müthiş hükümetimiz şimdiye kadar önüne çıkan her problemi, çattırt diye çözebildiği için diğerlerine göre daha kolay olan bu problemi " çözmekte gecikmesi" hepimizi çok şaşırtmaktadır.
Oysa hükümetimiz teee 2006 yılında bizi avrupa topluluguna soktuğunda hepimiz gündüz vakti havai fişek patlatmış, "Avrupa fatihi reyiz", diye yırtınırcasına slogan atmıştık.
Bu çok basit bişey bunu nasılsa çözeriz, diye düşünüyolardır mutlaka. Başka bir açıklaması olamaz.
Tabii, türk toplumunda her bi başka şeyin bilinci çok süper yerinde olduğu, lök gibi oturduğu için, tarih bilincinin biraz sallantıda olması, dikkat çekiyor tabii...
Ey türk toplumu, bak diğer her konuda çok süpersin, şu tarih zaafiyetini de gider, mükemmel ol!!
Türkiye eksen kayması yaşadı... Eskiden, bayaa güzel saydırıyodum, aman da ne kadar zekice fikirler ortaya atıyordum, aman da millete ne kadar zeki olduğumu, ülkemi ne kadar sevdiğimi Türkiye deki Türklere ispat etmeye mi çalışıyo muydum, ne bok yiyosam artık?!... Ben almanya' da yaşıyorum ya, ben de türküm mü demeye çalışıyodum acaba?!...
Ulan Türkiye nin çoğu benim onda birim kadar türk diilmiş!!
E tabii insan yaşlandıkça değişiyor...basitleşiyo... Şu mu boktan kardeşim, bu mu boktan?!...
Bu millet bu adamlara oy verdi mi kardeşim?!... verdi!! E bitti gitti...
Bi adamın evini aynı hırsız 15 kere soyarsa sen o adama acır mısın?!...
Hiç gerek de yokmuş öyle kelimelere takla attırmaya.
Verir. Soma da 301 madenci öldükten sonra akp Soma' dan % 71,5 oy almıştı.
Herkes hakettiği gibi yönetilir.
Hitler'e, " efendim çok alman öldü, başka bir yöntem denesek!!" dediklerinde " tabii ki ölecekler, biz kendimizi hiç saklamadık, ne yapacağımızı söyledik, madem bizi seçtiler , öldük diye ağlamıycaklar!!" demişti.
Di mi, kişiler gibi, toplumlar da intihar edebilir. Ben de evde yalnızım, şimdi mutfaktaki büyük bıçağı kalbime saplasam, 2 dk içinde ölürüm. Ondan sonra millet, kimbilir ne derdi vardı, der.
Türkiye ' nin de bi derdi varmış ki, intihar etti!! Üzüldük, ama kararına da saygı duyarız.
Yani... üç şey - devletin devamlılığı, güçler ayrılığı ve bütçe dengesi. Bu üçü hardware. Hukuk' un üstünlüğü, software.
Software olmadan hiçbir hardware bi işe yaramaz.
Türkiye de bunların hiçbiri yok !!
Mesela almanya' da sol parti iktidarda. Münih de csu var sağ parti. Alman devleti, " bizden diil" diye Münih ' e bütçeden pay vermese, siz almanya muz cumhuriyeti olmuş, demez misiniz?!...
Ya da bu örnekteki gibi, sadece bundeskanzler ' in partisi spd ' li belediyelere para verse..." Ohhooo almanya' nın çivisi çıkmış!!" demez misiniz?!..
Bunu Türkiye 'yle ilgili söyleyince niye kızıyosunuz?!..almanya için geçerli olan şey, Türkiye için neden geçersiz?!...
Johann Sebastian Bach ' ın yazdığı büyük Kantaten yazının çok güzel köşelerinden biri, bu kantatta koro sadece en sondaki kilise melodisinin "Bach tonlamasında" sadece 3 dk için yer alır!!..
(kilise melodilerinin bach çokseslendirmesini sayın koyu hristiyanlar hiç beğenmezler, kilise şarkısıyla içten içe " dalga geçtiğini" " şarkıyı kuşa çevirdiğini düşünürler, buna da bu vesileyle değinmiş olalım - bach gerçekten " amir" kelimesiyle arası kötü olan bir " anarşistti", Fürst ( derebeyi) stiglitz büyük besteciyi bikaç kere işten atmış, yerine getirdiklerini de beğenmediği için, görevi gene bach ' a geri vermiştir, stiglitz bach ilişkisi almanya'da ünlüdür çok kere parodi konusu yapılır!!)
