büyük türk düşünürü şemsettin'den duyduğum kadarıyla danıştayın dayadığı, sayıştayın saydığı bir ortamda otomatikman 18000 inçlik yarma kuvvetine sahip olan iş makinası...
bilinmedik zamanlarda uzaydan gelerek çam dikmiş memurların çamına konacağı rivayet olunan ve konduğunda çam sahibi memuru pantolonlara zıçırtan böyle uzayımsı alfimsi halk matrixleri...
ilk arabam şahini satıp 19'a bindiğimde "insanoğlu neler yapıyor" dediğim. klima, abs, esr, sanruf, esp özellikleri bulunmayan çelik jantsız ancak hidrolik direksiyon gibi yüzyılın harikası bir buluşu üzerinde taşıyan gaz tenekesi....
bölüme ilk girdiğimde kaymakam olacağımı zannediyordum ancak 2. sınıfta otostop çekerek bindiğim bir kamyon şoförünün "hangi okulda okuyorsun yeğen?" sorusuna gururlu bir tavırla "kamu yönetimi dayı" dediğimde "kamyonet mi o da ne yeğen" dediği zaman aslında okuduğum bölümün hiç bir halt olmadığına kanaat getirdiğim elini sallasan değebileceklerin oluşturduğu bir garip bölüm....
kamera hilesinin en güzel uygulanabildiği büyük türk düşünürü ve boyu en küçük olduğu halde kamerada en büyük gözükebilen eğitim görse astronot olabilecek kapasitede ergonomik bir şahıs....
gece vakti domuzu ıssıza çökerten bir leoparın daha sonraki bir gün yanlışlıkla süslü bir kokananın orasını yalamasıyla peydahlanan çok sevilesi bir yaz gribi türü...
gidenin değil de götürenin sevap kazanmak maksadıyla düzenlemiş olduğu bir kampanya...bir ara ben de bu kampanyadan faydalanmak isteyen bir yakınımın talebiyle kaza kurşununa gitmiştim..
elle alınarak gevrek kısmı alt çeneye yumuşak kısmı üstü damağa gelecek şekilde yemesi bile bir usul gerektiren ve yanında ayran içilince orgazm etkisi yaratacak kadar muhteşem olan güzel memleketimin güzel tatlısı..Güllüoğlu, imam Çağdaş, Ünlüoğlu, Seyidoğlu, inal, koçak, Çavuşoğlu...vs.
küçükken kutu kutu pense oynadığım aynı mahallenin kızı... onu seven bir çocuk vardı zeki diye.. yakalasa ne yapacağı belli olmazdı...olsun şimdi behlül yakalayıp veriyor ayarı zekiye..zeki ne mi yapıyor adnan ne yapıyorsa onu yapıyor... yani bileyliyor boynuzları..zekiye ne oldu diyecekseniz..
zeki şu anda bir kamu kurumunda 4-c ile çalışan personel...evli 2 erkek babası...eşini bir trafik kazasında kaybetti.. eşinin kuzeni olan duygu ile bir gönül ilişkisi yaşadı daha sonra duygunun en yakın arkadaşı olan hürrem ile tokuşturdu... bu hikaye nerede bitecek ben de bilmiyorum... devamı behlül kısmında...
2002-2003 yılında içinde minyatür pamukkale, hayvanat bahçesi ve göl bulunan ayrıca o gölün üzerinde barı bulunan ağaçlarla kaplı muhteşem bir yer.....
ayakkabılarını çıkartmadan üzerinde yürümeye izin verilmeyen ancak ayakkabısız yürüdüğünde de 12. yüzyıl avrupasının köhne sokaklarında yalınayak yürümüş gibi ayaklarını tinerle yıkayarak dezenfekte edebildiğin beyazımsı doğa harikası...
acun, hülya ve ali'nin keşfettiği zaman rusların difüzyonu keşfetmiş olduğu an kadar sevindikleri ve keşfettikten sonra amerikanın japonyaya atmış olduğu atom bombasına üzüldüklerı kadar üzüldükleri kendi şahsına münhasır öyle höbelek bişey...
Eskiden Van Spor Klubünde oynayan ve daha sonra Beşiktaş'a transfer olan Erkan ile Küçük Emrah karışımı olup tek anlamadığı şeyin futbol olduğuna kanaat getirdiğim Aziz Yıldırım'ın öz yeğeni ve aynı zamanda ispanyol vatandaşı olan şahsı muhterem...