intikam duygusunun insan hayatını nasıl ele geçirdiğini seyrettiren zekice kurgulanmış bir film. Ancak filmin sonlarına doğru her sahnede bir acı, karmaşa ve kriz var. Özellikle son sahnede Dae Su'nun içinde bulunduğu psikolojik durum fazla abartılmış. Genele bakınca dolu ama çok iç karartıcı bir film.
ekonomi ve iktisat biliminin sadece soyut rakamlardan ibaret olmayıp tarihin akışı ve medeniyetin oluşmasında ne kadar kilit bir öneme sahip olduğunun kavranmasını sağlar.
ilk çıktığında duygusal yapıda olan halkımızın bir anda şarkıyı tutup radyo ve televizyonlarda sıkça çalınmasına sebep olacağından korktuğum fakat neyse ki zamanla ilginin azaldığını gözlemleyerek rahatladığım şarkı. Birileri beğenebilir ama kabustu bana göre
düşünmeden söylenmiş ve kurgu eksiği bulunan yalanların açığa çıkmaması için sürekli başka yalanlarla desteklenmesi gerekir. işte yalanı uzatıp kendine eziyet çektirmek istemeyen kişinin izlemesi gereken tek yol, söylediği yalana inanarak onu gerçek hayatla birleştirmektir.
itü devlet konservatuarı mezunu olan halk müziği sanatçısı. 6 yaşından beri bağlama çalmakta ve yurt dışında da bağlama enstrumanının tanıtımı için bir çok etkinlikte yeralmaktadır. Kendine has bir çalış stili ve dinlemekten keyif alinabilecek bir ses rengi olmasına rağmen, çıkarmış olduğu tek albüm canlı performansına kıyasla epey sönük duruyor.
rexx sineması civarlarında işletilen dvd dükkanı. Çok bi para ödemeyerek iyi bir arşiv yaratmanızı sağlayacak, kotalı internet kullanıcılarının dostu olan kadıköy filmcisi.
yemekhane yemeğidir. Eğer güzel pişirilmişse kocaman bir su böreği görüntüsü aldığı için ne olduğunu bilmeden ısırık alan biri için hayal kırıklığı oluşturabilir.
özellikle bostancı ve suadiye duraklarında kalabalığın tavan yaptığı, bu konuda her gün yeni rekorlar kıran banliyö hattıdır. Bu trende birçok satıcının pazarlama yöntemlerini öğrenebilmek, 15 dk aralıksız ağız kavgası yapan yaşlı kadınların sonradan arkadaş olması vb rahatsız edici görüntülerle karşılaşmak mümkün. Bostancı'da oturan arkadaşlara önerim, bu çileden kurtulmanın tek yolu son vagonun duracağı tarafa gelip görevliye çaktırmadan adapazarı expresine kaçak binmektir.
Akıcı ve sade dili, ilgi çekici konuları ve baskı kalitesi ile bu derginin, akademik olarak tarih alanında çalışma yapan kişilerin yanında, "tarih" konusuna basit bir ilgiyle yaklaşan kitleye de hitap edebilen tek dergi olduğunu görürüz. Fakat tarih araştırmalarında veri toplarken söz konusu tarihsel olayın bütünleyici parçası olabilecek derecedeki aktörlerin işlenmeyerek tek taraflı kaynaklarla konunun irdelenmesi yüzünden malesef son dünemde okurları ile dergiyi hazırlayanlar arasında bir güven sıkıntısı başladığını düşünüyorum. Özellikle "Dersim" konusunun işlendiği sayıda ilk kaynak olarak isyanı yönetenler arasında bulunan Nuri Dersimi'nin yazdığı metinlere başvurulması, buna karşılık olaylarda taraf sıfatı taşımayan bir başka tanığın sözlerine yahut yazılı bir belgenin varlığına gerek duyulmadan derginin o şekilde hazırlanması son derece yanlıştı. Son sayıdaki okuyucu yorumlarından da bunu anlamak mümkün. Dersim harekatını savunmak, yol açtığı sonuçları görmezden gelmek, insanlığa yakışmayacak bir tavırdır bana göre. Fakat sen tarih dergisi çıkarıyorum diyorsan ve yönetici kadrosunda da Halil inalcık gibi değerli bir tarihçi bulunuyorsa daha özenli yapmalısın işini.
istanbul şubesi, her ay yeni bir ingilizce sınıfı açabilecek kadar çok tercih edildiği için istenildiği zaman kayıt olunabilecek dil kursudur. Hazırladıkları 1 yıllık akademik takvime her şartta uydukları için de derslerin başlaması için sınıfların mevcudunun x rakamını geçmesi vb şartlar ileri sürülerek öğrenciyi bekletmezler. Hocalar kısa süreli çalıştıkları için, iyi hocaya düşmek tesadüfi bir durumdur. Fiziksel şartlara gelince; istanbul şubesinin büyük bölümü türkiye'ye yeni gelmiş ekseriyetle afrika ve asya kökenli olan insanların türkçe öğrenmesi için kullanıldığı için kurs binası çoğunlukla kalabalık oluyor. Fiziksel koşullar oldukça kısıtlı. Yine de avrupa yakasında oturanlar için tercih edilebilir...
portekiz Fado müziğini en güzel yorumlayan sanatçı. Özellikle 1950li yıllarda kariyerinin yükselişte olduğu zamalarda bir çok filmde de oynadı. Zamanla hayran kitlesini genişleterek, portekiz'i simgeleyen sanatçılar arasında yerini aldı. Bugün Cristina branco gibi yorumcular da çok başarılı işler çıkarabiliyorlar fakat yine de hiçbiri amalia ridrigues'in o hem isyankar hem de hüzünlü olan şarkılarının yerini tutmuyor. Şu sıralar bir çok müzik markette Amalia rodrigues albümleri uygun fiyata satılıyor, dinlemek isteyenler Dnr'a gidip 6.5 tlye bir tane edinebilirler.
