Normalde hiç adetim değildir böyle şeyler yazmak. Bugün hastanede 3 aylık ömrümün kaldığını öğrensem, kendime saklarım. Pat diye ölünce öğrenir etrafımdakiler. Paylaşmanın, içinden geçenleri anlatmanın şimdiye kadar hiçbir faydasını görmedim. Hayatım boyunca en fazla üzüldüğüm şeyi tuttum, bir kişiye anlattım. Dalga geçti. Halbuki şu bilmem kaç senelik yaşantımda hiç unutmayacağım, sürekli aklıma gelen yegane şey oydu. Fakat Dalga geçildi. Ne yaparsın, herkesin derdi kendine büyük. Benimki komik geldiyse demek. Kısmet.
Ben küçükken hiçbir şey istemezdim. Bir ufak kardeşim babamla gezdiğinde eve gelir yediğini içtiğini anlatırdı. Ben ona sevinirdim. Bilmem, sokakta su bile istemezdim. Yanımızda varsa içerdim, yoksa eve kadar susuz gezerdim. Babam sonraları söyledi, bir şey istesin oğlum da yapayım diye ağzımın içine bakıyormuş adam.
Sadece iki şey istedim. biri daha bilgisayarlar yeni çıkmış, kimsede yok. Ona çok özenmiştim. Bizimkiler Aldılar sağolsunlar. Diğerini de boş verin. Bende kalsın. Koca ömrümde sadece iki şey işte. Her neyse sözün özü, ufakken de azıcık aşım kafasında bir salaktım ben.
Büyüdüm, insanların benden beklentileri de büyüdü. Derdimi anlatmam istendi, yoksa karşıdakine değer vermiyormuşsun. Öyleymiş bu işler. Yaptım. Ne mi oldu? Yukarıda yazdım ya, dalga geçildi. Bir daha da anlatmadım. Hayatta istediğim ikinci şeyi de tam o zamanlarda istedim. Olmadı. Demek ki olmayınca olmuyormuş. Kısmet.
Işte durum böyle olunca, zaten serde de biraz salaklık varsa işler iyice sarpa sarıyor. Mesela birisi ile aram kötüyse kendimce süre belirliyorum, düzelecek diyorum. O süre geçiyor, bu sefer de bu kadar bekledim ayıp ettim diyorum. Bir o kadar süre daha geçiyor. Anlayacağınız mesele arap saçı gibi. Dolandıkça dolanıyor. En sonunda ya o kişiyi kaybediyorum ya da ruhuna rahmet okutacak kadar kötü bir seviyeye düşüyorum. Dedim ya, dert anlatmıyorum. Hepsi birleşince Sonu kalpsiz diye itham edilmeye çıkıyor. Çıksın çıkmasına fakat kimse de demiyor ki yahu oğlum, senin derdin ne? Hoş, sorsalar da anlatmam. Ancak insan bekliyor. Ağız kenarıyla sorsa kafi. Cevap beklemesine dahi lüzum yok. Bir şey isteyemediğim için de bunu söyleyemiyorum. Adım karaktersize kadar çıkıyor. Kısmet.
Sözün özü, beni ben yapan iki basit şey var. Lâkin anlatma özürlü olduğumdan kimse bunları bilmiyor. Ama kötü biri de değilim.
Keşke bunu anlatabilsem.
Sözlüğü de bir müddet bırakıyorum. Herkese Kolay gelsin. Görüşmek üzere.
Hangi seçimdi tam hatırlamıyorum. Sandık görevlisiyim.
Neyse, millet oyunu kullandı. Vakit geldi, başladık saymaya. Adres Çankaya olunca paso cehape çıkıyor tabii. O cehape, bu akepe derken bir tanesi oyunu komünist parti'ye atmış. Ama mühür tam kurumadan katlamış, karşı taraftaki akepe pusulasına da mürekkep bulaşmış. Lâkin hani mikroskopla incelesen ancak görürsün, öyle bir bulaşma. Her neyse bu oyu topluca geçersiz saymaya karar verdik. Fakat o da ne, akepe müşahiti bastırıyor verin o oyu akepeye diye. Diyoruz, ulan geçerli sayacak olsak komünist parti'nin oyu bu, sana niye verelim. Mühür kp'de, oyu kendine isteyen akepe.
Bu gitti olay çıkarttı. Başımıza millet toplandı, bir de çıkarttık onlara gösterdik. Taa en sonunda Herkes mutabık olunca geçersiz sayabildik. Yani, bir tane sikma baş kezo yüzünden komünist parti oyu da iç oldu, akepe oyu çaldığımız lafı da ortalığa döküldü.
Kısacası, uğraşmayın bu embesillerle. Daha demokrasinin anlamından haberleri yok, sandık görevlileri gecerli-gecersiz oy farkını bile bilmez. Ne diye kendinize stres yapıyorsunuz?
Boşuna mı çomar diyor millet bunlara?
Yahu seninle uğraşmam da şimdi yapacak bir isim yok.
Ne tür bir salaksın anlamış değilim. Oyları ysk sayıyor, cehape değil. Yani söylediğin laf direkt olarak bir devlet kurumunu töhmet altında bırakıyor. Senin demene göre Demek ki ysk hatalı işlem yapmış. Yahut oy çalınmış.
E reisin dediğine göre de burası hukuk devleti ve seçimlerde her türlü tedbir alınıyor. Simdi, bir kez daha soruyorum.
Fetöcü müsün?
Şimdi mi aklı başına gelmiş.
Istanbul neyse de ankara teee 15 saat önceden belli oldu. Reis balkon konuşması yaptı. Hasekiyi şutladı. Kayserili de herhalde istanbul'u görünce oradan gaz aldı. Ben de isterem oyunu çekiyor.
Şimdi memleketine laf ederdim de tanıdıklar var. Ehe.
Bu hibine çocuklarına yeni bir emir gelmiş anlaşılan. Sabahtan beridir "oy, oy" diye ağlıyorlar. Neymiş 1000ali reyize ait olan kimi oycuklar imamoğlu'na yazılmış. Yahu, bunu herkes desin de bari siz demeyin. Malum, ileri demohrasi olduğumuz içün bu tip şeyler bizim ülkemizde olmaz. Haşmetli sultanımızın beyanı daha akıllarda duruyor zira.
Yani; He oğlum, seçim tekrarlanacak. He.
Bu arada "oy" demeyin, "oh" falan deyin. Ne o öyle, köylü gibi.
Ayrıca adalet, seçim güvenliği denildiğinde, insanlar hak aradığında, anadolu ajansı veri girişini durdurduğunda, mühürsuz oylar geçerli sayıldığında sizler koymakla meşguldünüz. O sebepten, ticari bekleme yapma devam et.
En ileri demokrasi bizim ülkemizdedir arkadaşlar. Daha geçen secim erdoğan bizzat söyledi bunu. Şimdi bizim ysk'mıza, öncü demokrasimize laf eden fetöcüleri ifşa günüdür.
Kendinize gelin. haşmetli hakanımızın sözünün üzerine söz mu söylüyorsunuz?
Sanırım ajanslarda il merkez ilçesi için verilmiş oylar paylaşılıyor.
Çünkü 2018 secmen nufusu ile kiyas yapınca geçen sene ile bu yıl arasında 200 bin kişiden fazla bir fark oluşuyor. Bu kadar insan birden yok olmadı ya.
Rte'nin stratejisi bu. Gelirleri eski parayla, giderleri yeni parayla söylüyorsun. Böylelikle sanki gelirlerin uçmuş, giderlerin hiç yokmuş gibi görünüyor.
Internette iki dakika araştırma yapınca bunun 500 farkli örneği ile karşılaşabilirsiniz ki esasen bu herkesin malumu. Bilindik bir şey yani.
Eh, bu koşullar altında rte yıllardır eski parayı mitinglerde, röportajlarda, basın açıklamalarında kullanıyorken çıkıp da 15 haykünuz ile "yeni para değerlerini ayırt edemeyen kadın ülke mi yönetecek?" Demeniz de ne bileyim, aptallık mı? Yoksa rte'ye inceden bir gönderme mı?
bakın bunları yüzünüze vurmak hoş değil. Inanin umrumda da değilsiniz. Fakat milleti salak yerine koymayın. Ha siz salaksınız, o ayrı.
Gluten intoleransı yahut enteropatisi(çölyak hastalığı) olmayan bireylerde bu tip bir beslenme çeşidi tamamı ile saçmalıktan ibaret.
Bu glutensiz yemek modası hollywood ve dolayısıyla amerika aracılığı ile dünyaya pompalanır oldu. Ancak sağlıklı bir insana hiçbir faydası yok. Ayrıca içinde gluten olmadan da fazlası ile zararlı bulunan besinler daha yaygın. Bunların başında mısır özü ve pirinç bazlı ürünler geliyor. Lâkin yine de tamamı ile glutensiz bir yaşama geçecekseniz, bunun yararlı bir aktivite olduğunu unutun. Sadece basit bir yiyecek tercihi yapmış olacaksınız, hepsi bu.
Gluten içeren gıdaların arasında göz gezdirdiğimiz vakit, bunların genel hatları ile "sağlıklı" beslenme diyetlerinde de olmadığını hemen anlarsınız. Özel çaba uygulamadan sadece kendinize ve yediklerinize dikkat ederek de ziyadesi ile dinc ve zinde kalabilirsiniz. Zaten bu belirtileri glutensiz yasama yormak yerine normalde de zararlı olan gıdalardan uzak durmaya bağlamak daha mantıklı. Fit görünmenin sebebi de bundan dolayı, evet fazla karbonhidrat kullanımını kıstıkları için o haldeler. Gluten yemedikleri için değil.
Kendinizi kandırmayın. Bu diyet ile birlikte gelen Kanıtlanmış hicbir veri bulunmamakta. Birkaç adet önde gelen üniversitenin yaptığı çalışmalarda 'gluten free' deneylerinin anlamlı bir veri vermediği ortaya çıktı.
Bu arada, size gluten intoleransı teşhisi koyulduysa bile bu duruma şüpheli yaklaşın. Zira her önüne gelen allerjik reaksiyonda bu tanı öne atılır oldu. Belirtiler sonrası Daha spesifik testlere ihtiyaç var.
-25 santigrad derecede her iki cinsiyette baya baya üşür.
Erkek ve kadın arasındaki sıcaklık farkı ortalama olarak 3 derece ve çevresinde ilerler. Bunun nedeni de kadınlarda kas yoğunluğunun azlığıdır. Fakat öyle insanı donduracak kadar da fark yaratmaz. 3 derece daha soğuk ya da daha sıcak bir ortama geçtiğinizde bunu fark etmezsiniz bile. Çünkü giysilerimiz bu durumu tolere eder.
O nedenle kadınların üşüdüğü sıcaklıklarda esasen erkekler de üşür. Sadece korumacı içgüdüden dolayı kendisi faydasından kısarak yanındakine artı katmaya çalışır. Bu durumu Anne-çocuk ilişkisine benzetebilirsiniz. Anne üşüse de ilk iş çocuğunu sıcak tutmaya çalışır.
Yani size ceketini veren bir erkek varsa bir zahmet kıymet bilin. Zira o sırada Onun da g*tü donuyor.
Hiç kimsenin yanında ne saçmalayın ne de yersiz konuşmalar yapın. Gün gelir, bu yaptıklarınızı başınıza kakar. Siz birlikte eğleniyoruz sanırsınız ancak o beyninde parçalar biriktiriyordur. Gereken ortam ve şartlar oluşunca da sizi en ince yerlerinizden vuracaktır.
Sonra üzülen siz olursunuz. Vaktiyle Ağzınızdan çıkan her sözcük size ok gibi geri döner de elinizden hiçbir şey gelmez. Size Yapılanın yanlış olduğunu anlatmaya çalışırsınız lâkin ortam o kadar laubali ve saçma bir hale bürünmüştür ki kelimeleriniz havaya karışır, uçar gider. Siz de Aptallığınızla baş başa kalırsınız.
Ha, bunları yapan kişiler genellikle en yakınlarınızdır ve sizi nasıl sinir küpü yapacaklarını, çileden çıkartacaklarını, ruhunuzu inciteceklerini çok iyi bilirler.
Filistin'i günahım kadar sevmem, israil ile de bir alıp veremediğim yok. Isteyen filistin başlığındaki entrymi inceleyebilir. Bana göre de israil toprağı.
Fakat Her neyse, yine tertemiz şovmenlik peşinde koşmuşsun be tengir reyiz. Sana mi kaldi suriye ile israil arasındaki meselenin olayı? Madem bu kadar bilek hakkı hayranısın; ermenilerin elindeki azerbaycan topraklarına, çin'in işgalindeki doğu türkistan'a, ne bileyim her zaman laf ettiğin amerika'nın ele geçirdiği yerli yurtlarına ne diyeceksin?
Yanar döner olmayın be kardeşim. Kaç yaşında adamlarsınız. Senden olan iyiyken, ondan olan tü kaka değil. Hepsi aynı bokun laciverti.
Edit: ya arkadaş, tamam en milliyetçi sensin. En baba israil düşmanı falan felon da sensin reyiz anladık.
Fakat millete laf atmadan önce yazdığın paragrafın giriş cümlesini bir oku. Çünkü yazıların giriş bölümü, geri kalan nesrin içeriğini belirler. Bunu ilkokul 4. Sınıfta mı ne anlatıyorlar yahu. Cahil demişsin ya, o sebepten.
Girizgâhta Bilek hakkı diye belirtmişsin, daha neyini editliyorsun?
Ha, dediğim gibi bana göre de israil'in toprakları. Adamlar gelmiş, suriye'yi yenmiş, ele geçirmiş. Fakat bunu kabul edip, bilek hakkı diyorsan aynısını az yukarıda bahsettiklerim için de kabul etmen gerekiyor. Kusura bakma.
Bir de millete daha yazımını bilmediğin geri zekalı demissin. Hadi yaşına hürmeten, benden büyüksün diye ses etmiyorum.
Kolay gele.
Geçen twitch üzerinden yayın yapan bir norveçliye bunu sordular. Sadece biz değil, avrupalılar bile bu duruma şaşırıyor. Eleman da basitçe anlattı.
Nüfus yoğunluğu çok düşük olduğundan insanlar genellikle birbirinden çok uzaklarda yaşıyorlarmış. Sürekli kar kış olduğundan iki sokağa çıkayım, bir cadde yapayım da diyemiyorlarmış. Ayrıca gün ışığı ve kalitesi de berbat olunca içine kapanıklık ve karamsarlık baya artıyormuş.
Reis şimdi fransa'nın nice kentinde takılıyormuş. Bir daha z*kseler norveç'e dönmem diyor.
Bakın bunun gibi gün dönümleri, mevsim geçişleri her millette bayramlarla, seyranlarla kutlanır. Nedeni de eski zamanlarda sıcaklık değişimlerinin ve mevsimsel hareketlerin insanlar için hayatı öneme sahip olmasıdır. Ekinoksların yaşam için, ekim için, hayvanları meraya çıkarmak için yol gösterici olarak benimsenmesidir.
Cermen paganlarından, orta asya halklarına, orta doğu'dan, amerika yerlilerine kadar her yerde bu tip kutlamalar görülür. Biri ateşin üzerinden atlar, öteki yumurta boyar, beriki dua eder.
Mal mal çıkıp da bunlar bir millete aitmiş gibi konuşmayın. Sadece Senin verdiğin isim farklıdır çünkü başka bir dile aitsindir. Hepsi bu. Yoksa 21 mart sadece bir halka mı doğuyor?
Rezalet.
