şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir
müptelayı gama sor kim geceler kaç saat
meali: ne müneccim ne de astrolji takvim vs gibi işlerle ilgilenenler bilmez gecenin kaç saat sürdüğünü,
gecenin kaç saat oldugu gama müptela olmuş kişiye sorulmalıdır.
en: ozlemin bir ust mertebesi. hasret duymak siddetle arzulamak anlami tasir. aspiration ya da desire tam olarak bu crave yi karsilamaz ama idare eder.
yeter bu kadar tanim diyor ve geciyoruz hikayemize. bilmemenin otesinde zor bir seyin olmadigini ogrenmenin guzelligini yasadim son aylarda. guzellik cunku bunu gorebilmek bile guzel. inanin yolunu kaybedip bulamamak hatta binlerce beyaz rengin icerisinden sadece tek kirmizi olmak kadar insani huzursuz eden bir sey bu bilmemek. okumayi sevmezdim sevmem icin farkli olmasi gerekti zira. artik sadece bu kriteri aramiyordum. ne gelirse. her alanda her dilde. ozlem de buradan geliyor. ifade edemiyorsun bu kelimeyi. duyguyla el kol hareketleri ile mimiklerle yok yok olmuyor. miss basit kaliyor zira anlamini yitirmis. daha icten gelen can alici ve hisleri daha fazla harekete gecireni aradim ve iste karsimda crave. bende bu anlattiklarimi uyandirmasa da ozlem i daha yogun anlatabilecegim bir kelime lakin elin gavuru anlar mi o yogunlugu bilemeyiz. hersey bir yana ozel bir baslik bu nazarimda sessiz ve kimsesiz kalmasi gereken.
the intercourse* between self confidence and pipi.
özgüven bilmemektir nazarımda. ben bilirim edasının hakimiyeti altına girip özgürlüğü yaşayamamaktır bir notada. kimi zaman yanılgı kimi zaman bir artıdır insan için toplum nazarında. peki pipi ilişkisi ise şöyle anlatılabilir...
saat 18 sıraları kızılaydan bindim metroya varılacak yerde ne oldugunu bilerek ama yolda ne olacagını bilmeyerek. gamsız ogrencilerin popolarının altına kitaplarını sererek oturdukları o vagonların birleştigi alana sırtımı dayadım ayaklarımın sızlamasını aldırmamaya çalışarak. her zamanki anonslardan biri vagonda yankılanırken gözlerimi yumdum durak isimlerini takip etmek için. eskiden enderun mektebinde öğrencileri fazla dısarı cıkarmazlarmıs çok şey görüp hafızalarında çok yer etmesin diye. o misal kapadım görmemek için görememek için. ilk durak. ufacık tefecik, aynı vagonda yanıma yaslandı ki gözerimi açtım. bakmadım bile fakat köşeye sıkıştırıldıgımı hissettim bir an ve tekrar kapadım gözerimi. hislerim beni yanıltmadı ki bana baktıgını anlamakta zolanmadım omzuma yaslandı ben kaçtım o devam etti. yüce yaradan beni çok sever derim her zaman ve yine oyle oldu inecegim duraga geldim.sırtımı vagondan ayırınca düşecekmiş gibi oldu doğruldu ve içinden sanki ne biçim adam bu ya dediginden emin indim metrodan. şimdi gelelim özgüven konusuna tekrar. diyeceksiniz ki abi niye konusmadın ilgilenmedin? el cevap; bunun özgüvenle alakası o kızın yaptıgıydı. yerle bir edebilirdim onu oracıkta iki çift kelime ile. ya da kendi özgüvenim eger anladıgınız anlamda olsaydı ilgilenseydim konussaydım belki o yerle bir olacak olan bendim. pipi konusu ise konuya işte bu anda giriyor. eskiden erkekler bu tür garip enstantenelere teveccuh ederken günümüzde bayanlar bu hataya düşüyor. bir vagon dolusu insanın içinde konusmak ki bunu kim baslatırsa baslatsın bu özgüven midir yoksa özgüven ile bu yanılgı arasındaki ince çizginin öbür tarafına geçmek midir?
küçükken erkek adam göster bakayım pipini lafları ile verilmeye çalışıldı bazı şeyler. hadi o gazla gösterildi de kardeşim şimdi ne diye verilecek o gaz merak ederim...
