memet
217 (power ranger)
birinci nesil yazar 1 takipçi 17.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sergen yalçın

    957.
  1. sunucu: "sergen, 18 yaşından küçüklerin de iddaa oynadığı görülüyor, onlara ne söylemek istersin?"

    sergen yalçın: "almanya ligi'nden uzak dursunlar çok sürpriz oluyor."

    böyle bir adamdır işte sergen yalçın, bence türkiye'de şimdiye kadar yetişmiş en yetenekli futbolcu iken, "zeki, çevik ve ahlaklı" olmada sıçtığı için asla potansiyelini sergileyememiştir...
    2 ...
  2. steve nash

    111.
  3. "Tony Parker neleri sizden daha iyi yapıyor?" sorusuna, "Benden daha iyi Fransızca konuşuyor" diyerek soruyu soran muhabiri komaya sokmuş efsane.
    1 ...
  4. alex de souza

    2716.
  5. "Futbol yaşantımda hiç hileye karışmadım. Benden bu kadar korkmayın. Kimse tek başına maç kazanamaz." diyerek yaptığı işe duyduğu saygıyı gözler önüne seren, üstad...
    1 ...
  6. akit gazetesi yazarlarının hayalindeki türkiye

    8.
  7. islamı benimsemiş, islam kuralları ile yönetilen türkiyedir.

    fakat şöyle bir gerçek vardır ki, bu ülkenin çoğunluğu zaten islamı benimsemiştir, müslümandır. açın bakın türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının kimliklerine; dini kısmında islam yazar.

    genel anlayışla şöyle de düşünülebilir:

    türkiye topraklarında doğmuşsan; bir dinin vardır (1), bu din islamdır (2) ve bu, devletin sana verdiği resmi kimlik ile belgelenmiş ve ispatlanmıştır (3).

    allah inancı olmayan fakat devlet tarafından dayatılan bu din bildirme zorunluluğunu reddetmek isteyen vatandaşlar akit gazetesi yazarlarının hayalindeki türkiye içerisinde yer alamazlar.

    o ülkede müslüman olmayanlara yer yoktur, kendi gibi olmayanlar yine kendi kitaplarına göre görüldükleri yerde öldürülmelidir.

    nasıl bir hayal modeliyse, içerisinde "bu böyle daha iyi oldu" diyebileceğiniz hiç bir şey barındırmaz.
    0 ...
  8. rembetiko

    35.
  9. bir zamanlar kadıköy moda'da bulunan, nargileleri başarılı olan nargile cafe.

    halen hizmet veriyor mu onu ben de bilmiyorum...
    0 ...
  10. sabri nin ortasıyla gol atan guiza

    40.
  11. 29 kasım 2008 fenerbahçe beşiktaş maçı

    58.
  12. "sarı lacivert" ile "siyah beyaz"ın kadıköydeki büyük randevusu...

    başlıkla ilgili entryleri okurken dikktatimi çeken şeylerden birisi de her zamanki "ekikiki fenerin kızlığını bozduk, japon bayrağı eğüğü, kızınızı almaya geldik zuhaha" muhabbetleri oldu. bu tarz yüzeysel yaklaşımlar bana sorarsanız hiç bir takım taraftarına yakışmıyor. sporun dostluk, barış ve kardeşlik olduğunu ve rekabetin dozajının cıvıklaşmaması gerektiğini anlamak istemeyen arkadaşlar zaten bu tarz konuşmalara hep devam edecekler. ciddi yorumlara ise (benim saygı duyduğum gibi) umarım herkes saygı duyuyordur.

    iki takımı konuşmak gerekirse takımım fenerbahçe son iki lig maçını alexsiz kazandı ama futbolun hücum yönünde bana sorarsanız gerçek anlamda ortaya bir şey koyamadı. galatasaray maçında neredeyse bir tek organize atak geliştirebildik. (emre'nin süper pasına guiza'nın topu moda taraflarındaki çay bahçelerine vurması) gollerin hemen hepsinde duran topların ve galatasaray'ın savunma hatalarının payı vardı. şu yazdığıma ben de inanamıyorum ama büyük üstat(!) hıncal'a bu konuda katılıyorum maalesef. ankaraspor maçında ise golleri yine duran toplardan bulduk. yani alex olmadan maç içinde kolay pozisyona giremiyor fenerbahçe, bana sorarsanız. bu maçta ise alex'in oynayıp oynamayacağını bilmiyorum fakat emre'nin form durumu önem teşkil ediyor. alex'in oynamaması halinde buyuk ihtimal emre onun görevini üstlenecek. ama şu anda kapasitesi 90 dakikayı çıkartabilecek düzeyde değil. aragonesin kafasında alex'in yerine deivid de düşünülüyor olabilir. yorum yapmak zor.

