düştükleri için yedikleri tekmelerden paralize olmuşlardır. Tın Tın diye sesler kulaklarında yankılanmakta, Zall'a telefon açıp monitöre bakarak, ya şey ya şey oldu sözlükte, ya şey oldu , bi girsene hacı sözlüğe fena ya şey oldu.. dıt dıt dıt error
şimdi kendi içinde tutarlı ancak böyle reklamlı civcivli kalabalık bir gruba hitap eden hit'i bol bir site için manasız savunma şu olacaktır:
Ne yani arkadaşım mod'sak insan değil miyiz? işimiz gücümüz olamaz mı? Pc başında değnekle sözlüğü teftiş mi edelim?
Düşününce çok da saçma isyanlar değil ama bu isyanın tek muhattabı vardır, o da bu işin kaymağını yiyen Zall'dır. Moderasyon'a ya yeni isimler katacaktır, ya da moderasyonu profesyonel iş disiplini çerçevesine maaşa bağlayacaktır. Yoksa böyle heder olursunuz. Basiretsiz yönetim!
Yönetmenliğini Süha Arın'ın yaptığı 1979 yapımı enfes belgesel. Naif anlatımı, belgesel filme getirilen farklı dış ses kullanım anlayışı ve içeriğinin doluluğunu ifadenin sadeliğiyle sunarak emekçinin hakkını emekçiye veren bir şahaser. 30dakikalık ve sağda solda indirilmesi bulunması imkansıza yakın bir eser. Youtube'da mevcut. Günün anlam ve önemine binaleyh izleyin, izlettirin.
birini alkolden soğutmak istiyorsanız ona biberli votkadan tattırmanız yeterli. amatem'in çözüm için başvurduğu yollardan biri, o derece. Hediye gelmiş ballı biberli votkayı alışılmışın aksine biranın üstüne cila atalım diyen ben ve arkadaşım, o deneyim öncesi içtiğimiz alkolün keyfini de 2yudumdan sonra sıfırlayıp geceyi noktalmıştık. içmeyin, içirtmeyin.
zamanında clinton'un kucağına aldığı minik erkan bebeğin şöhreti hatıra altın para basma işine kadar uzamıştı. Ailesi televizyonlara çıkartılıp röportajlar yapılmış hatta belli bir süre geçtikten sonra erkan bebeğimizin yetişmiş hali de basınımız tarafından takip edilmişti. Hayırlı olsun yakında Kedi Gli'nin enikleri ve aşk hayatını basından takip ederiz. Orhan baba ne diyordu. Yarabbim sen büyüksün.
edit: dusunenadam'a clinton yerine bush düzeltmesi için teşekkürler. Haa ikisi de üçü de aynı bokun soyu bunlar, orası ayrı.
Uzun uzadıya gerzek bir tespitin neden gerzekçe olduğunu izah etmeden,bu gerzekliğin anladığım kadarını söyleyeyim. demek ki neymiş bundan sonra daha bi moderen olması açısından bir isim hakkında böyle extrem sallayıp tutuluyorsa demek ki oğullarımızın orçun-berkecan kızlarımıza okşan-sevtap falan gibi extrem isimler koymalıymışız..Kıssadan hisse.
şekerpare filminin bi sahnesinde ser komser namussuz ziver(şener şen) bekçibaşı hurşit'e (ilyas salman) kendi tarafından gebe kalmış yanaşmasını kaktırmak için yağ çekerken yanlış hatırlamıyorsam şöyle demişti:
ziver: Sen galatanın makus talihini değiştiren adam
hurşit: Been (Acıklı bi ton)
ziver: Sen Devlet-i Aliye'nin yüz akı
hurşit: Been (Acıklı tonu ağlamaya sürüklenmiştir)
sonunda namussuz ser komser ziver emellerine ulaşamamış hurşit'de hamur tatlısı isimli kadınla mesut olmuştur.
tarihi hataları günışığına çıkarmak tekerrür etmemesi niyetiyle mi yapılır yoksa ucuz voleler vuralım zihniyetiyle mi sorusunun cevabını başbakanın bir mitingde "-Bunların zamanında ekmek karneyle veriliyordu" sözüyle bulmuştum.. Evet kesinlikle ucuz siyasi muhalefet, tarihi gerçeklerin kenarına dokunup kendi ideolojisini savunacak sağlam argüman üretemeyen zihniyetlerin yaptığı basit ayak oyunları.. illa birileri tarafından eski defterler açılıp karşı cenaha yüklenilecekse, önce durup benim savunduğumun evveliyatı neydi de ben şimdi sağa sola bulaşıyorum denmeli.
isimlerin üzerine yapışmış imajlarla alakalı durumdur. Nasıl ki bir Selahaddin ismine sahip kişinin gay olduğunu düşünemezsek (içizimdeki ibne selahaddinleri tenzi ediyorum) fahrettin diye de bir ismi bebeğe yakıştıramayız. Ben nice dedesinin adı orçun-tanıl olup da dedem öldü diyen koçyiğit biliyorum.