sıra arkadasım, can dostum neredeyse 10 yıllık arkadaşım. yazar değilken bile zirvelere katılan yeni yazar adayımız. karşımda oturuyor şimdi hoşgeldin diye bağırıyorum.
gecenin bir vakti kriz geçirmemek için kendini birşeylere vermek isteyen bünyenin depresyon şarkısı arayıp da bulamaması sonrasında bir elinde yıllanmış şarap bir elinde mouse tüm arşivini winamp ın playlistine taşıyıp shuffle i açaraktan sarfedilen sözlük felsefesi ile üretilmiş yeni allahsız uyarlaması.
her ne kadar kızım sana söylüyorum gelinim sen anla atasozunden uyarlanmış olsa da sözlükte dile getirilme fırsatı bulunmuş arzu istek ve temennilerden sözlük sahibinin kendine pay biçmesi anlamında bir uyarlama. zira arama fasilitesi günlerce yoktu piyasada aramaya inanmamak ya da aramamaya inanmak baslıkları türedi. bilgisayardaki mavi ekran kavramı sözlük için gri ekran olarak can buldu. şimdi yavaşlıktan dert yanıyoruz sözlük. bir de yazıyorum anlamıyorsun sözlük. *
haberin orjinal kaynağı milliyet lakin birkaç internet haber sitesinde yer almakta.
zeka, kader, nasip ve şans kelimelerinin çarpışması bölünmesi birleşip birleşip ayrılması, sonuç denen geri getirilemez hadiseler ile bitiverir ki hazin sonu hazırlayan yukarıdaki kavramlar işte bu olayda kendine vucut bulmustur. zira dünyada yapılan hiçbir haksızlığın hesabı oracıkta kalmamıştır. mutlaka gün gelecektir ve kader o oyunu oynayacaktır...
önemli olan mevzu şu. insanın o kadar süre emek verdiği eşinin iç yüzünü görmesi ve olaya direk son nokta koymaktansa biraz dalgasını geçip içinde birkmiş sevgisinin ileride kendisine acı vermemesinefrete dönüşmesi için, pişmanlık duymamak için bir süre eşi ile bu oyuna katlanmak zorunda kalmış ve intikamı pek bir acı olmuştur zira sadece mevzunun zeka boyutu beni ilgilendirmekte.
neyse gelelim habere;
--spoiler--
işte kocasından intikamını radyoda alan kadının hikâyesi
'Drive time' olarak adlandırılan, insanların işlerinden evlerine döndüğü trafik saatinde 'kadın erkek' ilişkilerini masaya yatıran Ozan Konak için her zamanki gibi bir akşam sayılabilirdi. Taa ki 'o' telefonla yayına bağlanana kadar... Konak, "Sevgiliniz haksız da olsa durumu kurtarmak için ondan özür diler miydiniz?" gibi bir konu açmış, telefon bağlantıları yapıyordu... Ve o aradı...
'Doktor Serap' takma isimli kişi, "yedi tepeli istanbul'da" görev yapan bir beyin cerrahıydı ve radyo aracılığıyla eşinden şöyle özür diliyordu:
"Benimle aynı hastanede görev yapan psikiyatr eşim Dr. Cüneyt'ten özür diliyorum. Messenger adresini gizli olarak hemşirelerden aldığım için... Bütün hemşirelere dağıtmış yazışıyordu çünkü...
Tekrar özür diliyorum messenger'a başka isimle, başka hastanede çalışan bir hemşireymiş gibi girdiğim, aylardır benimle koyu bir muhabbet etmesini sağladığım için...
Şu anda o benimle buluşmak için köprüden geçip Kozyatağı Carrefour'a giderken onu bekleyen biri olmadığı için...
Evime gidip çocuğumu doyuracağım için...
Geri dönerken yatacak yer arayacağı için...
Messenger'a başka isimle girdiğim son 1 ayda, 10 yıllık evliliğim boyunca duymadığım kadar güzel söz duyduğum için...