    beşiktaş ise son maçını tek kale oynayıp berabere kaldı. ama mustafa hoca'nın gelişiyle iyi bir hava yakaladıkları da gerçek. her ne kadar mustafa hoca'yla oynadıkları beş lig maçında yedi puan kaybetmiş olsalar da bana göre umut vaadeden bir futbol oynuyorlar. takımın en büyük problemi keşke fener'de de olsa dedirtecek cinsten: nobre mi bobo mu? ya da her ikisi mi? ikinci sorun ise gökhan zan. bence gökhan hiç bir zaman iyi bir defans oyuncusu olamadı. daha doğrusu beşiktaş'a geldiğinden beri futbolunun üzerine bir şeyler koyamadı. oldukça istikrarsız ve sık sakatlanan bir futbolcu olması da cabası.

    beşiktaş'ın duran top savunmasının bu maçın kaderini tayin edeceğini düşünüyorum ben. zira fenerim onsekizin oralarda tıkanıyor.

    umarım futbolcular oyunu çirkinleştirmezler. elle oynamalar, kendini yere bırakmalar; kısacası emek hırsızlığı olmasın diyorum yani. hakem de böylece rahat bir maç yönetir. kimse gerilmez.

    temennim hakedenin kazanması. umarım fenerbahçe hak eder.
    1 ...
  13. 2 ekim 2007 cska moskova fenerbahçe maçı

    108.
  14. inter maçından sonra beklentileri arttıran fenerbahçemin çok şahane olmasa da başabaş bir oyun oynayarak iyi bir sonuç aldığı karşılaşma olmuştur.
    0 ...
  15. 19 eylül 2007 fenerbahçe inter milan maçı

    200.
  16. yorumları okumadan önce hakkında bir şeyler karaladığım, okuduktan sonra ise bir şeyler daha eklemek istediğim maç olmuştur:

    şimdi hazretlerden bazıları buyurmuşlar ki "bu maç başarı sayılmaz". e fener yenilince ağzından tüm salyalarını saçarak başarısızlık sayıyorsun ama. "ahahahaa yine rezil oldun fener" demesini biliyorsun. öyle ya da böyle, şansla falan değil, fenerbahçe mükemmel oynayarak, ezerek, koşarak, mücadele ederek interi mağlup etmiştir arkadaşım. ki bence bunun adı başarıdır. küçük ya da büyük olması seni ilgilendirmez.

    şaka maka fenerbahçe büyük çoğunluğu yanıltarak iyi bir galibiyet almıştır ama bazılarımız bunu "turu geçtik heyoo" modunda kutluyorlar. bir maçla kimse turu geçmiyor kardeşim. dünyanın en dengesiz takımının taraftarıyız biz, bunu herkesten daha iyi bilmemiz lazım. 3-0 lık psv maçından sonra da böyle yorumlar okumuştuk heryerde, sonuç ise malum...

    son sözüm de tiksinerek okuduğum aşırı fanatik yorumlar için... "türk futbolu geriye gidiyor" diyorlar. böylesine rezil bir ulusal bilince sahip ülkede ne futbol gelişir ne de medeniyet.

    yani klişe ama kısaca; kafaların değişmesi şart...

    edit: çoğu entry siliniyor çatır çatır... ağır geldi herhalde... bari söylediklerinizin arkasında durun...
    5 ...
  17. 19 eylül 2007 fenerbahçe inter milan maçı

    195.
  18. aralarına benim de dahil olduğum çoğu fenerliye, 'inter 6-0 kazanır, inter fenerbahçenin gazını alır ya da inter yalar-yutar' şeklinde yorum yapan diğer * * * takım taraftarlarına bir de haluk ulusoya çok pis kapak olmuş maçtır.
    2 ...
  19. survivor aslanlar kanaryalar

    23.
  20. sozluk kullanıcılarını ilkokul çocukları tarzında tartışmalara iten yarışma...
    0 ...
  21. bir ask bulsam

    1.
  22. önce "acaba?" diye düşündürüp, sonra da bünyeyi "hmmppffmuahahaha" şeklinde sarsan düşüncedir.
    0 ...
  23. 12 eylül 2006 galatasaray fc bordeaux maçı

    64.
  24. galatasaray'ın gruptan çıkabilmesi için her iki maçta da yenmek zorunda olduğu bordeux'ya kendi sahasında bir puanı ikram ederek ikinci tur hayallerini başka bahara ertelediği maç.