Bütün kantat' ı Bas ve soprano götürür, ve de tabii tahta nefesliler ve yaylılardan oluşan orkestra.
1. Bölüm; " selig ist der mann" tartışma götürür. Çünkü " Mann" adam, insan demek olabileceği gibi, Hz. isa da olabilir, " Man" tek n ile, herkesi kapsayan biri demektir almanca da. Çok güzel, karanlık, hüzünlü bir bölümdür bu, kısmen triosonat karakteri taşır ama tam öyle de değildir. Yani besteci, hem müzikal, hem de text olarak ( siz buna bugün " lyrics" diyodunuz di mi?), bir bilmece oluşturmuştur.
2.bölüm, bir rezitatif' tir ( Türkçe - geçiş, bağlantı bölümü) soprano söyler bu geçiş bölümünü, bir ara müzikal olarak aydınlanacak, güneş açacak gibi olur, ama birden " ahh Jesu" (Ah isa) der soprano ve gene karanlığa balıklama dalar!!
3. bölüm, dünyanın en acıklı müziklerinden biridir, bu entry ' i girmeme sebep olan müzik bu aryadır!! Soprano aryasıdır!! Bütün müziğin en güzel sayfalarından biridir bu arya.
Armonik olarak çok karmaşıktır, geçişler, çok basitmiş gibi getirilmiş, ki büyük hüner ister, başkası yapsa " ne alaka?!" dersin, ama bunu bach yapınca oturur hüngür hüngür ağlarsın.
6 dk falan sürer bu arya.
Sonra gene bir geçiş gelir ( recitativo). Soprano söyler bunu da.
5.bölüm, müzik akademilerinde öğrencilere ödev olarak inceletilen, bir Trio sonattır !!
Triosonat , bilmeyene, boru gibi bir kompozisyon tekniğidir, aynı anda birbirine uyan, ama birbirine benzemeyen, aynısı olmayan, biri aslen öbürüne eşlik etmeyen ama birlikte duyulduğunda " eşlik ediyormuş" hissi veren, paralel üç şarkıyı aynı anda bestelemesi beklenir, besteciden !!
Bu bölüm sol minör tonundadır, seslerden birini soprano, ikincisini solo keman, üçüncüsünü de solo çello çalar.
Ve sonunda da koronun söylediği, hristiyanların " kuşa çevirdiğini" düşündükleri, aslında kilise şarkısı olan, ama tonlaması johann Sebastian Bach tarafından yapılmış, ," choral" vardır.
Bu choral de aynı melodiye değişik değişik kelimelerle 4 tekrar vardır kilise şarkısında. Bach 1. Tekrarı yaptırır ve choralin devamını yazmaz !!( Hristiyanlar bunun da bir hakaret olduğunu düşünürler!) (" Madem böyle yapacaktın, hiç yazmayaydın da bizi sinirlendirmeyeydin" diyen az diildir!!)(<-- bu durum sadece bu kantat özelinde diil, pek çok kantatta böyledir!!)
Bach kantate ' lar çok yoruma açıktırlar, yavaş çalınırsa şu bakımdan, hızlı çalınırsa bu bakımdan güzelleşir ya da çirkinleşirler, o yüzden bu tür müzik eserlerini" en iyi bu koro/ orkestra yorumlar" demek, çok güçtür.
işbu entry ' i anket babından kendini fazlaca tekrar etmeye başladığı için kan kaybeden Uludağ sözlük ' e destek amaçlı olarak iki günde yazdım, tek bir harfi" copy paste " diildir. Genç yazar, eskiden sözlük nasıldı, nasıl oldu da 10 milyon dolar değer biçilebildi, görsün, diye yazdım. Bugünkü gençler de kabul edeceklerdir ki Uludağ sözlükte bugün üretilen içeriklere kimse 100 dolar bile ödemez.
Haa, sakın oy verin falan diye de diil. iki kişi, begenmese de açıp Bach Kantate BWV 57' yi dinlese, o da bana yeter!! Biz reyting peşinde koşsaydık, ne işimiz olurdu bugünkü Uludağ sözlük' te, öyle diil mi?!...