Özür diliyorum, boşanacağımız için"
Kısaca böyle özetlenebilecek bu diyalog öyle büyük bir olay yarattı ki... "Doktor Serap" sadece Radyo Time'ın değil başka rodyoların dinleyicileri için bile bir efsane haline geldi... Yüzlerce istek gelince bu 22 dakikalık diyalog 2.5-3 dakikaya indirilerek tekrar tekrar yayımlandı ve internete düştü... Radyoyu dinlemeyen yüzlerce insanı bile hayretlere düşürdü... Çünkü Doktor Serap bu konuşmayı yaparken çok sakin ve neşeli, konuşma da gerçek olamayacak kadar 'renkliydi'... Sonuçta biz de olayın aslını astarını, diyoloğu gerçekleştiren Ozan Konak'a sorduk...
'Eşi sadece pişman olduğunu söyledi'
Bu diyalog gerçek miydi?
Ozan Konak: Tabii ki... Biz de şoke olduk...
O zaman kadın müthiş bir intikam planı yapmış. 1 ay yazışmış, buluşmayı ayarlamış, kocasının her gün aynı saatte sizi dinlediğini biliyor ve...
O da "Konu cuk oturdu" dedi. Beyin cerrahı, yardımcı doçent, acayip kültürlü bir kadın. 13 yıldır bu işi yapıyorum ömrümün en uzun telefon bağlantısını yaptım: 22 dakika! Daha sonra inanılmaz ilgi geldi. O kadar çok merak eden oldu ki! Çok istenince kısaltıp yayımladık, o da internette yayıldı. 22 dakikadan sonra "insanlar sıkılmış mıdır?" diye merak ederken tam tersi oldu. Pek çok insan yolda sağa çekip dörtlülerini yakarak dinlemiş.
Konuşma ne zaman oldu?
1.5 ay önce. Sonra 3 hafta önce bir daha telefon etti... Yayında boşandığını söyledi. Bu arada dinleyiciler eşinin çıkması için baskı yaptı, yorumlar yapıldı; affetsin, barışsın, barışmasın... Bir hafta, Doktor Serap konuşuldu. "10 yıllık evliliğimiz boyunca söylemediğiniz bir şey var mı?" diye ordum. "10 yıldır yatakta taklit yapıyorum. Söyledim, rahatladım" dedi. Öyle kalakaldım.
Eşi bağlandı mı peki?
Sadece "Çok pişmanım. Ondan özür diliyorum" dedi.
Peki isimler gerçek mi?
Serap da, Doktor Cüneyt de sahte isim. Konum itibariyle dikkatli davranmak zorunda. Aslında eşini rencide etmek istemiyor. 1 çocukları var. Medeni insanlar. Zaten "Rezil etmek istesem aslında Seda Sayan'a çıkardım" dedi.
"Doktor Serap" o diyalog içinde sizi de çay içmeye davet ediyordu. Çay içtiniz mi?
Hayır!!! Yayında "Benim bu işlerle alakam var mı bilmiyorum ama kendimi çok kötü hissediyorum" dedim. "Madem yok. Bir ara çay içelim. Ne de olsa artık bekâr sayılırım" dedi... Boşanma sendromunu atlatsın, olur belki!
Doktor Serap bu kadar ilgi gördüğüne göre onunla bir program yapmayı düşünür müsünüz?
Ben yayına aldığım kişiyi malzeme olarak alırsam, samimiyetim gider. Programın en büyük silahı samimiyeti. Mesela evli patronuna âşık bir kadın aradı.. "Onu çok arzuluyorum Ozan" dedi. "Nasıl arzuluyorsun?" dedim "Ohhhh" dedi!!! 17 yaşındaki kimseye cinsellik konuşamazsın... Biz de "kahve içmeye" bağladık bunu. Bir kız arıyor "Daha önce hiç kahve içmedim. Ama çok istiyorum" diyebiliyor!
Yayınınızı gecikmeli mi yapıyorsunuz?
Tabii yayın emniyeti var. Onsuz olmaz. Konular çok bıçak sırtı. Bazı şeyler insanların ağzından çok kolay çıkabiliyor.
--spoiler--
veee can alıcı intikam konuşması dinleyin derim. bence hedefi farklı kaydedin bilgisayarınıza. nemelazım gün gelir siz de böyle bir oyuna gelebilirsiniz. ama en can alıcı nokta eşinin bu durumu ogrendigini an, açıklama yontemi ve hemen sonrasında dj i çay içmeye davet etmesi hadi bunlar bir yana
"10 yıllık evliliğimiz boyunca söylemediğiniz bir şey var mı?" sorusuna
"10 yıldır yatakta taklit yapıyorum. Söyledim, rahatladım" demesi.
araştırmacı kişiliğimle az önce bulduğum hede zira önceden de bulunmuş olabilir özelde uyarırsanız sevinirim fakat yazılan ayıp cıss kelimeler sözlüğe yakışmamakta.
