrofonla yere diz cokup uluyorcasına sarki soyledikleri icin "kopek muzigi" anlamında bu deyim kullanılmaktadır yunanistanda.
eski icisleri bakani ismet sezgin in damadıdır. bir aralar trt 2'de aksamustleri sanat kültür programı yapan kadinin, yani seynan levent in de kocasi olur.
Bir ara devlet tiyatroları genel mudurlugu de yapti sanirim. Ama omru uzun olmadı o isin.
Eskiden radyoda bir program da yapiyordu. yaratici drama icerikli
Son olarak trabzonda bir resmi torende alkollu oldugu gerekcesiyle skandal yaratilmisti.
ilkogretim ve lise yasaminin bir korku filmi ne donmesine yol acan mudur muavini olan hocaların ogrenci üzerinde biraktiklari korkuyu simgeleyen sozdur.
Bilindigi uzere bu mudur muavini hocalarımız dişimizi tirnagimizi cantamizi elbisemizi, sacimizi basimizi, kiz arkadasimizi, erkek arkadasimizi kontrol etmeyi gorev bilmislerdir eskiden.
a- uff gel surada biraz top oynayalim abi
b- olum okula mufettis gelmis top oynamayın dediler ya len
a- abi gel iki atalim ya, ne olur ki
c- şşş lan. dagilin. müdür muavini geliyor lan.
a ve b- kaçınnnnn
Hristiyanlıkta kutsal kurban toreni denilen, sarap ve ekmek ayinidir. bu ayinde kullanılan Sarap isa'nin kanı, ekmek de etidir. ayin sonunda bu ekmek ve saraptan yiyen insanlar isa'yi kendi bedenleri icine almıs sayilirlar. eucharist deniyor bu torene gavurca'da.
Bir baska canlinin ruhunu kanını kendi icine almak sadece pagan kültüründe ve ilkel topluluklarda vardi . Hani şu geyigi yemek onun ruhunu bedenine almaktır diyorlar eski kavimler. Sanırsam oradan gecmis hristiyanlıga bu adet. Ama insan sırf sarap icin gider ayinlere, iyi yontem aslinda.
Windows'ta her hangi bir klasorun ozelliklerine girerek gizli secenegini tıklayarak olusturdugunuz klasordur.
Explorer'in klasor seceneklerine girip gizli klasorleri goster ve gosterme tercihlerini yapabiliyorsunuz.
dugunlerde, sünnetlerde , nisanlarda vs. yapilan taki merasimi adli kutsal toren sonucu bünyeye yapişan ziynet esyasi ve parasıdır. Genelde bu paralarla araba almak ya da dügünden kaynaklı borcların odenmesi saglanir.
KRedi kartı borçlarını, ev kirasını , cocuklarının okul giderini odeyebilmek icin , gencliginde hep hayalini kurup , dügündeki takı parasiyla da zar zor aldıgı o sahini satan bilge kişidir. Gozu yasli bir şekilde, son kez sis farlarına bakar erdemli ve bilge bir şekilde araba pazarina gider.
ferrari ye carpan sahin in sahibi de aynı sekilde, sigortasi olmadıgı icin ferrari nin hasarını odeyebilmek için sevgili sahinini satar ve bilge statusune erişir.
Pek yararlı bir anket konusudur. Laptop sahibi insanların pek sevdikleri, yenilerini de bulup keşfedip sebeplenmek isteyecekleri mekanlardır. Zira artık kafeterya , restoran, otel , otobus terminali gibi yerler arasinda, insanlar wireless internet bağlantısı olanlarını tercih etmektedirler.