an itibariyle ormanlık alanları yanmakta olan kampüs. iki uçak küçükçekmece gölü'nden su taşıyor, ama henüz pek bir gelişme yok. kampüs çevresinde dumandan göz gözü görmüyor. aptal bir vaziyette izliyoruz.
bunlar çok fena kızlardır. dayak istemektedirler. fakat suç tümüyle kıza atılmamalıdır. kız izin alamıyorsa bunun nedeni herkesin bara icraat için gittiğini zanneden birtakım erkekler de olabilir. aile, kızlarının başka bir erkeğin kollarında uyanacağını, akabinde pişkin pişkin "ne yaptım ben?" diyeceğini tasavvur ediyor olabilir. evet evet, bundan dolayı izin vermiyor olabilirler.
"hele bir kazanayım da nasıl olsa giderim" düşüncesiyle evinize gidiş dönüş toplam 5 saatlik mesafede tercih yapmayın. yaparsanız da evinizi terkedin. terkedemiyorsanız her sabah 5'te istanbul trafiğine lanet ederek uyanmaya hazır olun.
öncelikle, 40 kişilik kontenjanı dolduramayıp çaylakların gitmesine vesile olan ulular ulusu koskoca sözlüğümüze müteşekkirim.
ne feykim ne de misafir, ilk entrymi 03.04.2007 08:15 tarihinde yazdım, ancak programda söylediğim gibi vermek zorunda olduğum 13 dersten (çift dönem aldım) dolayı sözlüğe pek girme fırsatım olmadı.
evet kısa boyluyum ve mıymıy bir tipim. düzeltmek isterim, boyum bir arkadaşımızın yazdığı gibi 1.24 değil 1.50. bundan yüksünmediğim gibi, topuklu ayakkabı giymemek gibi bir kabahatim de mevcuttur. bu tarz eleştri yapan ulular ulusu sözlüğümüzün deniz baykallarına da söyleyecek söz bulamıyorum.
zirveye katılışımda kötü bir niyet yoktu, parmak kaldırışımda da. zaten sadece 2 kişi parmak kaldırdı. beni eleştirenlerin hepsi orda olsaydı (ki hiçbiri değildi) ve hepsi parmak kaldırsaydı, ben onların haklarını yemiş olsaydım bu bileti seve seve kendilerine hibe edebilirdim.
ayrıca oraya kalktıktan sonra beni tebrik eden ve sen bunu haketmiyordun demeyen organizator guruhuna teşekkürü bir borç bilirim çünkü daha önce birçok kişinin bahsettiği gibi okanın bileti vermesine mütevellit el kaldıran kimse yoktu...
1929 yılından beri italya'daki yegane radyo kuruluşu olan eiar'nin mussolini hükümeti'nin propaganda aracı haline dönüşmesi nedeniyle; milli kurtuluş komitesi tarafından oluşturulan geçici kabine, 1944 yılında tarafsız radyo yayınları gerçekleştirmek üzere rai'yi kurmuştur.
bir limited şirket olan rai'nin hisselerinin tümü başta sip isimli bir devlet kuruluşuna aitken, hisselerin %75'i 1952 yılında devletin endüstryel ve mali anlamda yatırımlarını yürüten iri'ye devredilmiş, daha sonra 1964 yılında %24.55 hisse daha aynı kuruluşa transfer edilerek geri kalan sadece %0.45 hisse siae'ye satılmıştır.
kurulduğundan bu yana yayın ruhsatı, posta ve iletişim bakanlığından belirli aralıklarla yenilenem rai'nin düzenli tv yayınlarına başlaması ise, 1954 yılında gerçekleştirilimiştir.
günümüzde rai'nin başlıca 3 tv kanalından bahsetmek mümkündür. rai 1 haber, güncel olay, kültür, film ve eğlence programları yayınlayarak, geniş bir kitleye hitap etmekte, rai 2 ise, belli ihtisas konularındaki programlara ağırlık vererek belli izleyici kitlelerini hedef almaktadır. rai 3, kültürel ve eğitici programların yanı sıra ulusal ve yerel konuları içeren haber programları yayınlamaktadır.
aslında bu başlık sovyet sineması da olabilirdi. çünkü, 1917 ekim devrimi'nden sonra sscb'de ortaya çıkmış bir türdür. ekim devrimi'ni kitlelere yaymak, devletin yeni ideolojisini kitlelere benimsetmek için bir propaganda aracına gereksinim duyan devrimin kurmayları, bunu en iyi biçimde sinemayla yapabileceklerini çok çabuk kavradılar ve sinemaya gereken önemi vererek iyi yönetmenler ve filmlerin ortaya çıkmasını sağladılar. bu amaçla sinema okulları kurdular, meraklı gençleri eğittiler. bunların arasından önemli yönetmenler çıktı. eisenstein bunlardan biri ve en önemlisi oldu.
devrim sinemasının bazı belirleyici özellikleri vardır:
1- devletin ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda öncülüğü: bu filmler, bu alanlarda yapılan çalışmaları halka duyurma görevi üstlenirler.
2- devrimin yaygınlaştırılması: 1917 devrimi'nin toplumda yerleşmesini ve benimsenmesini sağlamak üzere yapılan propaganda filmleri.
3- devrimin ihracı: devrimin ülke içersinde benimsetilmesinden sonra, diğer ülkelerde de bu türden hareketlerin gelişmesi ve aynı sonucu vermesi için yapılan çalışmalar.
4- kurgu: çarpıcı bir etki yaratabilmek için vertov'un denediği, eisenstein'in kuram haline getirdiği kurguyu kullanırlar. çarpıcı görüntülerle duygusal etki yaratılır.
diğer ülkelerde de bu tür filmler yapılmıştır. özellikle güney amerika'da glauber rocha'nın kurduğu cinama novo bunların en önde gidenidir.
2. dünya savaşı sonrası, özellikle sinemada ortaya çıkan bir akımdır. italyan sinemasında kendisini oldukça hissettirmiştir.
bu akım, günlük yaşamın gerçeklerini, işsizlik, konut sorunu, savaş sonrası toparlanma çabalarını veren gerçekçi bir akımdır.
faşist rejimin gerçekleri örtme çabasına, kaçış edebiyatına ve sanatına karşı çıkmıştır.
bu akımın ilk örneği, italyan filmi ossesione (tutku) adlı filmdir. savaş sırasında çekilmiştir.
bu akımın kuramsal hazırlayıcıları; umberto barbaro ve guiseppe de santis'dir.
uygulamada hazırlayıcıları; bambini ci guardino ve quatro passi fra la norele'dir.
akım olarak hazırlayıcılar ise belgeseller ve calligralismo (aşırı biçimci eğilim)'dir.
yeni gerçekçiliğin etkileri görülen yönetmenler: carlo lizzoni, federico fellini, luchino visconti'dir.
sinema tarihinin en önemli filmlerinden kabul edilir. filmin asıl önemli unsuru kurgusudur. bugün bildiğimiz anlamdaki kurgunun yapıtaşı olmuştur. belli bir başrol yoktur aslında. bu olsa olsa zırhlının ta kendisidir. film 5 bölümden oluşmaktadır. bu bölümler:
1- insanlar ve solucanlar
2- körfez dramı
3- ölüm adalet istiyor
4- odessa merdiveni
5- deniz filosuyla karşılaşma
bu film bir propaganda filmidir. ayriyetten filmdeki sembolik anlatımlar da sinemada çığır açmıştır. en ünlü ve önemli bölümü odessa merdiveni'dir. bu sahne birçok yönetmen tarafından daha sonra taklit edilecektir. film gerçek bir hikayeye dayansa da, odessa merdivenindeki katliam aslında hiç olmamıştır. ama filmi izleyen çoğu kişi, bunu gerçek zannetmiştir. ayrıca potemkin zırhlısı'ndaki isyan aslında başarısız olduğu halde, filmde başarılı gibi gösterilmiştir ki bu da filmi izleyenler tarafından gerçek zannedilmiştir.
ilk 6 sezonu ile gönlümde taht kurmuş dizi. birçok diziye ilham kaynağı olduğu aşikar.
fakat son 4 sezonu ile doğal olarak saçmalamıştır. olsundur. öpüp başımıza koymak gerekmektedir.
ayrıca mulder ve scully'i oynayan dostlarımız geçmişte porno starmış. ilginç.
harika konsept albümlere imza atmış progressive heavy metal topluluğu. içlerinden en sağlamı operation mindcrime'dır. solisti zamanında opera sanatçılığı da yapmış, baya baya güçlü bir ses yani.
tesadüf eseri haberimin olduğu ve katıldığım, gene tesadüf eseri elimi kaldırmam üzerine, prag yolculuğu kazandığım ve yerin dibine sokulduğum zirvedir.
pink floyd'un beyni desek en klasik tanım olacaktır bu adam için...
david gilmour'un "ruhu" ile birleşince müzik dinlerken kafa olmak eylemi gerçekleştirilir.