12:00 23 ie> selamen aleyküm gülüm
12:00 24 apache> aleyküm selam
12:00 26 ie> e ping
12:00 27 apache> ping'ine pin ulan.
12:00 28 ie> rss.php'yi ver bakiyim
12:00 29 apache> kuki, get post falan var mı?
12:00 30 ie> yoh
12:00 29 apache> hadi lan yarram gerçekten de mi yok.
12:00 30 ie> yoh dedikya amcıh yalan mı söylüyom.
12:00 39 apache> sie ibne. allan lan zıbın rss.php işte
12:00 40 ie> işte böyle adam ol. open source zibidi.
12:00 41 apache> kes lan.
an itibariyle rüştünün parmaklarının ucuyla kurtardığı şut sonrası spiker amcamın dayanamayarak sarfettiği övgü cümlesi.
ellerine salık hadi durma durma bu zafer senin yüreğine sağlık diye devam ettim ben de. Tecrübe konuştu. insallah alacaz bu maçı.
31 agustos 2006 turkiye litvanya macinda türkiye nin son çeyrekteki inanılmaz yürek hoplatan oyunu ve sonunda gelen uzatmalarda gelen galibiyetinin ardından türkiye nin 31 agustos 2006 almanya fransa macinin galibi olan fransa ile yapacağı 5. lik mücadelesidir. 2 eylül de yine uludagsozluk haber ajansı olarak an be an yine ntv ve sözlük ekranında buluşmak ve sonunda galip gelmek dileğiyle...
bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın.
Binlerce maskem var.
Çıkarmaya korktuğum.
Ve, hiç biri ben değilim...
Olmadığımı göstermek
ikinci doğam oldu.
'kendinden emin biri' dersiniz,
sanki güllük gülistanlık
benim için herşey...
adım güven belirtir.
Ve,
Oyunumun adı
Ağırbaşlılıktır.
içimde ve dışımda denizler sakin,
Herşeyin kumandanı ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen!..
Herşey dışta düzgün ve cilalı,
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske!..
Altta ne güven, ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben!..
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla
Kimsenin bilmesini istemem
Zayıf taraflarımı düşündükçe,
Titrer ve sararırım...
Ve başkaları görürse iç dünyamı...
Gerçek beni ve yalnızlığımı!
işte, maskelerimi onun için takarım...
Onun için, arkalarına saklanacak maskelerim var.
Onlar, gösterişle kullanabileceğim
Parlatılmış yüzlerim.
Bana,
'sen değerlisin' diyecek,
'maskesizken daha bir insansın'
'daha bir bendensin'
'daha yakın, daha bir dostsun'
diyecek bir bakışa
muhtacım...
benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır!..
uyarırım seni dost!..
uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
sana kendini kolayca açmayacaktır...
bütün gücümle tutunacağım maskelerime
ne kadar sokulursan yakınıma
o denli şiddetli geri iteceğim seni...
kim olduğumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme...
Ben çevrendeki
her erkek ve kadınım...
Maske takan her insanım.
edit:* bu yeni bir sözlük degil tanıtmak istedigim. bu sadece bir hayırsever arkadaşın yazdığı sözlüğün kodlarını paylaşması ve gelişmesini istemesi şeklindeki haykırışının son noktasıdır.sadece tamamını okuyun. parayla satılanbikaçyüz kilobaytı gelişmesi için paylaşmak saygı uyandırdı bünyemde. şimdi başlayalım;
http://www.doktorsozlugu.com/ adresindeki doktorlar sözlüğünün logosuna tıklandığında karşımıza çıkan kayan yazıdan downloading info kısmına tıkladığımızda karşımıza;
Sözlük scripti bu haliyle eksiksiz ve sorunsuz çalışıyor. Yalnız istatistikler kısmında önemli olmayan çok ufak bir sorun var, onu da ileriki günlerde düzeltip burada patch dosyalarını yayımlayacam. Sözlüğü ücretsiz olarak geliştirip paylaşmak isteyen dostlara açığız. Geliştirip, çehresini değiştirerek para kazanmak isteyenlere de kapalı olduğumuzu da belirtmek isterim. Bu sözlüğü geliştirirken, güzelleştirirken paylaşımcı bir ruhla hareket edilmesinden yana olmak en doğrusudur bence.