    şimdi diyeceksiniz ki, "yok efenim daha beş maç var, belli olmaz, galatasaray avrupada farklı oynuyor hede hödö...". rakip fransa liginin orta sıralarından yeni kurtulmuş, 7 senedir şampiyonlar ligiyle alakası olmayan, kağıt üstündeki kadrosuyla galatasaray'a en denk (hatta galatasaray'dan daha kötü) olan takımsa, orası ali sami yen olmasa da sonuçta kendi evinse ve bu da bir avantajsa, rakip futbol namına ortaya hiç birşey koyamıyor ve kalene bir kez bile gelemiyorsa, şampiyonlar ligine göre nispeten zayıf kadron pozisyon bulmakta zorlanıyorsa ve daha da zorlanacaksa, oyunun kontrolü tüm maç boyunca sendeyse ve buna rağmen maçın sadece son beş dakikasında ciddi bir iki atak geliştirebiliyorsan tek mutlu olabileceğin şey, çok ihtiyaç duyduğun ve cebe attığın katılım ücreti (1,62 m euro) ve şimdiki beraberliğin ödülü olarak alacağın (163.000 euro) olmalıdır.
    0 ...
  25. ülkücü gençler

    19.
  26. ideolojilerine saygı duymakla beraber; dejenere olmaktan kurtulamamış, siyasi düşüncelerinin gerçek anlamını kavramaktan uzak, benim de dahil olduğum bir toplum tarafından "(çoğu) cahil, mafyacılık oynamayı seven, milliyetçiliği değil de, reisçilik anlayışını ön planda tutmaya başlamış" olarak tanımlanabilecek bir yapıya dönüşmeye başlayan, siyasi gündemden ve pozitif düşünceden bihaber, kahve kültürüyle yetişmiş gençliktir.

    sempati duyduğum milliyetçilik kavramının öncül savunucusu olduklarını iddia etmekle beraber, 12 eylül'den sonra devlet tarafından kullanılan ağabeylerinin çoğunun yurtdışına kaçması, öldürülmesi, işkence edilmesi, illegal işlere girip kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışmaları ya da derin devletin içinde aktif görevler almaya başlaması, bir sonraki ülkücü jenerasyonun sahip çıktıkları değerleri savunmasında eksiklikler meydana getirmiş ve "ocak" yapısının da bozulmasıyla birlikte, neredeyse "serseri" tanımına uyabilecek bir gençlik çıkmıştır ortaya. ne yazık ki fikirlerinin oyuncak edilmesinin tek sebepleri kendileridir. meydanlarda slogan atmayı, lise (ya da üniversite) basmayı, her kavgaya bulaşmayı, delikanlı ayağına racon kesmeyi ideolojileriyle birleştirip, içine etmiş ve hiç bir faydası dokunmadıkları ülkelerine sahip çıkacak kimse kalmadığını ya da kalmayacağını zannetmişlerdir. onlara göre kişi ülkücüyse milliyetçidir, değilse değildir.

    asıl hata buradan kaynaklanmaktadır işte. milliyetçilik kavramının sadece ve tamamen bir siyasi ideolojiyle örtüşmesinin mümkün olamayacağı aşikardır. ülkücü gençlik bunu anlamaya, kavgaya değil de okumaya, bilgiye merak duyduğu zaman, gözlerini gerçek türkiye'ye açtığı zaman nerede hata yaptığını anlayacaktır.
    6 ...
  27. parmakla irza gecmek

    15.
  28. şu şekilde gelişecek diyalog sonucu ortaya çıkabilecek olaydır:

    -efendim allahın emri, peygamberin kavliyle kızın...
    -çükün var mı senin?
    -efendim??!!
    -dalga diyorum, kuş diyorum, ötüyo mu?
    -eehehmmm... yok parmak hesabı yapıyorum ben.
    -iyi, verdim gitti o zaman...
    1 ...
  29. kaşar

    17.
  30. güzide türkçemizin mükemmel esnekliğinin kullanımı sonucu; her önüne gelen erkekle beraber olan, çıkan, sevişen hatta bozuk para gibi erkek değiştiren kızlara verilen isim olmuştur. ciddi ilişkiden yeni çıkmış, tribal enfeksiyon geçiren, sex ve gönül eğlendirme arayışında olan er kişilerin ilaç olarak kullanması tavsiye edilir. toplum hizmeti sunmaktadırlar kısacası.
    1 ...
  31. at gibi kadın

