sırf futbolda değil genel olarak fanatiklerden nefret etmek makul bir davranıştır. herhangi bir şeye körü körüne bağlanmış insan rahatsız edicidir, acizdir, kendisi ve çevresi için tehlikelidir.
zamanında stanley kubrick koku'nun filmini çekmeyi, kitabı okurken düşündüğünü fakat kitabın sonunda bunun imkansız olduğunu anladığını söylemiş ve eğer film çekilirse yönetmeni tebrik edeceğini söylemiş ve etmiş de. haklıymış da. ha daha iyisini mi yapardım, hayır. yine de çok güzel bir film, ama mükemmel bir kitap.
--spoiler--
-Şöyle düşünüyorum: Bak, şu saman yığınının yanında uzanmış yatıyorum... işgal ettiğim yer öylesine küçücük, evrende bulunmadığım ve umurunda bile olmadığım alanın yanında öylesine ufacık, yok sayılacak kadar küçük ki... ve yaşayacağım zaman dilimi benim bulunmadığım ve bulunmayacağım sonsuz zamanın yanında öyle az ki... Oysa bu atomun, bu matematiksel noktanın içinde kan dolaşıyor, bir beyin çalışıyor, birtakım istekleri var... Ne kepazelik! Ne saçmalık!
-...Annemle babam kendilerini işlerinde öylesine kaptırmışlar ki, hiçliklerini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar, umurlarında değil... ama ben... ben yalnızca can sıkıntısı ve öfke duyuyorum...
--spoiler--
Huzur içinde yatsın. Metal tanrısı...
"today my heart is broken, ronnie passed away at 7:45am 16th may. many, many friends and family were able to say their private good-byes before he peacefully passed away. ronnie knew how much he was loved by all. we so appreciate the love and support that you have all given us. please give us a few days of privacy to deal with this terrible loss. please know he loved you all and his music will live on forever."-wendy dio
depresyon sebebi. nefret ediyorum. çıkma artık. yaşama sevincimi yok ediyorsun ya. ayrıca virüsü taşıyanlar uçuğun çıkmadığı zamanlarda da bulaştırırlarmış. yani uçukluysan ucubesin. ucubeyim. yakında kendimi dudağımın üstüne benzin döküp yakmama sebep olacak olan illet. (bkz: allah belanı versin) (bkz: nolur hemen geçsin)
çünkü yurdumun bütün ekmeklerini fırına rte koydu değil mi? saçmalamanın dibine vurmuş entrydir. demokrasi nedir dersine geri gitmek gerekiyor anladığım kadarıyla, çünkü bir ülkede ekmek yiyor olmak iktidarı destekliyor olmanızı gerektirmez. sistem öyle yürümez arkadaşım. akp'nin o savunduğunu iddia ettiği demokrasiden ne anladıklarını görüyoruz destekçilerinin. demokrasi, farklı görüştekilerin birbirine saygı duyması, bir arada yaşayabilmesi demektir. ama siz napıyorsunuz, onu sevmeyen gitsin, bunu sevmeyen ölsün, sevenler yamacıma gelsin. bunun neresi demokrasi? birbirini çekememezlik, sığ düşüncelerle karşı görüştekilere saldırmanın nesi demokratik?
gülüşü beni öldürür.
--spoiler--
stan: yeah cartman, you suck! if you want to play americans vs. bosnians anymore, you can just play with yourself!
cartman: that's fine! i like playing with myself! i'll play with myself all day long!
[kenny güler]
cartman: what?!
--spoiler--
en çok yaralayan "tohumlar fidana"dır. henüz hiçbi yakınını kaybetmemiş olan bir ilkokul öğrencisine cenaze havasını tattırır. kara tahta önünde, karanlıkta sallanarak bu şarkıyı söyler bütün kötü anılarım. (bkz: çocukluğumu aldın götürdün)
"Aydın olmak, modaya uygun kıyafetler giymek veya kolalı yakalık ve modern şapka takmak demek değildir. Halk size, iyi bir ücret almanız ve akşamları sözde okuma salonlarında kağıt ve domino oynamanız için okutup terbiye vermedi. Bu durumda siz aydın değil de küflenmiş aydın oluyorsunuz. Siz halkın aklını, halkın iradesini ve enerjisini, halkın vicdanını uyandırmak zorundasınız. Halkın fikrini uyandırmalısınız; köylüyü, işçiyi, toplumun alt tabakalarını nasıl iyi yaşanır, nasıl iyi yaşam koşulları yaratılır diye eğitmek zorundasınız." demiştir. Ne güzel demiştir.
yıllar önce gecenin bir körü rastlayıp izlediğim pek güzel, pek samimi bulduğum 1996 yapımı scott silver filmi. başrollerinde david arquette ve lukas haas var. scott silver bu filmle en iyi yeni yönetmen ödülü almış.
--spoiler--
john hayatına jigololuk yaparak devam ediyor. tek istediği şeyse noel gecesini ve ertesi günü bir plazada geçirmek. kendisine vereceği bir noel hediyesi... kazandığı bütün parayı ayakkabısının içinde saklıyor, ama sabah parkta uyurken ayakkabıları çalınıyor ve bütün gününü otel için gereken parayı bulmaya çalışarak geçiriyor.
--spoiler--
bu yazıyı yazıp yazmamakta çok kararsızdım esasında. konu aziz nesinle ilgili olduğu için kararsızdım, ancak beni iyi tanıyanlar bilir, aziz nesini baba olarak ayrı, yazar ve aydın kişiliğiyle ayrı ayrı değerlendiririm. böyle düşününce kafam rahatladı ve yazmaya karar verdim.
taraf gazetesini internette açtığınızda karşınıza bir ilan çıkıyor:
önyargılı
ve
korkak
değilseniz!
sadoglu.wordpress.com
mehmetalisadoglu.blogspot.com
mehmet ali şadoğlu denilen kişiyi anımsayanınız var mı bilmiyorum, ama taraf gazetesinin bir çok yazarının tanıdığını ve anımsadığını adım gibi biliyorum. ahmet altan bu adamı bilir, ümit kıvançın da bildiğini ve nefret ettiğini söyleyebilirim. murat belge yada sevan nişanyanın da bu adamı sevdiğini sanmam. etyen mahçupyan yada nabi yağcı mutlaka tanıyor ve eleştiriyorlardır. halil berktay ve alper görmüş de iyi bilirler bu adamı.
bu adam adını 1990lı yılların ortalarına yakın, aziz nesinin ölümünden önce duyurdu. aziz nesin, salman rüşdinin şeytan ayetleri kitabını yayınlamak istediğinde i̇ran rejimi ölüm fermanı çıkarmıştı. bu ölüm fermanı üzerine mehmet ali şadoğlu denilen bu adam gazetelere bir demeç verip aziz nesini öldürene 250 bin dolar vereceğim!.. diye bir açıklama yaptı. aziz nesin de bu açıklamaya gülmüş ve karşılık olarak bu iyi bir para, şadoğlu parayı hemen banka hesabıma yatırsın, ben intihar ederim demişti.
i̇şte sen türkiyede demokrasiyi en iyi bildiğini iddia eden ahmet altan, gazetene aldığın ilan bu adamın verdiği ilan. bu adamın ilanından aldığın parayla maaş alıyorsun demokrasi adına, sizler ümit kıvanç, murat belge, sevan nişanyan, etyen mahçupyan, nabi yağcı, halil berktay, alper görmüş, neşe düzel, orhan miroğlu, mehmet güreli, mithat sancar, erol katırcıoğlu, soli marguiles, ferhat kentel ve yasemin çongar lütfen artık demokrasi adına yazılar neyim yazmayın. biraz utanmanız varsa eğer ben kimlerin parasından maaş alıyorum diye kendi kendinizi sorgulayın.
fazla bişey yazmayacağım, yazmama da gerek olduğunu sanıyorum, verdiği demeci bugün bile vermekten bir adım geri durmayacağını açıklayan mehmet ali şadoğlunun parası size gerçekten helal olsun, ama ben esasında hâlâ demokratım, sosyalistim, liberalim, işte buna benzer bişeyim bile demeyin artık. çünkü bunlara benzer bişeyim diyenler bile sizin kadar acizleşmez, demokrasiyi bu kadar pespaye hale getirmez. kimilerinizi zamanında yakından tanımaktan utanıyorum, kendi kendime kızıyorum, aynı örgüt adı altında olmasa bile ortak hedef uğruna ölümüne savaş vermiş olmaktan utanıyorum. biraz bülent arınçlaşayım, bizleri öldürmek adına para ödülü koyan birinin ilanıyla maaş alan ve evine nafaka götüren hepinize kocaman bir tuuuuuuuuuuu sizler birer demokratörsünüz. ne demokratlığınız belli, ne de diktatörlüğünüz...