Sözlüğün yayımlama amacına bağlı olarak, doğacak her türlü maddi ve manevi yıkıcı, zararlı etkilerinden, sözlüğü yayımlayan site sahibi sorumludur.
Saygılar...
--spoiler--
yazısı çıkacak ve sözlüğü indirme imkanı sağlayan bir link bulunacaktır. mysql ve php ile hazırlanmış hazır sözlük artık bilgisayarınızdadır. hayırlı olsundur.
son bir saatte istiklal caddesindeki herkesi deşifre etmeyi kendine vazife bilmiş uuserlerin açtığı yukarıdaki başlıkları görünce, sanki istiklale çadır kurmuş oradan ayrılmıyor izlenimi vermeye mi çalışıyorlar yoksa bu caddeyle kafayı mı bozmuşlar anlam veremediğim hadise. bakın ankarada tunalı var bahçeli 7 var, antayada lara var. biz bahçeli 7 de üstü açık arbayla hava atan züppe diya baslık acıyor muyuz? *
herkesin seri oy veren bir ibnesi var da benim niye yok şeklindeki uuser haykırışı dediğim başlık. **
bu eleman öyle bir arayış içerisine girmiştir ki günlerdir haftalardır bakmaktadır eksi oyları hiç değişmemektedir. eksi oyu özlemektedir seri eksi oy veren ibnesi olanları kıskanmaktadır. bir ibne de bana musallat olsun diye uğraşsa sağa sola ileri geri sataşıp kenisine bu nacizane elemanlardan arasa da bulamamaktadır. biri yardımcı olsundur. biliyorum kimse çıkmayacak tabi kim ben bu aradığından olmak istiyorum desin ki.*
geleceğin bir gün gelecek olmasından daha ilerisini işaret ederek zamanötesine bir kademe fazla atıfta bulunmaktır. gelecek gelebiliyorsa geçebilir de. göz açıp kapayıncaya kadarki zaman dilimi ya da daha dün sokaklarda patlak top peşinde koşuyorduk şeklinde zamanın nasıl geçtiği göz önüne alınırsa geleceğin geçmesi hata geçtikten sonrası daha önemlidir kanaatimce.kimi gelecege yönelik planlar yaparken kısa orta uzun vadeli planlardan sonra daha ilerisi ölüm öncesi bir ileriki aşama öteki dünyayı da ihmal etmemesi gerektiği kaçınılmaz olsa da bunu sadece bir ölüm haberi aldığımız zaman, mezarlık yanından geçerken, yaşlandığımızı hissettiğimiz dönemlerde ve sadece bize öteki dünyayı hatırlatan diğer olaylardan ziyade bir yaşam biçimi haline getirmek daha doğru değil mi? hayatın ne kadar kısa ve iyi değerlendirilmesi gerektiği gerçeğini umarım bir gün farkederiz. sevdiklerimize seni seviyorum demeyi bir kez daha görmeyi ihmal etmeyiz ve sonra kaybettiğimizde veya buna imkan kalmadığında pişman olmayız. gelecek de bir gün gelecek ve geçecek. keşke keşklerle gelip geçmese...
oh olsun kimsenin haberi oladan gizli işler çeviriyoruz zirve filan yapıyoruz. ayrıca başlığı vardı bizim zirvenin bulamamaktayım sözlük bizim zirvemizi kıskanıyo mu ne ??
ha bir de takdir ve hayranlığımı bildirmeden geçemeyeceğim. istanbul cidden güzel zirveler yapmaktadır, kıskanmaktayızdır. ankaraya gelin hep beraber biz de 20-30 kişilik zirve görelimdir.
anahtar kelimeler;
(bkz: avrupa konseyi)
(bkz: kürt)
(bkz: kürtçe)
----
Türkiye'nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raporu ve karar taslağında, Ankara'dan Kürtlerin kültürel varlığını tehdit değil zenginlik olarak algılaması istendi. Raporda Kürtler, dünyanın devletsiz en büyük ulusu olarak nitelendi.