    35.
  32. her an kişneyecekmiş izlenimi uyandıran, el ve ayak yerine toynaklara sahip olduklarını hiç gocunmadan sergileyen dişi varlıklar bütünü.
    0 ...
  33. 9 eylül 2006 denizlispor galatasaray maçı

    14.
  34. hayatımda gördüğüm en komik penaltılardan birinin çalındığı maç olmuştur. hasan şaş'ın arif erdem'den biraz daha ders alması gerekecek sanırım...
    0 ...
  35. amentü

    2.
  36. hastası olunacak, defalarca okunan bir ismet özel şiiri:

    insan
    eşref-i mahlûkattır, derdi babam
    bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
    ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
    bu söz asıl anlamını kavradı
    geçti çıvgınların, çıbanların, reklâmların arasından
    geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
    kararmış rakamların yarıklarından sızarak
    bu söz yüreğime kadar alçaldı
    damar kesildi, kandır akacak
    ama kan kesilince damardan sıcak
    sımsıcak kelimeler boşandı
    aşk için karnıma ve göğsüme
    ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
    aşk ve ölüm bana yeniden
    su ve ateş ve toprak
    yeniden yorumlandı.

    dilce susup
    bedence konuşulan bir çağda
    biliyorum kolay anlaşılmayacak
    kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
    yanık yağda boğulan yapıların arasında
    delirmek hakkını elde bulundurmak
    rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
    bana deha değil
    belgeler gerekli
    kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
    gençken
    peşpeşe kaç gece yıllarca
    acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
    bilmezdim neden bazı saatler
    alaturka vakitlere ayarlı
    neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
    yazgı desem
    kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
    tokat
    aklıma niye gelmezdi
    babam onbeşli olmasa.

    meyan kökü kazarmış babam kırlarda
    ben o yaşta koltuğumda kitaplar
    işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
    cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
    kafamda yasak düşünceler, gide meselâ.

    kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
    her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
    gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
    resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
    oysa her gün
    merkep kiralayıp da kazılan kökleri
    forbes firmasına satan
    babamdı.

    budur
    işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
    işte şehirleri bayındır gösteren yalan
    işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
    kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
    güçbelâ kurduğum cümle işte bu;
    ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
    tenimin olanca ağırlığı yok oldu.

    solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
    bile bir bir çınlayan
    ihtilâl haberidir
    ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
    nisan ayları gelince vücudu hafifletir
    şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
    bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
    marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
    gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
    biraz ağlayabilmek için
    fotoğraflar çektirir
    babam
    seferberlikte mekkâredir.

    insanın
    gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
    marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
    belki ruhların gölgesi
    düşer de marşlara
    mümkün olur babamı
    varlık sancısıyla çığırmak:

    ezan sesi duyulmuyor
    haç dikilmiş minbere
    kâfir yunan bayrak asmış
    camilere, her yere

    öyle ise gel kardeşim
    hep verelim elele
    patlatalım bombaları
    çanlar sussun her yerde

    çanlar sustu ve fakat
    binlerce yılın yabancısı bir ses
    değdi minarelere:
    tanrı uludur tanrı uludur
    polistir babam
    cumhuriyetin bir kuludur

    bense
    anlamış değilim böyle maceralardan
    ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
    yalnız
    coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
    nüfus cüzdanımda tuhaf
    ekmek damgası durur
    benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
    etin ıslak tadına doğru
    yavaş yavaş uyanmak
    çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
    hırsız cenazelerine bine bine
    temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
    korkak dualarından cibinlikler kurarak
    dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
    nakışsız yaşamakları
    silâhlanmak sayarak
    çıkardım
    boğaza tıkanan lokmanın hartasını
    çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
    halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak
    ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
    hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
    fly pan-am
    drink coca-cola.

    tutun ve yüzleştirin hayatları
    biri kör batakların çırpınışında kutsal
    biri serkeş ama oldukça da haklı.
    ölümler
    ölümlere ulanmakta ustadır
    hayatsa bir başka hayata karşı.
    orada
    aşk ve çocuk
    birbirine katışmaz
    nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
    kendi tehlikesi peşinden gider insan
    putların dahi damarından aktığı güne kadar
    sürdürür yorucu kovalamayı.

    hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
    nerde, hangi yöremizde zihnin
    tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
    ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahîm olan
    parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
    hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
    takvim yapraklarının arasını dolduran
    nedir o katı şey
    ki gücü
    gönlün dağdağasını durultacak?

    hayat
    dört şeyle kaimdir, derdi babam
    su ve ateş ve toprak.
    ve rüzgâr.
    ona kendimi sonradan ben ekledim
    pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu
    ham yüreğin pütürlerini geçtim
    gövdemi âlemlere zerkederek
    varoldum kayrasıyla varedenin
    eşref-i mahlûkat
    nedir bildim.
    24 ...
  37. sozlukteki iu luler

    0.
  38. maalesef benim de içine dahil olduğum gruptur.

