laubali değildir bu yüzden dışardan bakılınca soğuk derler belki ama biraz yaklaştın mı en içten tebessümleri ankaralı kızların yüzlerinde yakalayabilirsiniz.
hem kızı kendine aşık sanıyor, hem de şapsalsa kızalım ( hatta kızmayalım bize ne demi? ) ama kızı kendine aşık sandığı için şapşalsa orda bir duralım, gayet de içine düşülesi bir hatadır.
- bu okulda okuduğum için nefret ediyorum. keşke bu okula gelmeseydim hiç.
- ben de öyle düşünüyorum bazen. ama sonra sen geliyorsun aklıma, vazgeçiyorum.
- Neden susmamı istiyorsun? Oysa benim sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. Yüreğimin ta içinden gelen iki kelime, dudaklarımın arasına hapsolmuş sanki. Oysa desem ki sana içimde ta en içimde yüreğim senin için atıyor. Sana dair herşeyi saklıyorum. Bir gülüşünü, akan gözyaşını, kendinden habersiz çıkagelen bir mimiğini.Desem ki ben seni seviyorum. Herşeyinle. Ne dersin bana? Zamansız, aniden düştün içime. Her geçen gün içimde daha büyüyorsun. Keşke sana bunları söylememe onun gelişi sebep olmasaydı. Ama sordu ya aranızdaki farkı. Onun cevabı içimdeki aşktı. Seni seviyorum. Seni seviyorum.
4-5 yaşlarındayken babamla gitmiştim bir kaç kez. Ne var yani hep erkek çocuklar mı kadınlar hamamına gidecek. Yalnız o değil de eşşek kadar olduğunda köyde bir düğünde cool cool benim bu tip şeylerle işim olmaz modunda takılırken tanımadığın bir amcanın gelip sana o günleri hatırlatması hiç de hoş olmuyormuş!
bu soyadını taşıyanlar "ha ha bülent ersoy neyin oluyor peki?" sorusuna hazırlıklı olmalıdırlar. dayanmalıdırlar. pis pis bakmak pek işe yaramaz çünkü karşıdaki sinir bozucu insan sizin bu soruyu daha önce kaç kez duymuş olabileceğinizi göz önüne almaz ve bunun çok komik olduğunu düşünür.
eğer siz bu lafı söyleyen kişiyi hala seviyorsanız ve ikiniz de daha önce duygularınızı hiç açmamışsanız birbirinize karşı, herşeye ne kadar geç kalındığını anlarsınız. çünkü o "bir zamanlar" sevmiştir. siz hala...
bir zamanlar en yakın arkadaşınızdır. aynı ünlülere hayran olup bazen birbirinize kızarsınız. çocuksunuzdur daha. herşey güzeldir. ve daha kirlenmemiştir dünya. birbirinize sevdiklerinizi anlatırsınız. yeni yapılan inşaatlara bakıp bak bir gün burda bir katında sen x'le, bir katında ben y'yle oturacağım, komşu olacağız, kocalarımız işe gidince birbirimize çay içmeye geleceğiz dersiniz. hayal kurmak güzeldir. çocuk olmak güzeldir. çocukluk uzun sürmez. yollar ayrılır. bambaşka bir mahalleye taşınırsınız. hep beraber olacağız deseniz de görüşmeler azalır ister istemez. o liseyi okuyamaz. hayat şartları der çalışmaya başlar. siz okula devam edersiniz. yönleriniz farklı yerlere çevrilmiştir. ve bir zaman sonra aynı dili konuşmamaya başladığınızı hissedersiniz. aramalar seyrelir. zaten görüşemiyorsunuzdur. çocukluk bitmiştir işte. sonra bazen aklınıza gelir o kızıl saçlı kız. merak edersiniz şimdi nerdedir, ne yapıyordur dersiniz ama eliniz telefona gitmez. artık söylenecek laf kalmamıştır. hem belki eliniz telefona gitse bile bir ses, o numaranın artık kullanılmadığını söyleyecektir.
ister güldürsün, ister ağlatsın rolünü her zaman hakkıyla yapan türk sinemasının dev oyuncusu. çok özel bir insandır. en çok da ah müjgan ah 'da izlenmelidir.