----
parlamenter meclisinin hala anlamadığı ya da anlatamadığımız konu bu sanırım. bir kürtler millet ulus değildir. halktır. milleti millet yapan değerlerden haberleri yok galiba. iki tehdit olarak algıladığımız konu kürtler değil pkk kongra gel terör örgütüdür.
----
Kürtçe öğrenim görebilme olanağı yaratılması, üniversitelerde Kürtçe dil ve edebiyat dersleri verilmesi,
----
raporda bizden eğitim istemişler. anlamadıgım diger bir nokta. eğitim hakkı vermedik mi? *
----
Türkiye'de Kürt kültürünün tanıtımını sağlayacak merkezlerin kurulması
----
tüm şehirlerimize bakalım anket yapalım soralım nasıl bir kültürleri varmış ya da nasıl tanınırlarmış?
gelişme:
HELiKOPTER STADYUMA iNMEK iSTERKEN DÜŞMÜŞ!
Helikopter neden düştü?
iHA Ata Gündüz Kurşun helikopter kazasıyla ilgili şunları söyledi:
Olay yeri şu an da kordon altında. 4 polisimiz şehit. Helikopter kuyrukta pervanesi olmayan ABD yapımı... Türkiyede tek. Bir vatandaşımız da ağır yaralı. Yüzünde yanıklar vardı. Teknik bir arıza bulunduğu, helikopterin Atatürk Stadyumuna inmek istediği ancak caddeye düştüğü söyleniyor. Helikopterin apartmanların üzerine düşmemesi büyük bir faciayı önledi.
Alman ses müzik görüntü devlerinden biri. almanca mavi nokta demek. aynı zamanda ses konusunda muhteşem sistemleri de var. reklamları bile muhteşem. http://www.thesportslair.com/Blaupunkt.wmv
sözlüğümüze yeni eklenen detaylı arama fasilitesinde teee ocak 2006 da girdiğim entrilere bakma fırsatımız oldu. öncelikle emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. oylesine gezerken ilk girdiğim entrilerden birine gözüm takıldı. bu entriyi ben girmiş olamazdım. * olamazdı hatta olmamalıydı. Allahtan o zamanlar daha sözlükte ara butonu bile yoktu ki oylama gibi bir özellik olsun. eğer o zamanlar oylama olsaydı bir kaç entrim kesin bir sürü eksi oy alırdı seri şekilde. hemen historiye bakıp eski entrilerimi editleyeyim bari gibi bir düşünceye girmişken işte bu sözcükler dilimden dökülüverdi. itiraf ediyorumkendi kendime entrime eksi verdim. * ******
sözlükte yozgatlı varsa özür dileyerek kendilerine acıdığımı belirtmek isterim. nasıl bir seyehat firmasıdır anlam veremedim. antalyadaki dolmuşlar halt etmiş yanlarında, her 10 dakikada bir 15 dakika mola veriyor, her buldukları yerde duruyorlar otobüste bir yolcuyu deli ederek zıvanadan çıkarmayı başarabilmiş enden kalite firmalardandır kendileri. başka örneği var mı bilmiyorum. yozgatın x ilçesinde bir müşteri yazıhaneden bilet almak icin gider ancak otobüs boş binin otobüste bilet kessinler derler ve vatandaş iki koltuk arkamıza oturur. olaylar gelişir... dedim ya 10 dakikada bir her durakta duruyor diye. 10 dakika sonra biryerde ilçe çıkışında durur ses otobüsü. bir biletli yolcu alır ve az once bahsettiğim amcanın oturdugu kaltuga bileti vardır adamı kaldırırlar. adam üf püff der kalkar 10 dakika sonra bir daha bir on dakika sonra tekrar. şans ya adam nereye otursa oraya biletli biri gelir kaldırır adamı. amcam illallah eder ve bir durakta kalkar bana kalkmayacagım bir yer verin bana bilet kesmediler ortalık malı olduk filan diye otobüste bagırır filan derken buna bir yer gösterirler buradan kalkmayacaksın diye söz verirler şöför ve muavin otobüsten inerler ve tam 30 saniye sonra biri gelir ve orası benim yerim der adama ve amcam delirir bir insan bu kadar çığrından çıkarılabilinir mi bilmiyordum ama ses turizm bunu başardı. bu sadece bir örnek. şöför amcamkendi kendine arada bir bağırır ne çay var ne çeşme hizmet sıfır. bildiğin belediye otobüsü ya...