    (bkz: cerrahpaşa tıp fakültesi)
    0 ...
  39. rembetiko

    3.
  40. kadıköy moda'da, lita mantının hemen karşısındaki sevimli nargile kafe.
    0 ...
  41. küfürlü konuşan kız

    54.
  42. beraber küfür edilmesi insanı komaya sokacak kadar güldürebilen kız modelidir. kimisi gerçekten terbiye almadıklarından, kimisi ise harbiden rahat insanlar olduklarından dolayı küfür ederler diyebiliriz sanırsam... *
    2 ...
  43. aşk

    202.
  44. karşısındakini bulunmaz hint kumaşı sanıp, onun kaşar olduğunu anlayıncaya kadar geçen süreye denir.

    (bkz: anonim)
    10 ...
  45. dişleri ağızlarından fırlayacak ünlüler

    2.
  46. erkegin futbol yerine operayi tercih etmesi

    10.
  47. tamamen tercih meselesi olan bir olaydır. yamuluyorsam düzeltin lütfen ama her erkeğin futbol sevmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağı gibi, tamamen kendi zevk ve yapısı doğrultusunda, bir erkeğin kendisine ilginç gelmeyen şampiyonlar ligi finalini değil de operayı izlemesini "aman uzak duralım, ehuee light herif, ibne, efemine, erkekimsi vs..." gibi zırvalarla değerlendirmeye almak ayıptır, cahilliktir, bilememezliktir.
    2 ...
  48. meriç erkan

    64.
  49. kendisi hakkında; acaba nasıl bir entry döşesem de, hem taşak geçsem hem de bütün sinirimi boşaltıp, kusup rahatlasam diye iki saat düşündükten sonra, o kadar fikri, kini, kusmuğu bir araya getirip bir türlü hakkında yazacak birşey bulamadığım kişidir bu. tek söyleyebileceğim şu anda ismail yk ile çift yumurta ikizi olma ihtimallerini değerlendirmeye almış olduğumdur.
    0 ...
  50. büyüklerin çocuklara sorduğu sorular

    4.
  51. -manitan var mı?

    -sakal çıkıyo mu sakal?

    -sünnet oldun mu bakiim sen? keserim çükünü ona göre!

    tam olarak soru cümlesi olmasa da, her erkek çocuğunun yaşamak zorunda kaldığı o an vardır bir de:

    -oğlum amcana pipini göster...
    3 ...
  52. sorunsal erkekler

    5.
  53. eski sevgiliyi unutmanın yolları

    57.
  54. kolayca halledilebilecek olan problemdir. başkasını bulursunuz olur biter.*

    (bkz: yalan)
    0 ...
  55. eski sevgiliyle karşılaşmak

    7.
  56. iki şekli vardır bu komedinin,* örnek olarak:

    1. sevgili diye tabir edilen hatun kişi, hayata girip çıkan herhangi bir sevgiliden sadece bir tanesidir, öylesine bir ilişkidir, hayvansınızdır çünkü, ilgilenmiyorsunuz, önem vermiyorsunuzdur. bunun sonucunda oluşabilecek durum basit bir selamlaşma, kısa bir konuşma ya da uzun uzadıya sürebilecek bir muhabbet olabilir. hatun kişinin yanında erkek arkadaşı varsa ona da kibarca bir selam verip yolunuza devam edersiniz.

    2. sevgili kişisi sizin için ilktir. ilk sevdiğiniz, aşık olduğunuz, gözünüzü tüm dünyaya kapatan, beyninizin tüm fonksiyonlarını durduran "the one"dır o. karşılaşma anında yüreğin derinliğinde kabuk bağlamış yara kanamaya başlar aniden. bir acı saplanır göğsünüze ve binlerce düşünce geçer aklınızdan "kaçsam mı, kalsam mı" diye. sonra onun da sizi gördüğü, artık kaçmanın bir anlamı olmadığı farkedilir. mecburen selam verilir. fakat hatun kişinin götü kalkmıştır. verdiğiniz selam görmezden gelinir ve öylece kalırsınız sokağın ortasında.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    8 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük