Arayarak kesinlikle bulunmaz. Gelmesini beklersen gelmez. Ancak öyle bir an gelir ki hiç ummadığın bir zamanda klasik bir arkadaş ortamında birdenbire tanışıverirsin. Uzunca bir zaman arkadaşın olur, sırdaşın, dostun olur.
O ilk hoşlantılar zamanla yerini tatlı bir aşka bırakır. Elin ayağın titrer, heyecanlanırsın. Hep onunla olmak istersin. O da aynı şeyleri hissediyorsa belki de doğru kişiyi bulmuşsundur. Bunu da zamanla anlarsın.
bir tane daha yaparsa swarm dan silecegim arkadastir. yuh yani yuh. surekli adamin bildirimi geliyor lan yeter. kisiye ozel engelleme yapiliyor mu acaba?
mecburen unutmaya çalışacağız ama her gün gördüğün birini nasıl unutabilirsin ki. köküne kibrit suyu döksem bile o ateş dönüp yine beni yakar.
mecburen kalbimize bir mezar kazıp onu da oraya gömücez. çünkü yavşaklık bize yakışmaz. acıtacak ama napalım. hayat böyle işte, acımasız.
elinize saglam bir fırsat gecmistir. ancak o an ki salakliginizdan oturu hicbir sey yapamissinizdir. Sonrasinda duyulan pismanlik evlat acisi gibi koyar. bir daha ayni firsati ne zaman yakalarsiniz bilinmez. sikko bir seydir yani. azicik cesaretli olmak lazimdir.
basık araçlarda her daim olması muhtemel olan olaydır. kaldırma sıfır park edip gönül rahatlığıyla terk ettiğiniz aracınıza geri döndüğünüzde siz aracı parktan çıkarmadan binen yolcular kapıyı kapatamadıklarında .... evet işte o anda ! evlat acısı gibi koyar sözlük. kapı kaldırımla bütünleşmiştir. kızsanız kızamazsınız da. içiniz gider. kapıyı kontrol edersiniz görünürde bir şey bulamasanız bile içinize bir kurt düşer 'acaba kapının ayarı bozulmuş mudur?, kapı eğilmiş midir ? ! diye.
en son ise söyleyecek bir şey bulamadığınızdan 'sağlık olsun' deyiverip geçiştirirsiniz.
birçok istanbullunun müzdarip olduğu, uzaktan eğlenceli gibi görünen ancak işin içine girildiğinde çin işkencesine benzetilen hele ki otobüs - metrobüs yolcuğu yapılıyorsa adamı şehirden soğutan seyahatlere maruz kalmaktır.