köşede koltuğuyla ustura sapıyla hep aynı kalmış mahalle berberidir, kafeye dönüşmemiş şehrin merkezindeki sobalı bir kıraathane, düğünlere hala kuru pasta limonata satacağı umudunu taşıyan eski yazar kasa sahibi bir pastane. Sonra torununa i-pod alsın diye harçlık verir.
son dönem sinemada temsili için eleştirmek adına kastırmaktan bitap düşen bünyeler olsa dahi üstad yavuz turgul iyi bir örnektir.
mahzun kırmızıgül'ün aşka sürgün adlı dizinin çekimlerinde, bu film hakkındaki yorumu takdire şayan ve mahzun'un sinema kariyeri için bir başlangıçtır.
Kırmızıgül: Olum gördün mü filmi, bende böyle bir film yapacam, herkesi ağlatacam anasını ....
(konuşmanın tam metni noktalama işaretleriyle anlatılamayacak derecede ağırdır.)
Vefat etmek - Ölmek / Orospu-Fahişe gibi Lavabo ve tuvalet de türkçedeki güzel adlandırmaya iyi bi örnektir. Merak ettiğim şu türkçede tuvaletle ilgili niçin bu kadar çok kelime vardır. Hani ecnebi dillerde (örn-ingilizce) akrabalık ilişkileri kıt olduğu için hem halaya hem teyzeye aunt, amca dayı yerine uncle denilip de türklerde her birine ayrı kelime varsa, bu tuvalet muhabbetinin bizde bu kadar çok adının olmasının da (hela-kenef-100numara-tuvalet-wc-ayak yolu) acaba biz türklerin boşaltım sisteminin iyi çalışmasıyla alakası olabilir mi ya da ben bir soner yalçın okuru muyum?
başlık sahipleri açılan başlığın daha önce olup olmadığını es geçenler ve son derece absürd bir başlık açanlarsa amenna harici durumlarda bahsi geçen zevatın ısrarla performans sergilemesi, günlük hayatta dil sürçmesinden kaynaklanan kelime telaffuzlarına hafif bir gülümsemeden öte "-Aaa ne dedi lan, bak bak salak striptiz diyeceğine siptitriz dedi, puhaha yuh sitriptiz puhaha tabi tabi hatta sittitriz." tarzından yaklaşan insanların kalem tetikçisi versiyonlarıdırlar.* Hayır anlamıyorum bazen adam uzun uzadıya bir şeyler yazıyor, görüş bildiriyor ya da doğrudan bilgilendiriyor ama sen ambalaja takılıp abuk subuk başlık altı yorum yapıyorsun, hatta bazen bu tip yazarların içeriğe bakmadan direk sol frame takipçiliği yaptıklarını düşünüyorum. Konuyla ilgili minik bir uygulama yapacak olursak:
Başlık: Bilimadamının iç dünyasının yansamaları
başlık sahibibin entry'si: bilim adamları gaydir, bu sebepten ampulü falan kullanmayalım yani sonuçta edison denen lavukta bilim adamıydı, ibne malı kullandırtıyo dedirtmeyelim kendimize
başlık altı 2.entry: (bkz: bilim adamını ayrı yazamama sorunsalı) (doğrudan meramını anlatır, görevini yerine getirir içini huşuh kaplar sol frame yeniden saldırır, unutulmaması gerekir bu tip entrylerde "sorunsal"* yazmak daha bi sağlam etki yaratır.
başlık altı 3.entry: ilim ilim bilmektir, ilim bilim adamı yazmayı bilmektir, sen yazmayı bilmezsen ya nice... (kelime oyunuyla tat vermeye çalışan model, sadece kelime yanlışını bulmadım uğraştık bi de uyum yakaladık, +rep der böyleleri.)
.....
.....
.....
arada tabiki konuyla ilgili entry girip fikir belirten yazarlar da illaki var.
....
başlık altı 23.entry: dostum yansamaları yazmışsın, benim bildiğim ünlü daralması olur türkçede sen burada ünlünün ağzına sıçmışsın*... (sadece espri yapmakla kalmıyor, dilbilgisine olan hakimiyetiyle de göz dolduruyor bu yiğit)
bide özü ıskalamayan basit imla hatası ve harf yanlışına takılmadan yordamınca ayarını veren yazarlarımız da oluyor:
başlık altı 78.entry: aslına bakarsanız bende bazen bilimin nimetlerinin veto edilmesinden yanayım. misal hangi ibne doğum uzmanı doktor bilim adamlarının cinsel kimliğine yönelik abuk subuk bir tespit yapan ve devamında diyalektiğin ona sunduğu nimetlerden faydalanarak(burada diyakletiğin babası bilim adamı hegel'e de ibne diyorum) dahada götüme benzeyen bir çıkarımla başlığına devam eden meyvenin dünya gelmesine yardımcı olduysa o doğum uzmanı doktorun hiç değilse o ürününü veto ederim. Hatta bu meyve tüp bebekle falan yapıldıysa genetik biliminin bu ilerleyişine de lanet okurum ibnee derim...