Ama görün, eskiden sözlük böyle bir mecraydı. Öğrenciler Uludağ sözlük ' ü kaynak gösterip dönem ödevi hazırlıyordu !!
Bi de şimdiki haline bak!!
Son mesaj ---> bach dinleyin, çok ağır gelse de dinleyin, müzik kulaklarınızı yavaş yavaş açar!!
kanuni brezilya 'lı olsa, lenin uganda 'lı, beethoven tayland'lı olsa ne olurdu, diye de başlık açabilirsiniz.
Başlığın vatana millete faydalısı bu türden başlıklardır.
Sadece milletleri diil milletlerle meslekleri karıştırarak da başlık açabilirsiniz, öyle de başlık tutturursunuz bak...mesela, Fidel castro çin' de pirinç üreticisi olsa...ya da ronaldinho rusya da tren makinisti olsa...
Amaaannn hep aynı terane...21 bin tweet yazdım, 19800 ü mutlaka benzeri şeylerle ilgilidir, 16 bin küsur entry girdim burada 14 bin i kesin böyle şeylerle ilgilidir.
16 yıl önce girmişim sosyal medyada her yere...burada da 16 yıllık yazarmışım.
Hep aynı şey, hep aynı şey...301 madenci öldüğünde " bu, bu işin fıtratında var!!" demişti...yani " ölcekler tabii!!" diyo, başbakan sıfatıyla...
Kimse" ne diyon aga sen?!" diyebildi mi?!.. diyemedi!!
Bi yerden sonra bıraktım ben. Ziktiret inceldiği yerden kopsun, ülke de batacaksa batsın.
Bundan sonrasını gençler düzeltsin, herkes benim onda birim dişe dokunur yazı yazsın, çok büyük bir vatansever akım oluşur.
Abartmiim en az 20 kere baştan sona okumuşumdur. Parça parça okuduklarım daha fazladır. Bir ara " Türkçe kuran hafızı," oliim istedim. Sandığımdan güçmüş, ama birçok kısmı haliyle gene de kafamda yer etti
E piramit...tepedeki 3 katmanı kontrol edersen onlar diğerlerini kontrol eder.
Ama bu yahudilerin konusu diil ki sadece. Romalılar da böyle yapıyodu, Osmanlılar da, çar rusyası da ... " Vasallenstaaten- uydu devletler" böyle kurulur ve yönetilir.
Lan bugün avustralya ' daki bozuk paraların üstünde hala "queen elizabeth" in taçlı büstü yok mu?!... Sorsan avustralya, bağımsız bir devlettir.
Avustralya, Avrupa kıtası kadar büyüktür!!...
Devamını sen düşün...sadece yahudiler diil yani konu. Bu, bir yönetme biçimi. Bi de bugün icat edilmiş bişey de diil.
Hep vardı!!
Ha yahudiler de uyguluyolardır, o başka. Sorsan, adam ol da uygulatma, der adam sana.
Laiklik o işte. Mesela almanya. Türkiye, anayasasına " laiklik" kelimesini alıp koymuş, aslen böylelikle kendini " saldırılabilir" kılmış. Dinciler, bu kelimeye tabii ki de takılacaklardır, bunu ya hesap edip " üstesinden gelirim" demiş, ya da hesap edememiş.
Almanya böyle yapmamış!! Anayasa da " laiklik" yani dincilerin " dinsizlik" olarak görebilecekleri bir kelime kullanmamış!! (Unutma!! Katolikler, müslümanlar kadar hatta müslümanlardan da fazla, dinsizlikle birlikte anılabilecek herşeye saldırırlar!!)( " Otuz yıl savaşları" gördü avrupa!!)
O tecrübeye binaen " almanya laiktir laik kalacak!!" dememiş;;))
Ama demiş ki " almanya her dine saygılı ve hepsine aynı mesafede duran bir devlettir!!"...
E bu düpedüz"laiklik " demek!! Ama orada"laiklik " kelimesi geçiyor mu?!... geçmiyor!!
Türkiye, öyle yapmak zorundaydı. Gizli özne, Türkiye de " yok" hükmündedir!! Laiklik Türkiye de bir" demir kapı" gibidir. Ya kapalıdır ya da açıktır!!
