bugün nefret ettiğim meslektir. sokakta arabanın altında kalmış ve ayağı kırılmış yavru bir köpeğin eskişehir in soğuğunda donmak üzere olduğunu görünce belediye durağının köşesindeki veterinere gidip sadece bir bakmasını söyledim. sokak köpeği olduğu için almak istemedi. sahiplenebileceğimi söylediğimde belediyeyi aramamı söyledi. en azından belediye gelene kadar üşümemesi için içeri alalım dediğimde ise yer yok diyerek göz göre göre yalan söyledi. ve dışarda 1 saat boyunca köpeği ısıtmaya çalışırken, belediye gelmeden köpek can verdi. ne diyelim yani, onun da işi bu...
saate bakıyorum 00.13. neyse uykum gelir birazdan diyorum. televizyon önümde ama sesi kısık. biraz ona takılıyor gözüm. 2 - 3 entry giriyorum saate tekrar bakıyorum kaç dakika geçmiş diye. saat 02.58. kısaca; napıyosun lan sen? kendine gel artık!
Lily: "We saw you Woo." Robin: "Saw who woo?" Lily: "Saw you Woo." Robin: "I didn't Woo." Lily: "You did too." Robin: "That's not true." Lily: "Your nose just grew. Lily: "I can Woo." Robin: "That's not true." Lily: "I can too." Robin: "It's just not you." (how i met your mother)
kısacası woo.