"iyinin düşmanı, daha iyidir" der voltaire. mükemmele ulaşamayan bizler için güzel bir öğüt.
özgürlüğün düşmanı da yine kendisidir. öyle ki; özgürlüğün de bir sınırı vardır. sizin özgürlüğünüz ne zaman hoşgörüden uzaklaşıp başkalarını rahatsız edecek konuma geliyorsa ve bu yaptıklarınız sizi "daha özgür" kılıyorsa işte orada o mevzu bahis özgürlüğün düşmanının bizzat kendi elinizle yaptıklarınız olduğunu görürsünüz.
zayıf ya da güçlü olduğunuz noktaya göre bu her şey olabilir. din, aşk, para, sorumluluk... vs.
kavramları suçlamak yerine onları nasıl algıladığımıza ve hayata nasıl geçirdiğimize bakmamız gerekir.
hangi özelliğini saysam, neresinden övmeye başlasam dediğim program. mobil uygulaması ayrı bir güzel, masaüstü versiyonu alabildiğine kullanışlı ve basit.
2 yıldan fazla süredir kullanıyorum, tüm alternatiflerini de denedim ancak bunun gibisi yok! bugün itibariyle yeni bir özelliğini öğrendim ki kendisine sevgim kat kat arttı. android mobil uygulamasında telefonunuzla çektiğiniz fotoğraflarınızı, videolarınızı otomatik olarak upload ettiğiniz camera uploads klasörü vardır. bugün bu klasör sayesinde öğrendim ki +3gb daha alanım olmuş.
dün itibariyle işim gereği telefonla yüzlerce fotoğraf çektim. ardından yine dakikalarca videolar derken en az 2gb'a yakın veri toplamışım. telefon, bulduğu ilk wi-fi bağlantıda bunca veriyi dropbox'a upload etti. hoş, dropbox'da fazladan boş alanım da mevcut ama adamlar bir güzellik yapıp +3gb alan hediye etmişler.
Nedir bu diyerek yaptığım araştırmada öğrendim ki camera uploads klasörü'ne upload edilen her 500mb için dropbox size +500mb alan daha veriyor. ancak bu haktan en fazla 6 kez yararlanabiliyorsunuz ve +3gb daha kullanım alanınız oluyor.
detaylar için: https://www.dropbox.com/help/287/en
kurnazlık yapıp ilgili klasöre fotoğraf ya da video taşırsanız ekstra alanı kazanamayacağınıza dair uyarıyıda dikkate alınız.
referansla kullanım alanı artırmak bir yana bu yöntemlede fazladan alana sahip olabilirsiniz.
ampd verilerine göre nisan 2013 itibariyle türkiye'de 310 alışveriş merkezi bulunmaktadır. 2015 sonuna kadar da 90 yeni alışveriş merkezi daha açılması beklenmektedir.
2010 yılında, yaklaşık 10 milyon dolar harcanarak neredeyse baştan aşağıya yenilenmiş alışveriş merkezidir. bu yenileme çalışması kendilerine 2011-2012 ampd ödüllerinde yılın avm'si yenileme ve büyüme dalında mansiyon ödülünü getirmiştir.
fevkalade bir filmdir. sonuna kadar gerer, güldürür, şaşırtır vs.
filmin bir de türk versiyonun çekilmesini çok isterdim. karakterler mi doğal geldi, mekanlar mı tanıdık, olaylar mı çok gerçekçiydi bilemiyorum ama bu film bir türk filmi olsaydı en az orijinali kadar başarılı olurdu. hollywood alır tekrar çeker mi, çekti mi bilmiyorum ama biz mutlaka yapmalıyız.
izledikten sonra aklıma ilk gelen film; bir zamanlar anadolu da oldu. nuri bilge ceylan bu filmi çekse nasıl olurdu diye düşündüm. kaç saat sürerdi, kimler oyanardı, ağlar mıydık, vs. vs. vs...
eminim oldukça zevkli bir film olurdu.
belirli ip aralıklarına girişi kapatmış torrent sitesidir.