Her ülke anayasasını kendi şartlarına göre formüle eder. Turk kanun koyucu da saldırılacağını bile bile, laiklik kelimesini kullanmış!!
Bundaki nüans farkını anlayanlar çoğunluktaysa, türkiye ileri bir devlet olur dillse, yobaz güvenilmeyen bir devlet olur ki, farkındaysan Türkiye ' nin en iyi dostları araplar. Öyle oldu zaten.
Türkiye gibi, almanya gibi, fransa gibi ülkelerde envayi çeşit dinden insan yaşar, bu dinlerden, dini de geç, o dinin mezheplerinden birini diğerlerine favorize etmek, tabiatıyla diğerlerini küstürür. Hiçbir devlet, her şeyi bi yana bırak, sırf paradan dolayı, o şekilde bir yöne kanalize olmaz, olursa zarar eder!! Adam "madem bu devlet sünni devletidir ben ne vergi vercem lan bu heriflere" der, vergi kaçırır ( bu da en masumu!!)...
O yüzden "ismini koymasa" bile... Bütün üstün devletler laiktir. Şartlar gereği, ismini koymamışlardır - saldırılmamak için!!- ama aslında kastettikleri düpedüz laikliktir!!
Fransa...cezayir tunus, onun eski valilikleri. Bu ülkelerden illa ki ya futbolcu çıkacak, ya bilim adamı çıkacak, zeki birileri illa ki olacak!! Bu durumda fransa anayasasına " fransa hristiyan katolik bir ülkedir!!" Yazabilir mi, sorarım size ?!!! Öyle yaparsan Cezayirli müslümana, sana hiçbir hak vermiyorum, sen anca paris' e gelir kendini havaya uçurursun, demiş olur, fransa yeteri kadar akıllıdır ve bunu asla demez!!
Zinedine Zidane cezayir asıllı Fransız futbolcusudur, Real madrid teknik direktörlüğü yapmıştır, dünyanın gördüğü en büyük futbolculardan biridir!!
Bu, "laiklik" yüzünden böyle olmuştur!!
Di mi, zidane paris metrosunda kendini patlatan bir intihar komandosu olsa...
Ne kadar yazık olacaktı!!
Bugünkü dünyada laikliği sindiremeyen yok olur!! Bu kadar basittir!!
Doğru söylüyor. Türklerin kitap okuması gerekmez. Türkler padişahçı, edilgen bir toplumdur, başkalarının boyunduruğunda yaşamak, onlar ne derse onu yapmak çok daha kolaydır.
Di mi, öküzler de kitap okumuyo, onlar kötü yaşıyo, diyebilir miyiz?!...
Kitap okuyan da ölecek, okumayan da. Ne gerek var böyle bir endişe içinde olmaya?!...
E tabii, ışid teröristine " berkecan" diye türk pasaportu verirsen böyle olur. Gri pasaportla almanya ' ya gelip ortadan kaybolanları hala bulamadılar !! Onlar kimdir, bomba uzmanı mıdır, intihar komandosu mudur kimse bilmiyor.
Sen insanların güvenleriyle böyle toschak geçersen onlar da böyle yaparlar...
Gene geç yapmışlar, ben hemen yaparlar diye düşünmüştüm. 7 yıl sonra falan yaptılar. O arada yeşil pasaportlu ve de iyi niyetli birçok Türk avrupa 'ya gelebildi, geziler yapıp dilini geliştirebildi.
Sen kendini en zeki sanarsan, sana " en zeki" olmadığın mesajını bi şekilde verirler. Hiç ağlamıycaksın, çık halkından özür dile, biz almanlar bunu anlayacak kadar zeki diillerdir sanıyoduk, öyle diilmiş, hepinizi mağdur durumda bıraktık, özür diliyoruz, de!!
Diyemiyo musun?!...
O zaman konsolosluğun önünde 1 km kuyruk olması gayet de normaldir.
Victor hugo, kurnaz, kurt bir yazardır, kitap kişisel olarak alındığında " aşk " hikayelerini anlatır, evet. Çok da güzel anlatır, pek içten anlatır, evet.
Ama sembolik olarak bakıldığında " halkları" "halk katmanlarını" anlatır !!
Quasimodo; halkın alt tabakasıdır!! En güçlü o' dur, ama en aptal da o' dur!! Ve "din" , siyasal dinciler ( rahip frollo) onu kontrol etmektedirler. Quasimodo bunu farketmemektedir. Ya da farketse bile farketmek işine gelmemektedir !! Çünkü az da olsa en kötüsü de olsa onu, rahip frollo kollamaktadır, Quasimodo çirkindir aptaldır, sakattır, ama o kötü de olsa kollanmak ona yeter, onu kaybetmek istemez.
Phoebus, orta sınıf halkı temsil eder, kendini halktan (üstelik de haklı olarak) üstün görür, kraliçe' ye kendini sevdirmek diye bir derdi vardır, bu emeline yaklaştıkça alçaklaşır, uzaklaştıkça insanlaşır !!
Esmeralda dünya özgürlüğünü, barışını temsil eder, ona en ulaşma yetisine sahip olan phoebus çok zengin olmayan, ama çok da yoksul da olmayandır. Ama o da " özgürlüğü" kraliçe için reddedecektir !! (Hani güzel bir ev almak için kredi çeker, 25 yıl onu öder, 25 yılın sonunda ev bizim olduğunda kansere yakalanıp geberir gideriz, de o yaşadığımıza " hayat" deriz ya, aynı o hesap işte!!) kraliçeye yakın olmak esmeralda ' ya ( özgürlüğe!!) yakın olmaktan daha cazip gelir bize, çünkü bizde " soylu" olacaamızı sanırız ( bunu sanarken, hugo ' nun tasvirleriyle " kötü adam" oluruz da farketmeyiz!!)
Esmeralda güzeldir, ama orospudur, herkesin olabilir, ama olmayabilir de!! Tıpkı özgürlük gibi.
Frollo, dini kullanarak bir yere gelmiş, dini kullanmanın çok işe yaradığını anlamış, elit bir kesimdir. insanları birbirine düşürür, kar payı onun olur, bunu yaparken " quasimodo" yu kullanır, quasimodo tutuklanır, ve frollo onu kurtarmak için hiçbi eylem gerçekleştirmez!!
Nasılsa " quasimodo" lar boldur!! Bu olmazsa, başkasını bulurum, havalarındadır.
işin garibi, quasimodo serbest bırakıldığında, bunu biliyor olmasına rağmen, gene rahibe koşacaktır!! Onu affedecektir!! ( Ne kadar tanıdık geliyo, öyle diil mi?!)
Ve heyhat notre dame!! Çok güzeldir, devasadır ve quasimodo ve onun gibilerin meskenidir! Çok rahat diildir belki, ama içinde kendini güvende hissedersin!! Sağlamdır çünkü!
Romansal sembolik!! Victor hugo çok büyük bir yazardır. En kritikçi yazarlardandır.
Tam Türkiye ' ye de uygun bir roman, notre dame ' ın kamburu...hugo türk olsaydı romanın adı "süleymaniye ' nin topalı" falan olacaktı.
Bu açıdan bakıldığında, gerçekten bu roman üstünde çok düşünülmüş, yazılmış en çarpıcı kitaplardan biridir.
Evet, "notre dame ' ın kamburu," halktır !! Çirkin, topal, kambur, sakat , aksak yürüyen, zincire vurulmuş, konuşup kendini ifade edemeyen...buna karşın aslında çok güçlü, çok da iyi niyetli, halk!!
Baba danisch swedish kökenli olmasına rağmen, anne polonya yahudisi schlamberg ailesindendir, scarlett johansson bir yahudi kızıdır. Yahudilikte babanın diil annenin yahudi olması önemlidir.
Türk milleti eskiden daha uyanıktı. Şimdi daha bir uyuyo. Çok derin uyuyo. Kendisini uyandırmak için çalan saatleri duvara fırlatarak paramparça ediyo.
Türkiye de nasıldır bilmiyorum ama almanya' da park yerinin bi numarası vardır b217, a073, g183 gibi...o numarayı " ezberliyceksin"...otopark girişinde a, b, c diye ayırıyor, sonra da numaralara göre kapılara tasnif ediyo.
