28 şubat belgeselinden geriye doğru gitmeye başladım. Yakın Türkiye tarihi anlamak için muhteşem belgesellerdir. izlemesi aşırı keyifli ayrıca. Allah rahmet eylesin keşke yaşasaydı Akp döneminide arşivleyelseydi. Güvendiğim kaynaktır.
Çok değişik şekillerde kendini gösteren bir his. Kimseyi beğenmemek, birini tamamlayıcı olarak görememek, mesafeli insanlara hayranlık..çok eşlilik, fazla flört.. ilişkiye başlayınca bilinçdışı kaygı ve korkular.. erkeklerde ilişkiden kaçma, kadınlarda aşırı korku.. hep bağlanma kaygısı işte...
Protokole giden her insan gibi giyinmişler.. rty’e oy vermem ama bu ülkenin cumhurbaşkanı, diğerleride düğünlerde radyolarda heryerde günde bikez dinlediğimiz şarkıcılar.. tabiki gidip ziyaret edecek makama saygı duyacaklardır.
Yıllar evvel kayseride 3 çocuk bayramda şeker toplamak için kapısını çaldıkları eve şeker almak için girmiş tecavüz edilip öldürülmüştü. O çocukların ogün o saatte neden o kapıyı çaldıklarını, Sapığın ise kapıyı açtıktan sonra iki sn içinde nasıl ve neden böyle suç işlemeye karar verdiğini uzunca düşünmüş neden sorusuna uzun süre yanıt aramaya çalışmıştım. Neden o çocuklar o kapıyı çaldı? Hala ara ara aklıma gelir o çocuklar. Belli ki bir korkuma dokundu fazlasıyla.
Şimdi cerenin başına gelende aynı durum. Yolda yürürken birinin menziline girdi. Neden ceren girdi? Neden adam öldürmek için 2 sn de böyle birşeye karar verdi? Neden karşılaştılar?
Yine bir korkuma dokundu.. hayatın kontrolsüzlüğü, öngörülmezliği ve bazen adil olmayışı..bazen kendimi güvende hissetmiyorum
ikinci entryi yazan olduğuma inanamadığım dizi.. yavaş başlayıp, ekran karsısında kitleyen ingiliz polisiye dizisi. Amerikan yapımlarından kat be kat daha kaliteli bir dizi. izleyin.
Modern zamanların istanbulunu yaşıyorum, ancak bir zamanlar anadolu’da kırıkkalede yaşamış biri olarak anadolu insanın herbir hareketini öyle güzel ortAya koymuş bir film ki.. olayların içine değil, karakterlerin içine girince film anlaşılabilir..
Yaş aldıkça, aile üyeleri yaşlandıkça, ölümler, hastalıklar arttıkça , yeni doğanlar aramıza katıldıkça.. herşey değiştikçe ve hiçbirşey eskisi gibi olmadıkça..bilmek gerekli ki yarın geri kalan ömrümüzün ilk günü.. bunu ne güzel anlatmış film.
Sakin geçiririm.. kendimle son günüm.. duş alır, güzel giyinir, şarap içer güzel bi müzik dinler, film gibi kendi hayatımı izlerim.. gülerim , ağlarım, keşke derim.. şükrederim..
Bundan 15-16 sene evvel denemiş ancak izleyememiştim. Herşey gibi bir filmin anlaşılması için de doğru bir zaman var sanırım.. bugün izledim.
Yanlızlık, ilişki, korku ve sevgi üzerine işlenmiş gerçekten başarı bir film. Anlamasını ve okumasını bilene tabiki..
ince’nin özeleştirisi karşında aşırı hassas davranıp orantısız savunma yapan gazeteci. ben senin arkadaşın mıyım açıklaması talihsiz bir açıklama oldu bence.
hayatın mucizeleri kitabındaki bir öyküde.. savaş mağdurlarını değilde, öldürmek, işkence etmek için orduya göreve çağırılan alman birininin hissetiklerini anlatmıştır. dolayısı ile savaş bakış açıma farklı bir perspektif katmıştır. inanmadığın birşey uğruna öldürecek olmak da ölmek kadar zor.