öss'yi başarı ile atlatmış olan birçok eşit ağırlıkçı kardeşimizin, üniversite rehberlik dergilerinde 107 yıllık kampüs binasını görüp, burasının pek muntazam bir ilim irfan yuvası olduğunu sanarak oltaya gelmelerine sebep olan fakülte.
1963 Bakü doğumlu satranç ustası. ilk olarak 13 yaşında Sovyet Küçükler Şampiyonası'nı kazanmış, daha sonra Sokolski Memorial turnuvasında birinci olarak ismini satranç dünyasına duyurmuştur. Kasparov'un en ünlü karşılaşması, satranç dünyasının o dönemki efsanesi Anatoly Karpov'la olan 1984'teki Dünya şampiyonluğu maçıdır, ki Satranç tarihine geçecek o müsabakada, 32 beraberlik alınmış, iki taraf da 6 galibiyete ulaşamayınca satranç federasyonu tarafından maçın ertelenmesi kararı verilmiş. Tabi bu tartışmalı müsabakadan itibaren 1985 yılından 2000 yılına kadar Satranç şampiyonalarında kasparovun tartışmasız üstünlük dönemi başlamıştır. Bildiğim kadarı ile, 2000 yılında vladimir Kramnik'e yenildikten 5 yıl sonra aktif satrancı bıraktığını açıkladı Kasparov. Kendisi şu an 2851'lik ELO puanıyla hala dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı satranç oyuncusu olarak kabul edilmektedir.
Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından. Öyle bir yazar ki, sanki daktiloda derlediklerini okutmuyor da karşılıklı içki sofrasında anılarını anlatıyormuş hissi verir insana. Faydalıdır kitapları. Birkaç olaydan hikaye peydahlamaktan ziyade, kendi penceresinden bir zamanı, bir dönemi anlatır. Hayat dersi alınabilecek kitapları vardır.
(bkz: Yeşilcam Dedikleri Türkiye)
uygun bir an belirlenip, bir kaç saniye süren bu gerilimli ve harikulade zaman içerisinde hata yapmaz iseniz, bu eylem mutlu sona ulaşabilmenizi sağlayacak iyi bir yöntem olabilmektedir. Öncelikle bunun için konser sonrası eğlencenin zirveye ulaştığı anları veya başbaşa yenilen güzel bir yemekten sonra ayrılık vaktinin yaklaşmasını beklemenizi tavsiye ederim. Harekete geçmeye karar verdiğiniz an, herhangi bir sebep icat ederek hoşlanılan kızla aranızdaki mesafeyi kapatın. Öyle şüphe uyandıracak şekilde hatunun üzerine yürünmemeli, herşey birbirine bağlı doğal bir seyir içerisinde meydana gelmelidir. Daha sonra kızı korkutmadan ve güvenini kırmadan o andaki ilişkiyi ısıtacak güzel sözler söylemek gerekiyor. Sonra göz teması kurarsın, ki zaten kızların çoğu samimi olup olmadığını adamın gözünden anlayabiliyor. Gözünü kırpmadan bakarsın kafan karışır, kokusunu hissedersin başın döner. Sonra yutkunursun. Burada kendini kaybettiğin için yutkunmuyorsun. Öpeceksin sonuçta, dayının yeğenini öptüğü gibi kızı tükürük içinde bırakmamak gerek. Sonra uzun zamandır arzuladığın o dudaklara kavuşursun. Yavaş değil, hızlı. Zira kız o anın paniği ile seviyorsa bile mukavemet gösterebilir. Hiç abartmadan, Robert Hoffman taklidi yapmadan zevkten ölecekmiş gibi öpersin o dudakları. Sonra tokat yeme korkusunu belli etmeden, hayranlıkla o iri güzel gözlere tekrar bakarsın... Başarılı olsun veya olmasın, bana göre asıl kaybeden, denemeyen kişidir.
Türkiye'de politikacılar yıllardır "Sosyal Güvenlik" kavramını kısa yoldan bütçe kapatmanın aracı olarak gördükleri için yoksulluğa alıştırılan vatandaşa dağıtılan sadakadır.
küçük şehrin huzuru ve güvenliğinden uzak, hiç tahmin etmediği sorunlarla karşı karşıya kalan güzel yavrumuz; bu vahşi ortamda kendini ifade etmekten çok, savunmaya geçmeyi öğrenmekte ve böylelikle yavaş yavaş kadıköy'ün o ruhsuz kalabalığının bir parçası olmaktadır
dışarda bokun çöpün üstünde serbestçe takılan karasineğin, hata ile odaya girip camı duvarı görünce agresif hareketlerle can sıkması üzerine başlatılan, sineği özgürlüğüne kavuşturma operasyonudur.
