Bazı küçücük ya da kalabalık asansörlerde tanımadığı insanlarla öpüşme mesafesinde durmak zorunda kalan bireyin göz göze diz dize gitmemek için telefonuna bakarak oyalanması eylemidir.
Daha kışı doyasıya yaşayamamışken, henüz giyemediğim kazaklarım botlarım mevcutken, bulunduğum şehirde yağmur yağma sayısı bile bir elin parmaklarını geçmemişken olana bakın. Güneş yakıyor gölge üşütüyor montu giysen dert giymesen elde yük
Seninle barışmak istemiyorum, hayatımdan tamamen çıkardım alt mesajı barındırır. göz görmeyince gönül de zamanla unutur ve bir arkadaşlık böylece biter
Çok uzun yıllar sonra hesabıma giriş yaptığım uygulama. Eskiden aktif ve eğlenceliydi ancak aradığım bir çok konu başlığı eksikti. Şu an ne durumda diye merakla inceliyorum
Kimsenin kimseyi öldürmediğini, o gün malum pencere önüne doluşan edip merve oya arzu burcu elif serhan ve pelin yüzünden odaya sığamayıp arbede sırasında birisinin pencereden uçtuğunu düşünüyorum artık.ölen de elif.
dünkü bölümde meriç acemi kiralık aşkta yaptığı hatayı tekrarlamayıp 96'daki olayı daha fazla uzatmadan açığa çıkardıya derin bir oh çektim resmen. oya ile serhan da sonunda muradına erdi. fakat meriç gene meriçliğini yapar bunları bir bölüm iyi gösterip sonraki 5 bölüm oya'nın pişman olup serhandan uzak durmaya çalışmasını izletir bize kesin. merve olanları öğrenip oya'ya kocamın peşini bırakmazsan sana böyle böyle yaparım diye tehdit eder, oya salağı da serhana merve bana böyle diyor demek yerine seni artık sevmiyorum ayrılalım deyip sonra eve gidip ağlar. edip sapığı da teselli eder. pfss
yalnız dizinin uzunluğu gerçekten rahatsız edici. bir bölüm 2.5 saat olunca gereksiz rutin ayrıntılara giriliyor günlük yaşamla ilgili. özellikle arzu ve çocuklarının her sabah kahvaltının anlam ve önemi temalı konuşmaları ödev imzalama mehmete göz devirme sahneleri baymaya başladı. arzuyla ilgili sahneler çok sıkıcı geliyor bana.
dünkü bölümle ilgili rahatsız edici bir detay da gereğinden fazla flashback kullanmış olmaları. izlettikleri sahneleri tekrar tekrar izletmelerindeki amaç neydi ki?
dizisini izlemeye başladım. hikaye iyi hoş da özellikle bay poe denilen adamın zeka geriliğinde çığır açan davranışları beni izlerken rahatsız ediyor. hele 1. kitaptaki hakime strauss neydi öyle? hakime olmuş ama etrafında dönen olaylara embesil gibi şaşırıyor falan. pfff. tamam çocuk kitabıydı falan ama bir çocuk bile bunu fark eder diye düşünüyorum.
Benim için secret garden'ın tahtını elinden almış dizidir. oyuncularla birlikte gülüp birlikte ağlıyorsunuz resmen. dizinin ost'ları da çok başarılı. tek kötü yanı varsa o da izlerken her bölüm sonunda gerçek hayatta yaşadığımız bazı ilişkilerin diziye göre ne kadar yapay ve romantiklikten uzak olduğunu düşündürtmesi. Adı üstünde o dizi diyeceksiniz belki ama insanoğlu işte canı çekiyor.
Ayrıca son bölümlerde ağlamaktan içim çıktı desem yeridir.
Geneli sarışın ve renkli gözlüdür. Biraz kilolu ya da göbek üstüne kas yapmıştır. Sosyal medyayı aktif kullanır bira fotoğrafları paylaşır bütün gün. Bitmediniz kilolu bira sever mertler.
ne olduğunu merak edip biraz izleyeyim dedim. Barış diye bir adamın annesi gelin adaylarını kıvrak (!) zekasıyla alt etmeye çalışıyor şu an. Diyor ki kıza "evinde süpürge var mı? Sen temizlikçi çağırıyormuşsun süpürge kullanmayı biliyor musun peki ahahah o toz torbasını aç bakayımm" höhh arkadaş bu nedir ya. Adam desen ayrı bi ilerizekalı tanıştığı her adaya bir önceki ilişkin ne zamandı ne kadar sürdü niye ayrıldın diye soruyor.
Bütün akşamımızı bunları izleyerek niye heba ediyoruz zaten o apayrı bir konu.
geçen gün konserine gitmiş bulundum. normalde fanı değilim şarkıları güzel olmasına rağmen fazla çocuksu bulurum. zaten 10 yıl önce dinlemiştim en son baktım hala aynı şarkılar. onlar da sıkılmış heralde ki sahnede hiç neşeli değiller. daha çok kasıntı kasıntı suratlar asık hepsinin.
yakışıklılıkta çığır açmış çekik gözlü adam. asyalı erkeklerin hepsini birbirine benzeten ve çirkin bulan önyargılarımı bu adam yıkmıştır. yeni tarzıyla asi ve daha erkeksi görünüyor. gülümsemesi 30 yaşındaki bir kadını bile opppaaa diye çığlık atan bir ergene dönüştürme gücüne sahiptir.
Diziyi uzatma çabalarını ve bu yüzden orjinal senaryosundan tamamen kopmalarını bir derece göz ardı edebiliyoruz ama bütün bölüm boyunca yiğit'e gerçekleri açıklayacakmış gibi ilerletip finalinde yok vazgeçtik triplerine girmeleri insanı deli ediyor. Madem açıklamayacaksınız hiç girmeyin o konulara denizle yiğit'in arasında olan komikli romantikti şeyler gösterin.
Ayrıca sevgili kalleş irem bu Nasıl saçma bir bakış açısıdır adam evlenirken kim olduğunu ismini aileni öğrenemeyecek mi sanki ?
evet bu insanların kilosuna baktığımızda genellikle şişman ya da en iyi ihtimalle balık etli diye tabir edilen sınıfa ait olduklarını görürüz. yaptığı yapacağı her türlü ev yemeğine gerek kaşık kaşık sıvı yağ gerekse margarin, terayağ boca ederek çok güzel yemek yaptıklarını düşünürler. bu yemek biraz fazla yağlı değil mi diye soracak olursanız da savunma mekanizmaları aynıdır: aaa ama bu yemek yağsız güzel olmaz kiii?
bok güzel olmaz. sebze yemeği yapıyorsun alt tarafı ama tabağın içinde vıcık vıcık kırmızı yağ noktaları dans ediyor. yanına salata yapar gene zeytinyağı faydalı mantalitesiyle fütursuzca boşaltır kaseye. yağ yenmelidir evet zeytinyağı, tereyağı faydalıdır ama ayarını kaçırırsan hem kilo alırsın hem de insanların sindirim sistemini bozarsın. sonra da efendim göbeğim çıktı gıdım büyüdü diyet yapmam lazım.
Bu bölüme kadar she was pretty ile birebir giderken şu an aşırı saçmalıyorlar. Senarist konuyu tamamen değiştirmiş bütün bölüm boyunca denizin ben ben ben diye lafa başlayıp sonunu getirememesini izledik. Orijinalinde böyle birşey yok. Kore dizilerini izlerken bu şekilde kabızlık hissetmezsiniz ama türk yapımcılar insanların zeka seviyesini küçümsemeyi seviyor. Bu gidişle izleyici kaybedecek dizi.
Bu diziye de secret garden gibi mükemmel bir diziyi keşfettikten sonra top 10 listesine güvenerek başladım. iki dizinin konusu tema olarak aynı: fakir kıza aşık olan zengin çocuk ve onun fakir gelin istemeyen kötü kalpli anası. Bu klişe tema beni secret garden'da hiç rahatsız etmedi fakat bof'da başrol kızdan dolayı sürekli bir gıcıklanma bir antipati gelişti. izlemeyenler devamını okumasın plz..
--spoiler--
Birbiriyle kanka cillop gibi iki über zengin oppa (bkz: lee min ho) ve (bkz: kim hyun joong) bu her seferinde kıtlıktan çıkmış gibi yemek yiyen atarlı fakir kıza aşık oluyor. Hatta içlerinden biri bu kıza türlü türlü jestler işte adalarda yemekler helikopterle gezdirip aşkını ilan etmesine rağmen bizim köylü kızı donuk donuk çocuğun suratına bakıyor cevap vermiyor ağzını yüzünü buruşturuyor. Sonra gidip diğer çocuğa kur yapıyor. Helikopterliyle sevgili olup öpüşüyor sonra hop diğer sahnede öteki çocukla yaptığı tekne gezintisini düşlüyor. Sonra da viyak viyak bağırıp herkesi tersliyor. Ergenliğin doruklarında salak bir kız karakterin bir diziyi nasıl hiç ettiğini biz de izliyoruz. Ekranda tatlı bir aşk görmek isterken kendini beğenmiş bir edayla sürekli iki yakışıklı çocuğu reddeden bir kız izlemek gözlerimi kanattı.