örnekteki başlık ve içerik gerçekten başlığa dahi ayar verilesi gözüküyor ama, hani bu gerzek bir fikrin ifşa edilmesi, adam matematiksel bir teoremin mantığını anlattığı entry'sinin başlığındaki falsosunda bile yukarıdakine benzeyen en az 2 entry yer alıyor. Tamam ne yani düzeltmeyelim de sözlüğün kurallarından biri olan türkçe'yi doğru kullanalım maddesi güme mi gitsin yakarışını öne sürmen güzel de, canım kardeşim özel mesaj butonunu kullan, "şurası burası yanlış böyle olmalı" de, ama yok onu oraya yazmalı ki biz diğer okuyucular "vay anasını lan adam şak die yanlışı buldu pat diye yüzüne vurdu diyelim" bu noktada nietzsche'nin * güzel bir aforizması gelir akıllara: (bkz: En insancıl davranış nedir? -Birisinin utanmasını önlemek) Şimdi bir iki tanesini böyle sallandıracaksın mantığıyla genele örnek olmak amacıyla yapılıyor arkadaş bu tip ayarlar demek de çok komik duruyor, sırf yanlış yazmak için yazılmaz, oku bakayım adam ne demiş sonuna da madem böyle bir sosyal mesaj verme kaygın var notunu efendice iliştir. Var böyle tipler var.
dipnot: başlık sahibi olarak konunun kendisiyle ilgili ironi yapmak için hata arama maksadıyla cümlenin öğelerine, fiilimsilere, imla işaretlerine falan bakan olursa toptur. ironi yapmak için yapılmasın, analar ağlamasın, ne polis semte girsin ne mevzular yaşansın.
dipnot2: yukarılarda bi yerde verdiğimiz örnekten şunu rahatlıkla çıkartabiliriz, salak saçma başlıkların entry ratingleri her daim fazladır. imaj hiç bir şey susuzluk her şeydir.
frankofon zihniyetine sahip entellektüelitenin sosyal bir sınıf olduğunu düşünen bir yazar, alımı çalımı yerinde ucundan kitap tutmuş elinde tozu kalmış sarışın bir kız, "toplumda cinselliğin rahatça konuşulamaması" gerçeğinin farkına varıp bu konuda ikide bir bel altı esprilerle voliyi vurma çabasında olan bir oyuncu, ve sözlük sözlük dolaşıp konuk soruları hazırlayan programın gidişatına her daim gazetelerde yer alması için yön veren bir habercinin Ntv kalitesine yakışmayan bir tv programı.
sınıftaki hal ve hareketleriyle öğretmenin gözüne bütünüyle batan; ama derslerdeki gidişatında falso vermeyen cins öğrencinin belalısı öğretmen. Birde yaşanmışlık vardır:
(bkz: tuttuğu takımı sorarak not veren milli güvenlikçi)
Sofular haram demişler aşk şarabına
Ben doldurdum ben içerim günah benim kimene *
Ne ararsın ALLAH ile aramda..
Sen kimsin ki orucumu sorarsın .?
Hakikaten gözün yoksa haramda...
Başı açığa niye türban sorarsın.?
Rakı şarap içiyorsam sana ne..
Yoksa kimseye bir zararım içerim.
ikimizde gelsek kıldan köprüye..
Ben dürüstsem sarhoşkende geçerim. *
sinema öğrencisiyseniz, sanat zortlatması olan tüm abidik gubidik köşede kalmış hoca beğenilerini izleyip telkin sonucunda beğenmezsen ve alt mesajı görmezsen işin yok bu alemde zorlamasıyla beğenip de beğenmediğimiz filmlerdir.
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
insanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında,
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın Üstün Dökmen
sırf karma puanını arttırmak için sözlüğün beğeni kriterlerini kurnazca çözmüş ve buna göre entry girip de nemalanmaya çalışan arkadaşlara bugüne kadar hep acımışımdır; * lakin iş bu entry'de yazar türk ve kürt milleti hakkında "kardeşçe yaşam vs..." gibi doğru fakat klişe nutuklara yer vermeden, sadece başlığın kendisiyle alakalı şu çoçuksu çıkışı yaparak tepkisini dile getirmek istiyor:
-He gülüm he he*
türkiye'de halkın nabzını yoklamak için yapılan oylamalarda siyasi liderlerin beyin kıvrımları tayin eder neticeyi. Sen girsin girmesin demişsin mesele değil, mesele tayyip ne diyo, baykal ne söylemiştir. toplumsal politik bilinç bu kadar körelmiştir ne yazık ki. Hal böyleyken onca pusuladır, seçim boyasıdır masraf, tayyip bey'e soralım ne diyor bu konuda, sonra önümüze bakalım.