servis sağlayıcı aranır ve modeminizin ısrarla aynı ip aralığından aldığı dinamik ip'nin değiştirilmesi istenir ancak onlar da bunu yapamacaklarını ısrarla tekrar edip, modeme reset atmamı isterler. modemde tonla ayar yaptığımı, reset atmayacağımı iletsemde aynı ip aralığından bir türlü kurtulunanamaz. servis sağlayıcı tekrar aranır, servis sağlayıcıya durum tekrar anlatılır, servis sağlayıcı ağız değiştirerek çözümü bulur ve işte orada kıyamet kopar!
bahsi geçen servis sağlayıcı smile adsl'dir. çözümü ise türk telekom ile görüşüp, başka bir ip istediğimi onlara anlatmam gerektiğidir. adama sormazlar mı? "aga sen madem smile adsl kullanıyorsun git derdini onlara anlat, mal mısın sen nesin? bizi niye araıyorsun?" demezler mi? anlaşılamayan odur ki; madem ben türk telekom ile görüşeceğimdir sen ne işe yarıyorsundur smile adsl?
zamunda, servis sağlayıcınızın kendi işi hakkında ne kadar bilgisiz olduğunu gösterendir.
sevdiği kadın incinmesin, üzülmesin diye başkalarına yalan söyler.
belki kendine yakıştıramaz ya da sonradan hesabını veremeyecektir bu yalanların ama yapar böyle şeyler.
teke tek programında izledik kendisini, "devlet etnik şantaja kurban edilemez." gibi güzel bir cümlesi oldu. günübirlikçi düşünen paçozlar üstlerine alınmışlar mıdır bilinmez.
yakın zamanda çıkan ve betası oynanabilen trackmania 2 stadium versiyonu ile yine sevenlerini sevindirmiştir. oynanış olarak, eski versiyonu trackmania nations forever'dan çok ama çokta farklı değildir.
bir dönem kısa da olsa yurt dışında okuma şansı yakalamıştım, gördüklerim, duyduklarım, okuduklarım hayata bakışımı komple değiştirmişti. divxplanet'te bunu başka bir yoldan yaptı. sıradan bir televizyon izleyicisinin gözlerini açtı ve aslında çok değerli olan vaktimi televizyon gibi bir saçmalıkla harcadığımı farkettirdi. çevirileri olmasa bırakın izlemeyi haberimin dahi olamayacağı bir dünyanın kapısını açtı önüme. sayesinde farklı ülkelerden binlerce yapım izleme şansını sundu önüme. televizyonda görüp çizgi film zannettiğimiz yapımların bile bir kültürü olduğunu öğretti. uzak doğudaki insanların hayata bakışlarını onların çevirileri sayesinde anlayabildim. "bu ne biçim film böyle yaaee..." dediğim şeylerin öteki sinema başlığı altında derinlemesine incelendiğini görünce şaşırmadım değil.
ez cümle; açıldığından beri takip ettiğimiz güzel bir sitedir, iyidir, hoştur, allah yokluğunu aratmasındır.
ihsan eliaçık'ın fikirleri -ki kendisinden yüzyıllar önce de aynı fikirleri savunan insanlar vardır-, müslümanlığı, kendisinden çok ama çok daha dar kalıplara alan insanlara nazaran islama rahat bir nefes aldırma çabası içindedir şüphesiz ancak bu demek değildir ki daha da iyisi olmasın. olay aslında şunun bunun tipi müslümanlıktan öte kur'an müslümanlığı çerçevesinde incelenmelidir zira din allah'ındır.
zaten ihsan eliaçık'ın yazılarına da bakarsanız başlıktaki gibi bir müslümanlığın olmadığını, savunduklarının insanı ancak ve ancak kur'an müslümanı olmaya götüreceğini görürsünüz.
aykırı sorular porgramında izledik. bu ülkede her şey yolunda gitse de bir tek bu adamın söyledikleri derdimiz olsa, gülsek, eğlensek, yazık la kimin çocuğuysa deyip acısak diye düşündürten, kendi çapında filozof birisidir.