--spoiler--
Daha finale gelemedim 12. bölümdeyim ama bu saçmalığa kim hyun joong gibi muhteşem gülüşlü güzel adam ve lee min ho'nun canlandırdığı güzel karakterli çocuk için katlanıyorum.
--spoiler--
Bitirdim diziyi ama fikrim değişmedi. Çocuk kıza Dedi ki başkasıyla evlenmeyeceğim bana sadece gitme demen yeterli Dedi ama bizim kız gene mal mal suratına bakıp konuşmadan gitti. Çocuk Amerika'lara okumaya gitti 4 yıl başka kız bulmadan geldi ve buluştular. insan çocuğa bir sarılır yakınlık gösterir birşey yapar. Gene suratına bakıyor bön bön. En sonunda çocuk diz çöktü evlenme teklif etti ama kız sadece gülümsemekle yetindi. insanı resmen kabız ettin jandi. Ayrıca çok dandik bir final yapmışlar. Sırf gu jun pyo ve ji hoo'nun yansıttığı dostluk ve aşk için izlenebilir bir dizi.
--spoiler--
Havada uçan siyah şey önce dikkat dağıtır. Sonra kendi kendine gidecek mi diye ara ara göz atılır. Baktınız çıkmıyor hatta üzerinize üzerinize uçuyor "yaaaa" çığlığıyla evde bulunan arkadaş, anne, baba, eş vs haber verilerek dışarı çıkar şunu diye böğürülür. Ve genelde o kişi de acımadan gazeteyi çat diye indirir kelebeğin üstüne. Ulan keşke yardım istemeseydim öldü hayvancağız diye de kendine dert edinir susulur.
Son zamanlarda snapleri iyice sıkıcı olmaya başlamış kişi. Zannedersem artık eğlenmek amaçlı değil kendini snap atmaya zorunlu olarak görüyor ve bu yüzden monoton bir şekilde abuk subuk şeyler paylaşıyor.
She was pretty isimli korecan diziyi çok beğendikten sonra Az önce ilk bölümünü izlediğim bir başka çekik gözlü dizi. Tavsiye üzerine ve olumlu yorumlar üzerine başladım ama ilk bölümünü beğenmedim? Olaylar karmaşık ele alınmış dublör bir kız habire jackie chan gibi ortada geziniyor parlak eşofmanlı ukala bir tip de habire bu tanımadığı kızı hastaneye götüreyim eve götüreyim diye çabalayıp duruyor. Sonraki bölümlerde mi güzelleşiyor bu dizi?
edit: 3. bölümden itibaren deli sarmaya başlayan çok güzel bir diziymiş. izledikçe izliyorum şu an.*
edit 2: bitirdim. kalbime dokunan diziler arasında ilk sıraya yükseldi. Galiba bir daha başka bir diziyi beğenemeyeceğim bunun kadar.
Nikah masasına yürürken Defne yarım yamalak söylemeye çalıştı herşeyi. Lan kızım söylesene Fikret'ten borç aldım kapadım borcu oyunu bitirdim seninle arada oyun olmadan evleniyorum diye.
Ömer muhtemelen hayır deyip düğünü bırakacak ama bunu göstermeden final yapıcaklar. Poff böyle kabız dizi görmedim daha.
Eklemeden geçersem eksik kalırım. Ömer sorunları Nasıl saniyesinde çözüp kızı Mutlu ediyor Ama. Misafirlere kalacak yer mi yok Ömer tek bir telefonla halleder. Gelinlik berbat mi oldu Ömer tek bir telefonla saniyesinde yenisini getirtir. Hayallerdeki koca.
Memleketim. Hava son birkaç gündür o kadar yakıcı ve bunaltıcı oldu ki sokakta insanların yüzünde hep bir limon yemiş ifadesi var. Yazın çekilir çile değilsin Antalya.
Bu dizinin ilk bölümüne tesadüfen zaplarken denk gelmiştim. Sonra bi baktım aa resmen gözümü kırpmadan izlemiş bitirmişim. Bugün ikinci bölümü de gene aynı kalitede hiç sıkmadan izletti kendini. She was pretty isimli Kore dizisinden uyarlamaymış.
Bugün ilk defa girip geçtiğim sınav. Sınav öncesi strese girip buradaki tüm entryleri okudum okudukça daha çok strese girdim ama hatasız bitirdim olayı. Eğer kalsaydım bir daha girmek çok zor gelecekti.