Havaalanlarında parkevlerini de ekliyceksin buna mesela 4 c 158, gibi...bak hangi parkevine parkettigini unutursan, yukarda yazdıkları gibi hakkaten sıçtın...unutmıycan onu. Bi de Stgt havaalanında yarım saat park ücreti 4 Euro, 1 saat 7, 50... Saat 15:03 te gittiysen 15:30 a kadar park ücreti alırlar senden...annemi izmir ' e yolcu ettiğimde uzun kaldım, yalan olmasın 34 euro mu ne park ücreti ödedim!!.. işin içine bi de öyle " araba arama" aksiyonları girerse, şaka maka 60 euro falan paranı çok güzel alırlar!!..
Jfk 'nin american üniversitesi açılışı konuşmasındaki katılımın en az 20 katı daha kalabalık bir topluluğun görüldüğü, konser.
Demek ki ferdi tayfur jfk' den 20 kat daha büyük bir adammış.
Aynı konuşmanın youtube ' daki videosu da 9600 tıklama almıştı en son açtığımda. Halbuki aynı günlerde ajdar isimli bir Türkiye'nin mozart ' ının bir şarkısı 21 milyon kere tıklanmıştı !!
Bu durumda ajdar da jfk ' den 2200 kere daha büyük bir adammış !!
Ben demiyorum, sayılar öyle söylüyo!! Siz reytinge bakıyosunuz ya... O bakımdan!!
Bu türden başlıkların açılabilmesi bile, Türkiye ' nin büyük bir eksen kayması geçirdiğinin kanıtı. "Yeni Türkiye" bebek katili teröristbaşlarının mv olabildiği bir ülke. Menfaatlere uyup uymadığı önemli.
Birilerinin menfaati üzerine yürüyen ülke, batar, yok olur. Bu dünya tarihinde kuruluş prensiplerine aykırı hareket eden hiçbir ülke yaşayamadı. Osmanlı da bu iç ihanetten dolayı çöktü. Bu kafayla giderse Türkiye de aynı ihanetten çökecek !!
Kimse de üzülmez öyle ihanet içinde olana." Zaten bi boka yaramıyolardı!" Derler, hayatlarına devam ederler.
Benim büyük amcam bundan öldü. Son bir ay yoktu zaten. Bi operasyon yaptılar ama kısa süre sonra nüksetti adi. ikincisini opere edemediler, 4 ay falan yaşadı, gayet de güzel yaşadı, çok iyi masa tenisi oynardı, bende fena diilimdir, masa tenisi falan oynadık amcayla. Bi öğleden sonra hiçbir sebep yokken, bilinç gitti, boş boş tavana bakmaya başladı, o vaziyette bir ay daha yaşadı, sonra da öldü.
O bir ay büyük yengem, bazı diğer akrabalar kan kusup kızılcık şerbeti içtim, dediler. Yemek problemdi, içmek problemdi, tuvalet büyük problemdi...
O zamandan beridir allah' a dua ederim, beni öyle alma, böyle güçlü bi kalp krizi...5 dk korkunç ağrı...sonra arrivederci !! Mis!!
Böyle olunca, ahali, söylemiyor ama, ya öl de sen de kurtul biz de kurtulalım, bakışlarıyla geziyolar.
Ohhooo onun örneği çok...frau merkel ' e bi kadın gazeteci, basın toplantısında, " kuaförünüzün esas mesleği nedir?!" , diye sormuştu. Alman ulaştırma bakanı, siyah resmi audi ' den inerken yaşlıca bir alman " neden trenle gelmedin lüks delisi züppe!!" demişti. TV ' de bir talk show da ünlü alman yahudisi Michel friedman, o zamanki dışişleri bakanı joschka fischer ' e, tv ' de program esnasında, yanlış anlaşılmasın " şimdi siz pinokyo olsaydınız, bu yalanınızdan sonra sizce burnunuz ne kadar uzardı?!" diye sormuştu, bunu kesmediler, reklama girmediler, hepimiz böyle carttadanak seyrettik !!...
Fransa da ahalidekiler macron ' a yumurta attılar, bayaa bildiğin yumurta yağmuruna tuttular, korumalar şemsiye açtı ;;))
Eski alman ekonomi bakanı müntefering ' e halkın arasında yürürken, üstünde siyah takım elbise vardı, graffiti sprayleriyle boya sıktılar, bi anda gökkuşağı gibi rengarenk oldu adam;;))